SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
SALAT-İ VUSTA (ORTA NAMAZ) HAKKINDA GELENLER BABI
1419- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de tahdis etti. .. Ali dedi ki: Ahzab günü
(olanlar) olunca Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Güneş batıncaya kadar bizi
uğraştırıp, Vusta (orta) namazını kılmaktan
alıkoydukları gibi, Allah da onların kabirlerini ve evlerini ateşle
doldursun" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 2931, 4111, 4533,
6396; Ebu Davud, 409; Tirmizi, 2984; Nesai, 472
1420- Bize Muhammed b. Ebu Bekr el-Mukaddemi de tahdis etti, bize Yahya b. Said tahdis etti (H). Bunu bize İshak b. İbrahim de tahdis etti. Bize el-Mu'temir b.
Süleyman haber verdi. Hepsi Hişam'dan bu isnat ile
rivayet etti.
AÇIKLAMA: (1416 - 1420) (1416) "İkindi namazını kaçıran ailesini
ve malını kaybetmiş gibidir." Buradaki (aile ve mal anlamındaki) "ehl ve mal" kelimelerinin lam harfleri, hem nasb, hem ref ile rivayet
edilmiştir. Nasb ile rivayet cumhurun kabul ettiği
meşhur ve sahih olan rivayettir, buna göre o kelimeler ikinci meful olurlar. Merfu olarak okuyanlar ise bunu naib-i
fail (sözde özne) olarak değerlendirirler. Malı ve ailesi elinden alınmış gibi
olur demektir. Malik b. Enes'in açıklaması da budur.
Nasb ile rivayetine gelince Hattabi ve
başkaları şöyle demiştir: Yani kendisi malını, ailesini kaybetmiş, elinden
çekip alınmış, böylelikle ailesiz ve malsız kalmış gibi olur demektir. O halde
böyle bir kimse ailesinin ve malının elinden gitmesinden çekindiği ve korktuğu
gibi, bu namazı geçirmekten korkmalı, çekinmelidir.
Ebu Ömer b. Abdilberr dedi ki: Dilbilginleri ve fukahaya göre
hadisin anlamı şudur: Böyle bir kimse intikam peşine düşmek zorunda kalacağı
bir şekilde ailesinin ve malının elinden gitmesi ile neticelenecek bir musibete
uğramış bir kimse gibidir çünkü vetr, intikamını almak
istediği cinayet demektir. Bu durumdaki bir kimse biri musibetin kederi, diğeri
ise intikam almanın zorluk ve sıkıntılarının kederi olmak üzere iki keder
karşısında kalır.
Maliki alimlerinden Davudi
dedi ki: Ailesini ve malını kaybetmiş bir kimse nasıl inna
lillah ...
diyerek istircada bulunması gerekiyorsa ikindi
namazını kaçırdığı için de bu kadar pişman olması ve üzülmesi gerekir.
Bunun, böyle bir kimse
malı ve ailesi elinden çıkmış bir kişinin karşı karşıya kalacağı üzüntü gibi,
kaybettiği sevap dolayısıyla da üzülür demek olduğu da söylenmiştir.
Kadi İyaz -yüce Allah'ın rahmeti ona-
dedi ki: İlim adamları bu hadiste sözü edilen ikindi namazının geçmesinden
maksadın ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. İbn
Vehb ve başkaları bu ikindi namazını tercih olunan
vaktinde kalmayan kimse hakkındadır derken, Suhnun ve
el-Asili ise güneşin batması ile namazı kaçıran kişiden bahsedilmektedir
demişlerdir. Bir diğer görüşe göre bu ikindi namazını güneş ışıkları
sararıncaya kadar geciktirmektir. Nitekim Evzai'nin
bu hadisi rivayetinde müfesser olarak böyle
gelmiştir. Orada şöyle demektedir: Bu namazın geçmesi güneş ışıklarının
sararmaya başlaması demektir. Salim'den de: Bu unutarak namazını kaçıran kimse
hakkındadır dediği rivayet edilmiştir. Davudi'nin görüşüne göre bu hüküm kasten
namazı bu şekilde geçiren kişi hakkındadır. Daha güçlü görünen budur. Ayrıca Buhari'nin Sahihindeki şu hadis de bu açıklamayı
desteklemektedir:
"İkindi namazını
terk eden bir kimsenin am eli boşa çıkar. "
Böyle bir hüküm ise ancak kasten namazı geçiren kişi hakkında sözkonusu olur.
İbn Abdilberr dedi ki: Diğer
namazların da ikindi namazı gibi değerlendirilmesi ve ikindi namazı
zikredilerek diğerlerine dikkat çekilmiş olması ihtimali de vardır. Özellikle
onun sözkonusu edilmesi ise ikindi namazının
insanların çalışıp çabalamak neticesinde yorgun argın düştükleri, işlerini
görmek için gayret ettikleri, namazı işlerini bitirdikten sonrasına
erteledikleri için sözkonusu edilmiş olabilir ama
onun bu açıklaması tartışılır çünkü şer'i hüküm ikindi namazı hakkında varid olmuştur. Bu hükmü n böyle oluşundaki illet ise
muhakkak olarak bilinmemektedir. O halde şüphe ve vehim ile başka namazlar onun
gibi aynı hükümde değerlendirilemez. Hakkında nas
bulunmayan meselenin hükmü hakkında nas bulunan
meseleye ancak illeti bilmemiz've her ikisinin aynı
illetinin bulunduğunun bilinmesi halinde sözkonusu
olabilir. Allah en iyi bilendir.
(1417) "Amr dedi ki. .. " Burada her iki tabir de aynı
anlamdadır ama Müslim'in -rahimehullah- adeti, anlam
aynı olsa dahi lafzı olduğu gibi muhafaza etmektir. Bu da güzel bir adettir,
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
89- SALAT-İ VUSTA
(ORTA NAMAZ) İKİNDİ NAMAZIDIR DİYEN KİMSELERİN DELİLİ BABI