DEVAM: 21- RİYA VE
SUM'A BABI
حدّثنا
هرُونُ بْنُ
إِسْحَاقَ.
حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
الَوهَّابِ
عَنْ سُفَيْانِ،
عَنْ
سَلَمَةَ
ابْنِ
كُهَيْلٍ، عَنْ
جُنْدِبٍ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ((مَنْ
يُرَاءِ،
يُرَاءِ اللهُ
بِهِ. وَمَنْ
يُسَمِّعْ
يُسَمِّعِ
اللهُ بِهِ)).
Cündüb (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir: Kim (ibâdetinde) riyakarlık ederse Allah onun riyakarlığının
cezasını verir ve kim (ibâdetini gösteriş için halka) işittirse Allah onu(n
niyetini halka) işittirir.
AÇIKLAMA: Zevaid yazarı Ebu Said (r.a.)'ın hadisini Zevaid türünden saymıştır.
Halbuki bu hadisi Tirmizi de Zühd kitabının "Riya ve Süm'a" babında
rivayet etmiştir. aradaki fark şudur: Hadisin birinci fıkrası orada ikinci
fıkra olarak bulunur. İkinci fıkra da orada birinci fıkra olarak bulunur. Bir
de "Yürai" fiili cezimli değildir. Bilindiği gibi bu değişiklik
hadisin hüküm ve manasını değiştirmez. Bu itibarla Zevaid türünden sayılmasını
gerektiren bir durum görmüyorum. Bu hadis Ahmed tarafından da rivayet
edilmiştir.
Cündüb
(r.a.)'ın hadisini Buhari ve Müslim de rivayet etmişler.
Bu iki hadis
çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Bu yorumları sıra ile mealen buraya almayı
uygun buldum:
Birincisi: Kim
ibadet sayılan bir şeyi halk görsünler diye işlerse, Allah onun bu niyet ve
maksadını meydana çıkarmak süretiyle onu cezalandırır, teşhir eder. Kim de
ibadet sayılan bir şeyi halk işitsinler diye işlerse Allah kıyamet günü onu
mahşer halkı içinde teşhir ve rusvay eder.
İkincisi: Kim
ibadet sayılan bir şeyi halk nazarında kıymet değer ve saygı kazanmak niyetiyle
işlerse Allah onu halkın gözünden düşürür ve ahirette de ona bir sevab vermez.
Üçüncüsü: Kim
işlemediği bir ibadeti işlemiş görünürse Allah onun yalancılığını meydana
çıkanp teşhir eder.
Dördüncüsü: Kim
halkın kusurlarını, eksikliklerini takib edip etrafa yayarsa Allah o kimsenin
ayıp ve kusurlarını meydana çıkarıp hoşnutsuz eder.
Yukardaki
yorumlar Fethü'l-Bari'den ve Nihaye'den alınmadır. El-Fetih yazarı yukardaki
yorumları açıklarken şunu da belirtir: Bu hadis, ibadet ve hayır işlerini
gizlemenin müstehablığına delalet eder. ancak rehber durumundaki kimse,
başkalarını teşvik için ve riyakarlık maksadı olmaksızın aleni olarak hayır
işleyebilir. Tabii bunun meydanda ve aleni yapılması da ölçülü olmalıdır. Yani
ihtiyaç derecesine göre duyurulur gereksiz veya ihtiyaçtan fazla ise
duyurulmamalıdır, der.
Şu noktayı da belirteyim:
Ibadet ve hayratın gizliliği, mü'min kişinin dinen mükellef olduğu farz namaz,
farz oruç ve zekat gibi ibadetler dışında kalan hayırlı işler için söz
konusudur. Çünkü kişinin farz ibadeti bir tabii ödev sayılır. Bunda gösteriş ve
riyakarlık için pek yer yoktur. Herkesin yaptığı işlerdir. ancak çok aptal ve
kafasız bir kimse bu tabii ödevlerden dolayı halkın takdir, sevgi ve saygısını
kazanma hevesine kapılabilir.