SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZÜHD

<< 4223 >>

DEVAM: 25- KİŞİYİ İYİ HASLET VE GÜZEL SIFATLARIYLA ANMAK BABI

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى. حدّثنا عَبْدُ الرَّزَّاقِ.أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ؛ قَالَ: قَالَ رَجُلٌ لِرسولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم : كَيْفَ لِي أَنْ أَعْلَمَ إِذَا أَحْسَنْتُ وَإذَا أَسَأْتُ؟ قَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم:

 ((إِذَا سَمِعْتَ جِيرَانكَ يَقُولُونَ: أَنْ قَدْ أَحْسَنْتَ، فَقَدْ أَحْسَنْتَ. وَإِذَا سَمِعْتَهُمْ يَقُولُونَ: قَدْ أَسَأْتَ. فَقَدْ أَسَأْتَ)).

 

في الزوائد: إسناده حديث عبد الله بن مسعود هذا صحيح. رجاله ثقات. ورواه ابن حبان في صحيحه من طريق عبد الرزاق به.

 

Abdullah (bin Mes'ûd) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre:  Bir adam; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)*e: İyilik ettiğim zaman (yaptığım işin iyi olduğunu) ve fenalık ettiğim zaman (yaptığım işin fena olduğunu) nasıl bilebilirim? diye sordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)  (de): Sen (ne yaptığını bilen dindar) komşularını : İyilik ettin, söylerken işittiğin zaman muhakkak iyilik etmiş (olur) sun ve sen onları : Fenalık ettin, derken işitince gerçekten fenalık etmiş (olur) sun, buyurdu.

 

Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Abdullah bin Mes'ûd (R.A.)'ın bu hadisine dâir sened sahihtir, râvileride güvenilir zâtlardır. İbn-i Hibbân da bu hadisi Abdurrezzak yoluyla bu senedle rivayet etmiştir.

 

AÇIKLAMA:    Zevaid türünden olan İbni Mes'ud (r.a.)'in hadisini Ahmed ve Taberani de rivayet etmişlerdir. Ondan önceki hadis de Zevaid türündendir.

Bu iki hadis de komşuların kendilerine komşu durumunda olan bir kimsenin durum ve davranışları, fiilleri, yaşantısı ve ahlakı ile diğer halleri hakkında leh veya aleyhte şahid olduklarına işaret eder. Şu halde komşular onun bu durumlarını tasvib ederek iyi bir insan olduğunu söylerlerse o kimse iyi sayılır ve bunun aksine durumunu tasvib etmeyip kötülük ettiğini, fena insan olduğunu söylerlerse o kimse fena sayılır.

 

Sindi: Maksad adamın yaptığı şeyleri bilen komşulardır, demiştir. El-Azizi de: Maksad dindar olan komşulardır, demiştir. Bu iki kayda ihtiyaç olduğu için tercemede parantez içi ifade ile işarette bulundum. Çünkü dindar olmayan, yani yaşantısı İshlam'a uygun olmayan ve çeşitli günahları işlemeyi alışkanlık haline getirmiş durumda olan komşular, bazen kendileri gibi olanları tasvib ederler, hatta kendileri gibi olmayan müslümanları tenkid ederler, beğenmezler. Keza kişinin yaptığı şeylerden tamamen habersiz olan komşuların leh veya aleyhteki şahidlikleri de pek yerinde sayılmaz.

 

Hülasa: Kişinin yaptığı şeyleri bilen dindar komşuları onu iyilikle anarlarsa o kimse iyidir ve şayet onu kötülükle anarlarsa o takdirde fena bir kimsedir.