DEVAM: 12. HARİCİLER
HAKKINDAKİ HADİSLER
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
يَزِيدُ بْنُ
هَارُونَ.
أَنْبَأَنَا
مُحَمَّد
بْنُ
عَمْرِو،
عَنْ أَبِي سَلَمَةَ؛
قَالَ:
-
قُلْتُ لأَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ:
هَلْ سَمِعْت
رَسُولَ
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
يَذْكُرُ فِي
الْحَرُوِرِيَّةِ
شَيْئاً؟
فَقَالَ:
سَمِعْتهُ
يَذْكُرُ
قَوْماً يَتَعَبْدونَ
((يَحْقِرُ
أَحَدُكُمْ
صلاتَهُ مَعَ
صلاتِهِمْ،
وَصَوْمَهُ
مَعَ صَوْمِهِمْ.
يَمْرُقُونَ
مِنَ
الدِّينِ
كَمَا
يَمْرُقُ
الْسَّهْمُ
مِنَ
الرَّمِيَّةِ.
أَخَذَ
سَهْمَهُ
فَنَظَرَ فِي
نَصْلِهِ
فَلَمْ يَرَ
شَيَئْاً. فَنَظَرَ
فِي
رِصَافِةِ
فَلَمْ يَرَ
شَيْئاً. فَنَظَرَ
فِي قَدْحِهِ
فَلَمْ يَرَ
شَيْئَاً.
فَنَظَرَ فِي
الْقُذَذِ
فَتَمَارَى
هَلْ يَرَى شَيْئَاً
أَمْ لاَ)).
Ebu Seleme
r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben Ebu Said-i
Hudri r.a.’a :
Sen! Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Haruralılar hakkında bir şey anlattığını işittin
mi? diye sordum.Bunun üzerine Ebu Said:
Resulullah
s.a.v.’in külfetle ibadet eden bir kavmi (şöyle) zikrettiğini (bizzat) işittim,
dedi:
«Siz'den her
hangi birisi (türüyecek olan) o kavmin namazlarının yanında kendi
namazını,onların oruçlarının yanında kendi orucunu küçük görecektir. Onlar okun
av'dan (delip) çıktığı gibi din'den çıkacaklar.Okun sahibi (avı delip geçen)
okunu alır (tetkik eder) okunun demirine bakar (kan namına) bir şey
göremez.Okun kirişine bakar, orada bir şey göremez.Sonra ağaç kısmına bakar,
oradada bir şey göremez. Bundan sonra yelelerine bakar, bunda da (kan izinden)
bir şey görüp görmiyeceğinden şüphelenir.»
AÇIKLAMA:
Hariciler
hakkındaki bu hadisi az bir lafız farkı ile Buhari de Alametü'n-Nübüvvet,.
babında yine Ebu Said-i Hudri r.a.'den rivayet etmiştir. Hadiste haricilerin
İslamiyetten hızla çıkmaları en beliğ bir mürekkeb teşbih ile ifade edilm{ştir.
Hadiste tasvir edildiği gibi bir ok hızla ava girip öte tarafından çıkar, öyle
bir sür'attle hedefini delip geçiyor ki ok'un hiç bir tarafında kan izine
rastlanmıyor: Nasl denilen demir kısmına, demirin geçirildiği yer üzerinde
sarılan ve Rısaf denilen kirişlere, Kıdıh denilen ağaç parçasına ve Kuzez
denilen yeleler bölümüne bakılır, bir bir tetkik edilir, hiç birisi üzerinde en
ufak bir kan izi görülmez. Ok'a benzetilen Hariciler de İslamiyete hızla girip
çıkarlar. Onların ruhunda ve şuurunda müslümanlığın feyizli nurundan hiç bir
esere rastlanmaz. Teşbihin mürekkep oluşu, Haricilerin, tasvir edilen halleri
ile birlikte ok'a ve gözler önüne serilen durumuna benzetilmesinden ve ok'un
parçalarının bir bir zikredilmesinden meydana gelir.
Hadis,
Haricilerin kendilerini ibadete zorladıklarını ve aşırı derecede şeklen namaz
ve oruçla meşgul olduklarını belirtir. Bir mucize olan bu haber aynen tahakkuk
etti. Şöyle ki:
Hariciler
içinde, secde etmekten alınları yara olanları, gece namaz kılmaktan, gündüz
oruç tutmaktan bitab düşenleri pek çoktu. Durmadan Kur'an okuyorIardı. Ama.
Kur'an'ı yanlış tefsir ettikleri için fikir ve inanç bakımından sapık
olduklarından yaptıkları ibadetin hiç bir değeri yoktu. Dinin özünü ve
mahiyetini ters anladıkları için batıl inançları onları felakete sürükledi.