SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 176 >>

بَاب إِذَا شَكَّ فِي الْحَدَثِ

67. Abdestin Bozulduğundan Şüphe Etmek

 

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أُبَيِّ بْنِ خَلَفٍ قَالَا حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَعَبَّادِ بْنِ تَمِيمٍ عَنْ عَمِّهِ قَالَ شُكِيَ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الرَّجُلُ يَجِدُ الشَّيْءَ فِي الصَّلَاةِ حَتَّى يُخَيَّلَ إِلَيْهِ فَقَالَ لَا يَنْفَتِلْ حَتَّى يَسْمَعَ صَوْتًا أَوْ يَجِدَ رِيحًا

 

Abbad b. Temim'in rivayetine göre amcası (şöyle) demiştir: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e namazda iken abdestinin bozulduğu vehmine kapılan bir kimse(nin durumu) arz edildi. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ses işitmedikçe veya koku duymadıkça namaz'dan ayrılmasın" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, vudu; buyu; Müslim, hayz; Ebu Davud tahare 67; salât; Tirmizî, tahare; Nesai, tahare; İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel Müsned

 

AÇIKLAMA:     Namaz kılan bir kimse yellendiğini anında hissedebileceği gibi, ses işitmek veya koku duymakla da anlayabilir. Hangi şekilde olursa olsun yellendiğinin farkına varan kimsenin abdesti bozulmuştur. Bu mevzuda mutlaka sesi kulakla duymanın veya kokuyu burunla hissetmenin şart olmadığında alimler arasında görüş birliği vardır. Çünkü insanın sağırlığından veya koklama duyusunu kaybettiğinden dolayı sesi veya kokuyu veya her ikisini birden farkedememesi mümkündür. Bu bakımdan mühim olan insanın abdestinin bozulduğunu anlamasıdır. Bu sebeple Hattabi buradaki yellenmenin sesini duymak veya kokusunu hissetmek sözlerini Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in; "Çocuk doğduğu zaman ağlar da ölürse, o çocuğun (cenaze) namazı kılınır, varis olur ve kendisine varis olunur. Çünkü, o çocuk canlı olarak dünyaya gelmiştir. Fakat, doğar da hiç sesini çıkarmazsa o çocuğun (cenaze) namazını kılmayınız. Çünkü, o ölü olarak dünyaya gelmiştir." [bk. 2920 numaralı hadis ibn Mace, cenaiz 26; feraiz, 17; darimi, feraiz 47] hadisine benzetmiştir ki, maksat "çocuğun canlı olarak dünyaya gelip gelmediğini anlamak için çeşitli şekillerde araştırınız ve kesin olarak neticeyi tesbit edince ona göre hareket edin" demektir. Umumiyyetle insanlar yellenmenin, koku sesle farkına vardıklarından bu iki alamet söz konusu edilmiştir.

 

Keza, umumiyyetle çocuk canlı olarak dünyaya gelir gelmez ağladığı için çocuğun canlı olup olmadığının bir alameti olarak sese dikkat çekilmiştir.

 

Bu hadis, İslamın esaslarından ve fıkhın kaidelerinden çok mühim bir esası ve kaideyi teşkil eder. Bu kaide Mecelle'nin onuncu maddesinde şöyle ifade edilmiştir: "Bir zamanda sabit olan şeyin hilafına delil olmadıkça bekası ile hükmolunur." Bu kaideye fıkıh usulünde "istishab" kaidesi derler. Buna göre abdestli olduğunu kesin olarak bilen bir kimsenin abdesti, kalbine gelen herhangi bir şüphe ile bozulmaz. Bozulduğuna hükmedebilmek için abdestin bozulduğunun kesinlikle farkına varmak lazımdır. Bu hususta namaz içinde veya namaz dışında da olsa şüpheye itibar yoktur.

 

Buhari'nin rivayetinde durumu Resul-i Ekrem'e arzedilen zatın Abdullah b. Zeyd olduğu ve hatta bu soruyu da kendinin sorduğu açıklanmaktadır. Şüpheye itibar olmadığı konusunda mezhep imamları arasında görüş birliği varsa da İmam Malikten iki görüş rivayet edilir. Birinci rivayete göre, namaz haricinde abdestinde şüpheye düşen kimsenin abdestinin bozulduğuna hükmedilirse de namaz içinde şüpheye düşen kimsenin abdestine zarar gelmez.İkinci rivayete göre ise: Her iki halde de abdestinin bozulduğuna hükmedilir. İbn Kaani İmam Malik'ten üçüncü bir kavil rivayet eder ki, buna göre İmam Malik hazretleri de ulemanın büyük çoğunluğu ile beraberdir.

 

Abdestsiz olduğunu kesinlikle bilen bir kimse, abdest alıp almadığından şüpheye düşerse, abdestsiz sayılır. Bu hususta ulema arasında ittifak vardır. Şüphe meselesi bir de Mecelle'nin dördüncü maddesinde şu kelimelerle ifade edilmiştir: "Şek ile yakın zail olmaz."

 

Bir kimse karısını boşayıp, boşamadığında yahut temiz suyun pislenip pislenmediğinde veya pis bir şeyin temizliğinde şüphe etse, keza namazı üç mü, dört mü kıldığında, ruku ile sücudu yapıp yapmadığında, oruca veya namaza niyyet edip etmediğinde, namaz içinde şüpheye düşse bütün bu şüphelerin hiçbir te'siri yoktur.

 

Ancak, Şafiiler On küsur meseleyi bu kaidenin dışına çıkarmışlardır.

 

Hattabi, "Bu hadis içki içtiği görülmediği halde üzerine içki kokusu bulunduğu için içki içtiğine hükmedilerek had vurulabileceğine bir delildir" demişse de Hanefi alimlerinden merhum Ayni "Şer'i had cezaları şüpheden dolayı düşerler. Burada şüphe bulunduğu için had vurulamaz" demiştir.