SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZÜHD

<< 4296 >>

DEVAM: 35- ALLAH'IN (C.C.) UMULAN KIYAMETTEKİ RAHMETİ BABI

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي الشَّوَارِبِ. ثنا أَبُو عَوَانَةَ. ثنا عَبْدُ الْمَلِكِ ابْنُ عُمَيْرٍ عَنِ ابْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ؛ قَالَ: مَرَّ بِي رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا عَلَى حِمَارٍ. فَقَالَ:  ((يَامُعَاذ! هَلْ تَدْرِي مَاحَقُّ اللهِ عَلَى الْعِبَادِ، وَمَا حَقُّ الْعِبَادِ عَلَى اللهِ؟)) قُلْتُ: اللهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قَالَ ((فَإِنَّ حَقُّ اللهِ عَلَى الْعِبَادِ أَنْ يَعْبُدُوهُ وَلاَ يُشْرِكُوا بِهِ شَيْئاً. وَحَقُّ الْعِبَادِ عَلَى اللهِ، إِذَا فَعَلُوا ذلِكَ، أَنْ لاَيُعَذِّبَهُمْ)).

 

Muaz bin Cebel (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben bir merkeb üstünde iken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)  yanımdan geçti ve: Ya Muaz! Allah'ın kullar üzerindeki hakkının ne olduğunu ve kulların Allah üzerindeki hakkının ne olduğunu bilir misin? buyurdu. Ben de: Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Şüphesiz, Allah'ın kullar üzerindeki hakkı, kulların O'na ibadet (ve kulluk) etmeleri ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır. Bunu yaptıkları zaman kulların Allah üzerindeki hakkı da onlara azab vermemesidir, buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Bu hadisi Buhari, Müslim, Nesai ve Ahmed de benzer metinlerle rivayet etmişler.

 

AÇIKLAMA:    Allah'ın kullar üzerindeki hakkından maksad vacib olan görevdir. Yani kullar Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmaksızın O'na kulluk etmek, yani ibadetleri ifa edip haram şeylerden sakınmakla görevlidir. Burada ortak koşmamak ile kulluk etmek birlikte anılmıştır. Çünkü Allah'a ortak koşan kafirler de AIlah'a ibadet ve kulluk ettiklerini iddia ederlerdi. Ama bu arada başka ilahlara da taparlardı. İşte bu nedenle ortak koşmamak kaydıyla kulluk etmenin vacibliği beyan buyurulmuştur.

Kulların Allah üzerindeki hakkına gelince bundan maksad AIlah'ın vaadi ve kesin sözüdür. Yoksa vacib olan bir hak veya kazanılmış bir istihkak manası kasdedilmemiştir. Çünkü hiç bir şey AIlah'a vacib değildir, Allah hiç kimseye haşa borçlu değildir. O; her şeyi irade ve dilemesiyle yaratır, yapar, ferman eder. Zorlanması, isteği dışındabir şeyi yapması düşünülemez. Allah böyle noksanlık anlamını taşıyan şeylerden pak ve nezihtir. Bu itibarla burada müşakele denilen edebi san'at icabı hak kelimesi kullanılmıştır. Yani Allah'ın kullar üzerindeki hakkı beyan buyurulurken buna karşılık Allah'ın kullara olan vaadi ve kesin sözü, hak kelimesiyle ifade edilmiştir.

 

"Kulların Allah üzerindeki hakkı" ifadesinde geçen hak kelimesi bazı ilim adamları tarafından "tahakkuk eden, sübut bulan veya layık olan" gibi manalara yorumlanmıştır. Diğer bir kısım ilim adamları: Yani kullar kulluk görevini yapınca Allah'ın onlara azab vermemesi onların Allah üzerindeki hakkıdır, yani sanki hakkıdır. Hak olan bir şey nasıl gerçekleşiyor ise bu da onun gibi gerçekleşecektir. demişlerdir.

 

Şu noktayı da belirteyim: İbni Hacer'in dediği gibi mu'minlerin günahkarlarından bir kısmının cehenneme girecekleri nass durumunda olan ayet ve hadislerle sabittir. Bu ve benzeri hadislerin zahiri ise o nasslara ters düşer. Bu itibarla bu hadisler çeşitli şekillerde yorumlanmıştır: Bir yoruma göre maksad kafirlerin cehennemine girmemektir. Diğer bir yoruma göre mu'minlerin bütün vücudlarının ateşte yanmamasıdır. Çünkü bilindiği gibi cehennem ateşi secde organlarını ve abdest uzuvlarını yakmaz. Başka bir kavle göre bu hadis ihlasla amel eden mu'minlere mahsustur. Çünkü iman aşkı kalbine yerleşmiş olan bir kimse günah işlemeye israr etmez. Bilakis, kalbi Allah sevgisi ve korkusuyla dolar ve organları da yavaş yavaş Allah'a itaat etmeye başlar. İbni Hacer bu arada diğer yorumları da naklen beyan eder.

 

 

BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA