DEVAM: 37- ŞEFAAT
HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حدّثنا
مُجَاهِدُ
بْنُ مُوسى
وَأَبُو إِسْحَاقَ
الْهَرَوِيُّ،
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
حَاتِمٍ
قَالاَ: ثنا
هُشَيْمٌ.
أَنْبَأَنَا
عَلِيُّ بْنُ
زَيْدِ بْنِ
جَدْعَانَ
عَنْ أَبِي
نَضْرَةَ،
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((أَنَا
سَيِّدُ
وَلَدِ آدَمَ
وَلاَ فَخْرَ.
وَأَنَا
أَوَّلُ مَنْ
تَنْشَقُّ
الأَرْضُ
عَنْهُ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
وَلاَ فَخْرَ.
وَأَنَا
أَوَّلُ شَافِعٍ
وَأَوَّلُ
مُشَفَّعٍ
وَلاَ فَخْرَ.
وَلِوَاءُ
الْحَمْدِ
بِيَدِي
يَوْمَ الْقِيَامَةِ
وَلاَ
فَخْرَ)).
Ebu Saîd(-i
Hudrî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Ben adem oğlunun (yani bütün insanların)
büyüğüyüm de böbürlenme yoktur. Kıyamet günü (dirilmek için) yerin yarılmasıyla
(kabirden) ilk çıkacak olan da benim. Bununla beraber böbürlenme yoktur. İlk
şefaat edecek ve şefaati ilk kabul olunacak kimse de benim ve (bununla) iftihar
etmek yoktur. Kıyamet günü Hamd Bayrağı benim elimde bulunacak. Bununla beraber
böbürlenmek yoktur.
Diğer tahric:
Tirmizi bu hadisi Beni İsrail suresinin tefsiri bölümü ile Menakib bölümünde
rivayet etmiştir, Ayrıca Ahmed de rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bütün insanların seyyidi, yani büyüğü olduğunu
beyan etmesinin sebep ve hikmeti hakkında değişik görüşler beyan edilmiştir.
Bir kavle göre bunu söylemekle Allah'ın emrini yerine getirmiş olur. Çünkü Duha
suresinin sonundaki ayette Allah Teala, Rabbinin nimetini anlat, mealinde bir
emir buyurmuştur. Allah O'na bu yüce mertebeyi ihsan etmiş, O da bu nimeti
bildirmiştir. İkinci bir kavle göre bunu söylemesi, AIlah'ın kendisine verdiği
görevi tebliğ mahiyetindedir. Yani Allah O'nu tüm insanların büyüğü etmiş ve
bunu ümmetine duyurmasını emretmiş ki, ümmeti de O'nun Allah katındaki değerini
ve mertebesini bilsin, buna göre saygı ve bağlılık göstersin.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.) "fakat bununla böbürlenme yoktur" mealindeki buyruğuyla şunu
demek istemiştir: Yani benim eriştiğim mertebe ve fazilet Allah'ın bir lutüf ve
keremidir, benim gücümle elde ettiğim bir şey değildir. Bu itibarla iftihar
etmeye, böbürlenmeye mahal yoktur.
Bu hadis,
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'ın kıyamet günü ilk dirilecek zat olduğuna da delalet
eder. Bu cümle 4274. hadiste geçen Musa (a.s.) ile ilgili cümleye muhalif
değildir. Oraya da bakılabilir.
Hadiste geçen
"Hamd bayrağı" ifadesi bazı ilim adamlarına göre hakiki manada
tutulmuştur. Yani kıyamet günü Allah Teala Hamd bayrağını O'na teslim edecek ve
bir hadiste buyurulduğu gibi Adem (a.s.) ile ondan sonra gelen Nebiler bile
O'nun bayrağı altında toplanacaktır. Tuhfe yazarı da bu yorumu destekliyor.
Çünkü bu cümleyi hakiki manasında tutmaya bir engel olmadığına göre mecazi bir
mana yoluna gitmeye gerek yoktur, der.
Tıybi gibi bazı
ilim adamları ise: Bu ifadeden maksad Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in şöhreti ve tüm
mahşer halkı içinde hamd etmekle sivrilmesidir, der. Tıybi bu arada yukardaki
yorumu da beyan ederek bunun da muhtemel olduğunu söyler.
Turbeşti de:
Allah'ın sevgili kullarının makamları içinde Hamd makamından daha yüksek bir
makam yoktur. Diğer tüm makamlar onun altında kalır. Resul-i Ekrem (s.a.v.).
hem dünyada hem de ahirette bütün mahlukattan çok fazla hamd etitği için Hamd
bayrağı O'na verilecek ki herkes O'nun bayrağı altında toplansın, demiştir.