SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

MUKADDİME

<< 186 >>

DEVAM: 13. CEHMİYYE'NİN İNKAR ETTİĞİ ŞEYLERİN BEYANI BABI

 

حَدَّثنَا مُحَمَّد بْن بشار. حَدَّثنَا أَبُو عَبْد الصمد، عَبْد العزير بْن عَبْد الصمد. حَدَّثنَا أَبُو عمرأَن الجوني، عَنْ أَبِي بكر بْن عَبْد اللَّه بْن قيس الأشعري، عَنْ أبيه؛ قَالَ:

 - قَالَ رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلمْ: ((جنتان من فضة، أَنيتهما وما فيهما. وجنتان من ذهب، أَنيتهما وما فيهما. وما بين القوم وبين أَن ينظروا إِلَى ربهم تبارك وتعالى إِلاَّ رداء الكبرياء عَلَى وجهه فِي جنة عدن)).

 

Abdullah bin Kays (Ebu Musa) el-Eşari r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu,demiştir :

 

'' Kabları ve bütün eşyaları gümüşten olan iki cennet vardır. Ve kabları ile bütün eşyaları altından olan iki cennet daha vardır. Adn (adlı) Cennet ehli ile bunların Rabları Tebareke ve Teala’ya bakmaları arasında, Allah’ın zatı üzerindeki azamet ve Kibriya ridaından başka bir engel yoktur. ''

 

 

AÇIKLAMA:

 

Buhari, hadisi Rahman suresine ait bölümde ve Tevhid 24 aynı raviden nakletmiş, Müslimde İman kitabının 76. babında aynı raviden nakletmiştir. Taberi ve İbn-i Ebi Hatim'in rivayet ettikleri bir hadise göre, altından olan iki cennet Mukarrabin içindir ve gümüş Cennet de Eshab-ı Yemin içindir. Kastalani Tevhid kitabındaki hadisini açıklarken diyor ki :

 

Ahmed ile Tirmizi'nin Ebü Hureyre'den rivayet ettikleri ve İbn-i Hibban tarafından sahih olduğu beyan edilen bir hadise göre Ebu Hureyre r.a. Resül-i Ekrem'e Cennet'in yapısını soruyor. Nebi s.a.v. de;

 

Cennet yapısının altın ve gümüş kerpiçlerden olduğunu bildiriyor. Bu hadis, açıklamasını yaptığımız hadislere görünüşte uymamaktadır. Çünkü, açıklamakta olduğumuz hadislerin görünüşe göre iki Cennet sırf altından; ve iki Cennet de sırf gümüştendir. Görülen zahiri çelişkiye şöyle cevap verilmiştir:

 

Açıklamakta olduğumuz hadisler Cennet'in yapısı değil, içindeki eşyalar hakkındadır. Ebu Hureyre'den rivayet edilen hadis ise Cennet'in içindeki eşyalar değil, yapısı hakkındadır.

 

Kastalani daha sonra şöyle söyler:

 

Hadis, müteşabih çeşidindendir. Çüiıkü Allah hakkında metinde kullanılan 'Vech'  = yüz,. ve 'Rida' =Belden yukarı giyilen elbise,. bildiğimiz manasıyla düşünülemez. Bu durumda ya bunun izahı ehline bırakılır veyahut te'vil edilir:

 

Mesela Rida kelimesi Allah'ın Kibriya ve azameti anlamında kullanılmıştır. Çünkü elbise, ötesinde kalan eşyanın görülmesine mani olduğu gibi Kibriya ve azarnet vasfı da insanların izin verilinceye kadar gücü yetmeyecek olan gözlerinin Allah'ı görmesine engel olur. Allah, insanların gözlerini ve kalpIerini kuvvetlendirmeyi dilediği zaman kibriya ve azamet perdesini aralar' ve cemalini sevdiği. kullarına seyrettirir. Ebu'l-Abbas el-Kurtubi de Rida'nın azamet'den kinaye olduğunu söylemiştir.

 

Nevevi de, şöyle söyler:

 

AIimler Resulullah s.a.v.'in araplarla konuşurken meramını onların seviyesine göre ve anlayabilecekleri sözlerle ifade buyururdu. Rahat ve iyi anlasınlar diye bazen çeşitli rnecazları ve istianeleri kullanırdı. İşte burada kıyamet günü Cennet ehlinin Allah Taala'yı görmelerine engel olaii' maninin kalkmasıni, Ridanın kaldırılması şeklinde ifade buyurmuştur, derler.

 

Hadisin zahirine göre Cennet-i Adn, ehIi kibriya ve azarnet perdesi engeliyle Allah'ı görmiyeceklerdir. Kastalani'nin El-Kevaakib'den naklen verdiği cevap şöyledir:

 

«Hadis Cennet ehlinin Allah'a bakmalarının çok yakın olduğunu, zira azamet perdesinin aslında bakmaya mani olmadığını ve bu perdenin aralanmasıyla Cennet ehlinin Allah'ı görmelerine hiç bir engel bulunmadığını ifade etmiş oluyor.

 

Hafız İbn-i Hacer de verilen cevabı özetlerken şunu söyler:

 

Kısacası, Allah'ı görmeye tek engel kibriya ridasıdır. Allah bu ridayı aralama lütfunu bahşedince; Cennet ehli O'nun cemalini seyretmeye kavuşacaklardır. Mu'minler Cennetteki mevkilerinde yerleşince Allah'ın azamet ve kibriyasının mu'minler üzerindeki heybeti olmasaydı Allah'ı görmelerine hiç bir engel bulunmazdı. Allah Teala onlara ikram etmeyi dilediği zaman ilahi heybete karşı dayanma gücünü lütfeder, ve cemalini onlara seyrettirir.

 

Kastalani bundan sonra diyor ki :

 

Velhasıl kıyamet günü bütün erkek ve kadınlar mahşerde Allah'ı göreceklerdir. Ehl-i Sünnet'in bir kısmı: Münafıklar, diğer bir kısmı; Kafirler de Allah'ı mahşerde görecekler, sonra onlara ebedi hasret olsun diye bir daha göremiyeceklerdir, demişlerdir.

 

Cennet'te Allah'ı görme mes'elesine gelince, bütün Nebiler, sıddiklar, Ümmet-i Muhammediyye'nin bütün erkekleri için Allah'ı görme nimetinin ikram edileceğine Ehl-i Sünnet icma' etmişlerdir. Ümmet-i Muhammediyye'den kadınların Allah'ı görüp görmemeleri Ehl-i Sünnet alimleri arasında ihtilaf konusudur. Bazı alimler konu hakkında varid olan nassların genelliğine bakıp kadınların da Allah'ı göreceklerini veya bayram günleri kadınlara da bu nimetin verileceğini söylemişlerdir. Çünkü Darekutni'nin Enes r.a.'den rivayet ettiği merfu' bir hadiste Kurban ve Ramazan bayramlarında mu'min olan kadınların da Allah'ı görecekleri ve erkek mu'minlerden Allah'ı en az görenlerin her Cuma günü O'nun cemaliyle müşerref olacakları bildirilmiştir.

 

Ehl-i Sünnet alimlerinin diğer bir kısmı da mu'min kadınların Allah'ı görmiyeceklerini, zira konu hakkında varid olan hadisIerde kadınların görmesine aid bir sarahat olmadığını söylemişlerdir.