İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

3. CİLT

 

İBNÜ'L-HANEFİYYE İLE İBN EZ-ZÜBEYR VE KUFE'DEN ORDUNUN YOLA ÇIKMASI

 

HİCRİ 66.YIL

 

Daha sonra İbn ez-Zübeyr, Muhammed bin el-Hanefıyye'yi beraberindeki ailesi fertleriyle, şiasıyla ve aralarında sahabiliği de olan Ebu Tufeyl Amir bin Vasile'nin de bulunduğu Kufe halkının ileri gelenlerinden on yedi kişiyle kendisine bey'atte bulunmak üzere çağırmış, onlar da kabul etmeyerek şöyle demişlerdi: "Bizler bütün ümmet bir araya gelmedikçe bey'at etmeyeceğiz."

 

Bunun üzerine İbn ez-Zübeyr, İbnü'l-Hanefıyye hakkında kötü konuşup yermeğe başladı. Kindeli Abdullah bin Hani bu konuda İbn ez-Zübeyr'e kaba konuşarak şöyle dedi: "Şayet sana ancak bizim bey'at etmeyişimiz zarar veriyorsa, şunu söyleyeyim ki, sana hiç bir zarar vermeyecek demektir. Bizim adamımız ise şöyle diyor: ''Eğer ümmetin tümü bana bey'at eder de Muaviye'nin kölesi Sa'ad bey'at etmeyecek olursa, ben bunu kabul etmeyeceğim.''" Abdullah'ın Sa'ad'ı özellikle zikretmesinin sebebi, İbn ez-Zübeyr'in adam gönderip O'nu öldürtmesiydi. Abdullah'ın bu şekilde konuşması üzerine İbn ez-Zübeyr O'na ve diğer arkadaşlarına hakaret etti ve yanından kovdu. İbnü'l-Hanefiyye'ye yaptıklarını anlattıkları zaman, onlara sabretmelerini emretti. İbn ezZübeyr de onlara ısrarda bulunmayı bıraktı.

 

Ancak Muhtar Kufe'ye egemen olduktan sonra şia İbnü'l-Hanefiyye'ye bey'at edilmesi için çağrıda bulununca bu sefer İbn ez-Zübeyr herkesin İbnü'lHanefiyye'yi kabul etmeğe birbirini çağıracağından korktuğu için, hem İbnü'lHanefiyye'ye, hem de arkadaşlarına kendisine bey'at etmeleri için ısrar etmeğe başladı. Onları alıp Zemzem'de hapsetti, öldürmekle ve yakmakla tehdit etti. Ayrıca kendisine bey'at etmeyecek olurlarsa yaptığı bu tehdidi kesinlikle uygulayacağına dair Allah'a yemin etti. Bu iş için de onlara belirli bir süre tanıdı.

 

İbnü'l-Hanefiyye ile birlikte olanların birisi Muhtar'a haber gönderip durumlarını bildirmesini teklif etti. Bunun üzerine İbnü'l-Hanefiyye konu ile ilgili olarak mektup yazdı ve ondan yardım istedi.

 

Muhtar İbnü'l-Hanefiyye'nin gönderdiği mektubu herkesin huzurunda okuduktan sonra şöyle dedi: "İşte sizin Mehdiniz, Peygamberinizin ehl-i beytinin has şahsı, şu anda koyunların kapatıldığı gibi kapatılmış bulunuyor, gece veya gündüz öldürülmeyi ya da yakılmayı bekliyorlar. Eğer onlara çok büyük ölçüde yardım etmeyecek olursam, Ebu İshak olmayayım. Eğer sel gibi atlıları peş peşe göndermeyecek olursam ve İbnü'l-Kahiliyye'nin başına musibet gelmeyecek olursa, ben Ebu İshak olmayayım. "

 

Muhtar İbnü'l-Kahiliyye sözleriyle İbn ez-Zübeyr'i kastediyor, çünkü İbn ez-Zübeyr'in dedesi olan Avvam'ın babasının annesi olan Zühre Amr'ın kızıdır. Amr ise Kahil bin Esed bin Huzeymeoğulları'ndandır.

 

Muhtarın bu konuşmasını işitenler ağlaşmağa ve: "Bizleri O'nun yanına gönder ve elini çabuk tut. " demeğe başladılar. Bunun üzerine Muhtar önce Ebu Abdullah el-Cedeli'yi güçlü kuvvetli yetmiş süvari ile birlikte gönderdi. Daha sonra Temimoğulları'ndan olan Zabyan bin Umare'yi dört yüz kişi ile birlikte gönderdi. Zabyan ile birlikte İbnü'l-Hanefiyye'ye verilmek üzere dört yüz bin dirhem de gönderdi. Diğer taraftan Ebu'l-Muammer'le yüz kişi, Hani bin Kays'la yüz kişi, Umeyr bin Tarık'la kırk kişi, Yunus bin İmran'la da kırk kişi gönderdi. Ebu Abdullah el-Cedeli Zatu Irk denilen yere vardı ve Umeyr ile YUnus seksen kişi ile birlikte gelinceye kadar onları bekledi. Böylece sayıları yüz elli kişiye vardı. Bu yüz elli kişiyi yanına alan Abdullah Mescid-i Haram'a gitti. Yanlarında sancaklar olduğu halde: "Ey Hüseyin'in intikamcıları!" diye seslenerek girdiler ve Zemzem'in yanına vardılar. Bu sırada İbn ez-Zübeyr onları yakmak üzere odunları hazırlamış bulunuyordu. Onlara tanımış olduğu sürenin bitmesine iki gün kalmıştı. Kapıyı kırıp İbnü'l-Hanefiyye'nin yanına girdiler ve O'ndan: "Sen bizi Allah'ın düşmanı İbn ez-Zübeyr ile baş başa bırak." diye rica ettilerse de İbnü'l-Hanefiyye onlara: "Ben Mescidu'l Haram'da çarpışılmasını helal kabul edemem." dedi. Bunun üzerine İbn ezZübeyr şöyle dedi: "Şu Haşebi (oduncu)'lere hayret ediyorum. Hüseyin'i ben öldürmüşüm gibi nara atıyorlar. Allah'a yemin ederim, O'nu öldürenleri elime geçirecek olsam kesinlikle öldürürüm."

 

Onlara Haşebiyye denilmesinin sebebi, Mekke'ye girdiklerinde Mescid-i Haram'da kılıç çekmekten hoşlanmadıkları için ellerinde odun parçalarının bulunmasıydı. Onlara Haşebiyye denmesinin sebebinin İbn ez-Zübeyr'in hazırlamış olduğu odunları almalarıdır da denilmiştir.

İbn ez-Zübeyr şöyle dedi: "Sizler hem Muhammed'i, hem de O'nunla birlikte olanları bey'at etmeden serbest bırakacağımı mı zannediyorsunuz?" elCedell O'na şöyle cevap verdi: "Evet, rüknün ve makamın Rabbi'ne yemin ederim, ya onları serbest bırakırsın yahut da seninle batıl peşinde olanların şüpheye düşmelerine sebebiyet verecek şekilde kılıçlarımızla savaşırız." İbnü'l-Hanefiyye arkadaşlarını alıkoyarak karışıklık çıkarmaktan sakındırdı.

 

Daha sonra askerlerin geri kalan kısmı yanlarında Muhtar'ın verdiği para olduğu halde Mekke'ye geldiler, Mescidü'l Haram'a girdiler. Tekbirler getirerek: "Ey Hüseyin'in intikamcıları, ey Hüseyin'in intikamcıları!" diye seslendiler. İbn ez-Zübeyr'in gözleri onlardan korktu. Muhammed bin el-Hanefiyye ve beraberindekiler Şi'bi Ali'ye gittiler, İbn ez-Zübeyr'e hakaretler yağdırıyorlardı. İbn ez-Zübeyr'e karşı çıkmak için Muhammed'den izin istedilerse de onlara istedikleri izni vermedi. Şi'bi Ali'de Muhammed'in etrafında dört bin kişi toplandı. Muhammed parayı onların arasında paylaştırdı. Böylece Küfe'den gelenler güçlendiler ve kendilerini korudular.

 

Fakat Muhtar öldürülünce durumları sarsıldı ve muhtaç düştüler. Bölge Muhtar'ın öldürülmesinden sonra sağlam bir şekilde İbn ez-Zübeyr'in eline geçmiş oldu. Bu sefer İbn ez-Zübeyr İbnü'l-Hanefiyye'ye haber gönderip O'na: "Ya bana bey'at edersin yahut da seninle çarpışırım." dedi. İbn ezZübeyr'in gönderdiği elçi Urve bin ez-Zübeyr idi. İbnü'l-Hanefiyye Urve'ye şöyle dedi: "Yazıklar olsun senin kardeşine! Allah'ı gazaba getiren şeylerde ne kadar ısrar ediyor ve senin bu kardeşin Allah'tan ne kadar gafildir!" Daha sonra İbnü'l-Hanefiyye arkadaşlarına şöyle dedi: "İbn ez-Zübeyr bizim üzerimize gelmek istiyor. Ben bırakıp gitmeyi arzu eden herkese izin veriyorum. Kesinlikle O'nu yermeyeceğiz ve kınamayacağız. Bense, Allah benimle İbn ezZübeyr'in arasında ayırıcı hükmünü verinceye kadar burada kalacağım. Zaten Hakk'ı batıldan ayıranların en hayırlısı O'dur."

 

Bunun üzerine Ebu Abdullah el-Cedeli ve başkaları ayağa kalkarak kendisinden ayrılmayacaklarını söylediler. Abdülmelik bin Mervan, Muhammed bin el-Hanefiyye'nin durumunu haber alınca O'na mektup yazdı ve "Yanına gelecek olursa kendisine iyilikte bulunacağını, arzu ederse işler düzene girinceye kadar Şam'da kalabileceğini" bildirdi. Bunun üzerine İbnü'l-Hanefiyye ve beraberindekiler çıkıp Şam'a gittiler. Ayrıca Küseyyir Azze de yola koyuldu. Küseyyir şu mısraları okuyordu:

 

''Ey hidayete ermişin oğlu, Mehdimiz, sen de hidayet buldun, Sen bizim razı olduğumuz kişisin, umudumuzsun. Sen Peygamber'den sonra en hayırlı kişinin oğlusun, Sen Hakk'ın İmamısın, hiç şüphemiz yok bunda. Ey Ali 'nin oğlu, düş önümüze; kim var Ali gibi?''

 

Muhammed Medyen'e varınca Abdülmelik'in Amr bin Said'e gadrini öğrendi. O bakımdan AbdÜımelik'in yanına gelmekten dolayı pişman oldu ve korkuya da kapıldı. Bu nedenle Eyle'de indi. Herkes Muhammed'in faziletinden, çokça ibadetinden, zühdünden ve güzel davranışlarından söz etmeğe başladı. Abdülmelik O'nun bu durumlarını işitince Şam'a gelmesine izin verdiği için pişman oldu. Muhammed'e şöyle yazdı: "Benim hakim olduğum bölgede, bana bey'atte bulunmayan bir kişi bulunamaz." Bunun üzerine Muhammed Şam'dan Mekke'ye geri döndü ve Şi'bi Ebi Talib'de yerleşti. İbn ezZübeyr O'na haber gönderip yanından gitmesini istedi. Ayrıca kardeşi Mus'ab bin ez-Zübeyr 'e mektup yazarak İbnü'l-Hanefiyye ile birlikte bulunan kadınları göndermesini emretti, o da kadınları gönderdi. Ebu't-Tufeyl Amir bin Vasile'nin hanımı da bunlar arasındaydı. Bu hanım İbn ez-Zübeyr'in yanına geldi. Bunun üzerine et- Tufeyl şu beyitlerin de yer aldığı bir şiir söyledi:

 

''Onu Mus'ab gönderdi, Ve Mus'ab bizi yordu. Sanki savaşabilecekmişiz gibi, Birliğin başını çekiyorum.''

 

İbn ez-Zübeyr, İbnü'l-Hanefiyye'ye Mekke'den gitmesi konusunda ısrar etti. İbnü'l-Hanefiyye ile birlikte olanlar İbn ez-Zübeyr ile çarpışmak için izin istediler, fakat onlara müsaade etmeyip şöyle dedi: "Allah'ım, sen İbn ezZübeyr'e zilletin ve korkunun elbisesini giydir. O'na ve taraftarlarına insanları koyunlar gibi güden kişiyi musallat et!"

 

Daha sonra İbnü'l-Hanefiyye oradan Taife gitti. İbn Abbas, İbn ezZübeyr'in yanına girdi ve oldukça ağır konuştu. Aralarında karşılıklı olarak bir konuşma geçti ki, onu burada kaydetmek hoşumuza gitmedi. İbn Abbas da Mekke'den çıkıp Taif'e O'nun yanına gitti, daha sonra orada vefat etti. İbnü'lHanefiyye dört tekbir alarak O'nun cenaze namazını kıldırdı. İbnü'l-Hanefiyye Taifde Haccac'ın İbn ez-Zübeyr'i muhasara etmesine kadar kaldı. Daha sonra Taif'den gelip Şi'b'e yerleşti. Haccac, O'nu AbdÜımelik'e bey'at etmek üzere çağırdıysa da herkes bey'at edip kabul edinceye kadar bey'at etmeyeceğini söyledi.

 

İbn ez-Zübeyr öldürülünce, İbnü'l-Hanefiyye Abdülmelik'e mektup yazarak hem kendisine, hem de beraberinde bulunanlara eman istedi. Haccac tekrar İbnü'l-Hanefiyye'ye bey'at etmesi için haber gönderdi. İbnü'l-Hanefiyye yine bey'at etmeyip şöyle dedi: "Ben AbdÜımelik'e mektup yazdım. O'nun cevabı bana geldikten sonra bey'at ederim."

 

Abdülmelik de Haccac'a bir mektup yazıp İbnü'l-Hanefiyye'ye iyi davranmasını tavsiye ettiğinden Haccac O'na ilişmedi. Daha sonra İbnü'l-Hanefiyye'nin elçisi geri döndü. O'nun gönderdiği elçi Ebu Abdullah el-Cedeli olup geri döndüğünde Abdülmelik'in eman verdiğini belirten ve İbnü'l-Hanefiyye'ye hakkının verilerek ailesine gerekli saygının gösterilmesini isteyen mektubunu getirmişti. Emanın gelmesinden sonra İbnü'l-Hanefiyye Haccac'ın yanına vardı ve Abdülmelik bin Mervan'a bey'at etti. İbnü'l-Hanefiyye Şam'a AbdÜımelik'in yanına gitti, ondan Haccac'ın kendisinin aleyhine kullanabileceği herhangi bir yol ve fırsat bırakmamasını istedi. Abdülmelik de Haccac'ın İbnü'l-Hanefiyye üzerindeki tahakkümünü kaldırdı.

 

Denildiğine göre İbn ez-Zübeyr İbn Abbas ile İbnü'l-Hanefiye'ye kendisine bey'at etmeleri için haber göndermiş, onlar da: "Hayır, bütün ümmet bir imam etrafında toplansın, ondan sonra bizler bey'at ederiz. Sen bir fitne içerisinde bulunuyorsun." diye karşılık vermişlerdi.

 

Bunun üzerine aralarında işler büyüdü, İbn ez-Zübeyr oldukça kızdı.

 

İbnü'l-Hanefiyye'yi Zemzem'de hapsederken İbn Abbas'ı da evinde sıkıştırmağa başladı ve ikisini de yakmak istedi. Bunun üzerine Muhtar daha önce sözünü ettiğimiz şekilde ordu gönderdi ve onların üzerinden İbn ez-Zübeyr'in baskılarını kaldırdı.

 

Fakat Muhtar'ın öldürülmesinden sonra İbn ez-Zübeyr onlara karşı daha bir güçlendi ve: "Bana komşuluk etmeyiniz." deyince ikisi de çıkıp Taif'e gittiler.

 

İbn Abbas oğlu Ali'yi Şam'da AbdÜımelik'in yanına gönderip şöyle dedi: "Amcamın çocuklarının beni beslemesi, Esedoğulları'ndan birinin beslemesinden daha hoştur." Burada İbn Abbas, amcasının oğulları ile Ümeyyeoğulları'nı kastediyor, çünkü Ümeyyeoğulları'nın tümü Abd Menaf'ın soyundandır. "Esedoğulları'ndan biri" sözleriyle de, İbn ez-Zübeyr'i kastediyor, çünkü İbn ez-Zübeyr, Esed bin Abduluz-za bin Kusayoğulları'ndandır.

 

Ali bin Abdullah bin Abbas AbdÜımelik'in yanına varınca adının ve künyesinin ne olduğunu sordu. Ali: "Adım Ali, künyem Ebu'l-Hasen'dir." diye cevap verince Abdülmelik şöyle dedi: "Bu isim ve bu künye benim askerlerim arasında bir araya gelemez. Sen Ebu Muhammed' sin. "

 

İbn Abbas Taif'e vardıktan sonra orada vefat etti ve İbnü'l-Hanefiyye O'nun namazını kıldırdı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HORASAN'DA KARIŞIKLIK