İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih |
|
İBN HAZİM İLE
TEMİMOĞULLARI SAVAŞI
ve Çeşitli Olaylar
HİCRİ
65.YIL
Bu
yıl içerisinde Horasan'da İbn Hazim es-Sülemi ile Temimoğulları arasında savaş oldu.
Bunun sebebi şuydu: Horasan'da bulunan Temimoğulları orada bulunan Rabialara
karşı İbn Hazim'e yardımcı olmuşlardı. Bundan önce bu olaydan söz edilmişti.
Horasan'da olaylar sükunet bulunca İbn Hazim Temimoğulları'na ilgisiz kalmış,
kendi oğlu Muhammed'i Herat Valiliği'ne Bukeyr bin Vessac'ı ise güvenlik
kuvvetlerinin başına getirmiş, daha sonra onun yanına Utaridli Şemmas bin
Disar'ı vermişti. Oğlu Muhammed'in annesi Temimli idi. İbn Hazim
Temimoğulları'na bu şekilde ilgisiz kalınca bunlar oğlu Muhammed'in yanına
gittiler. İbn Hazm ise oğlu Muhammed'e Bukeyr ve Şemmas'a mektup yazarak
Temimoğulları'nın Herat'a girmesini yasaklamalarını istemişti. Şemmas
Temimoğulları'nın yanında yer alırken Bukeyr İbn Hazim'in emrine uyarak onları
alıkoymak istedi. Buna rağmen Temimliler Herat bölgesinde kaldılar. Bukeyr
Şemmas'a şöyle haber gönderdi: "Ben sana otuz bin veriyorum, sen de
Temimoğulları 'ndan her birisine gitmeleri şartıyla bin dirhem ver." Ancak
Temimoğulları bunu kabul etmediler ve Muhammed'i tuzağa düşürmek amacıyla
beklemeğe koyuldular. Muhammed avlanmak için çıktığında yakalayıp bağladılar. O
gece hep içki içtiler, küçük abdestlerini bozmak istediklerinde hep onun
üzerine yaptılar. Şemmas onlara şunları söyledi: "Madem bu noktaya kadar
geldiniz, sizden kamçılayarak öldürdüğü iki arkadaşınıza karşı onu
öldürünüz." Muhammed daha önce Temimlilerden iki kişiyi ölünceye kadar
kamçılatmıştı. Temimliler öldürmek isteyince Dablı Ceyhan bin Meşça'a onları
bunu yapmaktan alıkoymak istemiş ve kendisini Muhammed'in üstüne atmıştı. Ancak
Temimliler bunu kabul etmeyerek Muhammed'i öldürdüler. Daha sonra İbn Hazim bu
davranışından ötürü Ceyhan'a teşekkür etmiş ''Fertena günü'' öldürdüğü
kimselerle birlikte O'nu öldürmemişti. Muhammed'i öldürmeyi üzerine alan iki
kişiden birisinin adı Acele, diğerinin adı ise Kesib idi. İbn Hazim bu konuda
şunları söyledi: "Kesib'in kavmine kazandırdığı şey ne kadar kötüdür.
Acele de şerrin, kavmine daha bir aceleyle gelmesine sebep olmuştur."
Temimliler
Merv'e yöneldi ve başlarına Haris bin Hilal el-Kurayi'yi getirdiler. Büyük
çoğunluğu İbn Hazim ile savaşmak konusunda fikir birligine vardılar. Haris bin
Hilal beraberindekilerle birlikte iki yıl süreyle Abdullah bin Hazim'e karşı
savaştı. Savaş bu derece uzayınca Haris ortaya çıkıp İbn Hazim'e seslendi ve
şunları söyledi: "Aramızda savaş yeteri kadar uzadı. Niye hem benim
kavmimi, hem de kendininkini öldürüp duruyorsun? Haydi, çık önüme, kim diğerini
öldürürse arz onun olsun." İbn Hazim O'na: "Adalete uygun ve
insaflıca konuştun." diye karşılık verdi ve Haris'in karşısına çıktı,
birbirleriyle vuruştular ve birbirlerinin üzerine erkek develer gibi hücum
ettiler, fakat biri diğerinin hakkından gelemiyordu. Daha sonra İbn Hazim'in
gafletinden yararlanan Haris başına bir darbe indirdi ve Hazim'in başında
bulunan kürk başlığı yüzüne düştü. Bu arada Haris'in de atının dizginleri koptu
ve kılıcı elinden düştü. İbn Hazim atının boynuna kapanarak arkadaşlarının
yanına geri döndü. Ertesi gün erkenden savaşmağa devam ettiler. Bu kapışmanın
üzerinden böylece bir kaç gün geçtikten sonra her iki taraf da vuruşmaktan
usandığı için üç gruba ayrılıp dağıldılar, onlardan bir grup Bahlr bin Verka
ile birlikte NeysabUr'a, bir başka grup bir başka tarafa, Haris'in grubu ise
Merv er-Rüz'a doğru gitti. İbn Hazim Haris'i ''Melhame'' diye bilinen bir
kasabaya kadar takip etti. Haris ile birlikte on iki kişi vardı. Diğer
arkadaşları kendisini terk edip dağılmıştı. İbn Hazim, Haris'e yetiştiğinde
Haris ve arkadaşları harabe bir yerde bulunuyorlardı. İbn Hazim yaklaşınca
Haris arkadaşlarıyla birlikte onun karşısına çıktı. İbn Hazim'in bir kölesi
hamle yapıp Haris'e bir darbe indirdiyse de ona bir şey yapamadı. Haris
adamlarından birine: "Elimdeki kılıçla O'nun silahına karşı durmam, bana ağaç
cinsinden bir şey ver"
dedi,
o da kendisine hünnap ağacından bir sopa verdi. Haris, İbn Hazim'in kölesinin
üzerine hamle yaparak O'na bir darbe indirdi, köle ağır bir yara alarak yere
düştü. Daha sonra Haris, İbn Hazim'e şöyle dedi: "Sana ülkeyi bıraktığım
halde hala benden ne istiyorsun?" İbn Hazim, "Bir daha dönesin"
deyince Haris'in: "Hayır, dönmeyeceğim." diye cevap vermesi üzerine
O'nunla "Horasan'dan çıkması ve bir daha kendisiyle savaşmaması"
şartlarıyla barış yaptı. İbn Hazim O'na kırk bin dirhem verdi, Haris de İbn
Hazim'e sarayın kapısını açtı. İbn Hazim saraya girdi, Haris'e borcunu üzerine
aldığını söyledi ve uzun uzun konuştular.
İbn
Hazim'in başındaki yaranın üzerinden bir pamuk parçası uçunca Haris onu aldı ve
yerine koydu. İbn Hazim kendisine: "Bugünkü şu dokunman dünkü dokunmandan
daha yumuşak." deyince Haris kendisine şunları söyledi:
"Allah'a
ve sana karşı özür beyan ediyorum; fakat Allah'a yemin ederim, şayet üzengim
kesilmemiş olsaydı kılıç senin kafanı biçmiş olurdu."
Bu
konuda Haris bu beyitleri söylemiştir:
''Kolumun
kemiklerini yerinden aldı Rudeyni'nin seher vakti yaptığı hamle. İki yıl
süreyle gözümü yumduğum her yerde, Taş üzerindeki elim yastığım oldu. Elbisem
demirdi gözüm uyurken, Kılıcın ettiği yer de hatırımdaydı.''
ÇEŞİTLİ
OLAYLAR
Carif
taunu Basra'da Ubeydullah bin Ma'mer'in valiliği zamanında bu yıl olmuş ve pek
çok kişi ölmüştü. Ubeydullah'ın annesi de bu taundan ölmüştü. Kendisi emir
olduğu halde, annesini taşıyacak kimse bulunmamış ve sonunda ücretle taşıtmışlardı.
Bu
sene hac emirliğini Abdullah bin ez-Zübeyr yaptı. Medine Valisi Mus'ab, Küfe
Valisi ise İbn Muti' idi. Basra Valisi Mahzumlu Haris bin Rabia idi. Horasan'da
ise Abdullah bin Hazim vardı.
Sehmli
Abdullah bin Amr b. As bu sene vefat etti. Ömrünün son zamanlarında gözleri
görmez olmuştu. Vefat yeri Mısır'dır. O'nun 68 yılında vefat ettiği de
söylenmiştir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN ALTMIŞ
ALTINCI YILI OLAYLARI (M. 685-686)