11- ÖZÜR VE ZARURET
HALİNDEKİ NAMAZ VAKTİNİN BABI
حدّثنا محمد
بْن الصباح.
حدّثنا عَبْد
العزيز بْن
محمد
الدراوردي.
اخبرني زَيْد
بْن اسلم،
عَنْ عطاء بْن
يسار، وعن بسر
بْن سعيد، وعن
الأعرج،
يحدثونه عَنْ
أبي هريرة؛ - أَن
رَسُول
اللَّه صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَم قال
((من أدرك من
العصر ركعة قبل
أَن تغرب
الشمس، فقد
أدركها. ومن
أدرك من الصبح
ركعة قبل أَن
تطلع الشمس،
فقد أدركها)).
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
«Güneş batmadan
önce ikindi namazından bir rek'at'e yetişen kimse, namaza yetişmiş olur ve
güneş doğmadan önce bir rek'at'e yetişen kimse, namaza yetişmiş olur.»
Tahric: Kütüb-i
Sitte sahiplerinin hepsi bu hadisi rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA :
Tirmizi hadisin
hasen - sahih olduğunu söyleyerek, Şafii. Ahmed ve İshak'ın bununla
hükmettiklerini ve bunlara göre hadisin manasının özür sahibinin mezkur
namazlardan birer rek'ate yetişmesi halinde namaza gitmiş sayılacağını
söylemiş, özür için de şu örneği vermiştir: Mesela adam uykuda kalır veya
namazı unutur da Güneş doğacağı veya batacağı zaman uyanırsa özür sahibi
sayılır.
Tuhfetu'l-Ahvezi
yazarı El- Hafız, İbn-i Hacer Askalani'den naklen beyan ettiğine göre meşru
mazereti olmayan kimsenin bir rek'atlik vakit kalıncaya kadar namazı
geciktirmesinin haram olduğuna alimler ittifak etmişlerdir.
Ebu Davud bu
hadisi ''Orta namaz,. babında rivayet etmiş, EI-Menhel yazarı da aşağıdaki
ma'lumatı vermiştir:
''Cumhura göre
hadisin manası şudur: Adam, vaktin sonunda ikindi namazından veya sabah
namazından bir rek'at kıldıktan sonra kıldığı namazın vakti çıkarsa o namazın
tamamını vaktinde eda etmiş sayılır. Bu hususta mazereti olan ve olmayan
arasında, namazın sıhhati bakımından bir fark yoktur. (Özürsüz olarak namazı bu
kadar geciktirmek günahtır,)
Ebu Hanife
Cumhura muhalefet ederek: Böyle kılınan sabah namazı batıldır, demiştir.
Bazıları: Böyle kılınan namazın tamamı kaza olarak kılınmış sayılır, demişler;
Bir kısım alimler de: Vakit çıkmadan kılınan rek'at' eda, vakit çıktıktan sonra
kılınan bir veya daha fazla rek'at kaza olarak kılınmış sayılır, demişlerdir.
Nevevi, Müslim'in
şerhinde: 'Mezkur ihtilafın etkisi, yolcunun, seferi olarak kıldığı namazda
görülebilir. Şöyle ki: Yolcu bir rek'at kıldıktan sonra namaz vakti çıktığında
eğer namazın tamamını eda olarak sayarsak kasır yapabilir. (Dört rek'atIik
farzı iki rek'at olarak kılabilir.) Eğer böyle kılınan namazın hepsi veya bir
kısmı kaza sayılır, desek kasır yapamaz, namazı tam olarak kılması gerekir.
Tabi yolculuk halinde kazaya bırakılan namaz, seferde kaza edilince tam olarak
kılınması vacibtir, desek durum anlattığımız gibidir.
Şayet vaktin
sonunda namaza duran kişi, henüz vakit çıkmadan bir rek'ate bile yetişmez de
rek'atın bir parçasını kıldıktan sonra vakit çıkarsa, bazı arkadaşlarımız:
Bunun hükmü bir rek'ate yetişenin hükmü gibidir, demişlerse de, Cumhlira göre
namazın tamamı kaza olarak kılınmış sayılır,' demiştir.
Ebu Hanife
hadisi şöyle yorumlamıştır: Delilik, aybaşı adeti, lahusalık, bayılmak ve
çocukluk gibi özürü olan kişi mazereti kalktığında sabah veya ikindi vaktinden
bir rek'atlik süreye yetişirse bu namaz ona farzdır.
Sabah namazı
dahil, her hangi bir namazın bir rek'atini vakit çıkmadan kılan kişinin
namazının sıhhatına ve namazının tamamının eda sayıldığına hükmeden cumhurun
görüşünü te'yid eden delillerden birisi Beyhaki'nin Zeyd bin Eslem (r.a.)'den
rivayet ettiği şu hadistir:
"Sabah
namazından bir rek'ate Güneş doğmadan, bir rek'ate de Güneş doğduktan sonra
yetişen kimse namaza yetişmiş olur.''
Diğer bir delil
de, yine Beyhaki'nin Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği şu hadistir:
"Güneş
batmadan önce bir rek'at, ve Güneş battıktan sonra kalan rek'atleri kılan
kimse, ikindi namazını kaçırmamış olur.'' Cumhurun başka bir delili Buhari'nin
Ebu Seleme tarikiyle Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği bu hadistir:
Resulullah (SaIlaIlahu Aleyhi ve SeIlem) buyurdu ki:
"Sizden
birisi, Güneş batmadan önce ikindi namazından bir secdeye yetiştiği zaman
namazını tamamlasın ve Güneş doğmadan sabah namazından bir secdeye yetiştiği
zaman namazını tamamlasın.'' Hadisteki
secde ile rek'atın tamamı kasdedilmiştir.
Cumhurun bir
başka deliIide Mesai'nin İbn-i Şihab yoluyla Salim'den rivayet ettiği şu
mealdeki hadistir:
''Namazdan bir
rek'ate yetişen kimse, namazın tamamına yetişmiş olur. Ancak vakit içinde
yetiştiremediği rek'atlere devam ederek namazını tamamlar.''
El-Hafız,
EI-Fetih'te: 'Mezkur deliller, Tahavi'nin Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisindeki:
''bir rek'ate yetişme ... ''yi çocuğun erginlik çağına erişmesi, hayızlı
kadının temizlenmesi, kafirin müslüman olması ve benzeri özürlerin kalkmasına tahsis
etmesini reddeder. Tahavi, bu yorumla mezhebinin görüşüne yardımcı olmak
istemiştir. Çünkü Hanefi mezhebine göre sabah namazından bir rek'ate yetişen ve
henüz diğer rek'ati kılmadan Güneş doğan adamın namazı bozulur. Çünkü kerahet
vaktinde tamamlanmış olur. Kerahet vaktinde nafile namaz kılınmayacağına
ittifak var ise de farz namazın kılınıp kılınmayacağı hususunda meşhur ihtilaf
vardır. Bu görüş, farz namazın da kılmamayacağı esası üzerinde kuruludur.
Ebu Hanife,
cumhura muhalefet ederek: Sabah namazını kılarken Güneş doğan adamın namazı
batııdır, demiştir. Delili de Güneş doğarken namaz kılmanın yasak olduğuna ait
hadislerdir.
Bazı alimler,
bu vakitte namaz kılmanın yasağına ait hadislerin, Ebu Hureyre (r.a.}'in
hadisini neshettiğini iddia etmişlerse de bu iddia delile muhtaçtır. Çünkü,
ihtimale dayanılarak nesih yoluna gidilemez. İki hadisin arasını bulmak
mümkündür. Şöyleki: Bu vakitte namaz kılmanın yasaklığına ait hadisler, bir
sebebe dayalı olmayan nafile namazları hakkındadır, diye yorumlanabilir. Kaza
namazı ve bir sebebe dayalı nafile türünden sayılan tahiyyetül-mescid ve abdest
alındıktan sonra kılınan abdest sünneti gibi namazların bu vakitte kılınması
mekruh değildir.'
EI-Menhel
yazarı, El-Hafız'ın yukardaki sözlerini naklettikten sonra şöyle der:
Hak budur ki:
Nehiy hadisleri umumidir. Bütün namazları kapsar. Anılan vakitte hiç bir
namazın kılınması caiz değildir. Sebebe dayalı olan sünnetler ile sebebe dayalı
olmayan nafile namazlar arasında hiç bir fark yoktur. Ancak başka bir delil ile
istisna edilen namazlar varsa bunlar için kerahet söz konusu olmaz. Sabah
namazının bu vakitte kılınabileceği hakkında özel hadis vardır. O da bu babtaki
hadistir.
Hadisin
mefhumuna göre, vakit içinde bir rek'atı tamamlayamayan ve kalan kısmı vakit
dışında kılan kişi o namazı kaza etmiş olur. cumhurun görüşü de budur.
Bazıları: O namaz eda olarak kılınmış sayılır, demişler ise de hadisin mefhumu
bunu reddeder...
VAKTİN
BİTİMİNDE MAZERETİ KALKANıN HÜKMÜ :
Bir namaz
vaktinden bir rek'atlik süreden daha az bir zaman, kalmış iken mazereti kalkan
kişiye o namaz farz mı, değil mİ? Bu hususta alimler arasında ihtilaf vardır:
Malik'e ve
Şafii'nin bir kavline göre farz değildir. Hadisin mefhumu bunu gerektirir.
Ebu Hanife ve
Şafii'nin en kuvvetli kavline göre farzdır. Çünkü mükellef, vaktin bir
parçasına yetişmiştir. Hadiste ''Bir rek'at' kaydı, çoğu zamanki durumitibari
iledir. Bu yorumun uzaklığı besbellidir.
Özürlü
adamların mazeretleri kalkarken henüz bir rek'atlık süre kalmış ise alimlerin
ittifakı ile o namaz farzdır.
Nevevi,
Müslim'in şerhinde: Bir rek'at veya namaza giriş için gereken süreden başka,
abdest almak süresi de şart mıdır? Arkadaşlarımızın iki görüşü vardır. En
sıhhatlı kavle göre şart değildir, demiştir.
Şu halde Şafii
mezhebinin kuvvetli görüşüne göre şart değildir.
Malikiler'e
göre kafir için bu süre şart değildir. Çünkü daha erken Müslümanlığı kabul
etmek onun elindedir. Fakat özür sahipleri için bu süre şarttır.
Hanefiler'e
göre özürlüye bir namazın farz olması için onun vaktinden abdest almak, avret
yerini örtmek ve tahrim tekbirini almak için gereken bir sürenin kalması
şarttır.
El-Ayni: 'Bu
hadis, ikindi namazından bir rek'at kıldıktan sonra vakit çıkarsa kişinin
namazının bozulmayacağına ve namazına devam etmesinin gerekliliğine delalet
eder. Bu husus icma ile sabittir. Sabah namazında ise Şafii, Malik ve Ahmed bin
Hanbel'e göre hüküm aynıdır. Ebu Hanife'ye göre sabah namazı güneşin doğması
ile bozulur. Şafiiler'e göre, hadis Ebu Hanife aleyhinde delildir, demiştir.
BİR REK'ATE
YETİŞMEK SABAH VE İKİNDİYE Mİ MAHSUSTUR?
Vakit çıkmadan
önce bir rek'ate yetişmek, sabah ve ikindi namazlarına mahsus değildir. Çünkü
Buhari ve Müslim nezdinde sabit olan ve Ebu Hureyre (r.a.) tarafından merfu'
olarak rivayet edilen hadiste Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem). şöyle
buyurmuştur:
"Namazdan
bir rek'ate yetişen kişi, namaza yetişmiş olur.'' Bu hadis, 699 nolu hadisten
daha umumidir. Bazı alimler: Sayısı yazılı hadis, ikindi ve sabah namazlarıyla kayıtlıdır.
Buhari ve Müslim'in hadisi mutlaktır. Mutlak hadis, kayıtlı hadise yorumlamr,
demişlerdir. Buna göre, mutlak olan hadisle sabah ve ikindi namazları
kasdedilmiş olur. Lakin bu hadis, hükmün sabah ve ikindi namazına mahsus
olduğuna, mefhumu itibariyle delalet eder. Halbuki Buhari ile Müslim'in hadisi,
mantuk yani lafzın sarahati (açıklığı) itibariyle hükmün bütün namazlarda
değişmediğine delalet eder. Hadis usulü ilminde belirtildiği gibi mantuk,
mefhuma tercih edilerek hüküm çıkarılır. Bir de Buhari ve Müslim'in hadisinde
diğer hadise zıt olmayan bir fazlalık vardır. Bu fazlalık geçerlidir.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Vakit
çıkmadan önce bir rek'atine yetişilen namazın tamamı eda sayılır. Nevevi:
Namazı bu zamana kadar tehir etmenin caiz olmadığı hususunda alimler ittifak
etmişlerdir, der.
2- Vaktin
bitimine bir rek'atlık süre kaldığında özrü kalkan kişiye o namaz farzdır.