DEVAM: 10- UYKUDA
KALARAK VEYA UNUTARAK NAMAZ KILMAYAN BABI
حدّثنا أحمد
بْن
عبده.حدّثنا
حماد بْن
زَيْد، عَنْ
ثابت، عَنْ
عَبْد الله
بْن رباح،
عَنْ أبي
قتادة؛ قال: -
ذكروا
تفريطهم فِيْ
النوم. فَقَالَ:
ناموا حتى
طلعت الشمس.
فَقَالَ
رَسُول اللَّه
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم: ((لَيْسَ
فِيْ النوم
تفريط. إنما
التفريط فِيْ
اليقظة. فاذا
نسى أحدكم
الصلاة. أو
نام عنها، فليصلها
إِذَا ذكرها.
ولوقتها من
الغد)). قال عَبْد
الله بْن
رباح: فسمعن
عمران بْن الحصين
وانا أحدث
بالحديث
فَقَالَ:
يافتى! انظر كَيْفَ
تحدث. فإنى
شاهد للحديث
مع رَسُول
اللَّه صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم. قال
فلم انكر من
حديثه شيئا.
Ebu Katade
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Sahabiler, uyumak
hususundaki kusurlarını anlattılar. Onlardan birisi de:
Güneş doğuncaya
kadar uyudular, dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Uyumak halinde
kusur yoktur. Kusur, ancak uyanıklık halindedir. Bunun için biriniz bir namazı,
unutarak veya uyuya kalarak kılmadığı zaman onu hatırlayınca kılsın ve ertesi
gün vaktinde (kılsın.)» buyurdu.
(Ebu Katade'nin
ravisi Abdullah bin Rebah demiştirki: Ben bu hadisi anlatırken İmran bin
El-Husayn beni dinledi. Sonra bana: Ey genç! nasıl hadis rivayet ettiğine
dikkat et. Çünkü ben aynı hadisin görgü şahidiyim. Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile beraberdim, dedi. Ravi demiştir ki: İmran, Abdullah bin
Rebah'ın rivayet ettiği hadisten hiç bir şey reddetmedi."
Diğer tahric:
Uzun yada benzeri olarak: Müslim, Ebu Davud, Nesai, ve Tirmizi
AÇIKLAMA:
Tirmizi hadisin
hasen - sahih olduğunu söylemiştir.
Ebu Davud'un
rivayeti şöyledir: ''Ebu Katade'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Nebi (s.a.v.), bir yolculuğunda yoldan ayrıldı. Ben de onunla beraber ayrıldım.
Bunun üzerine bana:
''Bak (gelen
var mı)>> buyurdu. Ben de: İşte bir süvari, işte iki süvari daha. Şunlar
üç kişi, dedim. Nihayet biz yedi kişi olduk. Bundan sonra Nebi (s.a.v.) ;
''Namazımızı (n vaktini) koruyun.'' buyurdu. Bununla sabah namazını kasdediyordu.
Sonra hepsi uyuyakaldılar. Ve ancak güneş harareti onları uyandırdı.
Uyandıkları zaman, biraz gittikten sonra konaklayarak abdest aldılar. Bilal
(r.a.) ezan okudu. İki rek'at sabah sünnetini kıldılar. Sonra sabah farzını
kıldılar ve binekleline bindiler. Daha sonra birbirlerine: Biz, namazımız
hakkında kusur işledik dediler. Nebi (s.a.v.) ; "Şüphesiz uyumakta kusur
yoktur. Kusur, ancak uyanıklık halindedir. Sizden birisi bir namazı unuttuğu
zaman, onu hatırlayınca kılsın ve ertesi gün vaktinde (kılsın)'' buyurdu.''
Sindi bu hadisi
açıklarken şöyle demiştir: ''Sahabiler, uyuya kalmak sebebiyle, namaz hakkında
taksiratlarını kendi aralarında anlatmışlar. Onlardan birisi de kusurlu olduklarını
ifade etmek için: Güneş doğuncaya kadar uyudular, demiştir. Namaz kaçırmaları
yüzünden duydukları meşakkat ve sıkıntıyı gidermek ve meseleyi kolaylaştırmak
için Resulullah (s.a.v.):
''Uyumak
halinde kusur yoktur.'' buyurmuştur. Bu buyruktan maksad, uyumakta ve bunun
için gerekli hazırlığı yapmakta kusur yoktur demek değildir. Çünkü bazen bunda
kusur olur. Mesela yatsı namazını kılmadan önce uyumak, yatsı namazının
kaçırılmasına sebep olabilir. Haliyle böyle yapıp namazı kaçıran kişi, kusur işlemiş
olur. Maksad, uyku halindeyken kaçan bir şey hakkında kişi kusurlu sayılmaz.
Çünkü iradesi dışında kaçmıştır. ibadet etmeden uyumak teşebbüsü uyanıklık
halinde işlenen bir suç olup, bu suçu işleyen kişi de kusurludur ... ''
Müsliın'in
rivayetinde bu parçadan sonra şöyle buyuruluyor:
''Ancak şöyle
yapan kişi kusurludur: Başka bir namaz vakti gelinceye kadar namaz kılmayan
kişi kusurludur.''
Hadisin: '' ...
ve ertesi gün vaktinde (kılsın.!'' parçası ile ilgili olarak El-Menhel yazarı
şöyle der:
''Yani ertesi
gün vakti gelince aynı namazı ikinci defa kaza etsin Hadisin zahirine göre,
kişi unutarak veya uyuyakalarak kaçırdığı namazı hatırlayınca bir defa kaza
edecek, ertesi gün vakti gelince bir daha kaza edecek. Böylece kaçırdığı namazı
iki defa kaza etmiş olacaktır. Bazı alimler böyle yorum yapmışlar ve ikinci
deta kaza etmeyi müstahablık anlamına yorumlamışlardır.'
Hattabi:
'İkinci defa kaza edilmesinin vacibliğini söyleyen hiç bir fıkıhçı bilmiyorum.
Aynı vakitte kaza edilmekle vaktin faziletine erişmek için, müstehab olmak
üzere tekrar kaza edilmesi emredilmiş olabilir.' demiştir.
Alimlerin
cumhuru: parçanın zahiri kasdedilmemiştir. Selef alimlerinden hiç kimse ertesi
gün vakti gelince kaçırılan namazIn ikinci defa kaza edilmesi müstehabtır dememiştir,
derler.
Nevevi:
'parçanın manası şudur: Kişi bir namazı kaçırıp kaza ettikten sonra, onun vakti
değişecek değildir. Vaktin, eskisi gibi kalır. Bu nedenle ertesi gün olunca, o
günkü namazı, mutad vaktinde kılsın. Zamanını değiştirmesin. parçanın manası:
Kaçırılan namazı iki defa kaza etsin. Hatırlayınca derhal kaza etsin. Ertesi
gün vakti gelince kaza etsin, değildir. parçanın manası yukarıda anlattığımız
gibidir," demiştir.
Cumhurun
kavlini te'yid eden delillerden birisi Darekutni'nin İmran bin Husaym (r.a.)den
rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:
'Nebi (s.a.v.)
BiIal (r.a.))'e emretti. Bilal (r.a.) kamet etti. Nebi (s.a.v.) de kaçırılan
namazı kıldırdı. Sonra biz: Ya Nebiyallah! Yarın vakti gelince bu namazı
(tekrar) kaza etmiyelim mi? diye sorduk. Resulullah (s.a.v.) onlara:
''Allah sizi
faizcilikten men edip, faizciliği sizden kabul eder mi?" buyurdu.''
İbrahim
En-Nehai: Bir namazı terkedip yirmi seneye kadar kaza etmeyen kişi, bundan
sonra kaza ederken yalnız bir defa kılacak, demiştir.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
Namaz vakti
girmeden önce uyuyakalan ve vakti gelince uyanmayan kişi günaha girmez. Keza
vakit olduktan sonra henüz geniş. bir zaman vardır, diye uyuyan ve vakit
çıktıktan sonra uyanan kişi de günahkar olmaz. Fakat bazı alimler: Vakit
girdikten sonra, namaz kılmadan uyumayı alışkanlık haline getirerek
uyanmıyacağını kuvvetle sanan kişi uyumadan namaz kılmak zorundadır. Aksi
takdirde, vakit çıkıncaya kadar uyanmazsa günaha girmiş olur.
Vakti daralmış namazı
kılmadan uyuyan kişi, şüphesiz günah işlemiş olur."