DEVAM: 6 – ABDEST’İN
SEVABINI BEYAN BAB’I
حَدَّثنَا
سُوَيْد بْن
سَعِيْد.
حَدَّثنِي حفص
بم ميسرة.
حَدَّثنِي
زَيْد بْن
أسلم، عَن عطاء
بْن يسار، عَن
عَبْد اللَّه
الضابحي،
-
عَن رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
قَالَ ((من
توضأ فمضمض
واستنشق،
خرجت خطاياه
من فيه وأنفه.
فإِذَا غسل
وجهه خرجت خطاياه
من وجهه،
حَتَّى يخرج
من يحي أشفار
عينيه. فإِذَا
غسل يديه خرجت
خطاياه من
يديه. فإِذَا
مسح برأسه
خرجت من رأسه،
حَتَّى تخرج
من أذنيه.
فإِذَا غسل
رجليه خرجت
خطاياه من رجليه
حَتَّى تخرج
من تحت أظفار
رجليه. وكانت
صلاته، ومشيه
إِلَى المسجد
نافلة)).
Abdullah
(Abdurrahman) es-Sünabihi r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
‘‘Abdest alarak
mazmaza ve istinşak eden kimse'nin ağzından ve burnundan (bu iki organla
işlediği) hataları çıkıp gider. Yüzünü yıkadığı zaman da onun yüzünden, hatta
iki göz kapak kenarlarının altından hataları çıkar. Ellerini (ve kollarını)
yıkadığı vakit (elleriyle işlediği) hataları
ellerinden çıkar. Başını mesh ettiği zaman (başı ile işlediği) hataları
başından, hatta kulaklarından çıkar, gider. Ayaklarını yıkadığı zaman (ayakları
ile işlediği) hataları ayaklarından hatta ayak tırnaklarının altından çıkar.
Onun kıldığı namaz ve mescide kadar yürümesi de nafile (fazla) olur.’’
AÇIKLAMA:
Müslimde
Taharet kitabının 10'uncu babında Ebu Hureyre r.a.'den aynı manayı ifade eden
ve lafız bakımından az farklı olan bir hadis rivayet etmiştir.
Müellifin bu
babta rivayet ettiği hadisler abdestin sevabım bildirirken; abdest uzuvları ile
işlenmiş olan hataların abdest almakla afvedildiğini ifade ederler. Fakat
abdest, vakit namazıan, Cuma namazı ve Ramazan orucunun faziletine aid olan
bazı sahih hadislere göre bu nevi ibadetler küçük günahlara keffaret olur. Onun
için Sindi, bu hadis ile ilgili olarak şöyle der:
Hadisin
zahirine göre abdest, her tür hataya keffaret olur. Ama aIimler bu hataları
küçük günahlar ile yorumlamışlardır. Çünkü diğer bazı hadisler, bu hataların
küçük günahlar ile yorumlanmasını girektirir.
Müsliın'in
mezkur babındaki hadisleri açıklayan Nevevi: Hatalardan murad küçük
günahlardır, der. Yine Nevevi «Taharet" kitabının 4'üncü babında Kadi
iyad'dan naklen şöyle söyler: Hadiste bahis konusu edilen günahların afiv
mes'elesi küçük gÜnahlara mahsustur. Ehl-i Sünnet'in mezhebi budur. Büyük
günahlar ise, ya tevbe etmekle veya Allah'ın rahmet ve fazlı ile afv edilir.
Nevevi bu arada
şöyle bir soru ve cevabı kaydeder:
Soru: Burada
anılan hadislere göre abdest, vakit namazıarı, Cuma namazı ve Ramazan orucu
ayrı ayrı, küçük günahlara keffaret olur Halbuki abdest keffaret olunca, namaz
neye keffaret olur, Namaz' günahları giderince; Cuma namazı neyi giderir. Cuma
namazları hafta arasındaki hataları afv ettirirse Ramazan orucu neyi afiv
ettirir?
Cevap; Alimler
şöyle cevap vermişlerdir; Mezkür ibadetlerin her birisi küçük günahların afvına
yarar. Şayet küçük günah bulursa onu giderir. Eğer ne küçük ne büyük hiç bir
günah yok ise; o ibadet karşılığında sahibi için derece ve hasene yazılır. Şayet
bir veya daha fazla büyük günaha tesadüf ederse ve küçük günah yok ise, tesadüf
ettiği büyük günahı hafifletmesi umulur.
Nevevi'nin Kadi
iyad'dan naklen beyan ettiğine göre günahların abdest suyu ile çıkması mecazi
manadadır. Çünkü madde ve cisim halinde değiller ki, su ile giderilsin.
Yine Nevevi'nin
de beyan buyurduğu gibi bu hadisler, ayakların yıkanması değil, meshedilmesi
gerekir, diyen Rafizilerin sözünün batıl olduğunu ve abdestte ayakların
yıkanmasının gerekliliğini ıspatlar.
Bazı alimler bu
hadis'e dayanarak abdest almakta kullanmış olan az su ile tekrar abdest
alınamaz. Çünkü böyle bir su günahların manevi pisliği ile kirletilmiştir,
demişlerdir. Hatta bazıları bu su necistir, demiştir. Nitekim imam A'zam'dan
bir rivayete göre müsta'mel (abdestte kullanılmış olan) su pistir.
Hadisin:
"Onun kıldığı namaz ve mescide kadar yürümesi de nafile olur.''
fıkrasından maksad şudur: Abdest uzuvları ile işlediği hatalar abdest suyu ile
çıkıp gittiği ve hatta kalmadığı için namazla ve mescide kadar yürümekle
hataların gitmesine mahal bulunmuyor, dolayısı ile namaz ve yürümek
karşılığında gidecek hata bulunmadığı için bunlar artmış oluyor, fazla kalmış
oluyor. Nafile: Artan ve fazla kalan anlamında kullanılmıştır. Çünkü mu'minin
kıldığı farz veya vacip namazın nafile namaza dönüşmesi gibi sakat bir mana
düşünülemez.
Sindi diyor ki
namaz ve mescide kadar yürümek karşılıksız ve fazla kaldığı için abdest
uzuvları dışında kalan organlar ile işlenmiş hatalar var ise namaz ve yürümek
ibadetleri o hatalara keffaret olur. Şayet bu tür hatalar da yok ise
derecclerin yükselmesi saglanır.