İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih |
|
MERVAN BİN HAKEM'E
BEY'AT EDİLMESİ
HİCRİ
64.YIL
Bu
yıl içerisinde Şam'da Mervan bin Hakem'e bey'at edildi.
Bu
bey'at şöyle olmuştu: İbn ez-Zübeyr'e halifelik için bey'at edilince O da
Ubeyde bin ez-Zübeyr'i Medine'ye, Fihli Abdurrahman bin Cahdem'i Mısır'a vali
olarak tayin etmiş, diğer taraftan Ümeyyeoğulları ile Mervan bin Hakem'i Şam'a
gitmek üzere Medine'nin dışına çıkartmıştı. Abdülmelik bin Mervan ise o
sıralarda yirmi sekiz yaşında bulunuyordu. Husayn bin Numeyr ve
beraberindekiler Şam'a varınca Mervan'a kendisi ile İbn ez-Zübeyr arasında
olanları anlattı ve hem O'na, hem de Ümeyyeoğulları'na şunları söyledi:
"Sizleri karışıklık içerisinde görüyoruz. Şam bölgesine girilmeden ve kör
ve sağır bir fitne baş göstermeden önce başınıza emirinizi seçip tayin
ediniz."
Mervan'ın
görüşü İbn ez-Zübeyr'in yanına varıp halife olarak O'na bey'at etmesi şeklinde idi.
Bu sırada İbn Ziyad Irak'tan gelmişti. Mervan'ın ne yapmak istediğini haber
aldı ve O'na şunları söyledi: "Böyle bir şey yapmaktan, senin yerine ben
utanırım. Sen Kureyş'in büyüğü ve efendisi olarak Ebu Hubeyb'in yanına gidecek
ve O'na bey'at edeceksin öyle mi?" (Ebu Hubeyb ile İbn ez-Zübeyr'i kast
ediyor, çünkü İbn ez-Zübeyr'in Hubeyb adında bir oğlu vardı ve O'nun adıyla
künyelenirdi.) Mervan O'na: "İş işten geçmiş değildir." diye cevap
verince, O, O'nunla birlikte Ümeyyeoğulları, onlara bağlı olanlar ayağa kalkıp
bir araya geldiler, Yemen halkı da O'nun etrafında toplanınca Dımaşk'a doğru
yola koyuldu. Yolda Mervan: "Henüz iş işten geçmiş değildir." deyip
duruyordu. Dimaşk'a vardığında onların kendilerine namaz kıldırması ve insanlar
bir halife etrafında birleşinceye kadar işlerini idare etmesi için Dehhak bin
Kays'a bey'at ettiklerini gördü. Aynı zamanda Dehhak gizliden gizliye İbn
ez-Zübeyr'e bey'at edilmesi için de propaganda yapıyordu.
Züfer
bin Haris el-Külai Kınnesrin'de Nu'man bin Beşir de Hıms şehrinde İbn ez-Zübeyr
adına bey'at alıyordu. Kelbli Hassan bin Malik bin Bahdel Filistin bölgesinde
önce Muaviye'nin sonra da oğlu Yezid'in valisi idi. Hassan, Ümeyyeoğulları'nın
taraftarı idi. Ürdün'e gitmiş ve Filistin'de kendisinin yerine Cüzamlı Ravh bin
Zimba'ı vekil bırakmıştı. Fakat Natil bin Kays Ravh'a karşı ayaklanıp O'nu
Filistin'den çıkartmış, daha sonra da İbn ez-Zübeyr'e bey'at etmişti.
Hassan
ise Ürdün'de Ümeyyeoğulları'na bey'at edilmesi için propaganda yapıyordu. Ürdün
halkına şöyle sordu: "İbn ez-Zübeyr ile Harre Vak'ası'nda öldürülenler
hakkındaki fikriniz nedir?" Onlar: "Biz O'nun münafık olduğuna ve
Harre'de öldürülenlerin Cehennem'de olacaklarına şahitlik ederiz." Hassan
bu sefer şöyle sordu: "Peki, Yezid ve sizden Harre'de öldürülenler
hakkındaki kanaatiniz hangi merkezdedir?" Onlar: "Bizler Yezid'in hak
üzere olduğuna, bizden de öldürülenlerin Cennette olacağına şahitlik
ederiz." dediler. Hassan bu sefer şunları söyledi: "Ben de şahitlik
ederim ki, şayet Yezid ve taraftarları hak üzere idiyseler, bugün de aynı
şekilde hak üzeredirler. Ve şayet İbn ez-Zübeyr ve taraftarları batıl üzere
idiyseler, onlar bugün de aynı şekilde batıl üzeredirler." Bunun üzerine
onlar: "Doğru söyledin." dediler ve şöyle devam ettiler: "Bizler
de sana, sana muhalefet eden ve İbn ez-Zübeyr'e de itaat eden herkesle
çarpışmak üzere bey'at ediyoruz. Şu şartla ki bizleri şu iki gençten uzak
tutacaksın." (Onlar "şu iki genç" sözleriyle Yezid'in iki oğlu
Abdullah ve Halid'i kast ediyorlardı.) "Çünkü biz herkes karşımıza yaşını
başını almış birisini çıkartırken, onlara genç birisini takdim etmekten
hoşlanamayız."
Daha
sonra Hassan Dahhak'a bir mektup yazarak bu mektupta Ümeyyeoğulları'nı ve
onların vermiş olduğu imtihanların güzelliğini göklere çıkartıyor, İbn ez-Zübeyr'i
zemmediyor, iki halifeye karşı itaatsizlik ettiğini anlatıyordu. Aynı şekilde
bu mektubunu halka karşı okumasını da emrediyordu. İkinci bir mektup daha
yazarak onu Bağide adındaki elçisine teslim etti ve şöyle talimat verdi:
"Eğer Dahhak benim mektubumu halka karşı okuyacak olursa mesele yok, aksi
takdirde bu mektubumu halka karşı sen okuyacaksın. " Hassan aynı zamanda
Ümeyyeoğulları'na da bir mektup yazarak onların, bu olayda hazır bulunmalarını
istedi. Bağide gelip Dahhak'ın mektubunu Dahhak'a, Ümeyyeoğulları'nın mektubunu
da onlara teslim etti. Cuma günü olunca Dahhak minbere çıktı. Bağide kendisine
Hassan'ın mektubunu halka karşı okumasını hatırlattı. Dahhak ona:
"Otur." dedi. Bağide İkinci ve üçüncü defa da kalktı, hatırlattı; fakat
Dahhak ona her seferinde: "Otur." diyordu. Bu sefer Bağide yanındaki
mektubu çıkararak halka karşı okudu. Bunun üzerine Velid bin Utbe bin Ebi
Süfyan: "Hassan doğru söylemiş, İbn ez-Zübeyr de yalan söylemiştir."
dedi ve İbn ez-Zübeyr'e hakaret etti.
Denildiğine
göre Velid, Muaviye bin Yezid'in ölümünden sonra ölmüş ve bu sırada Gassanlı
Yezid bin Ebi'l-Gams ile Kelbli Süfyan bin Ebred ayağa kalkmış, Hassan'ı tasdik
etmiş ve İbn ez-Zübeyr'e hakaret etmişlerdi. Diğer taraftan Amr bin Yezid
el-Hakemi ayağa kalkarak Hassan'a hakaret etmiş, İbn ez-Zübeyr' i ise övmüş,
bunun üzerine Dahhak Velid ile Yezid bin Ebi'l-Gams ve Süfyan'ın yakalanarak
hapsedilmesini emretmişti. Herkes birbirine karışınca Kelbliler de Amr bin
Yezid el-Hakemi üzerine atılarak O'nu dövmeye başlamış ve elbiselerini de
parçalamışlardı. Bu sırada Halid bin Yezid ayağa kalkmış, minberden iki basamak
çıktıktan sonra halkı teskin etmişti. Dahhak minberden inip halka cuma namazını
kıldırdıktan sonra saraya çekilmişti. Kelbliler gelip Süfyan'ı dışarı çıkarttılar.
Gassanlılar da gelip Yezid'i dışarı çıkarttılar. Diğer taraftan Halid bin Yezid
ile kardeşi Abdullah Kelbli dayıları ile birlikte geldiler, Velid bin Utbe'yi
dışarı çıkarttılar. Şam halkı bugüne ''Birinci Ceyrun Günü'' adını
veriyorlardı.
Daha
sonra Dahhak mescide gidip orada oturdu ve Yezid bin Muaviye'den söz ederek
O'na hakaret etti. Bunun üzerine Kelbli bir genç ayağa kalkarak elindeki
sopayla O'na vurdu. Mescid içerisinde bulunanlar birbirlerine giriştiler ve
kavgaya tutuştular. Kayslılar, İbn ez-Zübeyr'e bey'at edilmesi ve Dahhak' ın
desteklenmesi için çağrıda bulunurken Kelbliler, Ümeyyeoğulları' na ve
dolayısıyla da kız kardeşlerinin oğlu olması hasebiyle Halid bin Yezid'e bey'at
etmeğe çağırıyorlardı.
Dahhak
emirlik sarayına girmiş ve ertesi gün sabah namazına çıkmamıştı.
Ümeyyeoğulları'na
haber gönderip özÜr beyan etti ve hoşlarına gitmeyecek herhangi bir şeyi
istemediğini bildirdi. Ayrıca onlara Hassan'a mektup yazmalarını, kendisinin de
O'na mektup yazacağını söyledi. Mektupta Hassan'a Ürdün'den çıkıp Cabiye'ye
gitmesi söylenecek, kendileri de Dımaşk'tan çıkacak ve O'nunla birlikte
Cabiye'de bir araya geleceklerdi. Orada da Ümeyyeoğulları'ndan birisine bey'at
edilecek idi. Ümeyyeoğulları bu işe razı oldular ve bu konuda Hassan'a mektup
yazdılar. Dahhak ve Ümeyyeoğulları Cabiye'ye doğru yola koyuldular. Sevr bin
Ma'n es-Sülemı Dahhak'a gelerek şunları söyledi: "Sen bizleri. İbn
ez-Zübeyr'e bey'at etmeye çağırdın, biz de bu şartla sana bey'at ettik. Böyle
olduğu halde sen kalkıyorsun Kelbli olan bu adamın yanına gidiyor ve O'nun kız
kardeşinin oğlu olan Halid bin Yezid'i vekil bırakıyorsun." Dahhak O'na:
"Peki, doğru görüş nedir?" diye sorunca Sevr şu cevabı verdi:
"Doğru
görüş, bizim şimdiye kadar izlemiş olduğumuz şeyi açıkça söylemen ve İbn
ez-Zübeyr'e davet etmendir."
Bunun
üzerine Dahhak beraberindekilerle birlikte geri dönüp Merc Rahit denilen yerde
Dimaşk'ın yakınında konakladı. Diğer taraftan Ümeyyeoğulları, Hassan ve
başkaları ise Cabiye'de toplanıp bir araya geldiler. Sekunlu Malik bin Hübeyre
Halid bin Yezid'e taraftar iken Husayn bin Numeyr Mervan yanlısı idi. Malik
Husayn'a şunları söyledi:
"Babası
bizim aramızda doğmuş bulunan bir gence bey'at edelim mi? Bizim babasının
yanındaki değerimizin ne olduğunu çok iyi biliyorsun. Yarın (Halid'i kast
ederek) bu adam bizleri Arapların başına geçirecektir." Husayn O'na şöyle
cevap verdi: "Hayır, Allah'a yemin ederim, Araplar bize yaşını başını
almış birisini getirirken biz onlara nasıl gencecik bir adam teklif edebiliriz?"
Bunun üzerine Malik: "Allah'a yemin ederim, sen Mervan'ı halifeliğe
getirecek olursan o senin elindeki kamçıyı ve ayakkabındaki bir bağı bile
kıskanacak ve gölgesinde barınacağın bir ağaç olarak devam edip gidecektir.
Mervan hem aşiret sahibi hem de akrabaları aşiret olan bir kimsedir. O'na
bey'at edecek olursanız bu aşiretlerin kölesi olursunuz. Fakat ben sizlere kız
kardeşinizin oğlunu tavsiye ediyorum." Husayn ise şu karşılığı verdi:
"Ben şöyle bir rüya gördüm: Gökten indirilmiş bir kandil vardı. Halifeliğe
geçecek olan kimse bu kandili yakalamağa çalışıyordu. Mervan'dan başka hiç
kimse onu yakalayamadı. Allah'a yemin ederim, biz O'nu halife yapacağız."
Cüzamlı
Ravh bin Zimba ayağa kalkıp şöyle konuştu: "Ey halk! Siz Abdullah bin
Ömer'den, onun sahabiliğinden ve İslam'daki geçmişinden söz ediyorsunuz. O
gerçekten de sizin söylediğiniz gibidir. Fakat o zayıf bir kimsedir.
Muhammed'in (S.A.V.) Ümmetinin işlerini üzerine alacak kimse ise zayıf
olmamalıdır. Diğer taraftan sizler İbn ez-Zübeyr' den söz ediyorsunuz. O sözünü
ettiğiniz gibidir. Resulullah (S.A.V.)'ın yakın dostunun oğludur. O iki kuşak
sahibi olan kadının (Esma'nın) oğludur, fakat münafıktır. İki halifeye, yani
hem Yezid'e hem Yezid'in oğlu Muaviye'ye itaatsizlik etmiş, kan akıtmış,
Müslümanları bölmüştür. Muhammed'in (S.A.V.) işlerinin yönetimini eline alacak
kimse münafık olmamalıdır. Mervan bin Hakem'e gelince: Allah'a yemin ederim,
İslam'ın önüne çıkan her yolda mutlaka o da gitmiştir. Cemel gününde Ali bin
Ebi Talib ile çarpışan odur. Bizim görüşümüz odur ki insanlar yaşlıya bey'at
etsinler, küçükle de istişare etsinler." Ravh ''yaşlı'' ile Mervan'ı,
''küçük'' ile de Halid bin Yezidi kast ediyordu. Sonunda Mervan bin Hakem'e,
daha sonra da Halid bin Yezid'e bey'at etmek konusunda görüş birliğine vardılar.
Halid'den sonra ise Amr bin Said bin A-s'a bey'at etmeyi kararlaştırdılar.
Şöyle ki Dimaşk emirliği Amr'ın, Hıms emirliği ise Halid bin Yezid'in olacaktı.
Hassan
Halid'i yanına çağırtıp şöyle dedi: "Ey kız kardeşimin oğlu! Halk senin
yaşının genç olması yüzünden sana bey'at etmek istemedi; fakat Allah'a yemin
ederim ki ben halifeliğin yalnız senin ve senin soyundan gelecek olanların
olmasını istiyorum. Ben Mervan'a ancak; sizin iyiliğiniz için bey'at
ettim." Halid O'na şöyle karşılık verdi: "Hayır, sen bizi
koruyamadın." Hassan da bunun üzerine: "Allah'a yemin ederim, ben
sizleri korumaktan aciz düşmedim, fakat senin için uygun olan görüş benim
görüşümdür." dedi.
Daha
sonra Hicretin 64. yılı Zilkade ayının üçüncü günü (23 Haziran 684 M.) Mervan'a
bey'at edildi. Mervan kendisine bey'at edildiğinde şu beyitleri okudu:
''Ben
işin karıştığını görünce Gassan'ı ve Kelb'i kullandım; Güçlü adamlar olan
sekseklileri Ve savaştan başkasını kabul etmeyen Taylıları. Bunlar mülkü hep
gasben alırlar. Kays yaklaşırsa: "Yerinizde durun" de.''
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
MERC RAHİT
VAK'ASI VE NU'MAN BİN BEŞİR İLE DAHHAK'IN ÖLDÜRÜLMESİ