İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

3. CİLT

 

MERVAN BİN HAKEM'E BEY'AT EDİLMESİ

 

HİCRİ 64.YIL

 

Bu yıl içerisinde Şam'da Mervan bin Hakem'e bey'at edildi.

 

Bu bey'at şöyle olmuştu: İbn ez-Zübeyr'e halifelik için bey'at edilince O da Ubeyde bin ez-Zübeyr'i Medine'ye, Fihli Abdurrahman bin Cahdem'i Mısır'a vali olarak tayin etmiş, diğer taraftan Ümeyyeoğulları ile Mervan bin Hakem'i Şam'a gitmek üzere Medine'nin dışına çıkartmıştı. Abdülmelik bin Mervan ise o sıralarda yirmi sekiz yaşında bulunuyordu. Husayn bin Numeyr ve beraberindekiler Şam'a varınca Mervan'a kendisi ile İbn ez-Zübeyr arasında olanları anlattı ve hem O'na, hem de Ümeyyeoğulları'na şunları söyledi: "Sizleri karışıklık içerisinde görüyoruz. Şam bölgesine girilmeden ve kör ve sağır bir fitne baş göstermeden önce başınıza emirinizi seçip tayin ediniz."

 

Mervan'ın görüşü İbn ez-Zübeyr'in yanına varıp halife olarak O'na bey'at etmesi şeklinde idi. Bu sırada İbn Ziyad Irak'tan gelmişti. Mervan'ın ne yapmak istediğini haber aldı ve O'na şunları söyledi: "Böyle bir şey yapmaktan, senin yerine ben utanırım. Sen Kureyş'in büyüğü ve efendisi olarak Ebu Hubeyb'in yanına gidecek ve O'na bey'at edeceksin öyle mi?" (Ebu Hubeyb ile İbn ez-Zübeyr'i kast ediyor, çünkü İbn ez-Zübeyr'in Hubeyb adında bir oğlu vardı ve O'nun adıyla künyelenirdi.) Mervan O'na: "İş işten geçmiş değildir." diye cevap verince, O, O'nunla birlikte Ümeyyeoğulları, onlara bağlı olanlar ayağa kalkıp bir araya geldiler, Yemen halkı da O'nun etrafında toplanınca Dımaşk'a doğru yola koyuldu. Yolda Mervan: "Henüz iş işten geçmiş değildir." deyip duruyordu. Dimaşk'a vardığında onların kendilerine namaz kıldırması ve insanlar bir halife etrafında birleşinceye kadar işlerini idare etmesi için Dehhak bin Kays'a bey'at ettiklerini gördü. Aynı zamanda Dehhak gizliden gizliye İbn ez-Zübeyr'e bey'at edilmesi için de propaganda yapıyordu.

 

Züfer bin Haris el-Külai Kınnesrin'de Nu'man bin Beşir de Hıms şehrinde İbn ez-Zübeyr adına bey'at alıyordu. Kelbli Hassan bin Malik bin Bahdel Filistin bölgesinde önce Muaviye'nin sonra da oğlu Yezid'in valisi idi. Hassan, Ümeyyeoğulları'nın taraftarı idi. Ürdün'e gitmiş ve Filistin'de kendisinin yerine Cüzamlı Ravh bin Zimba'ı vekil bırakmıştı. Fakat Natil bin Kays Ravh'a karşı ayaklanıp O'nu Filistin'den çıkartmış, daha sonra da İbn ez-Zübeyr'e bey'at etmişti.

 

Hassan ise Ürdün'de Ümeyyeoğulları'na bey'at edilmesi için propaganda yapıyordu. Ürdün halkına şöyle sordu: "İbn ez-Zübeyr ile Harre Vak'ası'nda öldürülenler hakkındaki fikriniz nedir?" Onlar: "Biz O'nun münafık olduğuna ve Harre'de öldürülenlerin Cehennem'de olacaklarına şahitlik ederiz." Hassan bu sefer şöyle sordu: "Peki, Yezid ve sizden Harre'de öldürülenler hakkındaki kanaatiniz hangi merkezdedir?" Onlar: "Bizler Yezid'in hak üzere olduğuna, bizden de öldürülenlerin Cennette olacağına şahitlik ederiz." dediler. Hassan bu sefer şunları söyledi: "Ben de şahitlik ederim ki, şayet Yezid ve taraftarları hak üzere idiyseler, bugün de aynı şekilde hak üzeredirler. Ve şayet İbn ez-Zübeyr ve taraftarları batıl üzere idiyseler, onlar bugün de aynı şekilde batıl üzeredirler." Bunun üzerine onlar: "Doğru söyledin." dediler ve şöyle devam ettiler: "Bizler de sana, sana muhalefet eden ve İbn ez-Zübeyr'e de itaat eden herkesle çarpışmak üzere bey'at ediyoruz. Şu şartla ki bizleri şu iki gençten uzak tutacaksın." (Onlar "şu iki genç" sözleriyle Yezid'in iki oğlu Abdullah ve Halid'i kast ediyorlardı.) "Çünkü biz herkes karşımıza yaşını başını almış birisini çıkartırken, onlara genç birisini takdim etmekten hoşlanamayız."

 

Daha sonra Hassan Dahhak'a bir mektup yazarak bu mektupta Ümeyyeoğulları'nı ve onların vermiş olduğu imtihanların güzelliğini göklere çıkartıyor, İbn ez-Zübeyr'i zemmediyor, iki halifeye karşı itaatsizlik ettiğini anlatıyordu. Aynı şekilde bu mektubunu halka karşı okumasını da emrediyordu. İkinci bir mektup daha yazarak onu Bağide adındaki elçisine teslim etti ve şöyle talimat verdi: "Eğer Dahhak benim mektubumu halka karşı okuyacak olursa mesele yok, aksi takdirde bu mektubumu halka karşı sen okuyacaksın. " Hassan aynı zamanda Ümeyyeoğulları'na da bir mektup yazarak onların, bu olayda hazır bulunmalarını istedi. Bağide gelip Dahhak'ın mektubunu Dahhak'a, Ümeyyeoğulları'nın mektubunu da onlara teslim etti. Cuma günü olunca Dahhak minbere çıktı. Bağide kendisine Hassan'ın mektubunu halka karşı okumasını hatırlattı. Dahhak ona: "Otur." dedi. Bağide İkinci ve üçüncü defa da kalktı, hatırlattı; fakat Dahhak ona her seferinde: "Otur." diyordu. Bu sefer Bağide yanındaki mektubu çıkararak halka karşı okudu. Bunun üzerine Velid bin Utbe bin Ebi Süfyan: "Hassan doğru söylemiş, İbn ez-Zübeyr de yalan söylemiştir." dedi ve İbn ez-Zübeyr'e hakaret etti.

 

Denildiğine göre Velid, Muaviye bin Yezid'in ölümünden sonra ölmüş ve bu sırada Gassanlı Yezid bin Ebi'l-Gams ile Kelbli Süfyan bin Ebred ayağa kalkmış, Hassan'ı tasdik etmiş ve İbn ez-Zübeyr'e hakaret etmişlerdi. Diğer taraftan Amr bin Yezid el-Hakemi ayağa kalkarak Hassan'a hakaret etmiş, İbn ez-Zübeyr' i ise övmüş, bunun üzerine Dahhak Velid ile Yezid bin Ebi'l-Gams ve Süfyan'ın yakalanarak hapsedilmesini emretmişti. Herkes birbirine karışınca Kelbliler de Amr bin Yezid el-Hakemi üzerine atılarak O'nu dövmeye başlamış ve elbiselerini de parçalamışlardı. Bu sırada Halid bin Yezid ayağa kalkmış, minberden iki basamak çıktıktan sonra halkı teskin etmişti. Dahhak minberden inip halka cuma namazını kıldırdıktan sonra saraya çekilmişti. Kelbliler gelip Süfyan'ı dışarı çıkarttılar. Gassanlılar da gelip Yezid'i dışarı çıkarttılar. Diğer taraftan Halid bin Yezid ile kardeşi Abdullah Kelbli dayıları ile birlikte geldiler, Velid bin Utbe'yi dışarı çıkarttılar. Şam halkı bugüne ''Birinci Ceyrun Günü'' adını veriyorlardı.

 

Daha sonra Dahhak mescide gidip orada oturdu ve Yezid bin Muaviye'den söz ederek O'na hakaret etti. Bunun üzerine Kelbli bir genç ayağa kalkarak elindeki sopayla O'na vurdu. Mescid içerisinde bulunanlar birbirlerine giriştiler ve kavgaya tutuştular. Kayslılar, İbn ez-Zübeyr'e bey'at edilmesi ve Dahhak' ın desteklenmesi için çağrıda bulunurken Kelbliler, Ümeyyeoğulları' na ve dolayısıyla da kız kardeşlerinin oğlu olması hasebiyle Halid bin Yezid'e bey'at etmeğe çağırıyorlardı.

 

Dahhak emirlik sarayına girmiş ve ertesi gün sabah namazına çıkmamıştı.

 

Ümeyyeoğulları'na haber gönderip özÜr beyan etti ve hoşlarına gitmeyecek herhangi bir şeyi istemediğini bildirdi. Ayrıca onlara Hassan'a mektup yazmalarını, kendisinin de O'na mektup yazacağını söyledi. Mektupta Hassan'a Ürdün'den çıkıp Cabiye'ye gitmesi söylenecek, kendileri de Dımaşk'tan çıkacak ve O'nunla birlikte Cabiye'de bir araya geleceklerdi. Orada da Ümeyyeoğulları'ndan birisine bey'at edilecek idi. Ümeyyeoğulları bu işe razı oldular ve bu konuda Hassan'a mektup yazdılar. Dahhak ve Ümeyyeoğulları Cabiye'ye doğru yola koyuldular. Sevr bin Ma'n es-Sülemı Dahhak'a gelerek şunları söyledi: "Sen bizleri. İbn ez-Zübeyr'e bey'at etmeye çağırdın, biz de bu şartla sana bey'at ettik. Böyle olduğu halde sen kalkıyorsun Kelbli olan bu adamın yanına gidiyor ve O'nun kız kardeşinin oğlu olan Halid bin Yezid'i vekil bırakıyorsun." Dahhak O'na: "Peki, doğru görüş nedir?" diye sorunca Sevr şu cevabı verdi:

 

"Doğru görüş, bizim şimdiye kadar izlemiş olduğumuz şeyi açıkça söylemen ve İbn ez-Zübeyr'e davet etmendir."

 

Bunun üzerine Dahhak beraberindekilerle birlikte geri dönüp Merc Rahit denilen yerde Dimaşk'ın yakınında konakladı. Diğer taraftan Ümeyyeoğulları, Hassan ve başkaları ise Cabiye'de toplanıp bir araya geldiler. Sekunlu Malik bin Hübeyre Halid bin Yezid'e taraftar iken Husayn bin Numeyr Mervan yanlısı idi. Malik Husayn'a şunları söyledi:

"Babası bizim aramızda doğmuş bulunan bir gence bey'at edelim mi? Bizim babasının yanındaki değerimizin ne olduğunu çok iyi biliyorsun. Yarın (Halid'i kast ederek) bu adam bizleri Arapların başına geçirecektir." Husayn O'na şöyle cevap verdi: "Hayır, Allah'a yemin ederim, Araplar bize yaşını başını almış birisini getirirken biz onlara nasıl gencecik bir adam teklif edebiliriz?" Bunun üzerine Malik: "Allah'a yemin ederim, sen Mervan'ı halifeliğe getirecek olursan o senin elindeki kamçıyı ve ayakkabındaki bir bağı bile kıskanacak ve gölgesinde barınacağın bir ağaç olarak devam edip gidecektir. Mervan hem aşiret sahibi hem de akrabaları aşiret olan bir kimsedir. O'na bey'at edecek olursanız bu aşiretlerin kölesi olursunuz. Fakat ben sizlere kız kardeşinizin oğlunu tavsiye ediyorum." Husayn ise şu karşılığı verdi: "Ben şöyle bir rüya gördüm: Gökten indirilmiş bir kandil vardı. Halifeliğe geçecek olan kimse bu kandili yakalamağa çalışıyordu. Mervan'dan başka hiç kimse onu yakalayamadı. Allah'a yemin ederim, biz O'nu halife yapacağız."

 

Cüzamlı Ravh bin Zimba ayağa kalkıp şöyle konuştu: "Ey halk! Siz Abdullah bin Ömer'den, onun sahabiliğinden ve İslam'daki geçmişinden söz ediyorsunuz. O gerçekten de sizin söylediğiniz gibidir. Fakat o zayıf bir kimsedir. Muhammed'in (S.A.V.) Ümmetinin işlerini üzerine alacak kimse ise zayıf olmamalıdır. Diğer taraftan sizler İbn ez-Zübeyr' den söz ediyorsunuz. O sözünü ettiğiniz gibidir. Resulullah (S.A.V.)'ın yakın dostunun oğludur. O iki kuşak sahibi olan kadının (Esma'nın) oğludur, fakat münafıktır. İki halifeye, yani hem Yezid'e hem Yezid'in oğlu Muaviye'ye itaatsizlik etmiş, kan akıtmış, Müslümanları bölmüştür. Muhammed'in (S.A.V.) işlerinin yönetimini eline alacak kimse münafık olmamalıdır. Mervan bin Hakem'e gelince: Allah'a yemin ederim, İslam'ın önüne çıkan her yolda mutlaka o da gitmiştir. Cemel gününde Ali bin Ebi Talib ile çarpışan odur. Bizim görüşümüz odur ki insanlar yaşlıya bey'at etsinler, küçükle de istişare etsinler." Ravh ''yaşlı'' ile Mervan'ı, ''küçük'' ile de Halid bin Yezidi kast ediyordu. Sonunda Mervan bin Hakem'e, daha sonra da Halid bin Yezid'e bey'at etmek konusunda görüş birliğine vardılar. Halid'den sonra ise Amr bin Said bin A-s'a bey'at etmeyi kararlaştırdılar. Şöyle ki Dimaşk emirliği Amr'ın, Hıms emirliği ise Halid bin Yezid'in olacaktı.

 

Hassan Halid'i yanına çağırtıp şöyle dedi: "Ey kız kardeşimin oğlu! Halk senin yaşının genç olması yüzünden sana bey'at etmek istemedi; fakat Allah'a yemin ederim ki ben halifeliğin yalnız senin ve senin soyundan gelecek olanların olmasını istiyorum. Ben Mervan'a ancak; sizin iyiliğiniz için bey'at ettim." Halid O'na şöyle karşılık verdi: "Hayır, sen bizi koruyamadın." Hassan da bunun üzerine: "Allah'a yemin ederim, ben sizleri korumaktan aciz düşmedim, fakat senin için uygun olan görüş benim görüşümdür." dedi.

 

Daha sonra Hicretin 64. yılı Zilkade ayının üçüncü günü (23 Haziran 684 M.) Mervan'a bey'at edildi. Mervan kendisine bey'at edildiğinde şu beyitleri okudu:

 

''Ben işin karıştığını görünce Gassan'ı ve Kelb'i kullandım; Güçlü adamlar olan sekseklileri Ve savaştan başkasını kabul etmeyen Taylıları. Bunlar mülkü hep gasben alırlar. Kays yaklaşırsa: "Yerinizde durun" de.''

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

MERC RAHİT VAK'ASI VE NU'MAN BİN BEŞİR İLE DAHHAK'IN ÖLDÜRÜLMESİ