SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
132- GECENİN SON
VAKTİNDE DUA VE ALLAH'I ZİKRETMEYE TEŞVİK VE BU VAKİTTE DUANIN KABUL OLUNACAĞI
BABI
1769- Bize Yahya b.
Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e İbn Şihab'dan naklettiği rivayetini okudum.
O Ebu Abdullah el-Ağar ve Ebu Seleme b. Abdurrah'an'dan rivayet etti. İkisinin
de Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Şanı mübarek ve yüce Rabbimiz her gece, gecenin
son üçte biri kalınca dünya semasına iner ve: Kim bana dua ediyor, duasını
kabul edeyim. Kim ki benden dilekte bulunuyor, ona dileğini vereyim, kim benden
mağfiret diliyor ona günahlarını bağışlayayım, buyurur. "
Diğer tahric: Buhari,
7494, 6321, 1145; Ebu Davud, 1315, 4733; Tirmizi, 3498
1770- Bize Kuteybe b.
Said de tahdis etti ... Ebu Hureyre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: ''Allah her gece,' gecenin ilk üçte
biri geçtikten sonra dünya semasına iner ve şöyle der:
Ben Melik'im, Ben
Melik'im! Bana kim dua ediyor, duasını kabul edeyim. Kim benden istekte
bulunuyor, ona istediğini vereyim. Kim benden mağfiret diliyor, ona günahlarını
bağışlayayım buyurur ve fecir etrafı aydınlatıncaya kadar hep böyle buyurur.
"
Diğer tahric: Tirmizi,
446
1771- Bize İshak b. Mansur
tahdis etti ... Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Gecenin yansı yahut üçte ikisi geçtikten sonra şanı
mübarek ve yüce Allah dünya semasına iner ve sabah fecir doğuncaya kadar: Bir
isteği olan var mı, ona (istediği) verilecek. Bir dua eden var mı, duası kabul
olunacak. Mağfiret dileyen kimse var mı, ona günahı bağışlanacak, buyurur.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (1770)
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Rabbimiz her
İkincisi ise,
kelamcıların çoğunluğunun ve seleften bir topluluğun benimsediği görüş ve
yaklaşımdır. Özellikle bu hususta bu görüş aynı zamanda Malik ve Evzai'den de
nakledilmiş bulunmaktadır. Buna göre bu gibi sıfatlar geçtikleri yerlere göre
layık oldukları bir şekilde tevil edilirler. Bu bakımdan bunlar bu hadisi iki
şekilde tevil etmiş bulunmaktadırlar: Birincisi, Malik b. Enes'in ve
diğerlerinin tevili olup şu anlamdadır: Onun rahmeti, emri ve melekleri iner.
Nitekim bir yöneticinin yönetimi albndaki görevliler emir ile bir iş yapacak
olurlarsa, yönetici böyle yaptı, denilir. İkincisine göre bu bir istiaredir,
dua edenlere dualarını kabul etmek ve onlara lütufta bulunmak sureti ile
yönelmesi anlamındadır. Allah en iyi bilendir.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) (1769): "Şanı yüce ve Mübarek rabbimiz her
Kadi İyaz dedi ki: Sahih
olan "gecenin son üçte biri kalınca" şeklindeki rivayettir. Hadis
üstadları bunu böyle demişlerdir, lafız itibari ile haberlerin birbirlerini
destekleyici mahiyette geldikleri şekil de budur. Anlamı ile ilgili olarak da
şunları söylemektedir: Kast olunan manası ile nüzulun (inmenin) gecenin üçte
birinden sonra olması ve: "Bana dua eden var mı" buyurması da son
üçte birden sonra söylenmesi ihtimali de vardır. Kadı lyaz'ın açıklamaları
bunlardır.
Derim ki: Bununla
birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir zaman bu iki husustan birisi
ile ilgili bilgi verilmesi üzerine o da bunu haber vermiş olması, sonra bir
başka vakitte diğerinin ona bildirilmesi üzerine de onu bildirmiş olması
ihtimali vardır. Buna bağlı olarak Ebu Hureyre de her iki haberi duymuş
olduğundan her ikisini de nakletmiş, Ebu Said el-Hudri ise yalnızca ilk üçte
bir ile ilgili haberi dinlediğinden o da Ebu Hureyre ile birlikte bu hususu
haber vermiştir. Nitekim Müslim bunu son rivayette (1774) zikretmiş
bulunmaktadır. Bu da açıkça anlaşılan bir husustur.
Bu hadis te ayrıca Kadı
lyaz'ın ilk üçte bir ile ilgili rivayeti zayıf olduğu şeklindeki işaretini de
reddetmektedir. Müslim bu hususu herhangi bir şekilde tenkid edilemeyecek bir
isnad ile iki sahabiden yani Ebu Said ve Ebu Hureyre'den sahihinde rivayet
etmiş iken ona nasıl zayıf diyebilir? Allah en iyi bilendir.
Yüce Allah'ın (1770)
"Ben Melikim, Ben Melikim" buyruğu asıl nüshalarda da, rivayetlerde
de bu şekildedir, tekit ve tazim için tekrar edilmiştir.
"Fecr
aydınlanıncaya kadar böyle devam eder." Bu ifadede eksiksiz rahmet ve
lütuf zamanının fecrin ortalığı aydınlattığı zamana kadar devam ettiğine delil
vardır. Ayrıca sözü geçen vaktin tamamında fecr ortalığı aydınlatıncaya kadar
dua ve istiğfara teşvik edilmektedir. Gecenin son vakitlerinin namaz, dua,
Allah'tan mağfiret dilemek ve diğer itaatleri yapmanın ilk vaktine göre daha
faziletli olduğuna dikkat çekilmektedir. Allah en iyi bilendir.
1772- Bana Haccac b.
eş-Şair tahdis etti, bize Muhadır Ebu'lMuverri' tahdis etti, bize Sa'd b. Said
tahdis edip dedi ki: Bana İbn Mercane haber verip dedi ki: Ebu Hureyre'yi şöyle
derken dinledim: Resulutlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''lillah gecenin yarısı yahut son üçte biri olunca dünya semasına iner ve: Bana
kim dua eder, duasını kabul edeyim, yahut kim benden diler ona dileğini
vereyim, buyurur. Sonra da: Yoksul olmayan ve asla hiçbir şekilde zulmetmeyene
kim borç verir, buyurur."
- Müslim b. el-Haccac
dedi ki-: İbn Mercane, Said b. Abdullah'ın kendisidir. Mercane onun annesidir.
Yalnız Müslim rivayet etmiştir
1773- Bize Harun bir
Said el-Eyli tahdis etti ... Sa'd b. Said bu isnad ile hadisi rivayet etti ve
şunları ekledi: "Sonra şanı mübarek ve yüce Allah ellerini açar ve : Asla
yoksulalmayan ve kesinlikle zulmetmeyene kim borç verir, buyurur. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
1774- Bize Ebu Şeybe'nin
oğulları Osman ve Ebu Bekir ile İshak b. İbrahim el-Hanzali -lafız Ebu
Şeybe'nin oğullarına ait olmak üzere- tahdis etti. İshak Bize haber Cerir
verdi, derken, diğer ikisi: Bize, tahdis etti, dedi. O, Mansur'dan, o Ebu
İshak'dan, o el-Ağar Ebu Müslim'den, hadisi Ebu Said ve Ebu Hureyre'den
rivayetle şöyle dediklerini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki: "Şüphesiz AllaH gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet
verir, sonra dünya semasına inerek fecr açıncaya kadar: Var mı mağfiret
dileyen, var mı tevbe eden, var mı bir şey isteyen, var mı dua eden, buyurur.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
1775- Bunu bize Muhammed
b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer
tahdis etti, bize Şube, Ebu İshak'dan bu isnad ile tahdis etmekle birlikte,
Mansur'un hadisi rivayeti daha uzundur.
AÇIKLAMA: (1772)
"Bize Muhadır Ebu'l-Muverri' tahdis etti" Muhadır'in künyesi bütün
nüshalarda Ebu'l-Muverri' olarak geçmektedir. Ama hadis kitaplarında çoğunlukla
İbnu'I-Muverri' diye kullanılmaktadır. Her ikisi de sahihtir. Çünkü o
el-Muverri"in oğlu (İbn Muverri') olup aynı zamanda künyesi de
Ebu'l-Muverri'dir.
Haccac b. eş-Şair'in,
Muhadır'dan rivayet ettiği hadiste: "Allah semadan iner" ifadesi
bütün asıl nüshalarda bu şekilde "fissema: semada" şeklindedir ve bu
da doğrudur.
Yüce Allah'ın:
"Yoksulalmayan ve kesinlikle zulmetmeyen" buyruğu ile diğer
rivayette: "Hiç yoksulalmayan" diye zikredilmektedir. Burada asıl
yazmalarda bu şekilde ilk rivayette "adım: yoksul" ikincisinde
"adlim:çok yoksul" şeklindedir. Dil bilginlerinin dediklerine göre
fakir düşen bir kimseye:
"Mu' dem, adım ve
adlim" denilir.
"Borç vermek"
den maksat ise -Allah en iyi bilendir- çeşitli itaatleri işlemek demektir.
Aralarında sadaka, namaz, oruç, zikir ve itaat olan diğer ameller ister
bulunsun ister bulunmasın, fark etmez.
Şanı yüce Allah'ın buna
"borç" demesi ise kullarına bir lütfu ve onları itaate yönelmekte
ellerini çabuk tutmaları için bir teşviktir. Çünkü borç, ancak borç isteyenin
tanıdığı, kendisi ile arasında ünsiyet ve sevgi bulunan kimselerden istenir. Bu
bakımdan bir kimse kendisinden borç istendiği vakit, kendisinden borç almaya
kendisini ehil görmesine sevindiği, kendisine gelip kendisini hatırlamasına
memnun olduğu için derhal istediğini yerine getirmeye çalışır. Başarı
Allah'tandır.
"Sonra şanı yüce ve
mübarek Allah ellerini açar." Bu da rahmetini yaymasına, çokça bağışına,
duayı kabul ettiğine ve nimetini bol bol verdiğine bir işarettir.
"el-Ağar Ebu
Müslim"e gelince, "Ağar" onun lakabı olup adı Selmandır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
133- RAMAZAN
AYININ KIYAMI OLAN TERAVİH NAMAZINI TEŞVİK BABI