DEVAM: 1- NAMAZ
VAKİTLERİ BABLARI
حدّثنا محمد
بْن رمح
المصري.
أَنْبَأَنَا
الليث بْن
سعد، عَنْ
ابْن شهاب؛ -
أَنَّهُ
كَانَ قاعدا
عَلَى مياثر
عمر بْن عَبْد
العزيز، فِيْ
إمارته عَلَى
المدينة. ومعه
عروة بْن
البير. فأخر
عمر العصر
شيئا. فَقَالَ
له عروة: أما
أَن جبريل نزل
فصلى إمام
رَسُول اللَّه
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم. فَقَالَ
له عمر: اعلم
ما تقول يا
عروة! قال:
سَمِعْت بشير
بْن أَبِي
مسعود يقول:
سَمِعْت أبا
مسعود يقول:
سَمِعْت
رَسُول
اللَّه صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم يقول
((نزل جبريل فامنى،
فصليت معه.
ثُمَّ صليت
معه. ثُمَّ
صليت معه.
ثُمَّ صليت
معه)). يحسب
بأصابعه خمس
صلوات.
İbn-i Şihab
(ez-Zühri r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi Medine-i Münevvere emiri
Ömer b. Abdü'l-Aziz r.a.'ın döşekleri üzerinde oturuyormuş. Yanında da Urve b.
ez-Zübeyr r.a. bulunuyormuş. Emir Ömer (Abdu'l-Aziz) r.a. ikindi namazını biraz
geciktirmiş. Bunun üzerime Urve ona: Dikkatli ol. Şüphesiz Cibril A.S. indi de
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e imam olarak namaz kıldırdı. demiş;
Ömer r.a de ona: - Ne söylediğini bil ya Urve, değince Urve de şöyle demiştir: -
Ben, Beşir bin Ebi Mes'ud'u dinledim. diyorduki: Ben (babam) Ebu Mes'ud'u (Ukbe
b. Amr el-Ensariyi) dinledim diyorduki: Ben, Resulullah sallallahu aleyhi ve
sellem'i şöyle buyururken dinledim: Cibril, indi de bana imam oldu. Ben de
onunla namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım.
Sonra onunla namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım. Nebi s.a.v. böyle
buyururken beş namazı mubarek parmaklarıyla hesaplıyordu.
AÇIKLAMA: Ebu Mes'ud (r.a.)'a ait hadis kısmını Buhari,
Müslim, Ebli Davud, Nesai, Beyhaki, Tahavi ve Darekutni bazı lafız farklarıyla
rivayet etmişler. Malik ve Ahmed de tahric etmişlerdir.
El-Menhel yazarı,
hadisin izahı ile ilgili olarak aşağıdaki ma'lumatı vermiştir:
''Buhari'nin
bir rivayetinde belirtildigi gibi Ömer bin Abdü'l-Aziz (r.a.) bir gün ikindi
namazını, müstahab olan ilk vaktinden biraz te'hir etmiştir. Buradaki rivayette
buna işaret eder. Yoksa Ömer (r.a.)'in namaz geciktirmeyi itiyad (alışkanlık)
haline getirdiği söz konusu değildir. Urve (r.a.)'in duruma müdahalesinin
sebebi Cibril (a.s.)'ın Nebi (s.a.v.)'e namaz kıldırdığı fazilet vaktinin
kaçırılması idi.
Kadi iyad:
'Ömer (r.a.)'in ikindiyi tehir etmesi, bir mazeretten dolayı değilmiş. Çünkü
Urve'nin itirazı üzerine Ömer (r.a.) bir özür beyan etmemiştir. Namaz fazilet
vaktinin tahdidini bile bile kasden geciktirmesi de söz konusu değildir. Ömer
(r.a.) bu tehir'in caizliğini sandığı için böyle yapmıştır. Zaten hadiste
belirtildiği gibi geciktirme olayı bir defa vuku bulmuş, yani itiyad haline
getirilmiş değildi. Hal böyleyken eğer namazı ihtiyar vaktinden sonraya
bırakmışsa, Urve'nin itirazı ve müdahalesinin sebebi açıktır. Çünkü: emir
değil, avam tabakasından olan bir müslüman dahi, namazı bu kadar tehir
etmemelidir. Şayet Ömer (r.a.) cemaat için sünnet olan fazilet vaktini kaçırmış
olmakla beraber, henüz ihtiyar vaktinde iken Urve (r.a.) uyarıda bulunmuş ise
bunun sebebi Ömer (r.a.) gibi bir şahsiyetin örnek oluşudur. Onun bu davranışı,
toplum için bir mesned (örnek yol) edilebilir endişesiyle Urve itirazda
bulunmuştur.
Emir Ömer
(r.a.), Cibril (a.s.)'ın namaz vakitlerini sınırlandırdığını bilmemiş olabilir.
Çünkü insanın bütün hadisleri bilmesi mümkün değildir,' demiştir.
El-Kurtubi:
Ömer bin Abdü'laziz (r.a.)'in faziletine uygun olan yorum şudur ki: Ömer (r.a.)
o gün ikindi namazını en faziletli vakitten sonraya bırakmış, kendisi önder
olduğu için namazı geciktirmesiyle bu halin sünnet olduğu sanılmasın diye Urve
müdahale etmiştir, demiştir.
Nevevi de,
Müslim'in şerhinde: ''Ömer (bin Abdülaziz r.a.), ikindiyi tehir edince Urve
(r.a.) itirazda bulunmuş. Muğire bin Şu'be de Kufe'de bir defa tehir edince Ebu
Mes'ud El-Ensari, itiraz etmiş; ikisi de Cibril (a.s.)'ın imamlık mes'elesini
delil göstermişlerdir. Ömer (r.a.) ve Muğire'nin geciktirmeleri ya Cibril
hadisinin kendilerine ulaşmamasından ya da vakit çıkmadıkça, tehirin caizliği
görüşünde olmalarındandır. Nitekim bizim mezhebimiz ve cumhurun mezhebi de
budur. Urve ve Ebu Mes'ud'un Cibril (a.s.)'ın hadisini delil göstermelerine
gelince, Ebu Davud ve Tirmizi sünenleri ile başka kitabIarda İbn-i Abbas
(r.a.)'ın ve başka sahabilerin rivayeti ile sabit olduğu gibi Cibril (a.s.), beş
vakit namazı iki defa iki günde Nebi (s.a.v.)'e imam olarak kıldırmıştır. ilk
gün beş vakit namazı, ilk vakitte kıldırmış, ikinci gün ise ihtiyar vaktinin
sonunda kıldırmıştır. Hal bu olunca, Cibril (a.s.)'ın hadisi, Urve ve Ebu
Mes'ud (r.a.) tarafından nasıl delil gösterilmiştir? Bu soruya şöyle cevab
verilebilir: Ömer (r.a.) ve Muğire (r.a.)'in ikindiyi ihtiyar vaktinden
çıkarmış olmaları muhtemeldir. ikindinin ihtiyar vakti, bir cismin istiva
anındaki gölgesineten başka, o cismin boyunun iki katı kadar uzaması
zamanıdır.' demiştir.
Urve'nin:
''Dikkat et.'' sözü, Ömer (b. Abdülaziz)'e uyarı mahiyetindedir. Ömer (r.a.)
'in de ona. söylediği: ''Ne söylediğini bil..." sözünden maksad: ''Ğafil
olarak bir şey söyleme. iyi bellediğin ve güzelce zabtettiğin hadisi naklet.''
demektir. Şafii'nin Süfyan aracılığıyla Zühri'den yaptığı rivayette Ömer
(r.a.)'in sözü şöyledir: ''Ey Urve! Allah'tan kork ve söylediğin söze dikkat
et.''
Şafii: Urve
(r.a.) gibi bir zat itham edilemez. Ömer (r.a.)'in maksadı, Urve'nin ihtiyatlı
davranması ve iyice düşünüp hatırladıktan sonra hadisi rivayet etmesi, yanılma
ve unutma gibi, insana arız olan durumlardan kaçınmasıdır, demiştir.
Ömer (r.a.)'in
bu sözü, Urve (r.a.) için bir ikazdır. Bu ikaza ihtiyaç duyulmasının sebebi de,
Urve (r.a.)'in sened zikretmeden doğrudan doğruya: ''Cibril indi. .. '' diyerek
hadis rivayetine girişmesidir. Nitekim ikaz'dan sonra Urve; hadisi senediyle
beraber rivayet edince, Ömer (r.a.) kanaat getirmiştir.
Bu iki zat
arasında cereyan eden olay, alimlerin emirlerin yanına gitmeleri ve dine aykırı
gördükleri işlerde itiraz etmeleri, ihtilaf halinde sünnete baş vurma
gerekliliği gibi hükümler vardır.