SAHİH-İ MÜSLİM |
ORUÇ |
36- HER AYDAN ÜÇER GÜN
ORUÇ TUTMANIN, AREFE GÜNÜ, AŞURA GÜNÜ, PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİ ORUCUNUN
MÜSTEHAB OLDUĞU BABI
2736- Bize Şeyban b.
Ferruh tahdis etti, bize Abdülvaris, Yezid er-Rişk'den şöyle dediğini tahdis etti,
bana Muaze el-Adeviyye'nin tahdis ettiğine göre o, Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in zevcesi Aişe'ye: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her aydan
üçer gün oruç tutuyor muydu? diye sordu. Aişe: Evet, dedi. Ben ona: Ayın hangi
günlerini oruç tutuyordu? dedim. O: Ayın hangi gunÜ olduğuna aldırmadan oruç
tutardı, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2453; Tirmizi, 763; İbn Mace, 17966
2737- Bana Abdullah b.
Muhammed b. Esma ed-Dubei de tahdis etti, bize Mehdi -ki o b. Meymur'dur-
tahdis etti, bize Gaylan b. Cerir, Mutarrif'den tahdis etti, o İmran b. Huseyn
(r.anhuma)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisine dedi -yahut bir adama şunları söylerken o da dinliyordu-; "Ey
filan! Bu ayın göbeğinden (ortasından) oruç tuttun mu?" buyurdu. O: Hayır,
dedi. Allah Resulü: "Eğer oruç açarsan sonradan iki gün oruç tut"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1983
AÇIKLAMA: Bu babda
Aişe (r.anha)'nın rivayet ettiği şu hadis yer almaktadır (2736): "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) her bir aydan üçer gün oruç tutar ve oruç tuttuğu
günün ayın hangi günü olduğuna aldırmazdı" İmran b. Husayn'ın rivayet
ettiği hadiste (2737): "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine dedi
ki: -yahut bir adama kendisi duyduğu halde şunları söyledi- Ey filan! Bu ayın
göbeğinden oruç tuttun mu? O; hayır deyince, Allah Resulü:
Oruç açarsan daha sonra
iki gün oruç tut buyurdu." Bütün nüshalarda "bu ayın göbeğinden"
(sürre) şeklinde kaydedilmiştir. Müslim bundan sonra da Ebu Katade'nin rivayet
ettiği hadisi sonra yine İmran'ın rivayet ettiği (2743) Şaban'ın sürrelerinde
(sonlarında) oruç tutma ile ilgili hadisini zikretmektedir. İşte bu Müslim'in
İmran'ın birinci rivayetinin he (yuvarlak te) ile ikinci rivayetinin
"re" ile olduğunu açıkça ifade etmiş olmaktadır. Bu sebepten dolayı
bu iki rivayeti birbirinden ayrı kaydetmiş ve birincisini Aişe (r.anha)'nın
rivayet ettiği hadis ile birlikte onun bir açıklaması gibi kaydetmiştir. Sanki
o:
Bu üç günün her ayın
göbeğinden (ortasından) olmasının müstehab olduğunu söylemek ister gibidir.
Sürre (göbek) ayın ortası demektir. Ayın ortasından bu şekilde oruç tutmanın
müstehab olduğu ittifakla kabul edilmiştir. Bu ise bu üç günün beyaz günler
(el-eyyamu'l-bıd) denilen günler olması müstehabtır ki bu günler de onüç,
ondört ve onbeşinci günlerdir. Bu hususta Tirmizi de ve başkalarında bir hadis
gelmiş bulunmaktadır. Bu üç günün oniki, onüç ve ondördüncü gün olduğu da
söylenir. ilim adamları der ki: Belki de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
günlerin muayyen olarak oruç tutulmasının gereği düşünülmesi n diye muayyen üç
gün üzerinde ısrarla devam etmemiş olabilir. Ayın göbeği tabiri ve Tirmizi'nin
beyaz günler ilgili hadisi ile bu günlerin faziletine de dikkat çekmiş
olmaktadır.
2738- Bize Yahya b.
Yahya et-Temımı ve Kuteybe b. Said de birlikte Hammad'dan tahdis etti: Yahya
dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, Gaylan'dan haber verdi, o Abdullah b. Ma'bed
ez-Zimmani'den, o Ebu Katade'den rivayet ettiğine göre bir adam Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek, nasıl oruç tutarsın? diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun bu sözünden dolayı kızdı. Ömer
(r.anh) onun kızdığını görünce biz Rabb olarak Allah'tan, din' olarak
islam'dan, Nebi olarak Muhammed'den razıyız. Allah'ın gazabından da Resulü'nün gazabından
da Allah'a sığınırız, dedi. Ömer (r.anh) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in öfkesi dininceye kadar bu sözü tekrar etmeye devam etti. Sonra Ömer:
Ey Allah'ın Resulü! Peki senenin tamamını oruçla geçirenin durumu nedir? diye
sordu. Allah Resulü: "Ne oruç tutmuş, ne de açmış olur" buyurdu.
Yahut da: "Ne oruç tutmuş oldu, ne açmış oldu" buyurdu. Bu sefer
Ömer: Peki iki gün oruç tutup bir gün oruç tutmayanın durumu nasıldır? dedi.
Allah Resulü:
"Kimsenin buna gücü
yeter mi ki?" buyurdu. Ömer: Peki bir gün oruç tutup bir gün oruç
tutmayanın durumu nasıldır? dedi. Allah Resulü: "O dediğin Davud (a.s.)'ın
orucudur" buyurdu. Ömer: Peki bir gün oruç tutup iki gün oruç tutanın
durumu nasıldır? dedi. Allah Resulü: "Bunu yapabilecek güç bana verilmiş olsayadı
diye arzu ederdim" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Her aydan üçer gün, Ramazan'dan Ramazana oruç tutulursa işte bu
senenin tamamı oruçla geçirilmiş demek olur. Arefe günü orucunun ise Allah'tan
kendisinden önceki yıl ile kendisinden sonraki yıl için keffaret olacağını ümit
ederim. Aşura günü orucu ile de yüce Allah'ın kendisinden önceki seneye
keffaret olacağını ümit ederim" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2425, 2426; Tirmizi, 749; Nesai, 2382; İbn Mace, 1713, 1730, 1738
2739- Bize Muhammed b.
el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar -ki lafız İbnü'I-Müsenna'ya aittir- tahdis
edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Gaylan b.
Cerir'den tahdis ettiğine göre o Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmani'yi Ebu Katade el-Ensari'yi
(r.a.)'dan rivayet ederken dinledim. Buna göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e orucu hakkında soru sorulmuş. (Ebu Katade) dedi ki: Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızdı. Ömer (r.a.): Rabb olarak
Allah'tan, din olarak İslam'dan, Resul olarak Muhammed'den, bey'at olarak da
yaptığımız bey' atten razı olduk dedi.
Ebu Katade dedi ki: Ona
dehr (senenin tümü) orucu hakkında soru soruldu, Allah Resulü: "Ne oruç
tutmuş olur, ne tutmamış olur -ya da oruç ta tutmamış oruç ta açmamış
demektir-" buyurdu. Sonra ona iki gün oruç tutup, bir gün oruç tutmamak
hakkında soru soruldu. O: "Buna kimin gücü yeter ki?" buyurdu. Sonra
ona, bir gün oruç tutup, iki gün oruç tutmamak hakkında soru soruldu. Allah
Resulü: "Keşke Allah bize bunu yapacak gücü verse" buyurdu.
Ona bir gün oruç tutup
bir gün oruç tutmamak hakkında soru soruldu.
O: "O kardeşim
Davud (aleyhisselam)'ın orucu idi" buyurdu. Ona pazartesi günü oruç
tutmaya dair soru soruldu, Allah Resulü: "O doğduğu m gündür ve o günde
bana peygamberlik verildi -yahut o günde üzerime vahiy indirildi-" Allah
Resulü daha sonra: "Her aydan üçer gün ve Ramazan'dan Ramazana oruç tutmak
senenin tamamını oruç tutmak demektir"
Ona arefe günü orucu
hakkında soru soruldu, o: "Geçen senenin ve o senenin günahlarına
keffarettir" buyurdu. Ona aşura günü orucu hakkında soru soruldu: Allah
Resulü: "Geçen senenin günahına keffaret olur" buyurdu.
Bu hadiste Şu'be'nin
rivayetinde: Ona pazartesi ve perşembe günü orucu hakkında da soru soruldu
denilmekte ise de biz perşembenin sözkonusu edilmesini bir yanılma
gördüğümüzden dolayı ayrıca zikretmedik.
2740- Bunu bize
Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, (H.) Bize Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Şebabe tahdis etti (H.) Bize İshak b. İbrahim
de tahdis etti, bize en-Nadr b. Şuleyh haber verdi, hepsi Şu'be'den bu isnad
ile hadisi rivayet etti.
2741- Bana Ahmed b. Said
ed-Darimi de tahdis etti, bize Habban b. Hilal tahdis etti, bize Eban el-Attar
tahdis etti, bize Gaylan b. Cerir bu isnad ile Şu'be'nin hadisi ile aynen
tahdis etti; ancak o rivayetinde o pazartesiyi sözkonusu etmekle birlikte,
perşembe gününü zikretmedi.
2742- Bana Züheyr b.
Harb da tahdis etti, bize Abdurrahman b.
Mehdi tahdis etti, bize
Mehdi b. Meymun, Gaylan'dan tahdis etti, o Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmani'den, o
Ebu Katade el-Ensari'den (r.anh) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
pazartesi günü orucu hakkında soru soruldu o: "O günde doğdum ve o günde
üzerime (vahiy) indirildi" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (2738)
"Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmani" nisbetinde ze harfi kesreli ondan
sonra da şeddeli bir mim iledir.
"Abdullah b. Ma'bed
ez-Zimmani, Ebu Katade'den rivayet ettiğine göre bir adam Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gelip: Nasıl oruç tutuyorsun? dedi." Hadis nüshaların
büyük bir çoğunluğunda Ebu Katade'den: Bir adam geldi... şeklindedir. Buna göre
"adam" anlamındaki lafız hazfedilmiş bir müptedanın haberi olarak ref
ile okunur. Ama bazı nüshalarda bu (güya) düzeltilerek "enne raculen
eta" diye yazılmıştır. Ancak bu düzeltme birinci şeklin doğru olduğunun
bilinmemesini gerektirmektedir. Halbuki belirttiğim gibi bu da doğrudur, bu
sebeble değiştirilmesi caiz değildir. Allah en iyi bilendir.
"Bir adam Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e geldi ve: Nasıl oruç tutuyorsun ? dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de kızdı." İlim adamlarının dediklerine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızmasının sebebi sorusundan
hoşlanmayışıdır. Çünkü böyle bir soru, ona cevap verme ihtiyacını doğurur. Buna
verilecek cevaptan da bir kötülük çıkacağından korkulur. O da belki de soru
soran bu cevapta söylenecek olanı yerine getirmenin vacip olduğuna inanacak,
yahut onu az bulacak ya da durumu daha fazlasını gerektirmekle birlikte sadece
o kadarını yapmakla yetinecekti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tuttuğu
kadarı ile yetinmesinin sebebi ise müslümanların maslahatları, hakları,
zevcelerinin, misafirlerinin, kendisine gelen hakları ile meşguliyetinden dolayı
idi. Buna cevap vermeyerek herkes ona uymaya kalkışmasın ve bu bazıları için
bir zarara sebep olmasın. Aslında soru soranın yapması gereken; ben kaç gün
oruç tutayım, yahut nasıl oruç tutayım şeklinde olmalı ve böylelikle soruyu
kendisine ait özelleştirerek sormalıydı ki durumunun gerektireceği şekilde
-başkalarına durumlarının gerektirdiği gibi cevap verdiği üzere- ona cevap
verecekti. Allah en iyi bilendir.
"Bir gün oruç
tutup, iki gün oruç tutmayanın durumu nasıldır? O: Buna yetecek gücün bana
verilmiş olmasını çokça arzu ederdim, buyurdu." Kadi İyaz dedi ki:
denildiğine göre bu, keşke ümmetimin gücü yetseydi anlamındadır. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in buna da fazlasına da gücü yeterdi. Çünkü o,
visal orucu tutar ve: "Ben sizden birisi gibi değilim. Ben Rabbimin
yanında gecemi geçiriyar, O bana yediriyor ve içiriyor" buyururdu.
Derim ki: Bu açıklamayı
ikinci rivayette Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Keşke Allah
bunu yapacak gücü bize vermiş olsaydı" buyruğu bunu desteklemektedir. Ya
da onun böyle demesinin sebebi hanımlarının ve onunla alakah ve onun yanına
gelen diğer müslümanların hakları sebebi ile bunu söylemiştir denilebilir.
"Arafa günü orucu
sebebi ile Allah'ın ... " Yani o gün oruç tutanın her iki yıldaki günahlarına
keffaret olur. İlim adamları bundan maksat küçük günahlardır, demişlerdir.
Bl!nun benzeri bir açıklama abdest ile günahların affedilmesi (keffareti) ile
ilgili yapılmış ve orada küçük günahları olmayanların büyük günahlarının
hafifletilmesinin umulacağı, eğer bunlar da yoksa derecelerinin yükseltilmesine
sebep olacağını söylemiştik.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in dehr (senenin tamamı) orucu tutmak hakkında: "Oruç ta
tutmamış, oruç ta açmamış olur" buyruğuna dair açıklama daha önceden
geçmiş bulunmaktadır.
Bu hadiste Şu'be'nin
rivayeti olarak: "Dedi ki: Ayrıca pazartesi ve perşembe günü orucu
hakkında da ona soruldu. Ama biz bunu bir yanılma gördüğümüz için perşembeyi
sözkonusu etmedik." Buradaki "nerahu (gördüğümüz)" lafzını nun
harfi fethalı olarak da zapt etmişlerdir, ötreli olarak (nurahu: bize öyle
görünüyor ki) diye de zapt edilmiştir. Her ikisi de doğrudur. Kadi İyaz
-Allah'ın rahmeti ona- dedi ki: Müslim'in bunu terk edip onun hakkında bir şey
söylememesi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in pazartesi günü hakkında:
"o günde doğdum ve o günde peygamber olarak gönderildim -yahut üzerime
(vahiy) indirildi" buyurmuş olmasından dolayıdır. Bu ise diğer
rivayetlerde geçtiği üzere perşembe günü sözkonusu edilmeksizin pazartesi günü olmuş
olaylardır. Şu'be'nin rivayetinde perşembe günü de zikredildiğinden ötürü
Müslim bunu terk etmiştir. Çünkü o Bunun bir yanılma olduğunu görmüştür. Kadi
İyaz dedi ki: Bununla birlikte Şu'be'nin rivayetinin sahih olma ihtimali
vardır. Böylelikle doğum ve vahyin indirilmesi niteliği perşembe günü hakkında
sözkonusu olmaksızın sadece pazartesi günü hakkında sözkonusu olur. Zaten Kadi
İyaz'ın bu söylediği muayyen olarak böyledir. Başka türlü olamaz. Allah en iyi
bilendir.
Her Ayın Hangi Üç Günü
Oruç Tutulur
Kadi İyaz dedi ki: İlim
adamları her ayın oruçla geçirilmesi müstehab üç günün tayini hususunda ilim
adamlarının farklı görüşleri vardır. Ashab ve tabiinden bir topluluk bu üç günü
beyaz günler ile açıklamışlardır ki bunlar da onuç, ondört ve onbeşinci günlerdir.
Bunlar arasında Ömer b. el-Hattab, Ebu Mesud ve Ebu Zer de vardır. Şafii
mezhebi alimleri de böyle demişlerdir. Ancak Nehai ve başkaları ayın sonunu
tercih etmişlerdir. Diğerleri ise başından üç günü tercih etmişlerdir. Hasan(-ı
Basri) bunlardandır. Aişe (r.anha) ve başkaları ise her ayın cumartesi pazar ve
pazartesi günleri oruç tutmayı, sonraki ayda ise salı çArşamba ve perşembe
günleri oruç tutmayı tercih etmişlerdir. Daha başkaları ise pazartesi ve
perşembe günlerini seçmişlerdir. İbn Ömer'in merfu olarak rivayet ettiği bir
hadiste ise ayın ilk pazartesi günü ve ondan sonra iki perşembe günüdür. Ümmü
Seleme'den gelen rivayete göre ise ilk perşembe ve pazartesi ile ondan sonraki
pazartesi günü tutulur.
Bir diğer görüşe göre
ayın ilk günü, onun cu ve yirminci günüdür. Bir başka görüşe göre Malik b.
Enes'in oruç tuttuğu şekildir. Ondan beyaz günlerin oruç tutulmasının mekruh
olduğu rivayeti dahi nakledilmiştir. Maliki mezhebine mensup İbn Şaban dedi ki:
Ayın ilk günü, onbirinci günü ve yirmibirinci günü oruç tutulur. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
37- ŞABAN AY'I
SONLARINDA ORUÇ TUTMAK BABI