İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

1. CİLT

 

KARDEŞİ HÜRMÜZ'Ü ve AİLESİNDEN ÜÇ KiŞİYİ ÖLDÜRDÜKTEN SONRA TAHTA ÇIKAN

FİRUZ BİN YEZDECİRD BİN BEHRAM'IN HÜKÜMDARLIĞI

 

Firuz, kardeşi Hürmüz'e karşı zafer kazanıp hükümdar olunca, adaleti yaygınlaştırıp halka güzel muamele etti. Son derece dindar olan Firuz tebaasına karşı bahtsız ve uğursuz olmuştu. Hükümdarlığı döneminde birbirini takip eden yedi yıl müddetle ülkesini kıtlık sarmış, nehir ve kanalların suları tamamen çekilmiş, Dicle'nin suyu azalmış, ağaçlar kurumuş, ülkesinin dağ ve ovalarındaki ekinler kuruyup sararmış, kuşlar ve vahşi hayvanlar ölmüş, bütün halk açlık ve şiddetli sıkıntılara maruz kalmıştı. Bunun üzerine Firuz bir yazıyla halka kendilerinden haraç, cizye ve hiç bir verginin alınmayacağını duyurdu. Sonra tekrar bir yazıyla ahaliye, yanlarında stok edilmiş halde yiyecek maddesi bulunan herkesin bunları diğer ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalarını ve zengin fakir herkesin kıtlık karşısında eşit ve bir olmalarını ilan edip bildirdi. Ayrıca her hangi bir şehir veya kasabada açlıktan bir insanın öldüğünü haber aldığı takdirde, ölen kişinin bulunduğu şehir veya kasaba halkını şiddetle cezalandırıp tenkil edeceğini ilan etti. Firuz'un uyguladığı bu mükemmel siyaset neticesinde, kıtlık yıllarında Erdeşir-Hurre'ye bağlı bir kasabada ölen kişi hariç, hiç kimse açlıktan ölmemişti. Neticede Firuz dua edip Allah'a yalvardı ve duasının kabul edilmesi üzerine kıtlık ortadan kalktı ve ülke tekrar eski bolluk yıllarına kavuştu.

 

Nihayet düşmanlarını kahredip yendikten, ülke ve halk canlanıp dirildikten sonra Firuz bu defa Akhunlarla savaşmak üzere harekete geçti. Firuz'un gelmekte olduğunu duyan Akhun hükümdarı İhşenvar (Ahaşnuvar ?) korkuya kapıldı. Bunun üzerine adamlarından birisi ona: "Kollarımı ve ayaklarımı kes, sonra beni Firuz'un geçeceği yol üzerine bırak. Aileme ve çocuklarıma iyi bak. Ben Firuz'un çaresine bakarım." dedi. Hükümdar adamının dediğini yaptı ve onu Firuz'un geçeceği yolun üzerine bıraktı. Daha sonra Firuz yoldan geçerken onu gördü ve halini sordu, bunun üzerine adam: "Ben, hükümdarım İhşenvar'a: ''Senin Firuz'a gücün yetmez'' dedim, o da beni bu hale getirdi. "Ben sana bu güne kadar hiç bir hükümdarın geçmediği en kısa bir yol göstereceğim." dedi. Firuz bu adamın sözüne aldandı ve onun kılavuzluğunda askerleriyle birlikte yola koyuldu. Firuz askerleriyle beraber bir hayli mesafe katetti. Nihayet bu adam geri dönemeyecekleri bir noktaya geldiklerinde durumunu açığa vurup işin iç yüzünü onlara bildirdi. Bunun üzerine Firuz'un adamları: "Ey hükümdar! Biz seni uyarıp sakındırdık, fakat dinlemediniz. Şu anda her hal-ü karda ilerlemekten başka çaremiz yoktur." dediler. Bu durum karşısında ilerleyerek düşmanları olan Akhunlara ulaştılar. Fakat bu sırada susuzluktan ölmek üzereydiler; hatta pek çoğu susuzluktan ölmüştü. Firuz ve askerleri bu duruma düşünce İhşenvar'a sulh teklifinde bulundular. Bu teklifte, Firuz ve askerlerinin geri dönmelerine müsaade edilecek ve bir daha Firuz bu ülkeye savaş için gelmeyecekti. Nihayet taraflar arasında sulh anlaşması yapıldı ve Firuz sulhle ilgili bir belge yazıp imzaladıktan sonra ülkesine geri döndü.

 

Firuz memleketine dönüp bir müddet kaldıktan sonra, hamiyet ve gayreti onu tekrar İhşenvar'ın üzerine yürümeğe sevk etti. Vezirleri onun daha önce yapmış olduğu sulh anlaşmasını bozmasının doğru olmayacağını söyledilerse de, sözlerine kulak asmadı ve İhşenvar'ın üzerine yürüdü. Nihayet iki taraf birbirlerine yaklaştıkları zaman, İhşenvar'ın emriyle ordugahının arkasında on arşın genişliğinde ve yirmi arşın derinliğinde büyük bir hendek kazıldı, bu hendeğin üzeri hafif tahtalarla kapatılıp üzerine toprak serpildi. Sonra İhşenvar ve askerleri bu hendeğin gerisine çekildiler. Firuz, İhşenvar'ın geri çekildiğini duyunca hezimete uğratacağına inanarak onun peşine takıldı, fakat Firuz ve askerleri önlerinde hendek bulunduğunu bilmiyorlardı. Neticede Firuz ve askerleri hendeğe düşüp öldüler. Bundan sonra İhşenvar, Firuz'un karargahına gelip burada bulunan her şeyi ganimet olarak aldı; bu arada Firuz'un hanımlarını ve mübezan mübezi de esir etti. Sonra Firuz'un ve onunla birlikte hendeğe düşüp ölenlerin cesetlerini çıkarıp sandukalara koydurdu.

 

Bir rivayete göre Firuz, İhşenvar'ın kazdırdığı hendeğin başına geldiği zaman hendeğin üzeri örtülü değildi. Bu yüzden Firuz karşı tarafa geçmek için hendeğin üzerine köprüler kurdurdu ve İhşenvar'ın askerlerinin bulunduğu tarafa geçti, geri dönüşte faydalanmak için de geçtiği yere bayrak ve işaretler koydurdu. Nihayet iki tarafın askerleri karşı karşıya geldiklerinde İhşenvar ortaya çıkarak Firuz'a daha önce aralarında yapmış oldukları sulh anlaşmasını hatırlattı ve ahdi bozmanın ceza ve tehlikesini bildirip onu uyardı, fakat Firuz inadında direnip onun uyarısını reddetti. Bu arada Firuz'un adamları araya girip onu caydırmağa çalıştılarsa da Enlz kararından vazgeçmedi; ancak askerleri ne de olsa aralarında bir sulh anlaşması olduğundan savaşa karşı isteksizlik gösterdiler. Nihayet Firuz'un savaşmakta direnmesi üzerine İhşenvar aralarındaki anlaşma belgesini bir süngÜnün ucuna takarak havaya kaldırdı ve: "Allah'ım! Bu anlaşma metninin icabı olarak ona cezasını ver, taşkınlık ve azgınlığını kendi başına musallat kıl!" dedikten sonra hemen onunla savaşa tutuştu. Neticede Firuz ve askerleri hezimete uğradılar ve geri döndüklerinde hendek üzerine kurdukları köprülerin bulunduğu yeri şaşırıp hendeğin içerisine düştüler. Firuz ve pek çok askeri burada öldü, İhşenvar ise onların mallarını, hayvanlarını ve yanlarında bulunan her şeylerini ganimet olarak aldı ve böylece bütün Horasan bölgesine hakim oldu. Bu sırada Firuz'un hezimete uğradığını haber alan Fars ahalisinden Suhra adında saygı ve itibar gören birisi yanına cengaver bir süvari grubu alarak harekete geçti ve durum hakkında bilgi edinınek maksadıyla yola çıktı. Bir rivayette Firuz'un, İhşenvar'ın üzerine yürüdüğü zaman yerine Sicistan bölgesinin sahip ve hakimi olan Suhra'yı halef bıraktığı söylenir. Nihayet Akhunların hükümdarı İhşenvar ile karşılaşan Suhra O'nu Horasan'dan sürüp çıkardı ve Firuz'un karargahından almış olduğu esirleri, malları ve diğer şeyleri alıp ülkesine döndü. Suhra'nın bu başarısından dolayı Fars halkı O'na son derece saygı gösterdiler; hatta onu hükümdardan sonra en büyük kişi kabul ettiler. Akhunların ülkesi ise Toharistan idi. Akhun hükümdarı taht kavgası yüzünden çıkan savaşta kendisinden kardeşi Yezdecird'e karşı yardım isteyen Firuz'a Talekan'ı da bağışlamıştı.

Firuz'un hükümdarlığı yirmi altı yıl, diğer bir rivayette ise yirmi bir yıl sürmüştür.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

YEZDECİRD İLE FİRUZ'UN HÜKÜMDARLIKLARI DÖNEMİNDE ARAPLAR ARASINDA MEYDANA GELEN HADİSELER