SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 730 >>

DEVAM: 115-116- Namaza Başlama (İftitah)

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ الضَّحَّاكُ بْنُ مَخْلَدٍ ح و حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى وَهَذَا حَدِيثُ أَحْمَدَ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ يَعْنِي ابْنَ جَعْفَرٍ أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَطَاءٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا حُمَيْدٍ السَّاعِدِيَّ فِي عَشْرَةٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْهُمْ أَبُو قَتَادَةَ قَالَ أَبُو حُمَيْدٍ أَنَا أَعْلَمُكُمْ بِصَلَاةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالُوا فَلِمَ فَوَاللَّهِ مَا كُنْتَ بِأَكْثَرِنَا لَهُ تَبَعًا وَلَا أَقْدَمِنَا لَهُ صُحْبَةً قَالَ بَلَى قَالُوا فَاعْرِضْ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا قَامَ إِلَى الصَّلَاةِ يَرْفَعُ يَدَيْهِ حَتَّى يُحَاذِيَ بِهِمَا مَنْكِبَيْهِ ثُمَّ يُكَبِّرُ حَتَّى يَقِرَّ كُلُّ عَظْمٍ فِي مَوْضِعِهِ مُعْتَدِلًا ثُمَّ يَقْرَأُ ثُمَّ يُكَبِّرُ فَيَرْفَعُ يَدَيْهِ حَتَّى يُحَاذِيَ بِهِمَا مَنْكِبَيْهِ ثُمَّ يَرْكَعُ وَيَضَعُ رَاحَتَيْهِ عَلَى رُكْبَتَيْهِ ثُمَّ يَعْتَدِلُ فَلَا يَصُبُّ رَأْسَهُ وَلَا يُقْنِعُ ثُمَّ يَرْفَعُ رَأْسَهُ فَيَقُولُ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ ثُمَّ يَرْفَعُ يَدَيْهِ حَتَّى يُحَاذِيَ بِهِمَا مَنْكِبَيْهِ مُعْتَدِلًا ثُمَّ يَقُولُ اللَّهُ أَكْبَرُ ثُمَّ يَهْوِي إِلَى الْأَرْضِ فَيُجَافِي يَدَيْهِ عَنْ جَنْبَيْهِ ثُمَّ يَرْفَعُ رَأْسَهُ وَيَثْنِي رِجْلَهُ الْيُسْرَى فَيَقْعُدُ عَلَيْهَا وَيَفْتَحُ أَصَابِعَ رِجْلَيْهِ إِذَا سَجَدَ وَيَسْجُدُ ثُمَّ يَقُولُ اللَّهُ أَكْبَرُ وَيَرْفَعُ رَأْسَهُ وَيَثْنِي رِجْلَهُ الْيُسْرَى فَيَقْعُدُ عَلَيْهَا حَتَّى يَرْجِعَ كُلُّ عَظْمٍ إِلَى مَوْضِعِهِ ثُمَّ يَصْنَعُ فِي الْأُخْرَى مِثْلَ ذَلِكَ ثُمَّ إِذَا قَامَ مِنْ الرَّكْعَتَيْنِ كَبَّرَ وَرَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى يُحَاذِيَ بِهِمَا مَنْكِبَيْهِ كَمَا كَبَّرَ عِنْدَ افْتِتَاحِ الصَّلَاةِ ثُمَّ يَصْنَعُ ذَلِكَ فِي بَقِيَّةِ صَلَاتِهِ حَتَّى إِذَا كَانَتْ السَّجْدَةُ الَّتِي فِيهَا التَّسْلِيمُ أَخَّرَ رِجْلَهُ الْيُسْرَى وَقَعَدَ مُتَوَرِّكًا عَلَى شِقِّهِ الْأَيْسَرِ قَالُوا صَدَقْتَ هَكَذَا كَانَ يُصَلِّي صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

 

Muhammed b. Amr b. Ata'dan; demiştir ki: İçlerinde Ebu Katade'nin de bulunduğu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından on kişi arasında Ebu Humeyd es-Saidî'nin; Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazını en iyi bileniniz benim, dediğini işittim. (Onun bu sözü üzerine orada bulunanlar); Niçin (bu iddiada bulunuyorsun)? Allah'a yemin olsun ki, sen bizim Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en çok uyanımız ve sahabîlıkte en eski olanımız değilsin, dediler. O da; Evet değilim, dedi. (Bunun üzerine onlar da); Haydi (bize bildiklerini) anlat dediler. (O da); Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaza kalktığı zaman ellerini omuzları hizasına kadar kaldırdıktan sonra tekbir aldırdı. (Tekbirden sonra) her kemik yerli yerince yerleşirdi. Sonra (bir miktar) okur ve tekbir alarak omuzları hizasına kadar ellerini kaldırırdı. Sonra rüku'a varır, avuçlarını dizlerine koyar ve dümdüz olup başını ne (aşağı) eğer ne de (yukarı) kaldırırdı. Sonra da başını kaldırıp, "Semiallalıü limen hamideh" der, sonra ellerini omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek yere inerdi. (Secdede iken) kollarını yanlarından uzak tutardı ve (secdeden) başını kaldırır, sol ayağını yayar ve üzerine otururdu. Secdeye vardığında ayak parmaklarını (kıbleye doğru) yumuşak tutardı. Sonra (ikinci) secdeye varır ve "Allahu Ekber" diyerek başını secdeden kaldırır, sol ayağını yayarak üzerine (birazcık) otururdu. Her kemik yerine yerleşirdi. Öbür rekatta da aynı şeyleri (aynı şekilde) yapardı. (İlk) iki rek'at'tan kalkınca tekbir alır, tıpkı namazın başlangıcında olduğu gibi ellerini omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Sonra da (daha önce anlatılanları) namazının geriye kalan kısımlarında aynen tekrarlardı. Selam vereceği rekata gelince, (sağ kabasının altından) sol ayağını dışarı çıkarıp sol oturağı üzerine otururdu; dedi. (Orada bulunanlar da): Doğru söyledin (gerçekten Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle namaz kılardı diye tasdik ettiler.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, salat; Tirmizî, salat; Nesaî, sehv; tatbîk; îbn Mace, ikame; Darimi, salat

 

AÇIKLAMA:     Bezlu'l-mechud sahibi bu hadisin bazı illetlerle malul olduğunu beyan ederek bu illetleri şu şekilde sıralamaktadır:

 

1. Bu hadisin ravilerinden  Abdulhamîd b. Ca'fer zayıftır.

 

2. Muhammed b. Amr b. Ata'nın bu hadisi Ebu Humeyd'den ve bu ha­disin diğer ravilerinden duymadığı kesinlikle bilindiği halde, burada sanki bu kimselerden duymuş gibi gösterilmiştir. Bu hadisi Muhammed b. Amr'ın ancak başka bir şahıstan duymuş olması gerekir ki, o şahsın ismi burada açık­lanmadığından kimliği meçhul kalmaktadır. Bu durum ise, hadisin sıhhati­ne zarar vermektedir. Bazı rivayetlerde bu kimsenin ismi Abbas bazılarında da Ayyaş olarak geçmektedir.

 

3. Bu hadisin senedinde Ebu Katade'den söz edilmektedir. Halbuki Mu­hammed b. Amr b. Ata, Ebu Katade'ye yetişmemiştir.

 

4. Ayrıca metinde "orada bulunanların hep birden  doğru söyledin" de­dikleri ifade ediliyorsa da, bu ifade sadece Ebu asım'ın Abdulhamîd'den nak­lettiği hadiste geçmekte, bunun dışında herhangi bir rivayette bu ifadeye rastlanmamaktadır.

 

Her ne kadar İbn Hacer bu tenkitlerin bazılarını cevablandırmışsa da yine Bezlu'l-mechud sahibi, Eş-Şa'bî'ye dayanarak İbn Hacer'in iddialarını çürütmüştür.[bk. Bezlu'l-mechud, IV, 444-445]

 

Aliyyü'I-Kaarî'nin beyanına göre, "İbn Hacer bu hadiste geçen "Resul-i Ekrem (s.a.v.) birinci rekatın ikinci secdesinden sonra sol ayağını bükerek üze­rinde bir miktar oturdu" ifadesine bakarak sonunda teşehhüd bulunmayan her rekattan sonra ikinci secdeyi müteakib istirahat maksadıyla oturmanın mendub olduğunu söylemiştir. Hanefi ulemasına göre ise, bu oturmak an­cak bir özür sebebiyle o anda oturmak ihtiyacını duyan kimseler için caiz­dir.Bunun dışında burada oturmak söz konusu değildir."

 

Namazın sonunda Resul Ekrem'in hadiste ifade edildiği gibi sol aya­ğını sağ uyluğunun altından sağ tarafa doğru dışarı çıkararak sol kabasının üzerine oturması (teverrük) mevzuu da fıkıh alimleri arasında ihtilaflı bir me­seledir. Hanefi ulemasına göre gerek iki secde arasındaki oturuşlarda, ge­rekse teşehhüdlerde sağ ayağını parmakları kıbleye gelecek şekilde diker, sol ayağını yere yayarak üzerine oturur. Bu aynı zamanda İmam es-Sevrî'nin de görüşüdür. İmam Şafiî'ye göre namaz kılan kimse birinci teşehhüdde bu şekilde oturursa da ikinci teşehhüdde sol kabasının üzerine oturur. İmam Malik'e göre ise, her oturuşta sol kabasının üzerine oturur. Tabii bu şekilde oturabilmek için sağ kabasının altında bulunan sol ayak, sağ taraftan dışarı çıkarılır.

 

İmam Şafiî'nin bu konudaki delili bu hadis-i şeriftir. Hanefilerin delili ise; (1.) Hz. Aişe'nin rivayet ettiği; "Resul-i Ekrem (s.a.v.) oturduğu zaman sol ayağını yayarak üzerine otururdu, sağ ayağını da dikerdi" mealindeki 783 numaralı hadis ile; (2.) Vail b. Hucr'un (726 numarada tercemesini sunduğumuz) hadisi.[bk. Nesaî, iftitah; sehv; Alımed b- Hanbel, IV, 318]