SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

92- YATSI NAMAZININ VAKTİ VE GECİKTİRİLMESİ BABI

 

1441- Bize Amr b. Sevvad el-Amiri ve Harmele b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi. Bana Yunus'un haber verdiğine göre İbn Şihab kendisine haber verip dedi ki: Bana Urve b. ez-Zubeyr'in haber verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe dedi ki:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecelerden bir gece yatsı namazını hava iyice kararıncaya kadar geciktirdi. Bu kendisine el-ateme denilen namazdı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıkmayı geciktirdi. Öyle ki Ömer b. elHattab: Kadınlar ve çocuklar uyudu diye seslendi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıktı ve mescitteki cemaate yanlarına gittiğinde:

"Bu namazı yeryüzündekiler arasından sizden başka bekleyen kimse yoktur" dedi. Bu ise insanlar arasında İslam henüz iyice yayılmadan olmuştu.

 

Harmele rivayetinde şunları da eklemektedir: İbn Şihab dedi ki: Bana zikredildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hem sizin namaz hususunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ısrarcı olmamanız gerekirdi" buyurmuştur. Bu da Ömer b. el-Hattab seslendiği zaman olmuştu.

 

Diğer tahric: Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

1442- Bana Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys de tahdis etti. Bana babam, dedemden tahdis etti. O Ukayl'dan, o İbn Şihab'dan bu isnat ile hadisi aynen rivayet etti ama ez-Zühri'nin: "Bana zikrolundu" sözünü ve ondan sonrasını zikretmedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 566

 

AÇIKLAMA:          Bu bab yatsı namazının geciktirilmesini sözkonusu etmektedir. İlim adamları ise yatsı namazını erken kılmanın mı, geciktirmenin mi faziletli olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Aynı zamanda bunlar selefin meşhur iki görüşü, Malik'in ve Şafii'nin de iki ayrı görüşüdür. Geciktirmenin daha faziletli olduğunu söyleyenler bu hadisleri delil göstermişlerdir. Erken kılmanın faziletli olduğunu söyleyenler ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in adetinin çoğunlukla yatsıyı erken kılmak olduğunu, caiz oluşu beyan etmek yahut bir meşguliyet ya da bir mazeret dolayısıyla sınırlı vakitlerde onu geciktirdiğini ve esasen bu hadislerin bir kısmında da buna işaret bulunduğunu delil göstermişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

"Namazı havanın iyice karardığı bir vakte kadar geciktirdi." Yani gecenin karanlığı iyice koyulaşıp, artıncaya kadar geciktirdi.

 

"Kadınlar ve çocuklar uyudu." Mescitte namazı bekleyen kadınlar ve çocuklar uyudu, demektir. Ömer (r.a.)'ın kadın ve çocukların uyuduğunu söylemesi ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazı ya da namaz vaktin i unutarak namaza geç kaldığını sanmış olduğundan dolayıdır.

 

(1442) "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namaza çıkması hususunda ısrarcı olmamanız gerekirdi." Bu hususta ona ısrar etmemeliydiniz. Kadi İyaz bazı ravilerden buradaki ısrar etmek anlamındaki kelimenin dışarıya çıkmasını sağlamak anlamında "ibraz" kökünden gelen bir kelime olarak zaptedildiğini söylemektedir ama cumhurun benimsediği meşhur ve sahih rivayet ise birinci rivayettir.

 

Şunu da bilelim ki, hadis-i şerifte ve bundan sonrakinde sözkonusu edilen yatsı namazının geciktirilmesi bütün bu hadislerde ihtiyar vaktinin dışına çıkacak kadar bir geciktirme değildir. Bu vakit ise namaz vakitleri ile ilgili babın baş taraflarında açıklamış olduğumuz gibi bu husustaki meşhur görüş ayrılıklarına göre gecenin yarısı ya da üçte biridir.

 

 

 

 

1443- Bize İshak b. İbrahim ve Muhammed b. Hatim ikisi Muhammed b. Bekr'den tahdis etti (H). Dedi ki: Bana Harun b. Abdullah da tahdis etti, bize Haccac b. Muhammed tahdis etti (H). Dedi ki: Bana Haccac b. eş-Şair ve Muhammed b. Rafi de tahdis edip dediler ki: Bize Abdurrezzak -ki lafızları birbirine yakındır- tahdis etti. Hepsi birlikte İbn Cureyc'den şöyle dedi dediler: Bana el-Muğire b. Hakim, Ebu Bekr'in kızı Ümmü Külsum'dan haber verdiğine göre Ümmü Külsum kendisine Aişe'den şöyle dediğini haber verdi: Bir gece Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı gecenin iyice karardığı vakte kadar geciktirdi. Hatta hemen hemen gecenin çoğu kısmı gitti ve hatta mescittekiler uyudu. Sonra çıkıp namaz kıldırdı ve: "Şüphesiz ki bu, bu namazın vaktidir. Eğer ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım (hep bu vakitte kıldırırdım)." Abdurrezzak'ın hadisi rivayetinde: "Eğer ümmetime zor gelmeyecek olsaydı" dedi.

 

Diğer tahric: Nesai, 535

 

 

 

1444- Bana Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim de tahdis etti. İshak bize Cerir, Mansur'dan haber verdi derken, Zuheyr tahdis etti dedi. O el-Hakem'den, o Nafi'den, o Abdullah b. Ömer'den şöyle dediğini nakletti: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i yatsı namazı için bekleyip mescitte kaldık. Gecenin üçte biri yahut daha fazlası geçtikten sonra yanımıza çıkıp geldi. Kendisini aile halkı hususunda bir şey mi meşgul etti yoksa başka bir husus mu bilmiyoruz. Dışarı Çıktığı zaman: "Şüphesiz sizler başka bir din sahibi kimsenin beklemediği bir namazı bekliyorsunuz. Eğer ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı andolsun onlara bu vakitte namazı kıldırırdım" buyurdu sonra müezzine verdiği emir üzerine namaz için kamet getirdi ve (Allah Resulü) namazı kıldırdı.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 420; Nesai, 536

 

 

 

1445- Bana Muhammed b. Rafi de tahdis etti. .. Abdullah b. Ömer'in tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gece meşgul oldu da o namazı (yatsıyı) geciktirdi. Öyle ki biz de mescitte uyuduk sonra uyandık. Arkasından yine uyuduk yine uyandık. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza çıktı ve arkasından: "Bu gece yeryüzündekiler arasından bu namazı sizden başka bekleyen kimse yoktur" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 570; Ebu Davud, 199

 

AÇIKLAMA:          Aişe (r.anha)'nın rivayetinde: "Gecenin büyük bir kısmı, çoğunluğu geçti" ifadesi gecenin çoğu geçti demektir. Böyle bir tevilde bulunmak ise kaçınılmazdır çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki bu, bu namazın vaktidir" buyurmuştur. Bu ifade ile gece yarısından sonrasının kastedilmiş olma ihtimali mümkün değildir çünkü hiçbir ilim adamı yatsı namazının geceyarısından sonrasına geciktirilmesinin daha faziletli olduğunu söylemiş degildir.

 

"Şüphesiz ki bu, bu namazın vaktidir. Eğer ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım" ifadesi: Şüphesiz bu, bu namazın tercih olunan yahut daha efdal olan vaktidir demektir. Buradan bu namazın geciktirilmesinin faziletli görüldüğü ama çoğunlukla geciktirmek hususundaki meşakkat dolayısıyla erken kıldığı hükmü anlaşılmaktadır. Erken kılmanın faziletli olduğunu kabul edenler şöyle der: Eğer geciktirmek daha faziletli olsaydı bunda zorluk ve meşakkat olsa dahi buna daha çok devam ederdi.

 

Geciktirmenin faziletli olduğunu söyleyenler de şöyle der: Allah Resulü bu ifadelerle geciktirmenin daha faziletli olduğuna dikkat çekmiş ve geciktirmeyişinin sebebinin de zorluk olduğunu açıkça ifade etmiş bulunmaktadır. Bunun da anlamı -Allah en iyi bilendir- onun geciktirmeyi daha çok sürdürüp, üzerlerine farz kılınmasından korkması yahut onların farz olduğu izlenimini edinmeleridir. İşte bu sebeple yatsı namazını geciktirmeyi terk etmiştir.

 

Nitekim aynı sebeple teravih namazını kılmayı bırakmış ve buna farz kılınmasından korkmasını ve devamlı kılınmasından aciz kılınmasını gerekçe olarak göstermiştir. Bununla birlikte ilim adamları korkulan gerekçenin (illetin) ortadan kalkmış olması dolayısıyla müstehab olduğu üzerinde icma etmişlerdir. İşte bu mana aynı şekilde yatsı namazında da vardır. Hattabı ve başkaları der ki: Namazı daha uzun süre beklemek için namazı geciktirmek müstehabtır çünkü namazı bekleyen kişi namazda demektir.

 

(1444) "Yatsı namazı (el-işau'l-ahire)" Bu ifadede bu namazın ahire (son) diye nitelendirilmesinin caiz olduğuna ve bunda bir mekruhluk olmadığına delil vardır. Bu da Esmai'den bunun mekruh olduğunu söylediğine dair gelen nakl e aykırıdır. Bu mesele ile ilgili açıklama daha önceden geçti.

 

"Çıkınca: Şüphesiz sizler ... buyurdu." Bu ifadelerden imamın ve alim zatın arkadaşlarının yanına gelmesi gecikecek yahut kendilerine zor geldiğini düşündüğü bir olay cereyan edecek olursa onlara mazeretini söylemesinin ve bu hususta şu bakımdan dolayı sizin lehinize bir maslahat vardır yahut benim bir mazeretim vardı deyip ya da buna benzer bir söz söyleyip açıklama yapmasının müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır.

 

(1445) "Mescitte uyuduk sonra uyandık ... " Aişe (r.anha)'nın rivayetinde (1443) "mescittekiler uyudu" denilmektedir. Buradaki bu ifadeler abdesti bozmayacak türden bir uyku ile açıklanır. Bu ise kişinin makadının yerde olduğu ve oturduğu halde uyumasıdır. Bu buyrukta böyle bir uykunun abdesti bozmadığına delil bulunmaktadır. Çoğunlukta böyle demiştir. Mezhebimizde sahih olan görüş de budur. Taharet bölümünün sonlarında bu mesele ile ilgili açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

 

 

 

1446- Bana Ebu Bekr b. Nafi el-Abdi de tahdis etti. Bize Behz b. Esed el-Ammi tahdis etti, bize Hammad b. Seleme'nin Sabit'ten tahdis ettiğine göre Enes'e Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in mühr(yüzüğ)üne dair soru sordular. O şu cevabı verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gece yatsı namazını gecenin yarısına kadar geciktirdi yahut gecenin yarısı geçmek üzere idi. Sonra geldi ve: "İnsanlar namaz kılıp uyudular, sizler ise namazı beklediğiniz sürece namazdasınız" buyurdu. Enes dedi ki: Sanki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gümüşten yüzüğünün parıltısını görür gibiyim dedi ve sol elini kaldırıp, serçe parmağını işaret etti.

 

Diğer tahric: Müslim, 5456 -buna yakın-; Nesai, 5300

 

 

 

1447- Bize Haccac b. eş-Şair tahdis etti. Bize Ebu Zeyd, Sabit b. er-Rab i tahdis etti, bize Kurra b. Halid, Katade'den tahdis etti. O Enes b. Malik'ten şöyle dediğini nakletti: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i bekledik. Nihayet gecenin yarısına yakın gelip namazı kıldırdı. Sonra yüzünü bize döndü. Ben elinde gümüşten yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim.

 

Diğer tahric: Nesai, 5217

 

 

 

1448- Bana Abdullah b. es-Sabbah el-Attar da tahdis etti. Bize Ubeydullah b. Abdulhamid el-Hanefi tahdis etti. Bize Kurra bu isnat ile tahdis etti ama: "Sonra yüzünü bize döndü" ibaresini zikretmedi."

 

 

 

1449- Bize Ebu Amir el-Eş' ari ve Ebu Kureyb tahdis edip dediler ki:

Bize Ebu Usame, Bureyd'den tahdis etti. O Ebu Burde'den, o Ebu Musa'dan şöyle dediğini nakletti: Ben ve benimle birlikte gemide gelmiş olan arkadaşlarım Baki-u Buthan denilen yerde konaklamış idik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da Medine'de idi. Her gece onlardan bir grup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yatsı namazına nöbetleşe gidip katılırdık. Ebu Musa dedi ki: Ben ve arkadaşlarım bir seferinde Resulullah'ın kendisine ait bir işi dolayısıyla bir meşguliyetinin olduğu bir zamana rastgeldik. Nihayet namazı karanlığa kadar geciktirdi. Hatta gecenin yarısı oldu sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Çıkıp onlara namazı kıldırdı. Namazını bitirdikten sonra yanında bulunanlara: ''Ağır olun (yerinizde durun). Size hem bildireyim, hem size müjde olsun ki bu saatte sizden başka namaz kılan hiçbir kimsenin olmaması -yahut: bu saatte sizden başka bir kimsenin namaz kılmamış olması buyurdu- Allah'ın üzerinizdeki nimetindendir." (Ravi): Bu iki sözden hangisini söylediğini bilmiyoruz dedi. Ebu Musa dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittiklerimizden ötürü sevinerek geri döndük.

 

 

 

1450- Bize Muhammed b. Rafi de tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize İbn Cureyc haber verip dedi ki: Ata'ya insanların kendisine ateme adını verdikleri yatsı namazını imam olarak ve yalnız başıma sana göre hangi zamanda kılmam daha çok sevdiğin bir vakittir dedim. Ata dedi ki: İbn Abbas'ı şöyle derken dinledim: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatsı namazını gecenin iyice karardığı bir vakte kadar geciktirdi. Hatta bazı kimseler uyuyup uyandılar, uyuyup uyandılar. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab kalkıp: Namaza! diye seslendi.

Ata dedi ki: İbn Abbas (devamla) dedi ki: Bunun üzerine Allah'ın Nebisi dışarı çıktı. Şu anda elini başının yan tarafına koymuş olduğu halde başından su damladığını görür gibiyim. Allah Resulü: "Eğer ümmetime meşakkat vermeyecek olsaydım onlara bu namazı böylece kılmalarını emredecektim" buyurdu.

 

İbn Cureyc dedi ki: Ben Ata'dan sağlam bir şekilde öğrenmek maksadıyla Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elini İbn Abbas'ın kendisine haber verdiği şekilde başının üzerine nasıl koyduğunu sordum. Ata bana parmak aralarını biraz açıp gösterdikten sonra parmak uçlarını başının tepesine koydu sonra onları yatırıp bu şekilde başının üstünde gezdirdi ta ki başparmağı yüzünün bitişik tarafından kulağının ucuna değdi sonra da şakağına ve sakalının kenarına değdirdi. Hiçbir yeri az da olmamak üzere aynı zamanda eliyle tamamıyla da yakalamamak üzere ancak bu şekilde (sıvazladı).

 

Ben Ata'ya: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in O gece namazı ne kadar geciktirdiği sana zikredildi mi, dedim. Ata: Bilmiyorum, dedi.

 

Ata dedi ki: Benim en sevdiğim bu namazı ister imam olarak, ister tek başıma Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in O gece kıldığı gibi geç vakitte kılmaktır. (Devamla) dedi ki: Eğer yalnız başına kılarken yahut cemaat halinde insanlara imam olup, kıldırırken bu sana ağır gelecek olursa o takdirde acele edip erken de kılma, geciktirerek de kılma, orta yollu bir vakitte kıl.

 

Diğer tahric: Buhari, 571, 7239 -muhtasar-; Nesai, 530, 531 -muhtasar-

 

 

 

1451- Bize Yahya b. Yahya, Kuteybe b. Said ve Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Yahya bize Ebu'I-Ahvas, Simak'dan haber verdi dedi, diğer ikisi ise tahdis etti. 0, Cabir b. Semura'dan şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatsı namazını geciktirirdi.

 

Diğer tahric: Nesai, 532

 

 

 

1452- Bize Kuteybe b. Said ve Ebu Kamil el-Cahden tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Avane, Simak'dan tahdis etti, o Cabir b. Semura'dan şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazları sizin namazlarınıza yakın (benzer vakitlerde) kılardı ama yatsı namazını sizin kıldı ğın ız vakte göre bir parça geciktirirdi. O namazı hafif kıldırırdI. -Ebu Kamil'in rivayetinde: Hafif tutardı, şeklindedir.-

 

Diğer tahric: Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

1453- Bana Zuheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer tahdis etti. Zuheyr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, İbn Ebu Lebid'den tahdis etti. O Ebu Seleme'den, o Abdullah b. Ömer'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Sakın bedeviler sizin bu namazınızın adı hususunda size galip gelmesin. Dikkat edin şüphesiz bunun adı işa (yatsı)dır. Onlar ise develer sebebiyle gece karanlığına (namazı) gedktirirler (ve bundan dolayı buna ateme adını verirler.)"

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 4984; Nesai, 540, 541; İbn Mace, 704

 

 

 

1454- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti. .. İbn Ömer dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Yatsı namazınızın adı hususunda bedeviler size galip gelmesin. Şüphesiz ki bu namazın adı Allah'ın kitabında işadır. Gerçek şu ki bedeviler de develerinin sütünü sağmayı gecenin karardığı geç vakte kadar bırakırlar. "

 

 

AÇIKLAMA:          (1446) "Yüzüğünün parıltısını" Onun parlaklığını, parıldayışını görüyor gibiyim, demektir. (Yüzük anlamındaki) hatim kelimesi te harfi kesreli ve (hatem şeklinde) fethalı olarak söylenir. Aynı zamanda hatam ve hitam diye de söylenir. Dört söyleyişi vardır. Hadisten gümüş yüzük takmanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bu Müslümanların icma ile kabul ettikleri bir husustur.

 

"Enes dedi ki: Gümüşten yüzüğünün parıltısını görür gibiyim ... " Asıl nüshalarda burada geçtiği gibi serçe parmağı denilmektedir. İbarede hazfedilmiş lafızlar vardır, serçe parmağını işaret ederek takdirindedir. Yani yüzüğü sol elinin serçe parmağında idi. Parmağını kaldırıp gösteren ise Enes (r.anh)'dır. (Parmak anlamındaki) isba kelimesi on türlü söylenebilir.

Bunların en fasihi ise hemze kesreli ve be fethalı olan (isba şeklindeki) söyleyiştir.

(1449) "Baki-u Buthan" Buthan kelimesinin zaptı hususundaki görüş ayrılığı orta namaz babında geçmiş idi.

 

"Namazını bitirince huzurunda bulunanlara ... dedi." Yavaş olunuı, ağır olunuı, demek istedi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in onlarla konuşmasından eğer hayırlı bir husus sözkonusu ediliyor ise yatsı namazından sonra konuşmanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Şüphesiz ki yatsı namazından sonra yasak konuşma hayır dışındaki hususlar hakkındaki konuşmalar içindir.

 

(1450) "Başından su damlayarak" Bu da o sırada guslettiği anlamına gelir.

(1454) "Bedeviler yatsı namazınızın adı hususunda size galip gelmesin ... "Yani bedeviler develerinin sütünü sağınayı ateme denilen gecenin iyice karardığı zamana kadar geciktirdikleri için bu namaza ateme adını verirler. Halbuki bu namazın Allah'ın kitabındaki "ve işa (yatsı) namazından sonra" (Nur, 58) buyruğundaki adı işadır. Sizin de bu namaza bu ismi vermeniz gerekir.

 

Bununla birlikte sahih hadislerde bu namaza "ateme" adının verildiği de görülmektedir. "Eğer onlar sabah ve ateme (yatsı) namazında neler olduğunu bilselerdi emekleyerek dahi olsa bu iki namaza gelirlerdi" hadisi ve daha başka hadisler buna örnektir. Buna şu şekilde iki türlü cevap vermek mümkündür:

 

1- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ismi kullanmanın caiz olduğunu ve ateme adını kullanmanın haram olduğu için değil, tenzih ifade etmek üzere yasakladığını beyan etmek için kullanmıştır.

 

2- Yatsı namazı anlamında işayı bilmeyen kimselere ateme lafzını kullanarak hitap etmiş olma ihtimali vardır. Böylelikle bunlara bildikleri kelimelerle hitap edilmiş olup, ateme lafzı kullanılmış olur çünkü Araplarca bu daha meşhurdur. Onlar işa ismini akşam için kullanırlardı çünkü Buhari'nin Sahihinde "sakın bedeviler mağrib (akşam) namazınızın adı hususunda size galip gelmesin" buyurulmaktadır. Bedeviler ise mağribe işa derlerdi. Eğer Allah Resulü hadiste sabah ve işa namazında ne olduğunu bilselerdi diye buyurmuş olsaydı onlar bununla akşam namazının kastedildiğini zannedeceklerdi. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

93- SABAH NAMAZINI TAĞLİS DEMEK OLAN İLK VAKTİNDE ERKEN KILMANIN MÜSTEHAB OLDUĞU VE SABAH NAMAZINDA KUR'AN'DAN OKUNACAK MİKTARIN BEYANI BABI