SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

MUKADDİME

<< 189 >>

DEVAM: 13. CEHMİYYE'NİN İNKAR ETTİĞİ ŞEYLERİN BEYANI BABI

 

حَدَّثنَا مُحَمَّد بْن يَحْيَى. حَدَّثنَا صَفْوَانُ بْن عِيسَى، عَنْ ابْن عَجْلاَنَ، عَنْ أَبِيْهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ:

 - قَالَ رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلمْ: ((كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ بِيَدِهِ قَبْلَ أَن يَخْلُقَ الْخَلْقَ: رَحْمَتِي سَبَقَتْ غَضَبِي)).

 

Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur:

 

Rabbınız, mahlukatı yaratmadan önce, kendi (kudret) eliyle kendi zatı üstüne:

 

‘‘ Benim rahmetim gazabıma sebkat etti.> (vaadını) yazdı.’’

 

 

BU HADİS’İN BUHARİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN

 

 

AÇIKLAMA:

 

Buhari, hadisi «Bed'ul-Halk» kitabının baş kısmında ve «Tevhid» kitabının ı5'inci babında yine Ebu Hureyre r.a.'den rivayet etmiştir. Bu rivayetlerde metnin baş kısmı:

 

«Allah mahlukatı yarattığı zaman kendi uluhiyetine ait olmak üzere de bir kitabını yazdı. (Zatına ait ahidıeri, içine alan) bu kitabın ilmi de Arş'ın fevkinde O'nun nezdindedir.» şeklinde terceme edilebilir. Metnin son kısmı da şöyledir.

 

«Şüphesiz benim rahmetim gazabıma galebe eder.»

 

Bazı rivayetlerde de «TağIibu» yerine «Ğalebet,) kullanılmıştır. Yani mudari' fi'li yerine mazi fiil gelmiştir.

 

Hadiste geçen «Kendi eli iIe» tabiri müteşabihlerdendir. Miftahu'l¬Hace» müeIlifi: «EI, Allah'ın sıfatlarındandır, keyfiyeti bizce mechüldür. Bunu kudret ile te'vil etmiyoruz. Bu sıfat Cehmiyye'nin görüşünü reddeder» diyor.

 

Ehl-i Sünnet alimlerinin bir kısmı El'i kudret ile te'vil ederler.

 

«Zatı üzerine yazdı. .. » bölümü Kastalani: Yani kaleme yazma emrini verdi, diye açıklar.

 

Miftahü'l-Hace yazarı ise: Yani kesin ahid ve misak ile üzerine aldı, diye yorumlar.

 

Metinde geçen «Ğazab»dan maksad O'nun gereği olan azabı, gazaba uğrayana ulaştırmaktır. Çünkü rahmetin gazabı geçmesi veya onu yenmesi bu iki mefhumun kullara ilişkisi itibari iledir. Zira rahmet Allah'ın zatının gereğidir. Yani kulun hayrat işlemesine bağlı değildir. Sırf ilahi lütuf ile meydana gelebilir. Fakat gazab öyle değildir. Ondan önce kulun bir günah işlemiş olması gerekir. Bu sebeple rahmet gazabı geçmiş veya yenmiş denilir.

 

Turbeşti de şöyle söylemiştir:  Rahmetin gazabı geçmiş olmasından halkın rahmetten alacağı hissenin gazabdan alacağı paydan daha çok olduğu, hak edilmeden rahmetin onlara bahşedildiği ve gazabın hak edilmeden kimseye verilmediği anlaşılıyor. Nitekim görüldüğü gibi rahmet, cenin'e süt emen çocuğa, sütten kesilen yavruya ve gelişme çağında olup henüz erginlik çağına ermemiş olan insanlara da ikram ediliyor. Halbuki onlardan hiç bir ibadet ve taat henüz sadır olmuş değildir.

Diğer taraftan insan oğlundan günahlar, ilahi öfkeyi mücip olumsuz hareketler ve durumlar zuhur etmedikçe bir gazaba uğramaları söz konusu değildir.

 

EI-Masabih yazarı da, Gazab: Allah'ın azab dilemesidir. Rahmet de O'nun sevab dilemesidir. Sıfatlar galebe etmek ile vasıflanmazlar. Bir sıfat diğer bir sıfatı geçmez. Hadiste rahmetin gazabi geçmesi mecazidir. Rahmet ve gazab sıfatı zatiyyeden değil, sıfat-ı filiyyeden de olabilir. Buna göre rahmet: Sevab ve ihsan olur. Gazab da: İntikam ve azab olur. Böyle tarif edilince galebe etme durumu te'vile muhtaç değildir. Yani ilahi rahmet, ilahi gazabtan fazladır, denmiş olur.

 

Tıybi de hadisin son bölümü En'am suresinin 12'nci ayetinde geçen  Va'd etmek yönünden onlara behemhal rahmet etmeyi gerekli kıldı. Nazm-ı Celil'in bir te'yidi ve örneğidir. Rahmet konusunda hal böyle iken gazab ve ikabı gerektiren suçlara ait böyle kesin bir azab misakı yoktur. Allah keremi ile dilerse afv buyurur, diyor. Kastalani cild, 7 sf: 7