37- ŞEFAAT HAKKINDA
GELEN HADİSLER BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. ثنا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
عَنِ
الأَعْمَشِ،
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛ قَالَ:
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى الله
عليه وسلم:
((لِكُلِّ
نَبِيٍّ
دَعْوَةٌ
مُسْتَجَابَةٌ.
فَتَعَجَّلَ
كُلُّ
نَبِيٍّ
دَعْوَتَهُ.
وَإِنِّي
اخْتَبَأْتُ
دَعْوَتِي
شَفَاعَةً
لأُمَّتِي.
فَهِيَ
نَائِلَةٌ
مَنْ مَاتَ
مِنْهُمْ
لاَيُشْرِكُ
بِاللهِ
شَيْئاً)).
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: Her Nebi'in kabul edilen bir duası olur ve her Nebi bu
duasını acele etti (yani dünyada etti). Fakat ben duamı ümmetime şefaat için
sakladım. Bu sakladığım dua ümmetimden olup da Allah'a hiç bir şey'i ortak
koşmadan ölen herkes'e nasip olur.
Diğer tahric:
Bu hadisi Buhari, "Daavat" kitabında, Müslim de İman kitabının 86.
babında rivayet etmişlerdir. Buhari ile Müslim bunun bir benzerini de Enes
(r.a.)'den rivayet. etmişler.
AÇIKLAMA: Nevevi, Müslim'in şerhinde bu hadis ile benzeri hadislerin izahını
yaparken bu konudaki diğer bazı rivayetleri de aldıktan sonra özetle şu bilgiyi
verir: Konuya ilişkin bu hadisler birbirini açıklar durumda olup manası
şöyledir: Her Nebiin kabul olunması kesin olan bir duası vardır ve her Nebi
kesinlikle kabulolunan duasının hangisi olduğunu bilir. Nebilerin diğer
dualarının kabulolunması yüzde yüz kesin değildir, ama kabul olunmasını
kuvvetle umarlar. Dualarının bazısı kabulolunur, bazısı kabul olunmaz.
Kadı iyaz: Bu
hadisten kastedilen mananın şöyle olması muhtemeldir, demiştir: Yani her Nebiin
kendi ümmeti ile ilgili olup kesinlikle kabulolunan bir duası vardır. ,.
Bu hadis Nebi
(s.a.v.)'in ümmeti hakkında nasıl bir şefkat ve merhamet beslediğini, ebedi
mutlulukları için nasıl düşündüğünü gösterir. O, yüzde yüz kabulolunan duasını
ümmetinin en çok muhtaç olduğu, sıkıntılı ahiret gününe ertelemiştir.
Bu hadis,
Allah'a ortak koşmaksızın, yani iman üzerine ölenlerin cehennemde ebedi
kalmıyacaklarına ve her müslümanın Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in şefaatından
nasibini alacağına delalet eder.
Sindi de: Yani
her Nebiin, ümmetinin tümünün helak olması veya kurtuluşa kavuşması hakkında
ettiği umumi bir duası kabulolunmuştur, Nebilerin diğer duaları genellikle yine
kabul olunmakla beraber kabulolunması yüzde yüz kesin değildi. Çünkü bazan
kabul olunmazdı. Bu hadis, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in şefaatmın bütün ümmetini
kapladığına, büyük günahlar işlemek süretiyle cehenneme müstehak olan günahkar
mu'minlerin de bu şefaattan yararlanacaklarına delalet eder ve O'nun
şefaatının, sadece cennetlik olan mu'minlerin derecelerinın yükselmesi için
olduğunu savunan sapık mezheb mensuplarının görüşünü reddeder. Bu sapık görüş
sahiplerine göre büyük günahlar işleyen mu'minler için şefaat yoktur ve onlar
cehennemde ebedi kalırlar, diye bilgi verir. Bu hususa 4310. hadisin izahında
de değinilecektir.
Nebilerin
kabulolunmuş dualarına örnek olmak üzere şunları söylemekle yetinelim; Adem
(a.s.)'ın tevbe duası, Nuh (a.s.)'ın kendi kavminin helak olması yolundaki
duası, Musa (a.s.)'ın Fir'avun ve kavminin mahvolmasına dair duası, İsa
(a.s.)'ın maide, yani İsrail oğulları için gökten yemek sofrasının indirilmesi
hakkında ettiği dua, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bizler için sakladığı makbul
duasını da Allah'ın izniyle ahiret günü şefaat yoluyla alacağız ve O Habib-i
A'zam'ın duası bereketiyle Allah biz acizlerin günahlarını bağışlayıp
cennetinde cemalıyla müşerref kılacaktır.