DEVAM: 11. RESUL-İ
EKREM S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ - ABDULLAH BİN MES'UD
حَدَّثَنَا
عَلِيّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
إِدْرِيسَ،
عَنْ الحَسَنِ
بْنُ
عُبَيْدِ
اللَّهِ،
عَنْ إِبْرَاهِيْمَ
بْنُ
سُوَيْدٍ،
عَنْ عَبْد الرَّحْمَن
بْنُ
يَزِيْدُ،
عَنْ عَبْد
اللَّهِ،
قَالَ:
-
قَالَ لِي
رَسُولُ
اللَّهِ صَلى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلمْ
((إِذْنُكَ
عَلَى أَن تَرْفَعَ
الحِجَابَ
وَأَنْ
تَسْمَعَ
سِوَادِي
حَتَّى
أَنْهَاكَ)).
Abdullah İbni
Mes'ud r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
kendisine şöyle buyurmuştur:
‘’(Ey Abdullah)
Ben seni men edinceye kadar (müsaade almadan) odamın kapısının örtüsünü kaldırabilir
ve sırrımı işitebilirsin!’’
AÇIKLAMA:
Müslim'in Selam
kitabının 6'ncı babına aldığı hadisin metni şöyledir:
''Ben seni men
edinceye kadar kapımın örtüsünü kaldırman ve sırrımı işitmen için sana izin
veriyorum.''
Müslim'in bazı
nushalarında 'Tesmaa' işitmen fiili yerine 'Testemia'. dinlemen.fiili
bulunuyor. Tabii Resulullah'ın sırrını dinleyebilmek, işitebilmekten daha
önemlidir.
Metinde geçen
"Sivad» kelimesi lugatta karaltı, kalıb ve şahıs anlamına gelir. Bu kökten
alınan müsavede: iki şahsın baş başa verip gizli konuşmalarıdır. Burada
"Sivad'' ile sır manasının kasdedildiği hususunda alimler ittifak
halindedirler.
Hadis, İbn-i
Mes'ud r.a.'ın Nebi'in yanındaki itibar ve itimadını bildirmektedir.
Esved bin Yezid
en-Nahai diyorki: Ebu Musa el-Eş'ari'den şöyle işittim: Ben ve kardeşim
Yemen'den
Medine'ye geldiğimizde Nebi'in durum ve davranışlarını tetkik etmek üzere bir
süre bekledik. En çok vakıf olduğumuz husus İbn-i Mes'ud'un Resulullah'ın hane halkından
birisi olmasıdır. Çünkü Resuhillah'ın huzuruna daima İbn-i Mes'ud ile anası
Ümm-i Abd'in girdiğini göruyorduk.
İbn-i Mes'ud,
Nebi'in odasına girer, ayakkabısını giydirir, beraberinde ve gerektiğinde
önünde yürürdü. Nebi, boy abdestini aldığı zaman İbn-i Mes'ud O'nu beklerdi.
Müslim şarihi
Nevevi der ki: Bu hadis, bir eve girmenin serbest olduğuna dair görülen alamete
dayanarak; oraya girmenin caiz oldUğuna delalet eder. O halde büyük devlet
adamları olsun, başka kimseler olsun, yanlarına girmenin muayyen kişiler,
zümreler veya bilumum halk için serbest olduğunu gösterir bir belirti bulunduğu
takdirde bu' belirtiye dayanarak izin istemeden onların yanına girmek caizdir.
Keza; kişi; hizmetçileri, köleleri, cariyeleri, büyük çocukları ve ev halkı ile
kendisi arasında böyle bir alamet koyduğu zaman hüküm aynıdir. Serbestlik
alameti olunca izinsiz girilebilir. Aksi takdirde izin almadan odasına
girilemez.