İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih |
|
UKBE BİN NAFİ'İN
İKİNCİ DEFA AFRİKA VALİLİĞİ'NE GETİRİLMESİ, AFRİKA'DAKİ FETİHLERİ VE
ÖLDÜRÜLMESİ
HİCRİ
62.YIL
Ukbe'nin
Afrika Valiliği'nden alınarak Şam'a dönmesinden daha önce söz etmiş idik. Ukbe
Şam'a vardığı zaman Muaviye kendisine bir daha Afrika'ya geri göndereceğine
dair söz vermişti, ancak Ukbe henüz Şam'da iken Muaviye vefat ettiği için
Ukbe'yi Yezid bu sene içerisinde yeniden Afrika Valiliği'ne tayin etmiş ve
oraya göndermişti. Ukbe Kayravan'a alelacele ve azimle geri döndü ve oraya
vardı. Varır varmaz Kayravan Emiri Ebü'l-Muhacir'i yakalayarak zincirlere
vurdu. Kayravan' da kadın ve çocuklarla birlikte ve malların yanında bir grup
asker bırakıp, yerine Züheyr bin Kays el-Belevl'yi vekil tayin etti.
Çocuklarını huzura getirterek Kays'a şöyle söyledi: "Ben bu nefs imi
Allah'a satmış bulunuyorum. O bakımdan Allah'a kafir olanlarla sürekli olarak
cihat etmeğe devam edeceğim." Daha sonra da Kays'a kendisinden sonra neler
yapacağına dair tavsiyelerde bulundu.
Daha
sonra Ukbe büyük bir ordu ile birlikte Bagaye şehrine girinceye kadar yoluna
devam etti. Bu şehirde Bizanslılardan haddinden fazla kişi bir araya gelip
toplanmıştı. O'nunla çetin bir çarpışmaya giriştiler. Sonunda önünden kaçmak
zorunda kaldılar. Ukbe de önüne geleni öldürdü ve pek çok ganimet aldı. Yenilip
kaçanlar şehre girdiler, Ukbe de onları kuşatma altına aldı. Daha sonra
kuşatmayı devam ettirip orada kalmaktan hoşlanmadığı için Zab ülkesine doğru
gitti. Burası içinde pek çok şehir ve kasaba bulunan geniş bir yer idi. Buranın
en büyük şehri olan ''Erabe'' adındaki şehre vardı. Orada bulunan Bizanslı ve
Hıristiyanlar şehrin surlarına sığındılar, bir kısmı da dağlara kaçtılar.
Müslümanlarla şehirde bulunan Hıristiyanlar defalarca çarpıştılar. Daha sonra
Hıristiyanlar bozguna uğradılar ve atlılarından pek çok kişi öldürüldü. Ukbe
oradan Tahert'e gitti.
Bizanslılar
Ukbe'nin geliş haberini alınca Berberilerden yardım istediler. Berberiler
Bizanslıların yardım teklifini kabul ederek onlara yardımcı oldular. Çok büyük
bir kalabalık oluşturup Müslümanların karşılarına geldiler ve aralarında
şiddetli bir çarpışma oldu. Düşmanların çokluğu sebebiyle Müslümanların işi
oldukça sarpa sarmakla birlikte, daha sonra Yüce Allah onlara yardım etti,
Bizanslılarla Berberiler bozguna uğradılar. Müslümanların kılıçları onları
doğradı durdu, onlardan pek çok kişi öldürüldü, Müslümanlar da onların
mallarını ve silahlarını ganimet olarak ellerine geçirdiler.
Ukbe
daha sonra Tanca yakınında konaklayıncaya kadar yoluna devam etti. Adı Yilya
(ilia) olan Bizans kumandanı ile karşılaştı. ilya O'na oldukça güzel bir hediye
takdim etti ve Ukbe'nin vereceği hükme razı oldu. Ukbe O'ndan Endülüs'teki
durumu sorunca gözünde oldukça büyüttü. Ardından Berberileri sordu, kumandan
şöyle cevap verdi: "Onlar pek çoktur, sayılarını Allah'tan başka hiç kimse
bilmez. Yakın Sus'da bulunurlar ve kafirdirler. Hıristiyanlık dinine girmediler
ve oldukça da kuvvetlidirler. "
Bunun
üzerine Ukbe, Yakın Sus'a (Tanca'nın batı tarafına düşer) doğru giderek
üzerlerine yürüdü. Oraya yaklaşınca büyük bir Berberi topluluğu ile karşılaştı.
Çok sayıda insan öldürdü ve kaçanların arkasından her yöne doğru atlılarını
gönderdi. Kendisi ise Uzak Sus'a varıncaya kadar yoluna devam etti. Uzak Sus'da
Berberiler sayılamayacak kadar büyük bir kalabalık halinde bir araya gelmişti.
Onlarla karşılaştı, çarpıştı ve onları da bozguna uğrattı. Müslümanlar
usanıncaya kadar önlerine geleni öldürüp durdular. Onlardan pek çok ganimet ve
büyük sayıda esir aldılar. Ukbe daha sonra Maleyan'a varıncaya kadar yoluna
devam etti ve Atlas Okyanusuyla karşılaşınca şöyle dedi: "Rabbim, şayet
önümdeki şu deniz olmasaydı ben bu ülkede senin yolunda cihat etmek üzere devam
edip gidecektim. "
Ukbe
geri dönünce Bizanslılarla Berberilerin korkuya kapılarak yolundan kaçıştıkları
görüldü. Dönüşü sırasında bugün ''Mau'l-Feres'' diye bilinen bir yerden geçti
ve orada konakladı. Bu bölgede henüz su yoktu. Herkes susuzluktan kıvranıyordu,
pek çok kişi neredeyse susuzluktan ölecekti. Ukbe iki rekat namaz kılıp Allah'a
dua etti. O'nun bir atı ön ayaklarıyla yeri eşti, orada bir kaya parçası çıktı
ve bu kaya parçasından su fışkırdı. Bunun üzerinde Ukbe herkese seslendi, onlar
da gelip içmek için pek çok yer kazıp su çıkardılar ve bol bol içtiler. Bu
bakımdan buraya (Atın suyu anlamına gelen) ''Mau'l-Feres'' adı verildi.
Ukbe
Kayravan'dan sekiz gün uzaklıkta bulunan Tubna şehrine varınca arkadaşlarına
-düşmana karşı elde etmiş olduğu zaferlere güvenerek ve artık kendisinden
korkacak hiç kimsenin bulunmadığı zannıyla- grup grup ileriye geçmelerini
emretti. Kendisi de az bir asker alarak durumunu görmek amacıyla Tehuza şehrine
gitti. Bizanslılar beraberinde bulunan askerlerin az olduğunu görünce
iştahlandılar, kalelerinin kapısını kapatıp O'na hakaretlerde bulundular ve
O'nunla çarpıştılar. Ukbe onları İslam dinine girmeğe davet ettiyse de onlar bu
teklifini kabul etmediler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
BERBERİ KÜSEYLE
BİN KEMREM'İN UKBE'YE KARŞI İSYAN ETMESİ