SAHİH-İ MÜSLİM

ORUÇ

 

11- VİSAL ORUCUNUN YASAK OLDUĞU BABI

 

2558- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Nafi'den naklettiği rivayetini okudum. O İbn Ömer (r.anhuma)'dan rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vis al orucunu nehyetti. Ashab: Ama sen visal yapıyorsun deyince kendisi: "Gerçek şu ki ben sizinle aynı durumda değilim. Çünkü bana yedirilir ve içirilir" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 1962; Ebu Davud, 2360

 

 

 

2559- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer (r.anh)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan ayında visal orucu tuttu. İnsanlar da visal orucu tutunca onlara bunu yasakladı. Kendisine: Ama sen vis al yapıyorsun denilince: "Gerçek şu ki ben sizin gibi değilim. Bana yediriliyor ve içiriliyor" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

2560- Bize Abdulvaris b. Abdussamed de tahdis etti... İbn Ömer (r.anhuma) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti. Ama rivayetinde: "Ramazan ayında" demedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

2561- Bana Harmele b. Yahya tahdis etti ... Ebu Hureyre (r.anh) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vis al orucunu nehyetti. Müslümanlardan bir adam: Şüphesiz sen de ey Allah'ın Resulü visal orucu tutuyorsun, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hanginiz benim gibisiniz ki? Çünkü ben, Rabbim beni yedirerek, içirerek geceliyorum" buyurdu.

Ashab visalden vazgeçmeyi kabul etmeyince onlarla bir gün vis al yaptı.

Sonra bir gün daha yaptı. Sonra hilali gördüler. Bunun üzerine: "Şayet hilal gecikmiş olsaydı ben de sizinle daha fazla (visal orucu) tutardım." Bu sözleri ile, vazgeçmeyi kabul etmeyince onları azarlamak ister gibiydi.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 6851

 

 

 

2562- Bana Zuheyr b. Harb ve İshak da tahdis etti, Zuheyr dedi ki: Bize Cerir, Umare'den tahdis etti, o Ebu Zur'a'dan, o Ebu Hureyre (r.anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakın visal orucu tutmayın" buyurdu. Ashab: Ama ey Allah'ın Resulü! Sen visal orucu tutuyorsun, dediler. Allah Rasulü: "Şüphesiz bu hususta siz benim gibi değilsiniz. Çünkü ben, gecemi Rabbim bana yemek yedirerek ve içirerek geçiriyorum. Bu sebeble sizler de gücünüzün yeteceği amelleri üzerinize alın" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

2563- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize el-Muğire, Ebu Zinad'dan tahdis etti, o A'rec'den o Ebu Hureyre (r.anh)'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etmekle birlikte "takatinizin (gücünüzün) yettiği şeylerin altına girin" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

2564- Bize İbn Numeyr de tahdis etti... Ebu Hureyre (r.anh)'ın rivayetine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) visal orucunu nehyetti, deyip Umare'nin Ebu Zur'a'dan rivayet ettiği gibi rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

2565- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti ... Enes (r.anh) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan ayında namaz kılıyordu. Ben de gelip onun yanında durdum. Bir başka adam daha geldi. O da namaza durdu. Nihayet doksan kişi kadar olduk. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim arkasında namaza durmuş olduğumuzu fark edince namazı kısa kılmaya başladı. Sonra evine girdi. Bizim yanımızda iken kılmadığı tarzda bir namaz kıldı. Sabah olunca ona: Bu gece bizi farketmiş miydin? dedik. O: "Evet. İşte beni o yaptığımı yapmaya iten de oydu" buyurdu.

(Enes) dedi ki: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) visal orucu tutmaya başladı. Bu ise ayın sonlarında idi. Ashabından bazı adamlar da visal orucu tutmaya başlayınca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir takım kimselere ne oluyor ki visdiorucu tutuyorlar? Şüphesiz siz benim gibi değilsiniz. Ama ben Allah'a yemin ederim ki, eğer bu ayın uzaması mümkün olsaydı (sizinle) öyle bir visdiorucu tutardım ki, işi derinlemesine götürmeye kalkışanlar bu işlerinden vazgeçerlerdi" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 7241 -muallak olarak-

 

 

 

2566- Bize Asım b. en-Nadr et-Teymi tahdis etti, bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis etti, bize Humey, Sabit'ten tahdis etti, O Enes (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan ayının başlarında vis al orucu tuttu. Müslümanlardan bazı kimseler de visal orucu tuttu. Onların bu hali ona ulaşınca şöyle buyurdu: "İçinde bulunduğumuz bu ay eğer uzasaydı biz de öyle bir visal tutardık ki işi derinlemesine yapmaya kalkışanlar bu tutumlarını bırakırlardı. Gerçek şu ki siz benim gibi değilsiniz -ya da ben sizin gibi değilim- Çünkü ben Rabbimin beni yedirip içirdiği halimle devam ederim." 

 

Diğer tahric: Buhari, 7241

 

 

 

2567- Bize İshak b. İbrahim ve Osman b. Ebu Şeybe de birlikte Abde'den tahdis etti. İshak dedi ki: Bize Abde b. Süleyman, Hişam b. Urve'den haber verdi, o babasından, o Aişe (r.anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara rahmet olmak üzere visal orucunu yasakladı. Bu sefer onlar: Ama sen visal orucu tutuyorsun, dediler. O: "Ben sizin gibi değilim. Çünkü Rabbim bana yediriyor ve içiriyor" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 1964

 

AÇIKLAMA:          Mezhep alimlerimiz visalin nehyedildiğini ittifakla kabul etmişlerdir. Visal ise arada yemeden ve içmeden iki gün ve daha fazla peşpeşe oruç tutmak demektir. Şafii ve mezhep alimlerimiz Bunun mekruh olduğunu açıkça ifade etmişlerdir. Bunun mekruh oluşu hususunda da onların iki görüşleri vardır. Bu iki görüşden daha sahih olanına göre bu kerahet tahrimen mekruhluktur. İkinci görüşlerine göre ise tenzihen mekruhtur. Ama ilim adamlarının cumhuru ise Bunun nehyedildiği (yasak kılındığı) kanaatindedirler. Kadı Iyaz dedi ki: İlim adamları visal orucunu yasaklayan hadisler hakkında farklı kanaatlere sahiptirler, Bu orucun yasaklanışının bir rahmet ve bir hafifletme olduğu söylenmiştir. Buna göre gücü yeten kimsenin bu şekilde oruç tutmasında bir sakınca yoktur. Zaten seleften bir topluluk günler boyunca visal orucu tutmuş bulunmaktadır. İbn Vehb, Ahmed ve İshak ise seher vaktine kadar visal orucunu caiz kabul etmişlerdir. Sonra (Kadi İyaz) çoğunluğun bunu mekruh gördüğü kanaatini nakletmektedir.

 

Hattabi ve onun dışında mezhep alimlerimizden bazıları şöyle demektedirler: Visal Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e mübah kılınmış ama ümmetine haram olan nebevi özelliklerdendir.

 

Visal orucunu mübah kılan kimselerin lehine Müslim'in bazı rivayet yollarındaki (2567): "Onlara merhamet olarak visdiorucunu yasakladı" ibaresini diğer bazılarındaki (2561): "Visal tutmaktan vazgeçmeyince onlar bir gün visal orucu tuttu. Sonra bir gün daha tuttu. Sonra hilali gördüler. O da: Eğer hilal gecikmiş olsaydı size dahalazla tuttururdum" bir diğerinde (2566): "Eğer içinde bulunduğumuz ay devam etseydi biz de öyle bir visal orucu tutardık ki işi derinliğine götürmeye çalışanlar bu tutumlarını bırakırlardı" rivayetlerini delil göstermişlerdir.

 

Cumhur ise bu husustaki nehyin umumi oluşunu delil göstermekle birlikte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Visal orucu tutmayın" buyruğunu delil göstermişlerdir. "Onlara rahmet olmak üzere" ifadesine de şu şekilde cevap vermişlerdir: Bu visal orucunun haram kılmak anlamında nehyedilmiş olmasına mani değildir. Çünkü bu orucun haram kılınış sebebi de zaten onlara karşı şefkatidir. Böylelikle onlara zorluk ve meşakkat verecek yükümlülüklerin altına kendilerini sokmasınlar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in onlara bir gün sonra bir gün daha visal orucu tutturması ise onların bu işten vazgeçmelerinin daha da vurgulanmasındaki maslahat, onlara bunun yasak kılınışındaki hikmetin ve visalin doğuracağı kötülüklerin beyanı için katlanılmış bir uygulamadır. Bu hususta karşı karşıya kalacakları kötülük ise ibadetten usanmaları, dinin bir takım görevlerini yerine getirmekte eksik yapmak ile karşı karşıya kalmalarıdır. Namazı huşu ile, zikirleri ile, adabı ile tam kılamamak, zikirlere devam edememek, gece ve gündüz meşru çeşitli görevleri yerine getirememek gibi. Allah en iyi bilendir.

 

(2561) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Rabbim geceleyin beni yedirir ve ,(çirir." Yani yüce Allah bende yemek yiyip-içen kimsenin gücünü halkeder.- Bunun zahir anlamı üzere olduğu da ona ikram olmak üzere cennet yemeklerinden yedirilmesi suretiyle oldUğu da söylenmiştir. Ama doğru olan birincisidir. Çünkü gerçek anlamda yemek yese visal orucu yapmış olmazdı. Bu şekildeki yoruma açıklık getiren ve her türlü anlaşmazlığı sona erdiren hususlardan birisi de bundan sonraki bir rivayette (2566): "Çünkü ben Rabbimin bana yedirip içirdiği halimle devam ederim" buyurmasıdır.

 

Hadisteki "zalle: sürüp gitmek, devam etmek" ancak gündüzün sözkonusu olur. Yüce Allah'ın izni ile biraz sonra açıklayacağımız gibi. (Oruçlu iken) gündüzün ise gerçek anlamda yemek hiç şüphesiz caiz değildir. Allah en iyi bilendir.

 

(2563) "Gücünüzün yettiği amelleri yüklenin" yani bu gibi amelleri alıp onları üstlenin.

(2565) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim arkamızda olduğunu fark edince ... " ibaresindeki "hasse: fark etti" fiili bütün nüshalarda bu şekilde elifsizdir. Ama bazı nüshalardaki rivayet yollarında hemzeli olarak "ehasse" şeklindedir. Kur'an-ı Kerim de kullanılan fasih şekil budur. Ama başında hemze getirilmeden kullanılması az kullanılan bir söyleyiştir. Buna göre bu rivayette bu söyleyişe göre sahih olur.

 

"Kısa kesmeye" yani bazı mendublara riayet etmekle birlikte yeterli ve caiz olanlarla yetinip namazı hafifletmeye başladı demektir. Buradaki kısa kesmek maslahat sebebi iledir.

"Evine girdi." el-Ezherı dedi ki: Araplara göre "rahı" ev demektir. Taştan, kerpiçten, tüyden, kıldan ya da başka bir şeyden yapılması arasında bir fark yoktur.

''Allah'a yemin ederim eğer bu ayımız uzay ıp gitseydi..." uzayıp gitmek anlamındaki "temadde" lafzı asıl nüshaların birçoğunda bu şekilde olmakla birlikte bazılarında "temada" şeklindedir. Her ikisi de doğru olup diğer rivayetteki "medde: uzay ıp gitti" ile aynı anlamdadır.

 

"Derinlemesine işi sıkı tutanlar. .. " buyruğu ile kastedilen, işleri oldukça sıkı tutan, söz ya da fiillerinde sınırları aşan kimselerdir.

 

(2566) Asım b. en-Nadr'ın rivayet ettiği (2566) hadisde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan ayının başında visal orucu tuttu" denilmektedir ki bizim diyarımızdaki bütün nüshalarda bu şekildedir. Kadi İyaz'da nüshaların bir çoğundan böylece hakletmiş ve şunları söylemiştir: Bu raviden bir yanılmadır. Doğrusu ise "Ramazan ayının sonunda" şeklidir. Müslim Sahihi'nin bazı ravileri de bunu böylece rivayet etmiştir. Hem kendisinden önceki hadise hem bu husustaki diğer hadislere uygun olan da budur.

 

"Rabbimin beni yedirip içirdiği halimle devam ederim. " Dil bilginleri dedi ki: "Zalle" bir kimse bir işi geceleyin değil de yalnızca gündüzün yapmasını anlatmak için kullanılır. Buna karşılık "bate" fiili ise geceleyin yapılan işi anlatmak için kullanılır. Nitekim Antere'nin: "Ben gecemi açlıkla geçiriyorum, gündüzün de bunu sürdürüyorum" sözü de bu türdendir. Yani gündüzün de aç halim le devam ediyorum.

 

Böylelikle bu rivayetten "geceleyin Rabbim beni yedirir, içirir" buyruğunun yorumu ile ilgili olarak yapmış olduğumuz doğru açıklamanın lehine bir delalet de anlaşılmaktadır. Çünkü "zalle" ancak gündüzün yapılan işleri anlatmak için kullanılır ve (oruçlu iken) gündüzün gerçek anlamda yemek yeme caiz değildir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

12- ORUÇLU İKEN ÖPMENİN ŞEHVETİ HAREKETE GEÇMEYECEK OLAN KİMSELERE HARAM OLMADIĞININ BEYANI BABI