DEVAM: 10. KADER
HAKKINDA BİR BAB
حَدَّثَنَا
عَلَى بْنُ
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا
أَبُو معاوية.
حَدَّثَنَا
داود بْنُ
أبِي هند،
عَنْ عمر وبنُ
شعيب، عَنْ
أبِيه، عَنْ جده،
قَالَ: - خرج
رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلمْ
عَلَى أصحابه
وهم يختصمون
فِيْ القدر.
فكأنما يفقأ
فِيْ وجهه حب
الرمان من
الغضب.
فَقَالَ
((بهَذَا
أمرتم أو لهَذَا
خلقتم؟
تضربون
القُرْآَن
بعضه ببعض. بهَذَا
هلكت الأمم
قبلكم)). قَالَ:
فَقَالَ
عَبْد اللَّه
بْنُ عُمَرو:
مَا غبطت نفسي
بمجلس تخلفت
فيه عَنْ
رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلمْ مَا
غبطت نفسي
بذلك المجلس
وتخلفي
عَنْهُ.
فِيْ
الزوائد:
هَذَا إسناد
صحيح، رجاله
ثقات.
Şuayb r.a.’den,
babası Muhammed b. Abdillah r.a.’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ashabı
Kiram r.a., kader meselesini tartışırken; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem onların yanına aniden geldi. Tartıştıklarını anlayınca öfkesinden
(mübarek) yüzünde nar tanesi yarılmış gibi kıpkırmızı oldu. Biraz sonra onlara
dedi ki: «Bununla mı emrolundunuz veya bunun için mi yaratıldınız? Kur'an'ın
bir kısım ayetlerini diğer bir kısım ayetleriyle vuruşturuyorsunuz. Siz'den
önceki ümmetler ancak bu tip (lüzumsuz) tartışma ile helak oldular. »
Ravi (Muhammed)
dediki: (Babam) Abdullah bin Amr şöyle söyledi: «Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem’in (bazı) meclislerinden nefsimin beni geri bıraktığını beğenirdim.
Hele bu meclisten beni geri bıraktığını çok beğendim. »
Not : Zevaid’de
şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadı sahih ve ravileri de sika zatlardır.
BUHARİ HADİS’İ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
AÇIKLAMA: İnsanlar geçmişten beri Tahrif amacı dışında Tevrat ve İncil’deki hikaye
ve hükümlerdeki anlamadıkları yerleri yorumlamış, kendilerine göre boşluk
doldurmuşlardır.
Müslümanlar
şunu bilir ki Kur’an ve Sünnet’te kendisine gereken bilgi verilmiştir,
fazlasını aramak boştur, sapıklığa götürür. İşte Nebi s.a.v. Ashab-ı kiram’a
bunu bildirmiştir.
Sahabe’nin en
önemli özelliklerinden birisi; emre sadece itaat eder, soru sormaz, yüz
ekşitmez, kafasında kurarak din’e sokmaya çalışmazdı. İşte bu yüzden Sahabe’nin
uygulaması İcma’ çok büyük bir delildir. Bir konuda İcma’ –i sahabe varsa O
yapılır.
Kader hakkında
insan’a çok bilgi verilmiştir, kader’in Allah C.C. tarafından herşey’den önce
yazıldığı ve değişmez olduğu, meydana gelen küçük büyük her durum’un kader
olduğu ve yazan Allah’tan başka melekler ve Nebiler dahil hiç kimsenin
bilmediği bize verien bilgilerdendir. Buna iman edip Allah’a kulluk ekseninde
bir hayat sürdürmekten başka işler araştırmalar boştur. Allah ve Onun
bildirmesiyle Resulü bize nasıl bir itikad ve amel çizgisinde olmamız
gerektiğini bize bildirmiş iken kişi’nin kendisi için imtihan niteliğinde olan
gizleri araştırması onu ancak saptırır. Uzay, zaman, yıldızlar, gezegenler, gök
taşları, yer küre, atmosfer, hayvanlar ve cinler; işte bunlar ve benzerleri
içlerinde insanın ulaşıp faydalanabileceği yada
faydalı sanıp zarar gçreceği bir çok sırlar var. Hepsi insan ömrünü
aşacak derecede uzun zaman harcamayı gerektirecek kadar derindir. İnsan
yaradılış gayesi olan Allah ibadet’i terk edip bunlara dalar ve kendini önemli
bir şey yapar sanır. İnsanlar arasında iltifat ta görebilir. İnsan’ı ölçü alan
kişi bu şekilde devam eder ve öldüğünde belki bir köşede ismi anılır, ancak
sonuçta ibadeti ve itikadı ile Allah’ın karşısına çıkar. Cehennemlik olduğu
bize bildirilen nice insan vardır ki insanlara çok büyük fayda vermişlerdir.
Kişi Allah’a kul olur, sonra Müslümanlara Allah rızası için faydalı olur. İşte
bu kişi kazanır. (Mahir)