DEVAM: 32- SELAM'DAN
SONRA OKUNAN (ZİKİR VE DUA) BABI
حَدَّثَنَا
الحسين بْن
الحسن
المروزي. حَدَّثَنَا
سُفْيَان بْن
عيينة، عَن
بشر بْن عاصم،
عَن أبيه، عَن
أبي ذر؛
قَالَ: - قيل
للنَّبِي
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ.
وربما قال
سُفْيَان قلت:
يا رَسُول
اللَّهِ! ذهب
أهل الأموال والدثور
بالأجر.
يقولون كما
نقول وينفقون
ولا ننفق. قال
لي ((ألا
أخبركم بأمر
إذا فعلتموه
أدركتم من
قبلكم وفتم من
بعدكم. تحمدون
اللَّه في دبر
كل صلاة
وتسبحونه
وتكبرونه
ثلاثاً وثلاثين،
وثلاثاً
وثلاثين،
وأربعاً
وثلاثين)). قال
سُفْيَان: لا
أدري أيتهن
أربع.
Ebu Zerr(-i
Gifari) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e denildi ki:
Süfyan'in
rivayetine göre ise Ebu Zerr (r.a.) şöyle demiştir: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'e dedim ki:
Ya Resulallah!
Servet sahihleri sevabı alıp götürdüler. (Şöyle ki:) Bizim dediğimizi derler.
Bir de mallarını Allah yolunda harcarlar. Halbuki elimizden infak gelmez.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana:
«Ben size öyle
bir şey bildireyim ki onu yaptığınız zaman (fazilet bakımından) sizi geçenlere
yetişirsiniz ve (fazilet yönünden)
sizden sonra gelenler size yetişemezler. (O da şudur:)
Her namazdan
sonra Allah'a otuzüç, otuzüç ve otuzdört defa hamd'e, tesbih ve tekbir
getirirsiniz.» buyurdu."
Süfyan demiştir
ki: Hamd, tesbih ve tekbir'den hangisinin otuzdört (defa) olduğunu
bilemiyecegim.
Tahric: Ebu
Davud bu hadisi daha uzun bir metin halinde yine Ebu Zer' (r.a.)'den rivayet
etmiştir. Bunun benzerini Buhari ve Müslim, Ebu Hureyre (r.a.)'den ve Tirmizi
ile Nesai de İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Ebu Hureyre (r.a.) ve İbn-i Abbas (r.a.)'ın
rivayetlerinde Nebi (s.a.v.)'e soru soranların, muhacirlerin fakirleri
oldukları belirtilmiştir. Rivayetler arasında çelişki söz konusu değildir.
Çünkü Ebu Zer' (r.a.)'de muhacirlerin fakirlerinden idi, mezkur rivayetlerin
bazılarında; Nebi (s.a.v.)'e müracaat eden muhacirlerin fakirleri şöyle
demişlerdir:
''Ya
Resulallah! (s.a.v.), varlık sahibIeri yüksek dereceleri ve daimi ni'meti alıp
götürdüler. Namaz kıldığımız gibi namaz kılarlar, oruç tuttuğumuz gibi oruç
tutarlar. Onların ihtiyaçtan fazla malları vardır. Sadaka verirler biz
veremeyiz, köle azad ederler, biz edemeyiz."
Muhacirlerin
fakirleri, zenginlerin yapmakta oldukları mali ibadetlerin ve hayratın
benzerlerini yapmak imkanına sahib olmadıkları için duydukları hasret ve
besledikleri hayır yapma ihtirasını Nebi (s.a.v.)'e iletmişlerdir. Çünkü onlar
sadakanın ancak mal harcamakla mümkün olduğunu zan ediyorlardı. Nebi (s.a.v.)
fakirlerin zenginlere başka tür ibadetle erişebileceklerini bildirerek onların
hasretini gidermiştir.
Bu hadis de her
namazdan sonra elhamdu lillah, Sübhanellah ve Allahu ekber zikrini yapmanın
meşruluğuna delalet eder. Bu üç zikir türlerinden ikisinin otuz üçer defa ve
birisinin otuz dört defa tekrarIanmasının meşruluğu hükme bağlanmıştır. Hadisin
ravisi Süfyan, 'zikirlerden hangisinin otuz dört defa olduğunu bilemedigini
söylemiştir.
Buhari ve
Müslim, Ebu Hureyre (r.a.)'den olan rivayetlerinde her üç zikrin otuz üçer defa
tekrarlanmasının meşru kılındığı bildirilmiştir.
Nesai'nin Zeyd
bin Sabit (r.a.)'den olan rivayetinde tesbih ve hamd'ın otuz üçer ve tekbirin
otuz dört defa olduğu bildirilmiştir.
EI-Menhel
yazarı tesbih babında uzunca beyan ettiği gibi namazdan sonra okunması meşru
kılınan tesbih, hamd ve tekbir sayısı hususunda muhtelif rivayetler mevcuttur.
Şöyle ki:
1- Abdullah bin
Amr (r.a.)'ın 926 nolu hadisine göre bu üç zikir onar defa okunması meşru
kılınmıştır.
2- Tirmizi'nin
İbn-i Abbas (r.a.)'tan ve Nesai'nin Zeyd bin Sabit (r.a.)'ten olan
rivayetlerine göre tesbih ve hamd'ın 0tuzüçer ve tekbirin otuz dört defa
tekrarlanması meşru kılınmıştır.
3- Müslim'in
Süheyl tarikiyle Ebu Hureyre (r.a.)'den olan rivayetinde bu zikirlerin onbirer
defa okunması meşru kılınmıştır.
4- Nesai'nin
Ebu Hureyre (r.a.)'den olan bir rivayetinde her farz namazdan sonra yüzer defa
tesbih, tekbir, hamd ve tevhid kelimesinin tekrarlanmasının üstün fazileti
bildirilmiştir.
EI-Menhel
yazarı bu rivayetleri naklettikten sonra şöyle der: ''Bu rivayetlerden
anlaşılıyor ki, namazdan sonra yapılması meşru kılınan bu zikirlerin sayısı
hakkında muhtelif rivayetler vardır. Kişi hangi rivayeti tutarsa olabilir.
Ancak en kuvvetli rivayet üç zikrin otuzüçer defa tekrarlanmasına ait olan
rivayettir. Dolayısıyla bu rivayetle amel etmek daha uygundur. Yine mezkur
rivayetlerden anlaşılıyor ki namazlardan sonra okunması meşru kılınan
zikirlerin sayısına riayet etmek esastır. Varid olan sayıyı geçmemek gerekir.
Aksi takdirde bunun sevabından mahrum kalınır. EI-Fetih yazarı: 'Bazı alimler
derler ki, namazlardan sonra okunması meşru kılınan zikirlerin belirli sayısına
karşılık özel bir sevab verildiğine göre kişi bu sayıdan daha fazla bu zikri
tekrarlarsa va'd edilen sevabı kazanamaz. Çünkü varid olan sayının bir hikmet
ve özelliğinin bulunması muhtemeldir. Bu takdirde daha fazla tekrarlanınca
hikmet ve özelliği kaçırılmış olur. El-Hafız Ebu'l-Feth, Tirmizi'nin şerhinde
alimlerin mezkur görüşüne itiraz ederek şöyle demiştir:
Kişi varid olan
sayıca zikir edince bundan dolayı verilecek olan sevabı kazanmış olur. Aynı
zikri bir kaç defa daha tekrarlayınca niçin hasıl olmuş olan sevab giderilmiş
olsun?
Yukarıda
gösterilen alimlerin görüşü ile el-Hafız Ebu'l-FadI'ın görüşü şöyle
birleştirilebilir: Durum niyete göre değişir. Kişi, anılan zikri varid olan sayı
kadar tekrarlamakla verilen emri yerine getirmeyi düşünür, bu emir
uygulandıktan sonra fazlasını okursa yeni bir niyetle okumuş olabilir. Şüphesiz
ki iki ayrı niyet olunca Ebu'l-Fadl'ın savunduğu görüş yerindedir. Şayet ikinci
bir niyet etmeden varid olan sayıdan fazla tekrarlamakla varid olan sayı
karşılığında va'd edilen sevabı almayı düşünürse yukarıda bsIirtilen alimlerin
görüşü isabetlıdır. Mesela; Bir zikrin 10 defa okunması halinde şu sevab vardır
diye bir nass var iken kişi aynı sevabı elde etmek niyetiyle bu zikri on defa
yerine yüz defa tekrarlarsa va'd edilen mükafattan mahrum kalabilir.
El-Karafi,
el-Kavaid adlı eserinde: Belirli sayı ile şer'an sınırlandırılmış olan mendub
zikirleri bu sınırı aşarak tekrarlamak mekruh bid'atlardandır. Çünkü büyüklerin
çizdikleri sınırları aşmak saygısızlıktır, demiştir.
Bazı alimler
muayyen sayı ile taklid edilmiş olan zikirleri ilaca benzetmişlerdir. Mesela,
bir ilac'ın terkibinde % 5 oranında şeker varken bu orana muhalefet edilerek %
20 nisbetinde şeker katkısıyla yapılacak o ilacın faydası yitirilmiş olabilir.
Ama ilaç'taki şeker oranına müdahale edilmez de başka zaman şeker alınırsa
ilacın faydası gölgelenmemiş olabilir. Bir kaç zikrin muayyen sayılarla ve ard
arda okunması emredilmişken bunlardan birisinin emredilen sayıdan fazla
tekrarlanması onu takib eden zikir nev'inin gecikmesine yol açar. Halbuki bu
zikirlerin bir arada ve geciktirilmeden okunmasında özel hikmetler
bulunabilir.'
Tesbih, hamd ve
tekbir kelimeleri rivayetlerde değişik sırayla anılmışlardır. Mesela
sünenimizin Ebu Zer' (r.a.)'den olan rivayetinde mezkur kelimeler hamd, tesbih
ve tekbir diye sıralanmıştır. Bir önceki hadiste ise tesbih, tekbir ve hamd
diye geçer. Arap dilinde, atıf harflerinden olan ''Vav '' edatı ile bir
diğerine atıf edilen kelimeler veya cümleler arasında sıralama ve tertip anlamı
söz konusu değildir. Bu nedenle mezkur kelimelerin hadisler de önce veya sonra
geçmesi üç zikirden hangisinin önce veya sonra okunmasının gerekliliğine
delalet etmez. Diğer kitabIarda bu üç kelime başka şekillerde de sıralanmıştır,
Alimler, üç
zikrin okunmasında mecburi bir sıralama koymamışlar ise de rivayetlerin
ekserisinde tesbih başta ve tekbir sonda geldiği için uygulama böyledir. Yani
önce tesbih ondan sonra hamd ve son olarak da tekbir zikri okunur.