SAHİH-İ MÜSLİM

ORUÇ

 

13- CÜNÜB OLDUĞU HALDE ÜZERİNE FECRİN DOĞDUĞU KİMSENİN ORUCUNUN SAHİH OLDUĞU BABI

 

2584- Bana Muhammed b. Hatim tahdis etti, bize Yahya b. Said, İbn Cüreyc'den tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de -ki lafız onundur- tahdis etti, bize Abdurrezzak b. Hemmam tahdis etti, bize İbn Cüreyc haber verdi, bana Abdülmelik b. Ebu Bekr b. Abdurrahman, Ebu Bekir'den şöyle dediğini haber verdi: Ebu Hureyre (r.anh)ı bir şeyler anlatırken ve anlattıkları arasında şunları söylerken dinledim: Kim cünüp olduğu halde fecre yetişirse oruç tutmasın.

 

Ben bu söylediğini -babam- Abdurrahman b. el-Haris'e söyledim. O bunu kabul etmedi. Abdurrahman da yola koyuldu, ben de onunla birlikte yola koyuldum. Sonunda Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhuma)'nın huzuruna girdik. Abdurrahman bu hususu her ikisine de sordu. Her ikisi de şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihtilam'ın dışında bir sebeple cünüp olarak sabahı eder sonra yine oruç tutardı. Bu sefer yola koyulduk ve Mervan'ın huzuruna girdik. Abdurrahman, Mervan'a da bunu anlattı. Bu sefer Mervan: Sana kesinlikle Ebu Hureyre'ye mutlaka gitmeni, onun söylediklerini ona tekrar hatırlatmanı (yahut reddetmeni) istiyorum, dedi. Biz de kalktık Ebu Hureyre'nin yanına geldik. Ebu Bekir de bütün bu olanlarda hazır bulunmuştu. Abdurrahman ona bunları anlatınca Ebu Hureyre: İkisi (Aişe ve Ümmü Seleme) mi bunu sana söyledi? dedi. Abdurrahman: Evet, deyince, Ebu Hureyre: Onlar daha iyi bilirler, dedi. Sonra Ebu Hureyre bu hususta söylediklerini el-Fadl b. Abbas'a nisbet ederek: Ben bunu el-Fadl'dan dinledim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bizzat dinlemedim, dedi.

Sonra Ebu Hureyre bu hususta söylediğinden vazgeçti.

 

Ben Abdülmelik'e: Peki (Aişe ve Ümmü Seleme) Ramazanda kaydını söylediler mi? dedim. O: Evet, öyle. O ihtilamdan başka bir sebeble cünüp olarak sabahı eder sonra da oruç tutardı (dediler), dedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 1925, 1926; Ebu Davud, 2388; Tirmizi, 779 -muhtasar-

 

AÇIKLAMA:          "Bana Abdülmelik b. Ebu Bekr b. Abdurrahman, Ebu Bekir'den haber verdi... Aişe ve Ümmü Seleme'nin huzuruna girdiler ... Sordular" Hadis bu şekilde bütün nüshalarda "ben bunları -babasını kastederek- Abdurrahman b. Haris'e zikrettim- şeklindedir. Böyle bir ifade doğru ve güzel bir ifadedir. Bu da şu demektir: Bunu Ebu Bekr babası Abdurrahman'a söyledi. Buradaki "babasına (tercümede babasını kastederek)" ifadesi harf-i cerri iade etmek sureti ile Abdurrahman'dan bedeldir.

 

Kadi İyaz dedi ki: İbn Mahan'ın rivayetinde ise bu: Abdurrahman bunu babasına zikretti şeklindedir. Ama bu açık bir yanlışlıktır. Çünkü burada Haris'in Abdurrahman'ın babası olduğu açıkça ifade edilmiş olur, halbuki buna muhatap olan kişidir. Böyle bir şey batıldır. Çünkü bu olay Mervan'ın Muaviye'nin halifeliği sırasında Medine'ye vali olduğu dönemde meydana gelmiştir. Haris ise Amevas Taunu'nda, Ömer b. el-Hattab (r.anh)'ın halifeliği döneminde 18 yılında vefat etmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

"Ebu Hureyre dedi ki: Cünüp olduğu halde fecre kavuşan kimse oruç tutmasın" sonra da Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhuma)'nın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cünüp olduğu halde sabahı eder sonra da orucunu tamamlardı, şeklindeki sözleri kendisine ulaşınca Ebu Hureyre bu sözü söylemekten vazgeçti. Halbuki o bunu el-Fadl'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye gelen bir rivayet olarak zikrediyordu. Belki de onun bu rivayeti nakletmekten vazgeçmesinin sebebi kendisince iki hadisin taarruz etmesi idi. Her iki hadisi birbiri ile cem ve telif ederek ikisinden birisini tevil etti. Tevil ettiği ise: "Cünüp olduğu halde fecre çıkan kimse oruç tutmasın" hadisidir. Malik'in rivayetinde ise: "Orucunu açar"denilmektedir. Hadisi -ileride yüce Allah'ın izni ile nasıl tevil edileceğine dair şekilleri zikredeceğimiz üzere- tevil etti.

 

Ebu Hureyre'nin nezdinde Aişe ve Ümmü Seleme'nin rivayet ettikleri hadisin zahir anlamı ile kendisinin bu rivayetinin ise tevil edilmesi gerektiğini tesbit edince o rivayetinden vazgeçti. Aişe ve Ümmü Seleme'nin rivayet ettikleri ise dayanak kabul edilmeye daha layıktır. Çünkü her ikisi de bunun gibi bir hadiseyi başkalarından daha iyi bilirler. Ayrıca Kur'an'a uygun olan da budur: Çünkü yüce Allah fecrin doğuşuna kadar yemeyi ve mübaşereti helal kılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ''Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın size takdir ettiğini isteyin. Fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden tarafınızdan seçilinceye kadar yeyin, için" (Bakara, 187) buyurmaktadır.

 

Mübaşeret (yaklaşmak)dan kasıt ise cimadır. Bundan dolayı yüce Allah: ''Allah'ın size takdir ettiğini isteyin" buyurmaktadır. Bilindiği üzere fecrin doğuşuna kadar cima caiz olduğuna göre cünüp olarak sabahı etmek zorunlıi bir hal olur ve orucu da: "Sonra orucu geceye kadar tamamlayın" (Bakara, 187) buyruğu dolayısı ile de orucu sahihtir. Kur'an-ı Kerim ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in fiili uygulaması cünüp olarak sabahı eden kimsenin orucunun caiz olduğuna delil teşkil ettiğine göre Ebu Hureyre (r.anh)'ın el-Fadl'dan, onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet ettiği hadisin cevabını da vermek gerekir. Buna üç şekilde cevap verilebilir:

 

1. Hadis daha faziletli olanı göstermektedir. Yani efdal olan fedrden önce . gusletmesidir. Buna aykırı hareket etse de caiz olur. Mezhep alimlerimizin görüşü ve hadise verdikleri cevapları budur.

 

Eğer: Fedrden önce gusletmek Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aksi sabit olmuşken nasıl daha faziletli olabilir? diye sorulursa Bunun da cevabı:

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu caiz oluşu beyan etmek için yapmış olabilir. Bu durumda onun böyle yapması onun için daha faziletli olur. Çünkü bu şekildeki hareketi insanlara beyan manasını ihtiva eder. O da beyanda bulunmakla emrolunmuştur. Bu ise caiz oluşu açıklamak maksadı ile bazı zamanlarda abdest azalarını birer defa yıkayarak abdest almasına benzer. Üç defa yıkamanın daha faziletli olduğu ise bilinen bir husustur. Kendisinin çoğunlukla devam ettiği ve hadislerin birbirini pekiştiregeldiği uygulaması da bu şekildedir. Yine caiz oluşu açıklamak üzere deve üzerinde tavaf etmiştir. Yürüyerek tavaf etmenin daha faziletli olduğu ise bilinen bir husustur. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in defalarca yaptığı da budur. Bunun gibi hususlar pek çoktur.

 

2. Bu cima etmekte iken üzerine fecr doğan ve fedr doğdukdan sonra bile bile işine devam eden kimse hakkında olabilir. Böyle bir kişiniri- orucu olmaz, orucu bozulur.

 

3. İbnü'l-Münzir, Beyhaki'den naklettiği bir rivayete göre Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadis neshedilmiş olup bu uyuduktan sonra geceleyin cima haram olduğu ilk zamanlarda böyledir demiştir. Tıpkı yemenin ve içmenin o vakitte haram kılınması gibi. Ama bu husus daha sonra neshedilmiş olmakla birlikte Ebu Hureyre bu neshi bilmiyordu. Bundan dolayı kendisinden neshedici rivayet ulaşıncaya kadar bildiğine göre fetva veriyordu. Bu rivayet ulaşınca o hadisin ifade ettiği anlamı kabul ederek fetvasından döndü. İbnü'lMünzir dedi ki: Bu benim bu hususta işittiklerimin en güzelidir. Allah en iyi bilendir.

 

Aişe (r.anha)'nın: "İhtilamdan başka bir sebeble cünüp olarak sabahı ederdi" ifadesinde nebilerin ihtilam olmalarının caiz olduğunu söyleyenlerin lehine bir delil vardır. Ama bu hususta daha önce kaydettiğimiz görüş ayrılığı bulunmaktadır. Ama en meşhur olan görüş onlar hakkında Bunun sözkonusu olmadığıdır. Çünkü bu görüş sahipleri böyle bir şey şeytanın oynamasından kaynaklanır. Nebiler ise bundan münezzehtir, derler ve bu hadis ile ilgili olarak da maksadı cimadan dolayı cünüp olarak sabahı ederdi. İhtilamdan dolayı cünüp olarak değiL. Çünkü onun ihtilam olması sözkonusu değildir şeklindedir. Bu durumda mana itibari ile yüce Allah'ın: "Ve onlar nebileri haksız yere öldürürler" (Ali İmran, 21) buyruğuna yakın olur. Bilindiği gibi onların öldürülmeleri hiçbir zaman haklı olamaz.

 

"Sana Ebu Hureyre'nin yanına gitmeni kesinlikle emrediyorum." Bu da ben sana kesin olarak emrediyorum ve mutlaka onun yanına gitmek istiyorum demektir. Emretmek yetkisine sahip yöneticilerin emrine ise masiyet olmayan hususlarda itaat etmek icab eder.

 

"Bu sefer Ebu Hureyre söylediklerini el-Fadl b. el-Abbas'a isnad etti ve: Ben bunu el-Fadl'dan dinlemiştim, dedi." Nesai'nin rivayetinde ise şöyle denilmektedir: Ebu Hureyre dedi ki: Bunu bana Usame b. Zeyd haber vermişti. Bir başka rivayette de bunu bana filan ve filan kişi rivayet etmişti demiştir. O taktirde onun bu rivayeti hem el-Fadl'dan hem Usame'den işittiği şekilde açıklanır.

 

Bu meselenin hükmüne gelince çeşitli bölgelerin belli başlı bütün ilim adamları ister ihtilamdan dolayı ister cimadan dolayı cünüp kimsenin orucunun sahih olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Ashab-ı kiramın ve tabiinin büyük çoğunlu da böyle demiştir.

 

el-Hasan b. Salih de bu icmaı batıl kabul ettiği görüşü nakledildiği gibi Ebu Hureyre'nin bu kanaatte olduğu nakledilmiştir. Doğrusu ise burada Müslim'in rivayetinde açıkça ifade ettiği gibi onun bu kanaatten dönmüş olduğudur. Dönmediği de söylenmiş ise de Bunun bir kıymeti yoktur. Tavus, Urve ve Nehai'den; cünüp olduğunu bilirse orucu sahih olmaz, değilse sahih olur dedikleri nakledilmiştir. Buna benzer bir kanaat Ebu Hureyre'den de rivayet edilmiştir. Yine Hasan-ı Basri ve Nehai'den farz oruç tutuyorsa olmaz ama Nafile oruç ise olur kanaati de nakledilmiştir. Salim b. Abdullah, Hasan-ı Basri ve Hasan b. Salih'den bu durumda o gün oruçla geçirecek fakat bunu kaza edeceği görüşü de nakledilmiştir. Ama daha sonra bu görüş ayrılığı ortadan kalkmış ve bundan sonra ilim adamları az önce kaydettiğimiz şekilde böyle bir orucun sahih olacağı üzerinde icma etmişlerdir. Bununla birlikte görüş ayrılığının bulunduğu bir dönemden sonra icma'nın gerçekleşmesi halinde sahih olup olmayacağı ile ilgili usul alimlerinin bilinen meşhur bir görüş ayrılığı vardır. Fakat Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhuma)'nın rivayet ettikleri hadis her muhalif kanaate sahip olana karşı bir delildir. Allah en iyi bilendir.

 

Ay hali ve lohusa kadının kanı geceleyin kesilecek olup sonra da gusletmelerinde n sonra fecir doğarsa oruçları sahih olur ve oruçlarını tamamlamaları icab eder. Kasten yanılarak mazeretli ya da mazeretsiz guslü terk etmeleri arasında -cünüpte olduğu gibi- hiçbir fark yoktur. Hem bizim mezhebimizin hem bütün ilim adamlarının görüşü budur. Bundan tek istisna seleften bazılarından sahih olup olmadığını bilemediğimiz nakledilen bir görüş müstesnadır.

 

 

 

 

 

2585- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti... Urve b. ez-Zübeyr ve Ebu Bekr b. Abdurrahman'dan rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe (r.anha) dedi ki: Ramazan ayında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihtilamdan başka bir sebeb dolayısı "ile cünüp olduğu halde fecir doğar, kendisi de gusledip orucunu tutardı.

 

Diğer tahric: Buhari, 1930

 

 

 

2586- Bana Harun b. Said el-Eyl! tahdis etti ... Abdullah b. Ka'b elHimyeri'nin rivayetine göre Ebu Bekr kendisine şunu tahdis etmiştir: Mervan kendisini Ümmü Seleme (r.anha) 'ya cünüp olarak sabahı eden bir adam oruç tutar mı diye sormak üzere göndermişti. Ümmü Seleme şu cevabı verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihtilam olduğundan dolayı değil de cimadan dolayı cünüp olarak sabahı eder ama orucunu açmadığı gibi kazasını da yapmazdı.

 

 

 

2587- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Abdurabbih b. Said'den diye naklettiği rivayetini okudum. O Ebu Bekr b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevceleri Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhuma)'dan şöyle dediklerini rivayet etmiştir: Gerçekten Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazanda ihtilamdan dolayı değil de cimadan dolayı cünüp olarak sabahı eder sonra da orucunu tutardı.

 

 

 

2588- Bize Yahya b. Eyyub ve Kuteybe b. Hucr tahdis etti. İbn Eyyub dedi ki: Bize İsmail b. Cafer tahdis etti, bana Abdillah b. Abdirrahman -ki o b. Ma'mer b. Hazm el-Ensari Ebu Tuvale'dir- haber verdiğine göre Aişe (r.anha)'nın azadlısı Ebu Yusuf kendisine Aişe (r.anha)'dan diye haber verdiğine göre bir adam Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip fetva soruyordu. Kendisi de kapının arkasından işitiyordu. Adam: Ey Allah'ın Rasulü! Cünüp olduğum halde namaz vakti giriyor, oruç tutayım mı? dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de cünüp olduğum halde namaz vakti giriyor ama yine oruç tutuyorum" buyurdu. Adam: Ama ey Allah'ın Resulü! Sen bizim gibi değilsin ki. Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamış bulunuyor deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ben aranızda Allah'tan en çok korkan ve neden sakınmam gerektiğini en iyi bilen kişi olduğumu ümit ediyorum" buyurdu.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 2389

 

 

 

2589- Bize Ahmed b. Osman en-Nevfeli tahdis etti... Muhammed b.

Yusuf b. Süleyman b. Yesar'ın haber verdiğine göre o Ümmü Seleme (r.anha)'ya cünüp olarak sabahı eden bir adam oruç tutar mı? diye sordu. Ümmü Seleme: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ihtilamdan başka bir sebeble cünüp olarak sabahı eder sonra yine oruç tutardı, dedi.

 

Diğer tahric: Nesai, 183

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

14- ORUÇ TUTAN KİMSENİN RAMAZAN'IN GÜNDÜZÜNDE CİMA ETMESİNİN AĞIR HARAM OLDUĞU, BU DURUMDA BÜYÜK KEFFARETİN VACİB OLDUĞU, BU KEFFARETİN BEYANI VE HEM ZENGİNE HEM YOKSULA VACİB OLUP YOKSULUN ZİMMETİNDE ÖDEYEBİLECEĞİ VAKTE KADAR BORÇ OLARAK SABİT KALACAĞI BABI