DEVAM: 38- CENNET'İN
SIFATI BABI
حدّثنا
أَبُو عُمَرَ
الضَّرِيرُ.
ثنا عَبْدُ
الرَّحْمنِ
بْنُ
عُثْمَانَ
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ
عَمْرٍو،
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((إِنَّ
فِي
الْجَنَّةِ
شَجَرَةً يَسِيرُ
الرَّاكِبُ
فِي ظِلِّهَا
مِائَةَ سَنَةٍ،
وَلاَ
يَقْطَعُهَا)). وَاقْرَأُوا
إِنْ
شِئْتُمْ:
وَظِلٍّ
مَمْدُودٍ.
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: Muhakkak cennet'te öyle bir ağaç vardır ki süvari
kimse onun gölgesinde yüz yıl yürür onutn dallarının kapladığı sahayı)
bitiremez.
(Ebu Hureyre
demiştir ki): Ve dilersenizı "ve cennet halkı uzanmış bir gölgededir"
(Vakıa, 30. ayet) t okuyunuz.**
AÇIKLAMA: İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisini Tirmizi, Ahmed, İbni Ebi Hatim ve İbni
Cerir de rivayet etmişlerdir. Tirmizi bu hadisi Kevser suresinin tersiri
bölümünde rivayet etmiştir.
Bilindiği gibi
bu surede Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e Kevser ihsan edildiği bildirilir. Bazı
alimler: Bu surede anılan kevserden maksad cennetteki ırmaktır, demişlerdir.
Sindi de bu
hadisin izahında Yani Kevser suresinde anılan Kevser, bu durumda olan
cennetteki ırmaktır, demiştir. Surede geçen Kevser kelimesi başka manalara da
yorumlanmıştır.
Bu hadiste
Kevser denilen cennetteki ırmağın iki kenarının altın, nehir yatağının yakut
ile büyük incilerden ibaret, toprağının miskten daha güzel kokulu ve suyunun
baldan tatlı ve kardan ak olduğu bildirilir.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın hadisini Buhari, Müslim ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Ebu
Hureyre (r.a.)'ın bu hadisi te'yid eder mahiyetteki Vakıa suresinin 30. Ayetini
okumakla ilgili sözü Buhari'nin bir rivayetinde mevcuttur.
Bu ağacın Tuba
ağacı olduğu söylenir. İbnü'l-Cevzi bu kavli nakletmiş ve el-Hafız da onun
görüşünü desteklemiştir.
Ağacın gölgesi,
ağacın dallarının kapladığı saha manasına yorumlanmıştır. Kurtubi: Böyle yorum
yapmanın sebebi şudur: Gölge, halkın nazarında, güneşin hararetinden ve eziyetinden
koruyan bir şeydir. Halbuki cennette ne güneş var ne de eziyet var, demiştir.
Sindi de:
Cennetteki aydınlık cennete tavan sayılan Arş-ı A'la tarafından gelme olduğu
takdirde bu hadisteki gölge ifadesi açık manasında tutulur. Çünkü bu takdirde kesif
ve yoğun cisimler için gölge durumu olabilir. Şayet cennetteki aydınlık
herhangi bir taraftan gelme olmayıp cennetin kendisi bizatihi aydınlık ise o
takdirde gölgeden maksad şudur: Yani faraza gölge olsa şu kadar sahayı kaplar.