DEVAM: 19- MESCİDLERE
DEVAMLI GİTMEK VE (ORADA CEMAATLA) NAMAZ KILMAK İÇİN BEKLEMEK BABI
حَدَّثَنَا
أبو كريب.
حَدَّثَنَا
رشدين بْن سعد،
عَن عمرو بْن
الحارث، عَن
دارج، عَن أبي
الهيثم، عَن
أبي سعيد،
-
عَن رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
قَالَ ((إذا
رأيتم الرجل
يعتاد
المساجد،
فاشهدوا له
بالإيمان.
قَالَ اللَّه
تعالى: إنما
يعمر مساجد
اللَّه من آمن
باللّه.
الآية)).
Ebu Saiıl-i Hudri
(r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki
:
«Siz,
adamın mescidlere gidip gelmeyi itiyad haline getirdiğini bildiğiniz (veya)
gördüğünüz zaman, onun imanlı olduğuna şahitlik ediniz. Allah Teala; -Şüphesiz Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a
inan edenler imar ederler.' [Tevbe 18] buyurmuştur.»
AÇIKLAMA :
Bu hadisi
Tirmizi de rivayet ederek hasen olduğunu söylemiştir. Ayetteki 'İmaret'
kelimesiyle kastedilen mana hususunda alimler iki görüş rivayet etmişlerdir:
Bunlardan bir kısmı: İmaretten maksad, ma'lum olan manadır. Yani mescidleri
yapmak, binayı sağlamlaştırmak, onarmak, yıkıldığı zaman yeniden yapmaktır.
Kafir kişi bundan men edilir. Hatta bir mescid yapılmasını vasiyet etse bu
vasiyeti kabul edilmeyecektir, demişlerdir. İkinci kavle göre imaret'ten maksad
mescide girmek ve orada oturmaktır.
İmaret, iki
kavle göre de mu'minin şanıdır. Özellikle mescidleri ibadetIe ve kılınan cemaat
namazlarıyla canlandırmak, en büyük manevi imarettir. Mescidlere namaz için
gidip gelmeyi alışkanlık haline getirerek sık sık girip çıkan kimsenin bu hali,
mu'min olmasının alametidir. Bunun için de hadiste böyle adamın imanlı oluşuna
şehadet ediImesi emrediImiştir.
Şehadetten
maksad, böyle adamın mu'min olduğunu dille söylemek mi yoksa kalben itikad
etmek midir?
Sindi'nin
beyanına göre Tiy i: ''' ... Şehadet
ediniz ... " emrinin manası: Adamın imanlı olduğuna kesinlikle hükmedin.
Çünkü şehadet, kalbteki kanaat ve inanca uygun olarak dille kesin söz
söylemektir,' demiştir.
Sindi:
Tıybi'nin yorumu, hadisin sonunda, hadisin hükmünü te'yid mahiyetinde okunan
ayette uygun olan yegane yorumdur. Ancak şöyle hir sorun var: Buhari ve
Müslim'in rivayet ettikleri bir hadise göre; Sa'd (r.a.) bir adam hakkında:
'Şüphesiz bu adam mu'mindir.' deyince Nebi (s.a.v.) : "Veya
müslümandır." buyurmuştur. Bu hadis, kimsenin imanlı olmasına kesinlikle
hükmetmenin nehyine delalet eder.
Bu soruna şöyle
cevap verilebilir: Sa'd (r.a.)'ın hadisinde bahsi geçen adam, mescidlere
müdavim değil idi. Bu sebeple onun imanına kesinlikle hükmedilmemesi
arzulanmıştır. Mescide müdavim kimsenin ise imanlı olmasına Ebu Said (r.a.)'in
hadisi gereğince hükmedilmelidir.
Mezkur problem
şöyle de çözülebilir: Ebu Said (r.a.)'ın hadisindeki imandan maksad,
İslamiyettir, teslim olmaktır. Yani mescidlere devam eden kimsenin müslüman
olmasına hükmedilir. Ama içindeki inancın gerçek mahiyetini ancak Allah bilir. Fçıkat
bu çözüm şekline şöyle itiraz edilebilir:
Kişinin
müslümanlığına hükmetmek için mescidlere, devam etmesine ihtiyaç yoktur. Çünkü
mescidlere müdavim olsun olmasın: 'Ben Müslümanım' diyen herkesin
müslümanlığına hükmedilir.
En uygun yorum
şekli, hadisteki şehadetten maksadın mescidlere müdavim olan kişinin imanlı
olduğuna kanaat edip itikad etmek olduğuna dair olan yorumdur.