SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZÜHD

<< 4272 >>

DEVAM: 32 - MEZAR VE CESEDİN ÇÜRÜMESI HAKKINDA GELEN HADISLER BABI

 

حدّثنا إِسْمَاعِيلُ بْنُ حَفْصٍ الأُبُلِّيُّ. ثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي سُفْيَانَ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم؛ قَالَ:

 ((إِذَا دَخَلَ الْمَيِّتُ الْقَبْرَ مُثِّلَتِ الشَّمْسُ عِنْدَ غُرُربِهَا. فَيَجْلِسُ يَمْسَحُ عَيْنَيْهِ وَيَقُولُ: دَعُونِي أُصَلِّي)).

 

في الزوائد: هذا إسناده حسن إن كان أبة سفيان، واسمه طلحة بْنُ نافع، سمع من جابر بْنُ عَبْدُ الله. وإسماعيل بْنُ حفص مختلف فيه.

 

Cabir (bin Abdillah) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: (Mu'min) ölü, kabre girdiği zaman güneş, batmak üzere bulunduğu şekilde (ona) temsil edilir (yani sanki akşam namazı vakti gelmiş gibi bir görüntü ona gösterilir). Bunun üzerine ölü oturup ellerini gözlerine sürer ve: Beni bırakınız namaz kılayım, der.

 

Not: Eğer Talha bin Nafi İsimli Ebu Süfyan, Cabir bin Abdillah r.a.'dan hadis işitmiş ise bu hadisin senedi hasen'dir. Ravi îsmail bin Hafs hakkında da ihtilaf vardır.

 

AÇIKLAMA:    Zevaid türünden olan bu hadis, mü'min kulun Allah'ın lutüf ve yardımına mazhar olduğuna delalet eder. ÇÜnkü ölü kabre girdiği zaman akşam namazı vakti gelmiş gibi ona bir görüntü sunulması ve onun: Beni bırakınız. namaz kılayım, sözünü söylemesi, ilahi mağfirete kavuşmasının bir canlı belirtisidir. Hadiste bir kayıt bulunmamakla beraber kanaatımca böyle bir görüntü beş vakit namaza düşkün olan mu'minlere sunulur. Çünkü namaza devam etmeyen veya zaman zaman namazı ihmal eden bir kimse; böyle görüntüyü hayatında defalarca gerçek olarak müşahede ettiği halde akşam namazına kalkmamıştır. Kul hayatta iken namazı önemsememiş ise kabirde faraza böyle görüntü görse acaba: Beni bırakınız namaz kılayım. diyecek mi? Tabii bunu ancak Allah bilir, ama pek tahmin etmem. Bununla beraber hadis diğer mu'minlere şümullü değildir, demek de mümkün değildir. Allah bizide bu görüntüyü görüp böyle söyleyecek mu'minlerden eylesin.

 

EHL-İ SÜNNET MEZHEBİNİN KABİR AZABI HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ

 

Gerek bu babta rivayet edilen hadisler ve gerekse, Kütüb-i Sitte'nin kalanlarında rivayet edilen ve kabir hallerine dair benzer hadisler kabir azabının hak olduğuna delalet eder. Ehl-i Sünnet mezhebine göre kabir azabı hak ve gerçektir. Mü'min suresinin "Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet günü de, "Fir'avn'ın adamlarını azabın en çetinine sokunuz" denilir" mealindeki 46. ayeti ve sahabilerden bir cemaat tarafından rivayet edilen sahih hadisler bunu ispatlar. Allah Teala'nın ölünün cesedinden bir parçaya hayat ve duygu vermesi ve o parçaya azab çektirmesi aklen de mümkündür. Aklın kabul ettiği bu olay Kitab ve Sünnet ile sabit olduğu için buna inanmak ve aynen kabul etmek gerekir. Hariciler, Mu'teziie mezhebine mensup olanların çoğunluğu ve Mürcie mezhebi mensupları kabir azabına inanmamaktadır. Tabii bu mezhebIer Ehl-i Sünnet mezhebi dışında kalan batıl mezheblerdir.

 

Nevevi, Müslim'in şerhinde Kitabü'l-Cennet bölümünde rivayet olunan kabir azabı hadislerinin izahını yaparken özetle şu bilgiyi verir: Ehl-i Sünnet mezhebine göre cesed aynen veya bir parçası azab görür ve ruh azab gören cesede veya parçasına girer. Ehl-i Sünnet mezhebine mensub Muhammed bin Cerir, Abdullah bin Kiram ve bir gurup, ruhun cesede geri dönmesinin şart olmadığı görüşünü savunmuşlar ise de arkadaşlarımız bu görüşün fasid ve batıl olduğunu söylemişlerdir. Çünkü elem ve duygu ancak canlı bir varlık ta olabilir. Arkadaşlarımız: Cesedin parçalara dağılması, yırtıcı hayvanlar veya balıklar tarafından yenmesi veya başka türlü imha edilmesi ilahi azabın gerçekleşmesine engel değildir. Çünkü Allah Teala, cesedi kıyamet günü dirilteceği ve diriltmeye gücü yettiği gibi cesed dağılmış, yırtıcı hayvanlar veya balıklar tarafından yenmiş olsa bile bunun bir parçasına veya bir kaç parçasına hayat vermeye de gücü yeter. Şöyle bir şey sorulabilir: Ölü gömüldükten bir süre sonra kabri açılırsa cesedde bir değişiklik görülmez, kabre konulduğu gibi müşahede edilir. Peki ona nasıl sorular sorulur, nasıl oturtulur ve demirden tokmaklarla nasıl dövülür de hiç bir izi görülmez? Bu soruya şöyle cevab verilir: Ölünün başına gelen felaketleri görmememiz olağandır ve örneğini uyku halindeki kişide görebiliriz. Yanımızda uyuyan kişi rü'yasında bir takım zevkli şeyler veya elemler görür. Fakat yanıbaşında olduğumuz halde farkında değiliz. Keza kişi uyanık iken işittiği veya düşündüğü bir şeyden dolayı zevk veya acı duyar. Buna rağmen yanında oturan bir kimse farkında değildir ve bir şey görmez. Cebrail (a.s.), Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e vahiy getirirdi. Fakat Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in yanında oturanlar Cebrail (a.s.)'ı görmezlerdi.

 

Ölünün oturtulması olayının kabre gömülen ölülere mahsus olması ve cesedi herhangi bir şekilde imha edilen ölülerde bu olayın vuku bulmaması muhtemeldir.