İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

3. CİLT

 

UKBE BİN NAFİ'İN İKİNCİ DEFA AFRİKA VALİLİĞİ'NE GETİRİLMESİ, AFRİKA'DAKİ FETİHLERİ VE ÖLDÜRÜLMESİ

 

HİCRİ 62.YIL

 

Ukbe'nin Afrika Valiliği'nden alınarak Şam'a dönmesinden daha önce söz etmiş idik. Ukbe Şam'a vardığı zaman Muaviye kendisine bir daha Afrika'ya geri göndereceğine dair söz vermişti, ancak Ukbe henüz Şam'da iken Muaviye vefat ettiği için Ukbe'yi Yezid bu sene içerisinde yeniden Afrika Valiliği'ne tayin etmiş ve oraya göndermişti. Ukbe Kayravan'a alelacele ve azimle geri döndü ve oraya vardı. Varır varmaz Kayravan Emiri Ebü'l-Muhacir'i yakalayarak zincirlere vurdu. Kayravan' da kadın ve çocuklarla birlikte ve malların yanında bir grup asker bırakıp, yerine Züheyr bin Kays el-Belevl'yi vekil tayin etti. Çocuklarını huzura getirterek Kays'a şöyle söyledi: "Ben bu nefs imi Allah'a satmış bulunuyorum. O bakımdan Allah'a kafir olanlarla sürekli olarak cihat etmeğe devam edeceğim." Daha sonra da Kays'a kendisinden sonra neler yapacağına dair tavsiyelerde bulundu.

 

Daha sonra Ukbe büyük bir ordu ile birlikte Bagaye şehrine girinceye kadar yoluna devam etti. Bu şehirde Bizanslılardan haddinden fazla kişi bir araya gelip toplanmıştı. O'nunla çetin bir çarpışmaya giriştiler. Sonunda önünden kaçmak zorunda kaldılar. Ukbe de önüne geleni öldürdü ve pek çok ganimet aldı. Yenilip kaçanlar şehre girdiler, Ukbe de onları kuşatma altına aldı. Daha sonra kuşatmayı devam ettirip orada kalmaktan hoşlanmadığı için Zab ülkesine doğru gitti. Burası içinde pek çok şehir ve kasaba bulunan geniş bir yer idi. Buranın en büyük şehri olan ''Erabe'' adındaki şehre vardı. Orada bulunan Bizanslı ve Hıristiyanlar şehrin surlarına sığındılar, bir kısmı da dağlara kaçtılar. Müslümanlarla şehirde bulunan Hıristiyanlar defalarca çarpıştılar. Daha sonra Hıristiyanlar bozguna uğradılar ve atlılarından pek çok kişi öldürüldü. Ukbe oradan Tahert'e gitti.

 

Bizanslılar Ukbe'nin geliş haberini alınca Berberilerden yardım istediler. Berberiler Bizanslıların yardım teklifini kabul ederek onlara yardımcı oldular. Çok büyük bir kalabalık oluşturup Müslümanların karşılarına geldiler ve aralarında şiddetli bir çarpışma oldu. Düşmanların çokluğu sebebiyle Müslümanların işi oldukça sarpa sarmakla birlikte, daha sonra Yüce Allah onlara yardım etti, Bizanslılarla Berberiler bozguna uğradılar. Müslümanların kılıçları onları doğradı durdu, onlardan pek çok kişi öldürüldü, Müslümanlar da onların mallarını ve silahlarını ganimet olarak ellerine geçirdiler.

 

Ukbe daha sonra Tanca yakınında konaklayıncaya kadar yoluna devam etti. Adı Yilya (ilia) olan Bizans kumandanı ile karşılaştı. ilya O'na oldukça güzel bir hediye takdim etti ve Ukbe'nin vereceği hükme razı oldu. Ukbe O'ndan Endülüs'teki durumu sorunca gözünde oldukça büyüttü. Ardından Berberileri sordu, kumandan şöyle cevap verdi: "Onlar pek çoktur, sayılarını Allah'tan başka hiç kimse bilmez. Yakın Sus'da bulunurlar ve kafirdirler. Hıristiyanlık dinine girmediler ve oldukça da kuvvetlidirler. "

 

Bunun üzerine Ukbe, Yakın Sus'a (Tanca'nın batı tarafına düşer) doğru giderek üzerlerine yürüdü. Oraya yaklaşınca büyük bir Berberi topluluğu ile karşılaştı. Çok sayıda insan öldürdü ve kaçanların arkasından her yöne doğru atlılarını gönderdi. Kendisi ise Uzak Sus'a varıncaya kadar yoluna devam etti. Uzak Sus'da Berberiler sayılamayacak kadar büyük bir kalabalık halinde bir araya gelmişti. Onlarla karşılaştı, çarpıştı ve onları da bozguna uğrattı. Müslümanlar usanıncaya kadar önlerine geleni öldürüp durdular. Onlardan pek çok ganimet ve büyük sayıda esir aldılar. Ukbe daha sonra Maleyan'a varıncaya kadar yoluna devam etti ve Atlas Okyanusuyla karşılaşınca şöyle dedi: "Rabbim, şayet önümdeki şu deniz olmasaydı ben bu ülkede senin yolunda cihat etmek üzere devam edip gidecektim. "

 

Ukbe geri dönünce Bizanslılarla Berberilerin korkuya kapılarak yolundan kaçıştıkları görüldü. Dönüşü sırasında bugün ''Mau'l-Feres'' diye bilinen bir yerden geçti ve orada konakladı. Bu bölgede henüz su yoktu. Herkes susuzluktan kıvranıyordu, pek çok kişi neredeyse susuzluktan ölecekti. Ukbe iki rekat namaz kılıp Allah'a dua etti. O'nun bir atı ön ayaklarıyla yeri eşti, orada bir kaya parçası çıktı ve bu kaya parçasından su fışkırdı. Bunun üzerinde Ukbe herkese seslendi, onlar da gelip içmek için pek çok yer kazıp su çıkardılar ve bol bol içtiler. Bu bakımdan buraya (Atın suyu anlamına gelen) ''Mau'l-Feres'' adı verildi.

 

Ukbe Kayravan'dan sekiz gün uzaklıkta bulunan Tubna şehrine varınca arkadaşlarına -düşmana karşı elde etmiş olduğu zaferlere güvenerek ve artık kendisinden korkacak hiç kimsenin bulunmadığı zannıyla- grup grup ileriye geçmelerini emretti. Kendisi de az bir asker alarak durumunu görmek amacıyla Tehuza şehrine gitti. Bizanslılar beraberinde bulunan askerlerin az olduğunu görünce iştahlandılar, kalelerinin kapısını kapatıp O'na hakaretlerde bulundular ve O'nunla çarpıştılar. Ukbe onları İslam dinine girmeğe davet ettiyse de onlar bu teklifini kabul etmediler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

BERBERİ KÜSEYLE BİN KEMREM'İN UKBE'YE KARŞI İSYAN ETMESİ