DEVAM: 11. RESUL-İ
EKREM S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ - HASAN VE HÜSEYİN R.A.
حَدَّثنَا
الحَسَن بْن
عَلِيّ
الخلال، وعلي
بْن المنذر،
قَالاَ:
حَدَّثنَا
أَبُو غسان. حَدَّثنَا
أسباط بْن
نصر، عَنْ السدي،
عَنْ صبيح،
مولى أُمّ
سلمة، عَنْ
زَيْد بْن
أرقم؛ قَالَ:
-
قَالَ رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلمْ: لعلي
وفاطمة
والحَسَن
والحُسَيْن
((أَنَا سلم
لمن سالمتم،
وحرب لمن حاربتم)).
Zeyd bin Erkam r.a.’den
rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin radiyallahu
anhum’a hitaben şöyle buyurdu :
*Sizlerin, barış
halinde bulunduğunuz kimse ile bende barış halinde olurum ve harp halinde
bulunduğunuz kimse ile ben de harp halinde olurum.*
AÇIKLAMA:
Hasan ve
Hüseyin r.a.'ın menkıbelerinin çoğu müşterek olduğu
için müellif bu iki za;tın faziletine dair hadisleri bir başlık altında topladı.
Müslim, ilk
hadisi 4 sened ile Sahih'inde rivayet etmiştir, Ebu Hureyre r.a.'den rivayet
ettiği metinlerden birisi 'biraz uzuncadır. Bu rivayet şöyledir:
Ebu Hureyre r.a.'den
rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir:
"Nebi
s.a.v. (bir kere) gündüz bir ara (evinden) çıkıp ne o bana, ne de ben ona bir
şey söylemiyerek Kaynuka'
çarşısına varıncaya kadar (yürüdü,) Sonra dönüp Fatime
r.anha'nın evinin önünde bir kenara oturdu ve (Hz.
Hasan'ı kasdederek) :
- Küçük! Orda mısın, küçük orda mısın? diye
sordu. Fatime r.anha çocuğun
hemen evden çıkmasını biraz durdurdu. Bu esnada ya çocuğu giydiriyordu,
yahut saçını başım yıkayıp tarıyordu, sanıyorum. Sonra çocuk koşarak geldi.
Nebi s.a.v. çocuğu kucakladı ve öptü. Daha sonra:
**AlIah'ım! Sen bu çocuğu sev, bunu seveni de sev.**
Müslim'in şarihi Nevevi, bu hadisi
açıklarken ondan istifade edilen hususları şöyle sıralar:
Çocukları iyi
giyindirmenin, temizlemenin, saçlarını taramanın, özellikle büyük adamların
yanına gidecekleri zaman üst ve başlarının tertemiz tutulmasının müstehap olduğu,
Nebi'in çarşıya gidip dolaşması, Fatime'nin
evinin önünde bir tarafa oturması, çocukla şakalaşması ve onu kucaklaması ile Nebi'in yüce bir tevazua sahip olduğu,
Resul-i
Ekrem'in ahlakı ile ahlaklanmak durumunda olan mu'minIerin bu örnek tavazudan
ders alması için ışık tuttuğu,
Çocuklan öpmek,
kucaklamak ve onlarla şakalaşmanın müstehap olduğu
anlaşılıyor.
Erginlik çağına
varmış olan iki erkeğin kucaklaşması ve birbirinin boynuna sarılması mes'elesi hususunda ise alimler
arasında ihtilaf vardır. Şöyle ki :
Muhamm d İbn-i Sirin, Abdullah İbn-i Avn, Ebu Hanife ve Muhammed,
kucaklaşmanın mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bunların delili Tirmizi'nin rivayet edip Hasen
olduğunu söylediği Enes bin Malik'in hadisidir. Enes r.a. diyor ki: Bir adam,
Nebi s.a.v.'e:
Biz müslümanlardan birisi mu'min
kardeşine veya bir dostuna rastlayınca ona hürmeten eğilmeli midir? diye sordu. ResüI-i Ekrems.a.v.
:
- "Hayır! diye cevap verdi. Adam:
- Onu kucaklayıp öpmeli midir? diye
sorunca ResuluIlah:
- "Hayır», diye cevap verdi. Bu defa soru sahibi:
- Musafaha (tokalaşma) etmeli mi? dedi. Resulullah:
- "Evet'', diyerek musatahayı
uygun buldu.
Diğer tarafta Şa'bi, Ebu Miclez,
Lahik bin Humeyd, Amr İbn-i Meymun,
Esved İbn-i Hilal ve Ebu Yusuf, kucaklaşmada bir beis yoktur, demişlerdir. Bu
görüş Hz. Ömer'den de nakledilmiştir. Onlarındelili
şu hadistir:
"Ca'fer bin Ebi Talib demiştir ki: Biz Habeşistan'dan döndüğümüzde Nebi
s.a.v. beni kucakladı." Bu hadisin de ravileri
tamamen sika'dır. Tahavi: Bir çok
sahabi'nin bir biriyle kucaklaştıklarını rivayet
ederek onların bu hareketleri kucaklaşmanın mübahlığı
hakkmda Nebi'den rivayet edilen hadislerin
kucaklaşmasının yasaklanmasına dair olan hadislerden sonra olduğuna delalet
eder, diyor. İki erkeğin giyinmiş kuşanmış vaziyette iken kucaklaşması Hanefi
mezhebine göre caizdir.
Kitabü'I-Edeb'de inşaaIlah bu hususta daha geniş izahat verilecektir.
Sahih-İ
Müslim'in Ebu Hureyre'den
rivayet ettiği ve yukarıya tercemesini aldığımız
hadiste Nebi'in Hüseyin'i öptüğü bildiriliyor. İbn-i Maceh'in Ya'la bin Mürre'den rivayet
ettiği 144 nolu hadistede
aynı durum belirtiliyor.
Hanefi
mezhebinin büyük fıkıhçılarından olan ,Ebu'l-Leys-i Semerkandi «Camiu's-Sağir» şerhinde öpme mes'elesini şöyle izah etmiştir:
Öpmek; ta'zim, şefkat, rahmet, şehvet ve muhabbet için, olmak
üzere 5 çeşittir,
1) Ta'zim için öpmek: Mu'min'in
saygı değer gördüğü zatların elini öpmesi gibi.
2) Şefkat için
öpmek; çocuğun kendi baba ve anasını öpmesi gibi.
3) Merhamet
için öpmek; Baba ve ananın kendi çocuğunun yanağını öpmesi gibi.
4) Şehvet için
öpmek; kişinin eşinin ağzını öpmesi gibi.
5) Mahabbet için öpmek, kardeşlerin birbirlerinin yanağını
öpmesi gibi.
Bazı fıkıh alimleri bu çeşitlere dini öpmek çeşidini de ilave
etmişlerdir. Bu da Hacer-l Esved'i
öpmektir.
Öpmenin cevazı
hususunda bir çok hadis varid
olmuştur. Ancak bu hadisler saygı ve ikram için olan öpme çeşitleri ile
yorumlanmıştır. Şehvet maksadı ile olursa caiz değildir. Yalnız eşlerinki
caizdir.
Hadiste geçen
«Hasan ve Hüseyin'i seven .. »
cümleleri Resul-i Ekrem ile torunları arasında ittihad
ve bütünlüğü ifade eder. Nebi'in birer parçası
oldukları için onları sevmek Nebi'i sevmek
oluyor. Ve onlara buğzetmek Nebi'e buğzetmek sayılıyor.
Sindi bu hadisi
açıklarken diyor ki: Hadis, Hasan ve Hüseyin'i sevmenin farz olduğunu, onsuz
imanın tamamlanmadığını belirtiyor. Çünkü Nebi'i
sevmenin hükmü budur. Nebi'i sevmek de onları
sevmekle kayıtlanmıştır. Kişi, onları sevmedikçe Nebi'i
sevmiş sayılamaz.
144 nolu hadiste geçen «Hüseyin
bendendir. Ben de Hüseyin'denim., ifadesi ile Resul-i
Ekrem, kendi zatı ile Hüseyin arasındaki ittihad,
birlik ve bütünlüğü kasdediyor'. Tek vücud halinde bulundukları için her birisi diğerinin bir
parçasıdır, denilebilir.
Hadisteki
«Hüseyin Asbat'tan bir sıbt'tır,. cümlesinde geçen sıbt: torun demektir. Bu cümle, Nebi ile Hüseyin'in tek vücüd olduğunu teyid için
kullanılmıştır. Bu cümlenin, Hüseyin'in Resül-i
Ekrem'e torun olmaya layık ve takdire şayan bir şahsiyet olduğunu beyan etmek
için getirilmiş olduğu muhtemeldir.
Sıbt: Kabile manasında da kullanılmıştır. Burada bu
mananın murad olduğunu söyleyenler de vardır. Buna
göre maksad, Hz. Hüseyin'in nesIinin
devam edip çoğalacağını bildirmektir.
Sıbt: Ümmet anlamında da kullanılmıştır. Burada bu
mana da düşünülebilir. Yani Hüseyin hayır sıfatlarının tümünde kemale erdiği
için kendi başına bir ümmettir. Nitekim Nahl
suresinin 120'nci ayetinde Allah İbrahim (Aleyhisselam)'ın bir ümmet olduğunu şöyle beyan buyurmuştur:
«Şüphesiz
İbrahim hak din'e yönelen, Allah'a itaata devam eden,
bütün hayırlı vasıfları şahsında taplıyan bir ümmet
idi. Hiç bir zaman Allah'a ortak koşanlardan olmadı.»
Ravi Ya'la bin Murre es-Sakafi Ebu'i-Murazim Sahabidir.
İbn-i Siyabe künyesi ile
tanınmıştır. Hudeybiye ve Hayber
seferinde bulunmuştur. Kendisinden bir miktar hadis rivayet edilmiştir. Ravileri, oğulları Abdullah ve Osman'dır.