SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
47- ARAFAT'DAN
MÜZDELİFE'YE GİDİŞ VE AKŞAM İLE YATSI NAMAZLARINI MÜZDELİFE'DE BİRLİKTE
KILMANIN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI
3087-276/1- Bize Yahya
b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, Musa b. Ukbe'den rivayetini okudum, o
İbn Abbas'ın azadlısı Kureyb'den, o Üsame b. Zeyd'i şöyle derken dinlediğini
rivayet etmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafaftan ayrıldı.
Nihayet Şi'be geldiğinde inip küçük abdestini bozdu. Sonra abdest azalarım
iyice yıkamaksızın bir abdest aldı. Ben ona, namaz dedim, o: "Namaz
ileride" buyurdu ve devesine bindi. Müzdelife'ye varınca inip abdest aldı.
Abdest azalarım iyice yıkadıktan sonra namaz için kamet getirildi. Akşam
namazını kıldı. Sonra herkes kendi devesini konakladığı yerde çöktürdü. Sonra
yatsı namazı için kamet getirildi. O namazı da kıl(dır)dı. İkisi arasında da
hiçbir namaz kılmadı.
Diğer tahric: Buhari,
181, 1667, 1672 -uzunca-; Ebu Davud, 1925; Nesai, 3024, 3025
3088-277/2- Bize
Muhammed b. Rumh da tahdis etti, bize Leys, Yahya b. Said'den haber verdi, o
ez-Zubeyr'in azadlısı Musa b. Ukbe'den, o İbn Abbas'ın azadlısı Kureyb'den, o
Üsame b. Zeyd'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Arafat'tan ayrıldıktan sonra yolda dağ yollarından birisine ihtiyacını
görmek üzere gitti. Ben de ona bir miktar su döktüm. Namaz kılacak mısın?
dedim. O: "Namaz kılınacak yer ileride gelecektir" buyurdu.
AÇIKLAMA: Bu babta
Üsame (radıyallahu anh}'ın rivayet ettiği hadis yer almaktadır. Bu hadise dair
açıklamalar bundan önceki babta (3076) geçmiş bulunmaktadır. Hadiste
(3087) "Namaz için
kamet getirildi. O da
Babın sonunda gelecek
olan diğer rivayette (3100-3102 numaralı hadislerde) bu iki namazı tek bir
Mmetle birlikte kıldığı belirtilmektedir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in
nasıl hacettiğini anlatan Cabir (r.a.)'ın uzunca hadisinde de onun Müzdelife'de
Tek bir ikamet ile
ilgili hadis ise her bir namaz için bir kamet getirmek diye tevil edilir. Böyle
bir tevil ilk rivayet ile aynı zamanda bununla Cabir'in rivayeti arasında telif
için zorunludur. Cabir (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste mesele açıklanmış
bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.
"Müzdelife'ye
gelince indi, abdest aldı, abdest azalarını da iyice yıkadı ....ve aralarında
bir namaz kılmadı." Bunda Müzdelife'ye ilk vardığında hemen
Ayrıca cem ile kılınan
iki namazı, şayet cem' ikinci namazın vaktinde yapılmış ise araya fasıla
koyarak ayırmanın zarar vermeyeceğine de delil vardır. Çünkü: Sonra herkes
devesini konakladığı yere çöktürdü demektedir. Eğer iki namazı birincisinin
vaktinde cem ederek kılıyorsa aralarına bir fasıla sokmak caiz değildir. Eğer
fasıla sokacak olursa cem batıl olur ve artık ikinci namaz ancak kendi asıl
vaktinde sahih olur.
"Aralarında bir
namaz kılmadı." Bundan da cem edilen iki namaz arasında herhangi bir namaz
kılınmayacağı hükmü anlaşılmaktadır. Bizim mezhebimizin görüşüne göre revatip sünnetlerin
kılınması müstehaptır ama bu sünnetleri namazların farzlarını cem ile kıldıktan
sonra kılar. Aralarında değil.
3089-278/3- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis edip dedi ki: Bize Abdullah b. el-Mübarek tahdis etti,
(H.) bize Ebu Kureyb de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize
İbnu'l-Mübarek, İbrahim b. Ukbe'den tahdis etti, o İbn Abbas'ın azadlısı
Kureyb'den şöyle dediğini rivayet etti: Üsame b. Zeyd'i şöyle derken dinledim:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat'dan ayrıldı. Şi'be varınca indi
ve küçük abdestini bozdu -Üsame su döktü demedi- (Üsame devamla) dedi ki: Sonra
su istedi. Azalarını iyice yıkamadığı bir abdest aldı. Ben: Ey Allah'ın Rasulü,
namaz dedim. O: "Namaz önünde (ileride) gelecektir" buyurdu. Sonra
Cem'e (Müzdelife'ye) varıncaya kadar yürüdü. Akşam ile yatsı namazlarını kıldı.
AÇIKLAMA: "İndi
ve küçük abdestini bozdu. Üsame, su döktü, demedi." Burada rivayetin
harfiyyen eda edileceği, aynı zamanda bazı hallerde çirkin görülen lafızların
açıkça kullanılmalarına ihtiyaç doğması halinde kinayeli lafızların
kullanılmayacağı da anlaşılmaktadır. Mesela anlamın karışması, lafızların
birbirinden ayırdedilememesi vb. hususlar bunu gerektiren ihtiyaçlar
arasındedır.
3090-279/4- Bize İshak
b. İbrahim de tahdis etti, bize Yahya b. Adem haber verdi, bize Zuheyr, Ebu
Hayseme tahdis etti, bize İbrahim b. Ukbe tahdis etti, bana Kureyb'in haber
verdiğine göre o, Üsame b. Zeyd'e şunu sordu: Arafat(dan ayrıldığınız)
(Kureyb dedi ki) ben:
Peki sabahı ettiğiniz zaman ne yaptınız dedim. Üsame dedi ki: Bu sefer onun
arkasına el-Fadl b. Abbas bindi. Ben ise Kureyş'in diğer yayan gidenleri
arasında ayaklarım üzere yürüyerek yola koyuldum.
AÇIKLAMA: "Nihayet
yatsı namazı için kamet getirdi." Burada yatsı namazı hakkında
''el-işaü'l-ahire" isminin kullanılmasının doğru olduğuna delil vardır.
Asmai ve başkalarının bunu kabul etmeyerek, bu avamın yanlış konuşmalarından ve
doğru olmayan söyleyişlerindendir. Bunun doğru şekli sadece işa (yatsı)
demektir. Dolayısıyla ayrıca onu "el-ahire" diye nitelemek caiz
değildir sözleri onların bir yanlışlığıdır. Aksine doğru olan bunun caiz
olduğudur. Bu hadis bu hususta gayet açıktır. Pek çok hadis de bu hususta
birbirini desteklemektedir. Namaz Kitabı'nın birçok yerinde bu husus açık bir
şekilde izah edilmiş bulunmaktadır.
3091-280/5- Bize İshak
b. İbrahim tahdis etti, bize Veki' haber verdi, Bize Süfyan, Muhammed b.
Ukbe'den tahdis etti, o Kureyb'den, o Üsame b. Zeyd'den rivayet ettiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emirlerin konakladıkları yer olan Nakb
(denilen dağ yoluna) geldiğinde indi ve küçük abdestini bozdu -su döktü demedi-
Sonra su getirilmesini istedi ve hafif bir abdest aldı. Ben: Ey Allah'ın Rasulü,
namaz dedim. O: "Namaz önünde (ileride gelecek) 'dir" buyurdu.
AÇIKLAMA: "Nakb"
dağdaki yol demektir. İki dağ arasındaki aralık anlamına geldiği de
söylenmiştir.
3092-281/6- Bize Abd b.
Humeyd tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zührt'den haber
verdi, o Siba'ın azadlısı Ata'dan, o Üsame b Zeyd'den rivayet ettiğine göre
Arafat’dan ayrıldığı zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
bineğinin arkasına binmişti. Şi'be (dağ yoluna) geldiğinde devesini çöktürdü,
sonra abdest bozmak üzere gitti. Geri döndüğünde üzerine mataradan su döktüm, o
da abdest aldıktan sonra bineğine bindi, somra Müzdelife'ye geldi,
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "ez-Zühri,
Siba'ın azadlısı Ata'dan, o Üsame b. Zeyd'den" bu isnad nüshaların bir
çoğunda Siba'ın azadlısı Ata" olarak kaydedilmiştir. Bazılarında ise Um
Siba'ın azadlısı denilmektedir. Her ikisi de onunla ilgili bilinene muhaliftir.
Çünkü meşhur olan Ata'nın Siba oğullarının azadlısı olduğudur. Buhari de
Tarih'inde, İbn Ebu Hatim, el-Cerh vel Ta'dil adlı eserinde, Halef el-Vasıti
el-Etraf'da, Humeydi, el-Cem' Beyne's-Sahihayn'de, Sem'ani, Ensab'da ve
başkaları da onu hep bu şekilde zikretmişlerdir. O da Ata b. Yakub'dur. Ata b. Nafi'
olduğu da söylenmiştir. Babasının adı ile ilgili olarak her iki şekil
zikredenlerden birisi de Buhari, Halef ve el-Humeydi'dir. İbn Ebu Hatim,
Sem'ani ve başkaları ise onun Ata b. Yakub olduğunu zikretmekle yetinmişlerdir.
Hepsi de: O Ata el-Keyharani nisbetlidir. Aynı şekilde onun nisbetinin
el-Kevharani olduğu da söylenir. Bunun Medine'de bir yere nisbet olduğunu da
ittifakla belirtmişlerdir. Cumhur da böyle demiştir. Ebu Said el- Sem'ani dedi
ki: Burası Yemen'de bir kasabadır. Buna Keyharan denilir. Yahya b. Main dedi
ki: Burada sözü geçen Ata sika bir ravidir. Allah en iyi bilendir.
3093-282/7- Bize Zuheyr
b. Harb da tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize Abdulmelik b. Ebu
Süleyman, Ata'dan haber verdi, o İbn Abbas’dan rivayet ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat’dan ifada eyledi (ayrıldı). Üsame de
bineğinin arkasına binmişti. Üsame dedi ki: Allah Resulü Cem'e varılıncaya
kadar bu şekilde yoluna devam etti.
Diğer tahric: Buhari,
1543; Nesai, 3018
AÇIKLAMA: "Bu
hali üzere yürümeye devam etti." Nüshaların bir çoğunda bu şekilde olmakla
birlikte bazılarında "hey'etihi: o hali üzere" şeklindedir. Her
ikisinin de anlamı doğrudur.
3094-283/8- Bize Ebu
Rabi' ez-Zehranı ve Kuteybe b. Said birlikte Hammad b. Zeyd'den tahdis etti,
Ebu Rabi' dedi ki: Bize Hammad tahdis etti, bize Hişam babasından tahdis edip
dedi ki: Benim de şahit olduğum bir sırada Üsame'ye soruldu -ya da ben Üsame b.
Zeyd'e sordum dedi- Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat’DAN itibaren
onu bineğinin arkasına bindirmişti. Dedim ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Arafat’dan ayrılırken nasıl yol alıyordu? O şöyle dedi: Hızlıca yol
alırdı, bir aralık buldu mu da daha da koştururdu.
Diğer tahric: Buhari,
1666,2999,4413; Ebu Davud, 1923; Nesai, 3023, 3051; İbn Mace, 3017
AÇIKLAMA: "Hızlıca
yürürdü, arada boşluk buldumu koştururdu" diğer rivayette (3095):
"Hişam dedi ki: Nas ise daha da koşturmak, hızlıca gitmek" ise
anak'dan (hızlıca yol almak)dan daha hızlı bir yürüyüştür" denilmektedir.
"Anak" ayn ve
nun harfi fethalı telaffuz edilir. "Nas" ise sad harfi şeddelidir.
Bunların her ikisi de hızlı yürüyüş türündendir. Ancak anak yürüyüşü hayvan
için daha az meşakkatlidir. Fecve ise geniş alanh yer demektir. Muvatta'nın bazı
ravileri bu kelimeyi "furce (veferce)" diye rivayet etmişlerdir ki bu
da fe eve ile aynı anlamdadır.
Hadisten kalabalıkta yol
alırken yumuşak hareket etmenin, genişlik bulması halinde ise hacc ibadetlerini
daha çabuk yerine getirmek ve kalabalık halinde uygun yavaşlıkta yürümek
imkanını bulacak şekilde vakit kazanmak için hızlıca yürümenin müstehap olduğu
anlaşılmaktadır. Allah en iyi bilendir.
3095-284/9- Bunu bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Abdullah b. Numeyr
ve Humeyd b. Abdurrahman, Hişam b. Urve'den bu isnad ile tahdis etti. Hadisin
Humeyd tarafından rivayetinde de şunları ekledi: Hişam dedi ki: Nas şekli
yürüyüş, anakdan daha hızlıdır.
3096-285/10- Bize Yahya
b. Yahya da tahdis etti, bize Süleyman b. Bilal, Yahya b. Said'den haber verdi,
bana Adiyy b. Sabit'in haber verdiğine göre: Abdullah b. Yezid el-Hatmı
kendisine şunu tahdis etti: Ebu Eyyub'un kendisi ne haber verdiğine göre o Veda
Haccında Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
Diğer tahric: Buhari,
1674 -buna yakın-, 4414; Nesai, 604, 3026 -buna yakın muhtasar-; İbn Mace, 3020
3097- ... /11- Bunu bize
Kuteybe ve İbn Rumh da, Leys b. Sa'd'dan tahdis etti, o Yahya b. Said'den bu
isnad ile rivayet etti. İbn Rumh rivayetinde: Abdullah b. Yezid el-Hatmi'den
dedi ki o İbnü'z-Zubeyr zamanında Kufe emiri idi.
3098-286/ ... Bize Yahya
b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Malik'e İbn Şihab'dan rivayetini okudum, o
Salim b. Abdullah'tan, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1926; Nesai, 606
3099-287/12- Bana
Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn
Şihab'dan haber verdiğine göre Ubeydullah b. Abdullah b. Ömer kendisine şunu
haber verdi: Babası dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Bundan dolayı Abdullah
da yüce Allah'a kavuşuncaya kadar Cem'de hep bu şekilde kıldı.
Diğer tahric: Nesai,
3029
AÇIKLAMA: "Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cem'de (Müzdelife'de)
"Akşam namazını üç
rekat, yatsı namazını iki rekat olarak kıldı." Bunda
3100-288113- Bize
Muhammed b. el-Müsen na tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti,
bize Şu'be, el-Hakem'den ve Seleme b. Kuheyl'den tahdis etti, o Said b.
Cübeyr'den rivayet ettiğine göre akşam namazını Cem'de yatsı ile birlikte bir
kamet ile kıldı. Sonra da İbn Ömer'den bu şekilde namaz kıldığını tahdis etti,
İbn Ömer'den de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in aynısını yaptığını tahdis
etti.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1930, 1931, 1932; Tirmizi, 888; N3sai, 482, 483, 605, 656, 657, 658.
3030
3101-289/ ... - Bunu
bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Veki' tahdis etti bize Şu'be bu isnad
ile tahdis etti ve her ikisini bir Mmet getirerek kıldı dedi.
3102-290/14- Bize Abd b.
Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize es-Sevri, Seleme b.
Kuheyl'den haber verdi, o Said b. Cübeyr'den, o İbn Ömer'den şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cem' (Müzdelife)'de
3103-291/15- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize
İsmail b. Ebu Halid, Ebu İshak'dan şöyle dediğini tahdis etti: Said b. Cübeyr
dedi ki: İbn Ömer ile birlikte Arafat’DAN ifada ettik (ayrıldık). Nihayet
Müzdelife'ye vardığımızda akşam ile yatsı namazlarını bize tek bir kamet ile
kıldırdıktan sonra ayrıldı ve: İşte Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
yerde bize bu şekilde namaz kıldırdı dedi.
AÇIKLAMA: "Bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis edip dedi ki: Bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti
... " Bu Darakutni'nin istidrakte bulunduğu hadislerden birisidir. O şöyle
demektedir: Bana göre bu İsmail'den kaynaklanan bir yanılmadır. Çünkü bu
hadisin rivayetinde aralarında Şu'be, Sevri, İsrail ve başkalarının da
bulunduğu bir topluluk ona muhalefet etmişler ve bu hadisi Ebu İshak'dan, o
Abdullah b. Malik'den, o İbn Ömer'den diye rivayet etmişlerdir. (Darakutni
devamla) dedi ki: İsmail her ne kadar sika bir ravi ise de bunlar ona göre Ebu
İshak’DAN gelen hadisleri rivayette daha dosdoğrudurlar.
Darakutni'nin sözleri
bunlardır. Cevabı ise daha önce buna benzer tenkitlerinde defalarca geçtiği
gibidir. O da: Ebu İshak'ın bu hadisi iki yoldan da dinlemiş olmasının mümkün
olduğudur. Bundan dolayı o da her iki şekilde rivayet etmiştir. Durum her ne
olursa olsun metin sahihtir, tenkit edilecek bir tarafı yoktur. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: