DEVAM: 115- KANI
DEVAMLI GELEN VE DAHA ÖNCE AYBAŞI ADETLERİNİN GÜNLERİNİ HESAPLAYABİLEN
MÜSTEHAZA KADIN HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ،
وعلي بْن
مُحَمَّد.
قالاَ:
حَدَّثنَا
أَبُو أسامة،
عَنْ عبي اللَّه
بْن عمر، عَنْ
نافع، عَنْ
سليمان بْن
يسار، عَنْ أم
سلمة. قالت:
-
سألت امرأة
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
قالت: إني
أستحاض فلا أطهر.
أفأدع
الصلاة؟
قَالَ ((لاَ.
ولكن دعي قدر
الأيام
والليالي
التي كُنْت
تحيضين))
قَالَ أَبُو
بكر فِيْ
حديثه ((وقدرهن
من الشهر.
ثُمَّ اغتسلي
واستفثري
بثوب، وصلي)).
(Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinden) Ümmü Seleme (r.anh)'nın rivayet edildiğine
göre şöyle demiştir: Bir kadın. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)*e :
Ben, müstahaza
bir kadınım. Temizlenemiyorum. (Kanım kesilmiyor.) Ben, namazı bırakayım mı?
diye sordu. O :
«Hayır. Lakin
daha evvel hayız gördüğün günler ve geceler kadar namazı bırak. Sonra guslet ve
bir bezle istisfar et ve namaz kıl.» buyurdu.
Ravi Ebu Bekir,
kendi rivayetinde dedi ki : Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«...ve ayın hayız
günleri ve geceleri kadar » da buyurdu."
Tahric: Bu
hadis Tirmizi hariç, Kütüb-i Sitte sahipleri tarafından rivayet edilmiştir.
AÇIKLAMA :
El-Menhel
yazarının beyanına göre Nebi (s.a.v.)'e soru soran kadın Fatime binti Ebi
Hubeyş'tir. Nitekim bazı rivayetlerde ismen geçiyor. Yine bazı rivayetlere göre
Ümmü Seleme, kadının sorusunu Nebi (s.a.v.)'e iletmiştir. Verilen cevaba göre
kadın, müstehaza olmadan önce, kaç gün ve gece hayız kanı görüyorduysa bundan
sonraki aylarda hayz süresini eskisi gibi hesaplayacak ve aydan kalan günlerde
müstehaza sayılıp namazını kılacaktır. Mesela, müstehaza olmadan önce her ayın
başından itibaren bir hafta hayz görüp, ondan sonra gelecek aybaşına kadar
temiz kalan kadının bu adeti bozulup, bütün ay kan görürse, her ayın ilk
haftası hayız kanı sayılıp namaz kılmayacak, hafta bitince ğusledip namazını
kılacak ve kan devam etse bile ibadetini
bırakmayacaktır.
"
Bu hadisi İbn-i
Mace'ye Ebu Bekir bin Ebi Şeybe ve Ali bin Muhammed rivayet etmişlerdir.
Bunlardan Ali bin Muhammed'in rivayetinde hadisin metni mealen şöyledir:
''Hayır!
(Namazını bırakma) Velakin daha önce hayız gördüğün günler ve geceler
miktarınca namazı bırak. sonra ğuslet ... LO
Ebu Bekir bin
Ebi Şeybe'nin rivayetindeki metin arasında bir ziyade vardır. Ona göre metin
mealen şöyledir:
''Hayır!
(Namazını bırakma) Velakin daha önce hayız gördüğün günler ve geceler
miktarınca ve aydan o günler ve geceler miktarınca namazı bırak. Sonra
ğuslet...''
Hattabi:
'Müstehazalık illetine tutulmadan önce her ayın belirli günlerinde hayız gören
ve sonra adeti bozulup devamlı kan gören kadının hükmü bu hadiste tesbit
edilmiştir. Nebi (s.a.v.), bu kadına müstehazalık hastalığına tutulmadan önceki
adete göre hayız süresini hesaplamasını ve o günlerde namazını bırakmasını
süreyi doldurunca bir defa ğusletmesini ve namazına devamını emretmiştir. Bu
kadın oruç ve namaz kılma sorumluluğu, Kabe'yi tavaf etmesi ve eşinin
yaklaşması hususunda temiz kadın hükmündedir. Temiz kadından şu farkı vardır:
Namaz kılmak istediği zaman her farz için abdest alması gerekir. Çünkü onun
abdesti bir zaruret abdestidir. Bu yüzden teyemmüm eden kişi gibi bir abdestle
iki farz kılamaz.'" demiştir.
Bu kadının
müstahaza olmadan önce, bir hayz adetinin bulunduğu ve bu adetini hatırladığı
hadisten anlaşılıyor. Kadının mümeyyiz olup olmadığı, yani kanı kuvvetli ve
zayıf olmak üzere çeşitli olarak görüp görmediği açıklanmamıştır. Ebu Hanife ve
meşhur rivayetine göre Ahmed bin HanbeI, hadisi delil göstererek demişlerdir
ki: Müstahaza olmadan önce hayız adeti bulunup bunu hatırlayan kadın müstahaza
olunca hayız süresi, eski adetine göre hesaplanır. İster kanını kuvvetli ve
zayıf olarak görmekle mümeyyiz olsun, ister kanını hep aynı renkte görüp gayri
mümeyyize olsun, farketmez. Çünkü Nebi (s.a.v.), bu kadına mümeyyize olup
olmadığını sormamıştır. Bunu sormaması, mümeyyizeliğin neticeyi
değiştirmediğine alamettir
Malik ve Şafii
ise: Eğer kadın mümeyyize değilse (kanı hep aynı vasıfta görüyorsa). hayızı
eski adetine göre hesaplanır. Mümeyyize ise, temyizine göre hesaplama yapılır,
demişlerdir.
İstisfar:
Hadiste geçen: ''İstisfar et'' cümlesinin -manasına gelince; İstisfar şuna
denir: İçi pamukla doldurulan genişçe bir bez, uyluk kemikleri arasından ve
avret mahallinin uzerinden geçirilerek, uçlari yukarıya kaldırılıp kuşak, kemer
gibi bir şeyle bağlanır:
Böylece kanın
dindirilmesine çalışılır. İstisfar, 'Sefr. kelimesinden türemedir. Sefr ise, atın
kuyruğunun altından geçirilerek eyere bağlanan kayışa denir .
Günümüzde bu iş
için kadınların kullandıkları hijyenik pedler var.