SAHİH-İ MÜSLİM |
ORUÇ |
24- YALNIZ BAŞINA CUMA
GÜNÜ ORUÇ TUTMANIN MEKRUH OLDUĞU BABI
2676- Bize Amr en-Nakid de tahdis etti... Muhammed b. Abbad
b. Cafer'den (şöyle dediği rivayet edilmiştir): Cabir b. Abdullah (r.anhuma)'ya Beyt'i tavaf etmekte
iken: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) cuma günü oruç tutmayı nehyetti mi? diye sordum. O: Bu Beyt'in
Rabbine andolsun ki, evet dedi.
Diğer tahric: Buhari, 1984; İbn Mace, 1724
2677- Bize Muhammed b. Rafi'de tahdis etti. .. Muhammed b. Abbad b. Cafer'in
haber verdiğine göre o, Cabir b. Abdullah (r.anhuma)'ya
soru sordu diye hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diyerek aynısını rivayet etti.
2678- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de tahdis etti, bize Havs ve Ebu Muaviye,
A:meş'den tahdis etti. (H.)
Bize Yahya b. Yahya da -ki lafız ona ait- tahdis
etti, bize Ebu Muaviye, A:meş'den haber verdi, o Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre (r.anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden bir kimse cuma gününü -ya ondan önce bir gün yahut ondan sonra bir
gün ile birlikte olmadıkça- yalnız başına oruç tutmasın" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe'nin rivayetini
Buhari, 1985; İbn Mace, 1723;
Yahya b. Yahya'nın
rivayetini Ebu Davud, 2420;
Tirmizi, 743; İbn Mace, 1723
2679- Bize Ebu Kureyb de tahdis
etti... Ebu Hureyre (r.anh) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Geceler
arasında namaz kılmak için cuma gecesini tahsis etmeyin, günler arasından da cuma
gününü oruç tutmak için -birinizin tutmakta olduğu oruç gününe rastlamas! müstesna- tahsis etmeyin. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (2676)
"Cabir b. AbduIlah'a Beyt'i
tavaf etmekte iken sordum ... " (2678) Ebu Hureyre'den gelen rivayette: ResuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
Sizden biriniz cuma günü ... oruç tutmasın" bir diğer rivayette (2679):
"Geceler arasından cuma gecesini. .. tahsis etmeyin" buyurulmaktadır. Bu sonuncu hadisde
bu şekilde "tahsis etmeyin" lafzı birincisinde "tahtasu" ikincisinde ise "tahussu"
olarak kaydedilmiştir. Her iki şekil de doğrudur.
Bu hadislerde Şafii
mezhebine mensup ilim adamlarının çoğunluğunun ve onlara muvafakat edenlerin
bir kimsenin oruç tutmayı adet edindiği zamana'denk
düşmesi hali dışında yalnız başına cuma günü oruç tutmanın mekruh olduğu
şeklindeki görüşlerinin lehine açık bir delalet bulunmaktadır. Eğer o gün ile
birlikte bir önceki ya da bir sonraki gün daha oruç tutar yahut da oruç tutmayı
adet edindiği zamana'denk düşmüşse -mesela hastasına
Allah'ın şifa verdiği günde ebediyyen oruç tutmayı
adamış ve bu da cuma gününe rastlamışsa- bu hadisler dolayısı ile mekruh olmaz.
Malik'in Muvatta'da: İlim ve fıkıh ehlinden ve kendisine uyulan
kimselerden herhangi birisinin cuma günü oruçtutmayı yasakladığını
duymadım. O gün oruç tutmak güzel bir şeydir, hem ben ilim ehli birisinin o gün
oruç tuttuğunu ve zannederim özellikle o gün oruç tutmak için gayret
gösterdiğini de gördüm.
İmam Malik'in bu
söylediği kendisinin gördüğü bir husustur. Başkaları ise onun gördüğünden
farklı olanı görmüştür. Sünnet ise onun da başkasının da gördüğüne göre
önceliklidir. Cuma günü oruç tutmaktan nehiy ise sabit olmuş bir husustur. O
halde muayyen olarak bu doğrultuda kanaat sahibi olmak gerekir. Malik bu
hususta mazurdur. Çünkü bu rivayet ona ulaşmamışlır.
Maliki mezhebi alimlerinden ed-Davudi: Bu hadis Malik'e ulaşmamışlır,
eğer ona ulaşmış olsaydı ona muhalefet etmezdi, demektedir.
İlim adamları dedi ki:
Bugün oruç tutmanın yasak edilmesinin hikmeti şudur: Cuma günü dua, zikir ve
gusletmek, namaza erken gitmek, cuma namazını beklemek, hutbeyi dinlemek, yüce
Allah'ın: "namaz bittikten sonra yeryüzüne dağılın, Allah'ın lütfundan arayın ve Allah'ı çokça zikredin" (Cuma, 10)
buyruğu dolayısı ile hutbeden sonra Allah'ı çokça anmak ve bunun dışında o gün
türlü ibadetlerin yapılacağı bir gün olduğundan dolayı bu günde oruç tubnamak müstehabtır. Böylelikle
bu görevlerin yerine getirilmesi için daha bir güç kazanılmış, daha bir şevk
ile ve istekle eda edilmiş olur. Herhangi bir bıkkınlık ve usanç sözkonusu olmaksızın bunlardan zevk ve lezzet alınır. Çünkü
cuma gününde kişi arefe arafatta
vakfe yapan, hac eden kimseye benzer. Onun da daha önce açıklandığı gibi bu
hikmet dolayısı ile oruç açması sünnettir.
Eğer: Durum böyle olsaydı
aynı gerekçe sözkonusu olduğundan dolayı bir gün
öncesi ya da bir gün sonrasının orucunun da nehyedilmesi
ve mekruh olması gerekirdi denilecek olursa şöyle cevap verilir: Bir gün
öncesinde yahut sonrasında oruç tubnası vesilesi ile
cuma günü oruç tubnası sebebi ile karşı karşıya
kalacağı bitkinlik ya da o günün görevlerindeki kusuru telafi edilmiş olur.
Yalnızca cuma günü oruç tubnanın nehyedilmesindeki
hikmetin açıklanması hususunda itimat olunacak açıklama budur.
Bir diğer görüşe göre
ise Bunun sebebi cuma gününün ta'zim edilmesinde bir
kavmin cumartesi gününde fitneye düştüğü gibi fitneye düşülecek kadar aşırıya gibne korkusudur. Fakat bu gerekçe cuma namazı ile onun
dışında kalan cuma gününde yapılması istenen ve ta'zimini
gösteren meşhur diğer hususların öngörülmüş olması sebebi ile çürütülür ve
zayıf bir gerekçedir.
Bir diğer görüşe göre bu
yasağın sebebi o gün oruç tubnanın vacip olduğunun
inanılmaması içindir. Bu da zayıf bir görüştür. Pazartesi günü orucu ile
çürütülür. Çünkü pazartesi günü oruç tubnak mendupdur ve böyle bir uzak bir ihtimale de iltifat
edilmemektedir. Aynı şekilde arefe günü, aşura günü ve diğer günlerin oruçları ile de bu gerekçe
çürütülür. Bu sebeple doğrusu bizim ilk açıkladığımız hikmettir. Allah en iyi
bilendir.
Bu hadis çeşitli
hükümler ihtiva etmektedir:
1. Geceler arasında
özellikle cuma gecesinin namaz için tahsis edilmesi açıkça nehyedilmektedir.
2. Aynı şekilde az önce
geçtiği gibi cuma gününün de oruçla tahsis edilmesi nehy
edilmiştir. Bunun mekruh olduğu ittifakla kabul edilmiştir.
3. Hatta ilim adamları
bunu bid'at olarak ortaya çıkarılmış ve "erraği" adı verilen namazın mekruh olduğuna delil
göstermişlerdir. Allah bu namazı uyduranı, onu icat edeni kahretsin. Çünkü bu sapıklık
ve bilgisizlikten ibaret münker bir bid'attir. Bu namazda münker
olduğu açık pek çok husus da vardır. Hatta imamlardan bir topluluk böyle bir
namazın çirkin görüldüğü, bunu kılanın ve bunu bid'at
olarak ortaya koyanın dalalette olduğuna, Bunun çirkin ve batıllığının, bunu
yapanın dalalette olduğunun delillerinin sayılamayacak kadar çok olduğuna dair
oldukça nefis eserler telif etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: