SAHİH-İ MÜSLİM |
ORUÇ |
35- SENE BOYUNCA ORUÇ
TUTMANIN, BUNDAN DOLAYI ZARAR GÖREN YAHUT HERHANGİ BİR HAKKI İFA ETME İMKANINI
KAÇIRAN KİMSE İÇİN YAHUT DA BAYRAM GÜNLERİ VE TEŞRİK GÜNLERİNDE ORUÇ AÇMAYANA
NEHYEDİLDİĞİNİN VE BİR GÜN ORUÇ TUTUP BİR GÜN ORUÇ AÇMANIN DAHA FAZİLETLİ
OLDUĞUNUN BEYANI BABI
2721- Bana Ebu't-Tahir
tahdis edip dedi ki: Abdullah b. Vehb'i Yunus'dan tahdis ederken dinledim, o
İbn Şihab'dan rivayet etti. (H.) Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn
Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, bana Said b.
el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın haber verdiğine göre Abdullah b.
Amr b. el-As dedi ki:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e kendisinin: "Andolsun yaşadığım sürece geceleri hep
namaz kılacağım, gündüzleri oruç tutacağım dediği haberi verilince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) da: "Bu sözleri söyleyen sen misin?"
buyurdu. Ben ona: Evet ey Allah'ın Resulü, söyledim dedim. Bu sefer Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin buna gücün yetmez, oruç ta tut, oruç
ta aç. Hem uyu, hem kalk namaz kıl. Her aydan üç gün oruç tut. Şüphesiz her bir
hasene on misli ile mükafatlandınlır. Böylelikle bu yıl boyunca oruç tutmuşsun
demek olur" buyurdu. Ben: Şüphesiz benim bundan fazlasına gücüm yeter,
dedi. O: "Bir gün oruç tut, iki gün tutma" buyurdu. Ben:
Gerçekten bundan daha
fazlasına gücüm yeter ey Allah'ın Resulü, dedim. Allah Resulü: "Bir gün
oruç tut, bir gün tutma. İşte Davud (aleyhisselam)'ın orucu idi ve oruçların en
mutedili budur" buyurdu. Ben: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm
yeter, dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bundan daha
faziletlisi yoktur" buyurdu.
Abdullah b. Amr b. el-As
(r.anhuma) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in söylemiş olduğu
(her aydan) üç gün tutmayı kabul etmiş olsaydım gerçekten benim için ailemden
ve malımdan daha sevimli bir hal olurdu.
Diğer tahric: Said b.
el-Müseyyeb'in rivayetini Buhari, 1976, 3418'de; Ebu Davud, 2427; Nesai, 2391;
Tuhfetu'l-Eşraf, 8645'de rivayet etmişlerdir. Ebu Seleme'nin rivayet ettiği
hadisin kaynakları da 2722 numara ile gösterilecektir.
2722- Bize Abdullah b.
Muhammed el-Rumi de tahdis etti, bize en-Nadr b. Muhammed tahdis etti, bize
İkrime -ki o b. Ammar' dır- tahdis etti, bize Yahya tahdis edip dedi ki:
Abdullah b. Yezid ile Ebu Seleme'nin yanına gitmek üzere yola çıktım. Ona bir
haberci gönderdik. O da yanımıza çıktı. Evinin kapısının yanında bir mescit
olduğunu gördük. O yanımıza çıkıncaya kadar biz de mescitte idik. Kendisi:
Girmek isterseniz girebilirsiniz, burada oturmak isterseniz oturabilirsiniz
dedi. Biz de: Hayır, burada oturalım, dedik. Bize hadis naklet (diye ekledik).
O dedi ki: Bana Abdullah b. Amr b. el-As (r.anhuma) tahdis edip dedi ki: Ben
sene boyunca devamlı oruç tutar, her gece Kur'an'ı okurdum. Ya Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e söylendi ya da o bana birisini gönderdi ben de huzuruna
gittim. Bana: "Senin yıl boyunca oruç tuttuğun, her gece Kur'an'ı okuduğun
haberi bana ulaşmadı mı dersin?" Ben: Ulaşmış olmalıdır ey Allah'ın
Nebisi! Fakat bunu yaparak hayırdan bir şey istemiş değilim, dedim. Allah
Resulü: "Her aydan üç gün oruç tutman sana yeter" buyurdu. Ben: Ey
Allah'ın Nebisi! Gerçekten bundan fazlasına gücüm yeter dedim. Allah Resulü:
"Eşinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Senin ziyaretine gelenlerin senin
üzerine hakkı vardır. Bedeninin senin üzerine hakkı vardır" buyurdu ve:
"O halde, Allah'ın Nebi'si Davud (aleyhisselam)'ın orucunu tut. Çünkü o
gerçekten insanların en çok ibadet edenleri idi" buyurdu. (Abdullah) dedi
ki: Ey Allah'ın Nebisi! Davud orucu nedir? dedim. O şöyle buyurdu: "Bir
gün oruç tutar bir gün tutmazdı" Allah Resulü: "Kur'an'ı her ayda
(bir defa) oku (hatmet)" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebi'si! Benim bundan
fazlasına gücüm yeter, dedim. O: "O halde her yirmi günde bir defa oku
onu" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebisi! Benim gerçekten bundan fazlasına
gücüm yeter dedim. Allah Resulü: "O halde onu on günde bir oku
(hatmet)" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebi'si! Şüphesiz benim bundan
fazlasına gücüm yeter dedim. Allah Resulü: "O halde onu her yedi günde bir
defa oku ve bundan fazlasını yapma. Çünkü şüphesiz senin eşinin üzerinde bir
hakkı vardır, misafirlerinin üzerinde bir hakkı vardır, bedeninin senin
üzerinde bir hakkı vardır" buyurdu. (Abdullah b. Amr) dedi ki: Ben işi
sıkı tuttum ve benim aleyhime iş ağırlaştırıldı. Ayrıca Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bana: "Şüphesiz ki sen bilemezsin belki uzun bir ömür
yaşayacaksın"buyurdu. (Abdullah) dedi ki: İşte Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in bana söylediği o hale geldim. Yaşım ilerleyince keşke Allah'ın
Nebisi'nin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ruhsatını kabul etmiş olsaydım diye
çok arzu ettim.
Diğer tahric: Buhari,
1974 -muhtasar-, 1975, 6134, 5199; Nesai, 2390
2723- Bunu Züheyr b.
Harb da tahdis etti, bize Rahv b. Ubade tahdis etti, bize Hüseyn el-Muallim,
Yahya b. Ebu Kesir'den bu isnad ile tahdis etti ve rivayetinde: "Her aydan
üç gün (oruç tut)" buyruğundan sonra: "Çünkü şüphesiz senin için her
bir hasenenin on misli vardır. Böylelikle bu senenin tamamı eder"
buyruğunu ekledi.
Ayrıca hadisi
rivayetinde şöyle dedi: Ben: Allah'ın Nebi'si Davud'un orucu nedir? dedim. O:
"Senenin yansıdır" buyurdu ama bu hadisi rivayetinde Kur'an
kıraatinden herhangi bir şekilde söz etmediği gibi "senin misafirlerinin
de senin üzerinde bir hakkı vardır" demedi fakat: "ve muhakkak senin
çocuğunun da senin üzerinde bir hakkı vardır" buyurdu.
2724- Bana el-Kasım b.
Zekeriyya da tahdis etti, bize Ubeydullah b. Musa, Şeyban'dan tahdis etti, o
Yahya'dan, o Zühreoğullarının azadlısı Muhammed b. Abdurrahman'dan, o Ebu
Seleme'den -hatta ben kendimin bunu bizzat Ebu Seleme'den dinlemiş olduğumu
zannediyorum- o Abdullah b. Amr (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "O halde Kur'an'ı yirmi
gecede oku" buyurdu. Ben:
Kendimde (daha
fazlasına) güç buluyorum, dedim. O: "O halde onu yedi gecede oku ve bundan
daha fazlasını yapma" buyurdu.
2725- Bize Bin Yusuf
el-Ezdi de tahdis etti, bize Amr b. Ebu Seleme kıraat yolu ile el-Evzai'den
şöyle dediğini tahdis etti: Bana Yahya b. Ebu Kesir, İbnu'l-Hakem b. Sevban'dan
şöyle dediğini tahdis etti: Bana Ebu Seleme b. Abdurrahman, Abdullah b. Amr b.
el-As (r.a.)'dan şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Abdullah! Filan gibi olmayasın, o
2726- Bana Muhammed b.
Rafi'de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize İbn Cüreyc haber verip
dedi ki: Ben Ata'yı Ebu'l-Abbas'ın kendisine şunu haber verdiğini söylerken
dinledim: O Abdullah b. Amr b. As'ı (r.anh)ı şöyle derken dinlemiştir: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e benim devamlı oruç tuttuğum,
Ata dedi ki: Ebed
(kesintisiz devamlı) orucu nasıl sözkonusu ettiğini bilmiyorum.- Bunun üzerine
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış
demektir, ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış demektir, ebediyyen oruç tutan
oruç tutmamış demektir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1977, 1979, 3419, 1153; Tirmizi, 768; Nesai, 2396-2400, 2376, 2377; İbn Mace,
1706
2727- Bunu bana Muhammed
b. Hatim de tahdis etti, bize Muhammed b. Bekr tahdis etti, bize İbn Cüreyc bu
isnad ile haber verdi ve: Ebu'lAbbas eş-Şair kendisine haber verdi dedi.
Müslim dedi ki:
Ebu'l-Abbas es-Saib b. Ferruh Mekkelilerden sika ve adaletli bir ravidir.
2728- Bize Abdullah b.
Muaz da tahdis etti, bana babam tahdis etti, bize Şu'be Habib'den tahdis ettiğine
göre o Ebu'l-Abbas'dan dinledi, o da Abdullah b. Amr (r.anhuma)'ı şöyle derken
dinledi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Ey Abdullah
b. Amr! Şüphesiz sen kesintisiz oruç tutuyor ve geceyi kıyamla geçiriyorsun ve
muhakkak sen bunu yapacak olursan bundan dolayı göz yorulup bitap düşer. Hem
ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış olur. Ayın üç günü de oruç tutmak ayın
tamamını oruç tutmaktır" Ben: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter
dedim. O: "O halde Davud orucu tut. O bir gün oruç tutar bir gün tutmazdı;
fakat (düşmanla) karşılaştığında da kaçmazdı" buyurdu.
2729- Bunu bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize İbn Bişr, Mis'ar'den tahdis etti, bize Habib b. Ebu
Sabit bu isnad ile tahdis edip: "Nefis te bitkinleşir" dedi.
2730- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne Amr'dan tahdis etti, o
Ebu'l-Abbas'dan, o Abdullah b. Amr (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etti.
Resulullah(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Senin
2731- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb ta tahdis etti. Züheyr dedi ki: Bize Süfyan b.
Uyeyne, Amr b. Dinar'dan tahdis etti, o Amr b. Evs'ten, o Abdullah b. Amr
(r.anhuma) şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) buyurdu ki: "Allah'ın en sevdiği (Nafile) oruç Davud orucudur.
Allah'ın en sevdiği (Nafile) namaz Davud (aleyhisselam)'ın namazıdır. O gecenin
yarısı uyur, üçte birini kıyamla (namaz kılarakr geçirirdi. Sonra altıda
birinde uyurdu. Bir gün oruç tutar bir gün tutmazdı."
Diğer tahric: Buhari.
1131,3420; Ebu Davud, 2448; Nesai, 1629,2343; İbn Mace, 1712
2732- Bana Muhammed b.
Rafi'de tahdis etti, bize Abdürrezzak tahdis etti, bize İbn Cüreyc haber verdi,
bana Amr b. Dinar'ın haber verdiğine göre Amr b. Evs te kendisine Abdullah b.
Amr b. As (r.anhuma)'dan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle
buyurduğunu haber verdi: "Allah'ın en sevdiği (Nafile) oruç, Davud
orucudur. O senenin yarısını oruçla geçirirdi. Aziz ve celil Allah'ın en
sevdiği (Nafile) namaz da Davud (aleyhisselam)'ın namazıdır. O gecenin
yarısında uyur. Sonra kalkar (namaz kılar)dı. Sonra gecenin son kısmında uyur
ve yarısından sonraki gecenin üçte birini kıyamla (namaz kılarak)
geçirirdi."
(İbn Cüreyc) dedi ki:
Ben Amr b. Dinar'a: Acaba Amr b. Evs mi yarısından sonra gecenin üçte birini
kıyamla geçirirdİ dedi dedim. O, evet dedi.
2733- Bize Yahya b.
Yahya da tahdis etti, bize Halid b. Abdullah, Halid'den haber verdi, o Ebu
Kilabe'den şöyle" dediğini rivayet etti: Bana Ebu'l-Melih haber verip dedi
ki: Babamla birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdim. O bize şunu tahdis etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e benim tuttuğum oruçtan söz edildi. O
da yanıma teşrif buyurdu. Kendisine içi lifle doldurulmuş deri bir yaslık
takdim ettim, ama o yere oturdu. Böylelikle yaslık benimle onun arasında kaldı.
Bana: "Her aydan üç gün (oruç tutman) sana yetmez mi?" buyurdu. Ben:
Ey Allah'ın Resulü ... ! dedim o "beş gün" buyurdu, ben: Ey Allah'ın
Resulü! dedim o: "yedi gün" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim.
O: "Dokuz gün" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim. O:
"Onbir gün" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sefer: "Davud'un orucunun üstüne oruç
yoktur. Senenin yansını bir gün oruç tutup, bir gün oruç tutmayarak oruçla
geçirirdi" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1980,2627; Nesai, 2401
2734- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti, bize Gunder, Şu'be'den tahdis etti, (H.) Bize Muhammed
b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be,
Ziyad b. Feyyaz'dan şöyle dediğini tahdis etti: Ben Ebu İyaz'ı, Abdullah b. Amr
(r.anhuma)'dan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine şöyle dedi
diye naklederken dinledim: "Bir gün oruç tut, sana geri kalanın ecri
vardır" buyurdu. Amr:
Gerçekten benim bundan
fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü: "İki gün oruç tut, kalanın ecri
de senin olur" buyurdu. Amr: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter,
dedi. Allah Resulü: "Üç gün oruç tut ve geri kalanın ecri senindir"
buyurdu. Amr: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü:
"Dört gün oruç tut ve geri kalanın ecri verilir" buyurdu. Amr: Benim
bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü: "O halde aziz ve celil
Allah nezdinde en faziletli oruç olan Davud (aleyhisselam) orucunu tut. O bir
gün oruç tutar bir gün oruç tutmazdı" buyurdu.
Diğer tahric: Nesai.
2393, 2402
2735- Bana Züheyr b.
Harb ve Muhammed b. Hatim birlikte İbn Mehdl'den tahdis etti. Züheyr dedi ki:
Bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti, bize Selim b. Hayyan tahdis etti, bize
Said b. Mina tahdis edip dedi ki: Abdullah b. Amr dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Abdullah b. Amr! Senin gündüzleri
oruç tutup geceleri kalkıp namaz kıldığın haberi ulaştı. Böyle yapma. Çünkü
şüphesiz cesedinin senin üzerinde bir payı vardır, gözünün senin üzerinde bir
payı vardır, eşinin senin üzerinde bir payı vardır. Oruç tut ve oruç ta aç. Her
aydan üçer gün oruç tut. İşte bu bütün senenin orucu demektir" Ben: Ey
Allah'ın Resulü! Benim gücüm var, dedim. Allah Resulü: "O halde Davud
(aleyhisselam) tut. Bir gün oruç tut, bir gün oruç tutma" buyurdu.
(Sonraları Amr) keşke
bana verilen ruhsatı kabul etseydim, derdi,
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Abdullah
b. Amr b. el-As (r.anh) ile ilgili hadis vardır. Müslim -yüce Allah'ın rahmeti
üzerine- bu hadisin rivayet yollarını bir araya getirip gerçekten bunları çok
güzel bir şekilde derlemiş bulunmaktadır. Hadisten anlaşılan ise; Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ümmetine karşı yumuşaklığı, onlara olan
şefkati, onlara faydalarına olanları gösterip, onları devamlı yapabilecekleri
amellere teşvik etmesi, buna karşılık kendilerini usandıracağından yahut terk
edeceklerinden ya da bir kısmını terk edeceklerinden korktuğu ibadetleri
çoğaltıp, aşırıya kaçmalarını yasakladığının beyan edilmesidir. Bu hususu da o
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gücünüzün yettiği amelleri yapmaya bakınız.
Çünkü siz usanmadan, Allah usanmaz" buyruğu ile yine bu babda yer alan:
(2725) "Filan gibi olmayasın. O geceleyin namaz kılardı, sonra
Bu babda zikredilen
rivayetler ile sene boyu (kesintisiz, ebediyyen) oruç tutmak nehyedilmektedir.
Bu hususta ilim
adamlarının farklı görüşleri vardır. Zahiri mezhebi mensupları bu hadislerin
zahirlerine bakarak sene boyunca oruç tutmanın yasak olduğu kanaatini
benimsemişlerdir. Kadi İyaz ve başkaları der ki: İlim adamlarının büyük
çoğunluğu ise oruç tutulması yasak günlerde oruç tutmaması şartı ile caiz
olduğu kanaatindedirler. Yasak günler ise Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk
günleri ile kurban bayramlarının geri kalan teşrik günleridir. Şafii'nin ve
Şafii mezhebi alimlerinin kanaatine göre ise; bayramların ilk günleri ile
teşrik günlerinde oruç açması şartı ile kesintisiz oruç tutmakta bir kerahet
yoktur. Hatta bundan dolayı bir zarar görmemesi ve herhangi bir hakkı ihmal
etmemesi şartı ile müstehabtır. Eğer bir zarar görecek ya da bir hakkı ihmal
edecek olursa mekruh olur. Bu görüşlerine Hamza b. Amr'ın rivayet ettiği hadisi
delil göstermişlerdir. Bu hadisi de Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Buna
göre o: Ey Allah'ın Resulü! Ben kesintisiz oruç tutuyorum, seferde iken de oruç
tutayım mı? diye sormuş, Allah Resulü: "İstersen oruç tutabilirsin"
buyurmuştur. Müslim'in rivayetindeki lafız ise: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onun kesintisiz oruç tutmasını kabul (takrir) etti şeklindedir.
Eğer bu mekruh olsaydı
özellikle de yolculuk halinde onun oruç tutmasını kabul etmez, itiraz ederdi.
Abdullah b. Ömer b.
el-Hattap'tan da onun kesintisiz oruç tuttuğu sabit olmuştur. Aynı şekilde Ebu
Talha, Aişe ve seleften pekçok kimseden de böyle yaptıkları sabittir. Ben
bunlardan bir topluluğu Şerhu'l-Müezzeb Tatavvu Orucu Babın'da zikretmiş
bulunmaktadır. Ayrıca "ebediyyen oruç tutan oruç tutmamıştır"
hadisine de değişik şekillerde cevap vermişlerdir:
1. Bu hadis gerçek
anlamına göre yorumlanır, yani Bununla birlikte iki bayramın birinci günleri
ile teşrik günlerini de oruçla geçirir. Aişe (r.anha)'da bu hadisi söyleyerek
cevap vermiştir.
2. Bu hadis bundan
dolayı zarar gören yahut herhangi bir hakkı ihmal eden kimseler hakkında
yorumlanır. Bunu Abdullah b. Amr b. el-As'a hitaben yapılmış olan nehiy
desteklemektedir. Müslim de ondan ömrünün sonlarında bunu yerine getirmekten
acze düştüğünü ve bu husustaki ruhsatı kabul etmediğine pişman olduğunu
zikretmektedir. Bu bakımdan bu görüş sahipleri derler ki: İbn Amr'a bunu
yasaklayış sebebi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir gün gelip
bundan aciz kalacağını bilmesinden dolayıdır. Hamza b. Amr'ın böyle yapmasını
kabul etmesi ise; zarar görmeden buna gücünün yettiğini bilmesinden dolayıdır,
demişlerdir.
3. "Oruç tutmamış
olur" sözü; yani başkalarının oruç tutmaktan dolayı karşı karşıya
kaldıkları meşakketi o görmez, böylelikle bu buyruk (tutmamış gibi olsun
anlamında) bir beddua değil de bir haber olur.
(2721) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Senin buna gücün yetmez"
buyruğunda az önceki açıklamalarımıza bir işaret vardır. Yani Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Abdullah b. Amr'ın durumundan Hamza b. Amr'ın durumunun
aksinebunu devam ettiremeyeceğini biliyordu. Gecenin tamamında namaz kılmasını
yasaklamasına gelince, bu da mutlak olarak böyledir. Başkası da bu hükmün
kapsamı içerisindedir. Hatta mezhep alimlerimiz şöyle demişlerdir. Herkes için
her zaman gecenin tamamını namazia geçirmek mekruhtur. Onlar bu şekildeki bir
namaz ile zarar görmeden ve herhangi bir hakkı ihmal etmeden kesintisiz oruç
tutmak arasında fark görmüşlerdir. Çünkü gecenin tamamında namaz kılmak halinde
kişinin kendisine zarar vermesi ve bir takım hakları ihmal etmesi kaçınılmaz
bir husustur. Çünkü eğer gündüzün uyuyamayacak olursa bu apaçık bir zarardır ve
eğer
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in bir gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında: "Bundan
faziletlisi yoktur" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamlarının farklı
görüşleri vardır. Mezhep alimlerimizden el-Mütevelli ile daha başka ilim
adamlarının dediklerine göre bu hadisin zahiri sebebi ile bu şekilde bir oruç,
devamlı oruç tutmaktan daha faziletlidir. Fakat başkasının açıklamalarında
kesintisiz oruç tutmanın daha faziletli olduğu ve bu hadisin Abdullah b. Amr
ile onun durumunda olanlar hakkında özel olduğuna işaret edilmektedir. O zaman
hadisin takdiri şöyle olur: Senin hakkında bundan daha faziletlisi yoktur. Bunu
da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Hamza b. Amr'a kesintisiz oruç tutmayı
yasaklamamış olması ve ona bir gün oruç tutup bir gün tutmama yolunu
göstermemesi desteklemektedir. Eğer bütün insanlar hakkında bu daha faziletli
olsaydı ona da bu yolu gösterir ve bunu ona beyan ederdi. Çünkü beyanın ihtiyaç
zamanından sonraya bırakılması caiz değildir, Allah en iyi bilendir.
(2722) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: " ... Oruç tutman sana yeter" yani
böyle bir oruç senin için yeterlidir.
"Ziyaretçilerinin
de senin üzerinde bir hakkı vardır" ziyaretçiler anlamındaki
"zevr" kelimesi ile ilgili açıklama az önce geçmiş bulunmaktadır.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Kur'an'ı her ayda bir defa oku (hatmet). Sonra
yirmi günde bir, sonra yedi günde bir ve dahafazlasını yapma" buyruğuna
gelince; bu da daha önce geçenler türünden ibadette orta yolu tutturmayı
Kur'an-ı Kerim üzerinde dikkatle düşünmeyi göstermektedir. Selefin Kur'an
okumakta birbirinden farklı alışkanlıkları vardı. Her birisinin bu adeti
durumuna, anlayışına, görev ve sorumluluklarına göre değişiyordu. Onlardan kimisi
Kur'an-ı Kerim'i her ay, kimisi yirmi günde bir, kimisi on günde bir, bazıları
ya da onların büyük çoğunluğu yedi günde bir hatmediyordu. Onların bir çoğu da
üç günde, yine pek çoğu da bir günde Kur'an'ı hatmediyordu. Hatta bazıları her
Bu hususta tercihe değer
olan da şudur. Devam ettirmesi mümkün olduğu kadar çok okur ve şevk ve neşeli
olduğu halde devam ettireceğini ağırlıklı olarak zannedip kanaat getirdiği bir
miktarı ihtiyat haline getirir. Bu onun çokça Kur'an okuması sebebi ile ihmal
edilecek genel ya da özel bir takım görevlerinin olmaması halinde sözkonusudur.
Eğer kamu görevi öğretmek ve buna benzer genel (kamusal) bir görevi varsa o
taktirde bu görevini mükemmel bir şekilde yerine getirmesine herhangi bir
şekilde halel getirmeyecek türde şevk ve gayret ile devam ettirmesi mümkün olan
bir miktarı tayin edip, okuma cihetine gitmelidir. İşte seleften gelen
rivayetler buna göre yorumlanır. Allah en iyi bilendir.
Amr b. el-As'ın:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ruhsalını kabul etmiş olmayı
çokça arzu ettim" sözü şu demektir: Artık yaşı ilerlemiş ve RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda üzerine aldığı ve kabul ettiği
görevi yerine getirmekten acze düşmüş, bunu yerine getirmek ona ağır gelmeye
başlamış, Bununla birlikte bu sözü terketmesine de imkan kalmamıştır. Çünkü
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Abdullah! Filan gibi olma, çünkü o
(2723) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz çocuklarının da senin üzerinde
bir hakkı vardır" buyruğundan babanın çocuğunu edeblendirmesi, onun için
gerekli olacak dini sorumluluklarını öğretmesi ile görevli olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Böyle bir öğrenim vermek babaya ve diğer velilere erkek ve kız
çocuğu baliğ olmadan önce vermek bir görevdir. Bunu Şafii ve mezhebine mensup
ilim adamları açıkça ifade etmişlerdir. Şafii ve Şafii alimleri şöyle
demektedir: Aynı şekilde eğer baba yoksa annenin çocuklarına öğretme görevi
vardır. Çünkü öğretim de eğitimin bir bölümüdür. Bu hususta onların da bir payı
bulunmaktadır. Böyle bir öğretimin ücreti ise (babası olmayan çocuğun) çocuğun
malından ödenir. Eğer malı yoksa o taktirde nafakasını sağlamakla yükümlü
olanlara aittir. Çünkü bu ihtiyaç duyulan şeyler arasındadır. Allah en iyi
bilendir.
(2726) Davud (a.s.)'ın
niteliği ile ilgili Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bir gün
oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı. (Amr): Ey
Allah'ın Nebisi! Benim için bunu kim garanti edebilir, dedi." Yani bu son
özellik ki o da düşmanla karşılaşma halinde kaçmamaktır; bana ağır gelen, zor
gelen bir görevdir. Bunu nasıl elde edebilirim demektir.
"Ebediyyen oruç
tutan oruç tutmamış olur" Bunun açıklaması az önce bu babda geçti. Bu, bu
şekilde bütün nüshalarda iki defa tekrar edilmiştir. Bazılarında da üç defa
tekrar edilmiştir.
(2728) "Bundan
dolayı göz yorulur ve bıtap düşer." Gözün yorulması, çökmesi ve
bitkinleşmesi demektir. Neheke fiili göz için zayıf düştüğünü anlatmak için
kullanılır. Bitkin düşüp yorulmak manasına da gelir. Kadı İyaz'ın ifadelerinin
zahirinden anlaşılan budur.
"Nefis
bitkinleşir" yorgun argın düşer, demektir.
(2730) "Bize Süfyan
b. Uyeyne, Arm'dan tahdis etti, o Amr b. Evs'den."
Birinci Amr; Amr b.
Dinar'dır. Nitekim ikinci rivayette bunu açıklamış bulunmaktadır.
(2733) "Ona bir
yastık ikram ettim." Burada misafire, yaşça büyüklere, fazilet ehline
ikramda bulunmak hükmü anlaşılmaktadır.
"O yere oturdu,
yastık benimle onun arasında kaldı." Burada da Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ne kadar mütevazi olduğu ve arkadaşına ve mecliste kendisi ile
birlikte oturanlara kendisini üstün bir konumda tutmaktan ne kadar uzak kaldığı
beyan edilmektedir.
(2735) "Bize
Selimb. Hayyan tahdis etti." Selim, sin harfi fethalı, lam harfi
kesretidir. Kitabın mukaddimesinde Sahih de sin harfi fethalı olarak Selim
adında başka bir ravi bulunmadığı belirtilmiş idi.
"Said b.
Meyna" med ile de okunur kasr ile de okunur. Ama kasr söyleyişi daha
meşhurdur.
Sonraki sayfa için aşağıdaki
link’i kullan: