İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih |
|
İBNÜ'L-HANEFİYYE İLE
İBN EZ-ZÜBEYR VE KUFE'DEN ORDUNUN YOLA ÇIKMASI
HİCRİ
66.YIL
Daha
sonra İbn ez-Zübeyr, Muhammed bin el-Hanefıyye'yi beraberindeki ailesi fertleriyle,
şiasıyla ve aralarında sahabiliği de olan Ebu Tufeyl Amir bin Vasile'nin de
bulunduğu Kufe halkının ileri gelenlerinden on yedi kişiyle kendisine bey'atte
bulunmak üzere çağırmış, onlar da kabul etmeyerek şöyle demişlerdi:
"Bizler bütün ümmet bir araya gelmedikçe bey'at etmeyeceğiz."
Bunun
üzerine İbn ez-Zübeyr, İbnü'l-Hanefıyye hakkında kötü konuşup yermeğe başladı.
Kindeli Abdullah bin Hani bu konuda İbn ez-Zübeyr'e kaba konuşarak şöyle dedi:
"Şayet sana ancak bizim bey'at etmeyişimiz zarar veriyorsa, şunu
söyleyeyim ki, sana hiç bir zarar vermeyecek demektir. Bizim adamımız ise şöyle
diyor: ''Eğer ümmetin tümü bana bey'at eder de Muaviye'nin kölesi Sa'ad bey'at
etmeyecek olursa, ben bunu kabul etmeyeceğim.''" Abdullah'ın Sa'ad'ı özellikle
zikretmesinin sebebi, İbn ez-Zübeyr'in adam gönderip O'nu öldürtmesiydi.
Abdullah'ın bu şekilde konuşması üzerine İbn ez-Zübeyr O'na ve diğer
arkadaşlarına hakaret etti ve yanından kovdu. İbnü'l-Hanefiyye'ye yaptıklarını
anlattıkları zaman, onlara sabretmelerini emretti. İbn ezZübeyr de onlara
ısrarda bulunmayı bıraktı.
Ancak
Muhtar Kufe'ye egemen olduktan sonra şia İbnü'l-Hanefiyye'ye bey'at edilmesi
için çağrıda bulununca bu sefer İbn ez-Zübeyr herkesin İbnü'lHanefiyye'yi kabul
etmeğe birbirini çağıracağından korktuğu için, hem İbnü'lHanefiyye'ye, hem de
arkadaşlarına kendisine bey'at etmeleri için ısrar etmeğe başladı. Onları alıp
Zemzem'de hapsetti, öldürmekle ve yakmakla tehdit etti. Ayrıca kendisine bey'at
etmeyecek olurlarsa yaptığı bu tehdidi kesinlikle uygulayacağına dair Allah'a
yemin etti. Bu iş için de onlara belirli bir süre tanıdı.
İbnü'l-Hanefiyye
ile birlikte olanların birisi Muhtar'a haber gönderip durumlarını bildirmesini
teklif etti. Bunun üzerine İbnü'l-Hanefiyye konu ile ilgili olarak mektup yazdı
ve ondan yardım istedi.
Muhtar
İbnü'l-Hanefiyye'nin gönderdiği mektubu herkesin huzurunda okuduktan sonra
şöyle dedi: "İşte sizin Mehdiniz, Peygamberinizin ehl-i beytinin has
şahsı, şu anda koyunların kapatıldığı gibi kapatılmış bulunuyor, gece veya
gündüz öldürülmeyi ya da yakılmayı bekliyorlar. Eğer onlara çok büyük ölçüde
yardım etmeyecek olursam, Ebu İshak olmayayım. Eğer sel gibi atlıları peş peşe
göndermeyecek olursam ve İbnü'l-Kahiliyye'nin başına musibet gelmeyecek olursa,
ben Ebu İshak olmayayım. "
Muhtar
İbnü'l-Kahiliyye sözleriyle İbn ez-Zübeyr'i kastediyor, çünkü İbn ez-Zübeyr'in
dedesi olan Avvam'ın babasının annesi olan Zühre Amr'ın kızıdır. Amr ise Kahil
bin Esed bin Huzeymeoğulları'ndandır.
Muhtarın
bu konuşmasını işitenler ağlaşmağa ve: "Bizleri O'nun yanına gönder ve
elini çabuk tut. " demeğe başladılar. Bunun üzerine Muhtar önce Ebu
Abdullah el-Cedeli'yi güçlü kuvvetli yetmiş süvari ile birlikte gönderdi. Daha
sonra Temimoğulları'ndan olan Zabyan bin Umare'yi dört yüz kişi ile birlikte
gönderdi. Zabyan ile birlikte İbnü'l-Hanefiyye'ye verilmek üzere dört yüz bin
dirhem de gönderdi. Diğer taraftan Ebu'l-Muammer'le yüz kişi, Hani bin Kays'la
yüz kişi, Umeyr bin Tarık'la kırk kişi, Yunus bin İmran'la da kırk kişi
gönderdi. Ebu Abdullah el-Cedeli Zatu Irk denilen yere vardı ve Umeyr ile YUnus
seksen kişi ile birlikte gelinceye kadar onları bekledi. Böylece sayıları yüz
elli kişiye vardı. Bu yüz elli kişiyi yanına alan Abdullah Mescid-i Haram'a
gitti. Yanlarında sancaklar olduğu halde: "Ey Hüseyin'in
intikamcıları!" diye seslenerek girdiler ve Zemzem'in yanına vardılar. Bu
sırada İbn ez-Zübeyr onları yakmak üzere odunları hazırlamış bulunuyordu.
Onlara tanımış olduğu sürenin bitmesine iki gün kalmıştı. Kapıyı kırıp
İbnü'l-Hanefiyye'nin yanına girdiler ve O'ndan: "Sen bizi Allah'ın düşmanı
İbn ez-Zübeyr ile baş başa bırak." diye rica ettilerse de İbnü'l-Hanefiyye
onlara: "Ben Mescidu'l Haram'da çarpışılmasını helal kabul edemem."
dedi. Bunun üzerine İbn ezZübeyr şöyle dedi: "Şu Haşebi (oduncu)'lere
hayret ediyorum. Hüseyin'i ben öldürmüşüm gibi nara atıyorlar. Allah'a yemin
ederim, O'nu öldürenleri elime geçirecek olsam kesinlikle öldürürüm."
Onlara
Haşebiyye denilmesinin sebebi, Mekke'ye girdiklerinde Mescid-i Haram'da kılıç
çekmekten hoşlanmadıkları için ellerinde odun parçalarının bulunmasıydı. Onlara
Haşebiyye denmesinin sebebinin İbn ez-Zübeyr'in hazırlamış olduğu odunları
almalarıdır da denilmiştir.
İbn
ez-Zübeyr şöyle dedi: "Sizler hem Muhammed'i, hem de O'nunla birlikte
olanları bey'at etmeden serbest bırakacağımı mı zannediyorsunuz?" elCedell
O'na şöyle cevap verdi: "Evet, rüknün ve makamın Rabbi'ne yemin ederim, ya
onları serbest bırakırsın yahut da seninle batıl peşinde olanların şüpheye
düşmelerine sebebiyet verecek şekilde kılıçlarımızla savaşırız."
İbnü'l-Hanefiyye arkadaşlarını alıkoyarak karışıklık çıkarmaktan sakındırdı.
Daha
sonra askerlerin geri kalan kısmı yanlarında Muhtar'ın verdiği para olduğu
halde Mekke'ye geldiler, Mescidü'l Haram'a girdiler. Tekbirler getirerek:
"Ey Hüseyin'in intikamcıları, ey Hüseyin'in intikamcıları!" diye
seslendiler. İbn ez-Zübeyr'in gözleri onlardan korktu. Muhammed bin
el-Hanefiyye ve beraberindekiler Şi'bi Ali'ye gittiler, İbn ez-Zübeyr'e hakaretler
yağdırıyorlardı. İbn ez-Zübeyr'e karşı çıkmak için Muhammed'den izin
istedilerse de onlara istedikleri izni vermedi. Şi'bi Ali'de Muhammed'in
etrafında dört bin kişi toplandı. Muhammed parayı onların arasında paylaştırdı.
Böylece Küfe'den gelenler güçlendiler ve kendilerini korudular.
Fakat
Muhtar öldürülünce durumları sarsıldı ve muhtaç düştüler. Bölge Muhtar'ın
öldürülmesinden sonra sağlam bir şekilde İbn ez-Zübeyr'in eline geçmiş oldu. Bu
sefer İbn ez-Zübeyr İbnü'l-Hanefiyye'ye haber gönderip O'na: "Ya bana
bey'at edersin yahut da seninle çarpışırım." dedi. İbn ezZübeyr'in
gönderdiği elçi Urve bin ez-Zübeyr idi. İbnü'l-Hanefiyye Urve'ye şöyle dedi:
"Yazıklar olsun senin kardeşine! Allah'ı gazaba getiren şeylerde ne kadar
ısrar ediyor ve senin bu kardeşin Allah'tan ne kadar gafildir!" Daha sonra
İbnü'l-Hanefiyye arkadaşlarına şöyle dedi: "İbn ez-Zübeyr bizim üzerimize
gelmek istiyor. Ben bırakıp gitmeyi arzu eden herkese izin veriyorum.
Kesinlikle O'nu yermeyeceğiz ve kınamayacağız. Bense, Allah benimle İbn ezZübeyr'in
arasında ayırıcı hükmünü verinceye kadar burada kalacağım. Zaten Hakk'ı
batıldan ayıranların en hayırlısı O'dur."
Bunun
üzerine Ebu Abdullah el-Cedeli ve başkaları ayağa kalkarak kendisinden
ayrılmayacaklarını söylediler. Abdülmelik bin Mervan, Muhammed bin
el-Hanefiyye'nin durumunu haber alınca O'na mektup yazdı ve "Yanına
gelecek olursa kendisine iyilikte bulunacağını, arzu ederse işler düzene
girinceye kadar Şam'da kalabileceğini" bildirdi. Bunun üzerine
İbnü'l-Hanefiyye ve beraberindekiler çıkıp Şam'a gittiler. Ayrıca Küseyyir Azze
de yola koyuldu. Küseyyir şu mısraları okuyordu:
''Ey
hidayete ermişin oğlu, Mehdimiz, sen de hidayet buldun, Sen bizim razı
olduğumuz kişisin, umudumuzsun. Sen Peygamber'den sonra en hayırlı kişinin
oğlusun, Sen Hakk'ın İmamısın, hiç şüphemiz yok bunda. Ey Ali 'nin oğlu, düş
önümüze; kim var Ali gibi?''
Muhammed
Medyen'e varınca Abdülmelik'in Amr bin Said'e gadrini öğrendi. O bakımdan
AbdÜımelik'in yanına gelmekten dolayı pişman oldu ve korkuya da kapıldı. Bu nedenle
Eyle'de indi. Herkes Muhammed'in faziletinden, çokça ibadetinden, zühdünden ve
güzel davranışlarından söz etmeğe başladı. Abdülmelik O'nun bu durumlarını
işitince Şam'a gelmesine izin verdiği için pişman oldu. Muhammed'e şöyle yazdı:
"Benim hakim olduğum bölgede, bana bey'atte bulunmayan bir kişi
bulunamaz." Bunun üzerine Muhammed Şam'dan Mekke'ye geri döndü ve Şi'bi
Ebi Talib'de yerleşti. İbn ezZübeyr O'na haber gönderip yanından gitmesini
istedi. Ayrıca kardeşi Mus'ab bin ez-Zübeyr 'e mektup yazarak İbnü'l-Hanefiyye
ile birlikte bulunan kadınları göndermesini emretti, o da kadınları gönderdi.
Ebu't-Tufeyl Amir bin Vasile'nin hanımı da bunlar arasındaydı. Bu hanım İbn
ez-Zübeyr'in yanına geldi. Bunun üzerine et- Tufeyl şu beyitlerin de yer aldığı
bir şiir söyledi:
''Onu
Mus'ab gönderdi, Ve Mus'ab bizi yordu. Sanki savaşabilecekmişiz gibi, Birliğin
başını çekiyorum.''
İbn
ez-Zübeyr, İbnü'l-Hanefiyye'ye Mekke'den gitmesi konusunda ısrar etti.
İbnü'l-Hanefiyye ile birlikte olanlar İbn ez-Zübeyr ile çarpışmak için izin
istediler, fakat onlara müsaade etmeyip şöyle dedi: "Allah'ım, sen İbn
ezZübeyr'e zilletin ve korkunun elbisesini giydir. O'na ve taraftarlarına
insanları koyunlar gibi güden kişiyi musallat et!"
Daha
sonra İbnü'l-Hanefiyye oradan Taife gitti. İbn Abbas, İbn ezZübeyr'in yanına
girdi ve oldukça ağır konuştu. Aralarında karşılıklı olarak bir konuşma geçti
ki, onu burada kaydetmek hoşumuza gitmedi. İbn Abbas da Mekke'den çıkıp Taif'e
O'nun yanına gitti, daha sonra orada vefat etti. İbnü'lHanefiyye dört tekbir
alarak O'nun cenaze namazını kıldırdı. İbnü'l-Hanefiyye Taifde Haccac'ın İbn
ez-Zübeyr'i muhasara etmesine kadar kaldı. Daha sonra Taif'den gelip Şi'b'e
yerleşti. Haccac, O'nu AbdÜımelik'e bey'at etmek üzere çağırdıysa da herkes bey'at
edip kabul edinceye kadar bey'at etmeyeceğini söyledi.
İbn
ez-Zübeyr öldürülünce, İbnü'l-Hanefiyye Abdülmelik'e mektup yazarak hem
kendisine, hem de beraberinde bulunanlara eman istedi. Haccac tekrar
İbnü'l-Hanefiyye'ye bey'at etmesi için haber gönderdi. İbnü'l-Hanefiyye yine
bey'at etmeyip şöyle dedi: "Ben AbdÜımelik'e mektup yazdım. O'nun cevabı
bana geldikten sonra bey'at ederim."
Abdülmelik
de Haccac'a bir mektup yazıp İbnü'l-Hanefiyye'ye iyi davranmasını tavsiye ettiğinden
Haccac O'na ilişmedi. Daha sonra İbnü'l-Hanefiyye'nin elçisi geri döndü. O'nun
gönderdiği elçi Ebu Abdullah el-Cedeli olup geri döndüğünde Abdülmelik'in eman
verdiğini belirten ve İbnü'l-Hanefiyye'ye hakkının verilerek ailesine gerekli
saygının gösterilmesini isteyen mektubunu getirmişti. Emanın gelmesinden sonra
İbnü'l-Hanefiyye Haccac'ın yanına vardı ve Abdülmelik bin Mervan'a bey'at etti.
İbnü'l-Hanefiyye Şam'a AbdÜımelik'in yanına gitti, ondan Haccac'ın kendisinin
aleyhine kullanabileceği herhangi bir yol ve fırsat bırakmamasını istedi.
Abdülmelik de Haccac'ın İbnü'l-Hanefiyye üzerindeki tahakkümünü kaldırdı.
Denildiğine
göre İbn ez-Zübeyr İbn Abbas ile İbnü'l-Hanefiye'ye kendisine bey'at etmeleri
için haber göndermiş, onlar da: "Hayır, bütün ümmet bir imam etrafında
toplansın, ondan sonra bizler bey'at ederiz. Sen bir fitne içerisinde
bulunuyorsun." diye karşılık vermişlerdi.
Bunun
üzerine aralarında işler büyüdü, İbn ez-Zübeyr oldukça kızdı.
İbnü'l-Hanefiyye'yi
Zemzem'de hapsederken İbn Abbas'ı da evinde sıkıştırmağa başladı ve ikisini de
yakmak istedi. Bunun üzerine Muhtar daha önce sözünü ettiğimiz şekilde ordu
gönderdi ve onların üzerinden İbn ez-Zübeyr'in baskılarını kaldırdı.
Fakat
Muhtar'ın öldürülmesinden sonra İbn ez-Zübeyr onlara karşı daha bir güçlendi
ve: "Bana komşuluk etmeyiniz." deyince ikisi de çıkıp Taif'e
gittiler.
İbn
Abbas oğlu Ali'yi Şam'da AbdÜımelik'in yanına gönderip şöyle dedi:
"Amcamın çocuklarının beni beslemesi, Esedoğulları'ndan birinin
beslemesinden daha hoştur." Burada İbn Abbas, amcasının oğulları ile
Ümeyyeoğulları'nı kastediyor, çünkü Ümeyyeoğulları'nın tümü Abd Menaf'ın
soyundandır. "Esedoğulları'ndan biri" sözleriyle de, İbn ez-Zübeyr'i
kastediyor, çünkü İbn ez-Zübeyr, Esed bin Abduluz-za bin Kusayoğulları'ndandır.
Ali
bin Abdullah bin Abbas AbdÜımelik'in yanına varınca adının ve künyesinin ne
olduğunu sordu. Ali: "Adım Ali, künyem Ebu'l-Hasen'dir." diye cevap
verince Abdülmelik şöyle dedi: "Bu isim ve bu künye benim askerlerim
arasında bir araya gelemez. Sen Ebu Muhammed' sin. "
İbn
Abbas Taif'e vardıktan sonra orada vefat etti ve İbnü'l-Hanefiyye O'nun
namazını kıldırdı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA