SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

TAHARE

<< 282 >>

DEVAM: 6 – ABDEST’İN SEVABINI BEYAN BAB’I

 

حَدَّثنَا سُوَيْد بْن سَعِيْد. حَدَّثنِي حفص بم ميسرة. حَدَّثنِي زَيْد بْن أسلم، عَن عطاء بْن يسار، عَن عَبْد اللَّه الضابحي،

 - عَن رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ قَالَ ((من توضأ فمضمض واستنشق، خرجت خطاياه من فيه وأنفه. فإِذَا غسل وجهه خرجت خطاياه من وجهه، حَتَّى يخرج من يحي أشفار عينيه. فإِذَا غسل يديه خرجت خطاياه من يديه. فإِذَا مسح برأسه خرجت من رأسه، حَتَّى تخرج من أذنيه. فإِذَا غسل رجليه خرجت خطاياه من رجليه حَتَّى تخرج من تحت أظفار رجليه. وكانت صلاته، ومشيه إِلَى المسجد نافلة)).

 

Abdullah (Abdurrahman) es-Sünabihi r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

‘‘Abdest alarak mazmaza ve istinşak eden kimse'nin ağzından ve burnundan (bu iki organla işlediği) hataları çıkıp gider. Yüzünü yıkadığı zaman da onun yüzünden, hatta iki göz kapak kenarlarının altından hataları çıkar. Ellerini (ve kollarını) yıkadığı vakit (elleriyle işlediği) hataları  ellerinden çıkar. Başını mesh ettiği zaman (başı ile işlediği) hataları başından, hatta kulaklarından çıkar, gider. Ayaklarını yıkadığı zaman (ayakları ile işlediği) hataları ayaklarından hatta ayak tırnaklarının altından çıkar. Onun kıldığı namaz ve mescide kadar yürümesi de nafile (fazla) olur.’’

 

 

AÇIKLAMA:

 

Müslimde Taharet kitabının 10'uncu babında Ebu Hureyre r.a.'den aynı manayı ifade eden ve lafız bakımından az farklı olan bir hadis rivayet etmiştir.

 

Müellifin bu babta rivayet ettiği hadisler abdestin sevabım bildirirken; abdest uzuvları ile işlenmiş olan hataların abdest almakla afvedildiğini ifade ederler. Fakat abdest, vakit namazıan, Cuma namazı ve Ramazan orucunun faziletine aid olan bazı sahih hadislere göre bu nevi ibadetler küçük günahlara keffaret olur. Onun için Sindi, bu hadis ile ilgili olarak şöyle der:

 

Hadisin zahirine göre abdest, her tür hataya keffaret olur. Ama aIimler bu hataları küçük günahlar ile yorumlamışlardır. Çünkü diğer bazı hadisler, bu hataların küçük günahlar ile yorumlanmasını girektirir.

 

Müsliın'in mezkur babındaki hadisleri açıklayan Nevevi: Hatalardan murad küçük günahlardır, der. Yine Nevevi «Taharet" kitabının 4'üncü babında Kadi iyad'dan naklen şöyle söyler: Hadiste bahis konusu edilen günahların afiv mes'elesi küçük gÜnahlara mahsustur. Ehl-i Sünnet'in mezhebi budur. Büyük günahlar ise, ya tevbe etmekle veya Allah'ın rahmet ve fazlı ile afv edilir.

 

Nevevi bu arada şöyle bir soru ve cevabı kaydeder:

 

Soru: Burada anılan hadislere göre abdest, vakit namazıarı, Cuma namazı ve Ramazan orucu ayrı ayrı, küçük günahlara keffaret olur Halbuki abdest keffaret olunca, namaz neye keffaret olur, Namaz' günahları giderince; Cuma namazı neyi giderir. Cuma namazları hafta arasındaki hataları afv ettirirse Ramazan orucu neyi afiv ettirir?

 

Cevap; Alimler şöyle cevap vermişlerdir; Mezkür ibadetlerin her birisi küçük günahların afvına yarar. Şayet küçük günah bulursa onu giderir. Eğer ne küçük ne büyük hiç bir günah yok ise; o ibadet karşılığında sahibi için derece ve hasene yazılır. Şayet bir veya daha fazla büyük günaha tesadüf ederse ve küçük günah yok ise, tesadüf ettiği büyük günahı hafifletmesi umulur.

Nevevi'nin Kadi iyad'dan naklen beyan ettiğine göre günahların abdest suyu ile çıkması mecazi manadadır. Çünkü madde ve cisim halinde değiller ki, su ile giderilsin.

 

Yine Nevevi'nin de beyan buyurduğu gibi bu hadisler, ayakların yıkanması değil, meshedilmesi gerekir, diyen Rafizilerin sözünün batıl olduğunu ve abdestte ayakların yıkanmasının gerekliliğini ıspatlar.

 

Bazı alimler bu hadis'e dayanarak abdest almakta kullanmış olan az su ile tekrar abdest alınamaz. Çünkü böyle bir su günahların manevi pisliği ile kirletilmiştir, demişlerdir. Hatta bazıları bu su necistir, demiştir. Nitekim imam A'zam'dan bir rivayete göre müsta'mel (abdestte kullanılmış olan) su pistir.

 

Hadisin: "Onun kıldığı namaz ve mescide kadar yürümesi de nafile olur.'' fıkrasından maksad şudur: Abdest uzuvları ile işlediği hatalar abdest suyu ile çıkıp gittiği ve hatta kalmadığı için namazla ve mescide kadar yürümekle hataların gitmesine mahal bulunmuyor, dolayısı ile namaz ve yürümek karşılığında gidecek hata bulunmadığı için bunlar artmış oluyor, fazla kalmış oluyor. Nafile: Artan ve fazla kalan anlamında kullanılmıştır. Çünkü mu'minin kıldığı farz veya vacip namazın nafile namaza dönüşmesi gibi sakat bir mana düşünülemez.

 

Sindi diyor ki namaz ve mescide kadar yürümek karşılıksız ve fazla kaldığı için abdest uzuvları dışında kalan organlar ile işlenmiş hatalar var ise namaz ve yürümek ibadetleri o hatalara keffaret olur. Şayet bu tür hatalar da yok ise derecclerin yükselmesi saglanır.