|
|
Kubad
hükümdar olmazdan önce kardeşi Belaş' a karşı yardım istemek üzere Türklerin
hükümdarı Hakan'ın yanına gitmişti. Yolda giderken yanında bulunan bir grup
adamıyla birlikte hüviyetlerini gizleyerek Nisabur sınırlarına uğramışlardı. Bu
adamlarının arasında Zermihr bin Suhra da bulunuyordu. Yolculuk esnasında cinsi
münasebette bulunmak arzusuna kapılan Kubad bu düşüncesini Zermihr'e açtı ve
ondan kendisi için asil bir kadın bulmasını istedi. Zermihr ise onun arzusunu
yerine getirmek için konaklamak üzere indikleri evin hanımına başvurdu. Bu
hanımın kocası tımarlı sipahilerden biriydi ve çok güzel bir kızı vardı.
Zermihr kızı annesinden istedi ve babasıyla annesine ümitler vererek kızı
onlardan koparıp aldı. Nihayet anne ve babası kızlarını Kubad ile evlendirdiler.
Kubad o günün gecesinde zifafa girdi ve bu evlilikten kadın Enuşirvan'a hamile
kaldı, fakat Kubad ona kıymetli hediyeler verilmesini emrettikten sonra onu
annesinin evine geri gönderdi. Kızın annesi Kubad'ı ve durumunun sorduğu zaman
kızı ona Kubad hakkında hiç bir şey bilmediğini, ancak şalvarının altınla
dokunup bezenmiş olduğunu, söyledi. Kızının bu sözünden annesi, Kubad'ın
hükümdarların oğullarından birisi olduğunu anladı. Bundan sonra Kubad yoluna
devam edip Hakan'ın yanına geldi ve kardeşi Belaş'a karşı kendisine yardım
etmesini istedi. Kubad Hakan'ın vaatleriyle avunup dört yıl yanında kaldı.
Bundan sonra Hakan onun emrine büyük bir ordu verdi ve ülkesine gönderdi. Kubad
dört yıl önce evlendiği ve ailesinin yanına geri gönderdiği karısının yakınından
geçerken onun durumunu sordu. İsteği üzerine karısıyla dünyaya getirmiş olduğu
oğlu Enuşirvan huzuruna getirildi ve karısı ona bu çocuğun kendisinin oğlu
olduğunu söyledi. Kubad burada bulunduğu sırada kardeşi Belaş'ın öldüğü
haberini aldı. Bu sebeple çocuğu Enuşirvan'ı uğurlu sayıp annesiyle birlikte
hükümdar hanımlarına mahsus olan bineklere bindirip ülkesine getirdi. Kubad,
Medain'e gelince tahta çıkıp hükümdar oldu ve tahtını sağlamlaştırdıktan sonra
Suhra'yı kendisine en yakın adam tayin ederek oğlu Enuşirvan'dan dolayı yaptığı
hizmetlere teşekkür etti, sonra devletin idaresini ona teslim etti. Suhra
devlet idaresini üstlenince, bu defa halk ona meyledip Kubad'a önem vermemeğe
başladı. Bu duruma tahammüledemeyen Kubad, el-Cebel diyarının ispehbedi (kumandan,
vali) olan ve Mihran Hanedanı'ndan olduğu söylenen Sabur er-Razi'ye bir mektup
yazarak ordusuyla birlikte yanına gelmesini istedi. Bunun üzerine Sabur
ordusuyla birlikte derhal Kubad'ın yanına geldi ve Kubad ona, Suhra'yı
öldürmeğe kararlı olduğunu bildirerek bunu gizli tutmasını emretti
Bir
gün Sabur er-Razi Kubad'ın yanına geldi. Bu sırada Suhra yanında bulunuyordu.
Sabur yanında bulundurduğu ilmikli ipi atıp Suhra'nın boynuna geçirdi ve
yakalayıp hapse attı, daha sonra da boğdurup öldürterek cesedini ailesine
gönderdi; yerine ise Sabur er-Razi'yi getirdi.
Kubad'ın
hükümdarlığı döneminde Mazdek zuhur etti ve mezhebini ortaya koydu. Mazdek,
Zerdüşt'ün ileri sürdüğü fikirlerin bir kısmını benimseyip kabul etti, bazı
ilaveler yaptığı gibi bazı değiştirmelerde de bulundu. Mazdek, Zerdüşt'ün davet
ettiği esaslar itibariyle kendisinin de Hz. İbrahim (A.S.)'in şeriatına davet
ettiğini iddia ediyordu. Bütün haramları ve kötülükleri helal saydı, hiç bir
insanın diğerine üstün olamayacağını ileri sürerek mal, mülk, kadın, köle ve
cariyelerden faydalanma hususunda bütün insanları eşit kıldı. Bu sebeple iki
kelimeyi bir araya getirip konuşmaktan aciz olan halktan sefil kimseler
Mazdek'in etrafında toplandılar. Ona tabi olan bu kişilerin sayısı on binleri aşmıştı.
Mazdek, birinin hanımını elinden alır, bir başkasına verirdi. Yine aynı şekilde
birisinin mal, köle, cariye, mülk ve tarlasını alır, bir başkasına verirdi.
Nihayet Mazdek'in kuvveti gittikçe artıp san'ı yükseldi, hatta hükümdar Kubad
da ona tabi oldu. Bir gün Mazdek Kubad'a: "Bu gün, Enuşirvan'ın annesi
olan hanımımzla yatmak sırası bendedir." dedi. Kubad onun bu istek ve
teklifini kabul etti, fakat Enuşirvan kalkıp Mazdek'in ayakkabılarını eliyle
çıkarıp ayaklarına kapanarak annesine dokunmaması için şefaatte bulundu ve
bunun dışında kalan mülklerinde istediği gibi hareket edebileceğini söyledi.
Bunun üzerine Mazdek Enuşirvan'ın annesine dokunmadı ve onu serbest bıraktı.
Ayrıca
Mazdek hayvanların boğazlanıp etlerinin yenmesini yasakladı ve insanların
toprağın bitirdikleriyle ve hayvanlardan meydana gelen yumurta, süt, yağ ve
peynir gibi şeylerle beslenebileceklerini söyledi. Nihayet Mazdek yüzünden
halkın başı büyük derde girdi. Durum o raddeye gelmişti ki, ne baba çocuğunu ve
ne de çocuk babasını tanıyabiliyordu.
Kubad'ın
hükümdarlığının üzerinden on yıl geçince mübezan mübez (ruhani reis) ile
ülkenin ileri gelenleri bir araya gelerek Kubad'ı tahttan indirdiler, yerine
kardeşi Camasb'ı geçirdiler ve sonra Kubad'a: "Sen Mazdek'e tabi olmakla
ve onun adamlarıNIn halka yaptıkları kötülükler sebebiyle günahkar oldun. Seni
ancak kendini ve hanımlarını feda etmen kurtarabilir." diyerek boğazlayıp
ateşe kurban etmek için kendisini teslim etmesini istediler, fakat Kubad
kendisini onlara teslim etmedi. Bunun üzerine Kubad'ı yakalayıp hiç kimsenin
ulaşamayacağı bir yere götürdüler ve orada hapsettiler. Bu durum karşısında
Zermihr bin Suhra ortaya atıldı, Mazdek mezhebine bağlı olan bir çok kimseyi
öldürdü ve Camasb'ı tahttan indirip Kubad'ı tekrar tahta çıkardı. Ancak daha
sonra Mazdek mensuplarının kışkırtmasıyla Kubad kendisini tahta çıkaran
Zermihr'i öldürdü.
Bir
rivayete göre, Kubad hapse atılıp kardeşi Camasb tahta çıkarılınca, Kubad'ın
bir kız kardeşi ziyaret bahanesiyle yanına girdi, onu bir kilime sardırıp
uşaklarından birine yükledikten sonra hapishanenin dışına çıkardı. Bu sırada
hapishanenin gardiyanı uşağa sırtında taşıdığı şeyin ne olduğunu sordu. Hemen
Kubad'ın kız kardeşi araya girip: "Bu benim hayızlı günlerimde içerisinde
yattığım nakışlı bir örtüdür." diye cevap verdi. Bunun üzerine gardiyan
uşağın sırtındaki kilime elini bile sürmeyip uşağı serbest bıraktı, böylece
uşak sırtında götürdüğü Kubad'ı hapishaneden uzaklaştırdı.
Hapishaneden
bu yolla kaçıp kurtulan Kubad Akhunların (Heyatıla) hükümdarının yanına gitti
ve kendisine asker vermesini istedi. Kubad yolda giderken önce İran-Şehr'e,
yani Nisabur'a uğradı ve güzel bir kızı bulunan Nisaburlu bir adamın evine
konuk oldu. Kisra Enuşirvan'ın annesi olan bu kızla Kubad burada evlendi.
Bazılarına göre Kubad'ın Enüşirvan'ın annesiyle evlenmesi yukarıda bahsedilen
seferinde değil, bu seferinde olmuştu. Sonra Kubad oğlu Enüşirvan ile birlikte
geri dönüp altı yıl tahtta kalan kardeşi Camasb'ı hükümdarlıktan uzaklaştırdı
ve yerine tekrar kendisi hükümdar oldu.
Bundan
sonra Kubad Bizans'a sefere çıkıp Amid şehrini fethetti ve Errecan, Hulvan
şehirlerini inşa ettirdikten sonra öldü. Kubad'dan sonra yerine oğlu Enüşirvan
hükümdar oldu ve babasının onu veliaht tayin etmesi üzerine hükümdarlık
görevini üstlendi. Kubad'ın hükümdarlığı, kardeşi Camasb'ın altı yıllık
hükümdarlığı dahil, kırk üç yıl sürdü.
Kubad'ın
hükümdarlığı döneminde Hazarlar baş kaldırıp harekete geçerek ülkesine akın ve
baskınlar yaptılar, hatta Dinever'e kadar geldiler. Bunun üzerine Kubad büyük
kumandanlarından birisini on iki bin kişilik bir kuvvetle onların üzerine
gönderdi. Neticede bu kumandan Erran (Azerbaycan) ülkesini çiğneyip geçti ve
''Ress'' adıyla bilinen nehirden Şirvan'a kadar olan yerleri fethedip ele
geçirdi. Daha sonra Kubad arkasından bu kumandana yetişti ve Erran'da Berze'a
ve Beylekan şehirlerini inşa ettirdi. Bu şehirler ise tamamen hudut (sugür)
şehirleri idi. Kubad bu iki şehirden başka şehirler de inşa ettirdi. Hazarlar
ise yerlerinde kaldılar. Bundan sonra Kubad, Babü'l-Lan ile Şirvan toprakları
arasında Lan
(2) için bir set inşa ettirdi. Ayrıca bu set
üzerinde birçok şehirler kurdu, ne var ki Bab ve Ebvab (Demirkapı) şehirleri
kurulduktan sonra bu şehirler yıkılıp ortadan kayboldu.
(2)
Lan: Çerkez, Abaza, Açıkbaş ve Gürcülerin yaşadıkları Dağıstan bölgesidir.
(Mütercim).
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
KUBAD'IN
HÜKÜMDARLIĞI DÖNEMİNDE ARAPLAR ARASINDA MEYDANA GELEN HADİSELER