SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 947 >>

38- (NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇMEKLE) NAMAZI KESEN ŞEYLER BABI

 

حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ. حَدَّثَنَا سُفْيَان. عَن الزهري، عَن عبيد اللَّه بْن عَبْد اللّه عَن ابن عباس؛ قَالَ:

 - كان النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ يصلي بعرفة. فجئت أنا والفضل على أتان. فمررنا على بعض الصف. فنزلنا عنها وتركناها. ثم دخلنا في الصف.

 

(Abdullah) İbn-i Abbas (r.a.)'dan şöyle demiştir :

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Arafe'de (imam olarak) namaz kılıyordu. Bu esnada ben ve el-Fadl (bin Abbas) (r.a.) bir dişi eşeğe binmiş olarak oraya gelerek (birinci) saffın bir kısmının önünden geçtikten hemen sonra (saffin önünde) merkebden inerek saffa girdik.

 

Bu hadisi Kütüb-i Sitte sahibIerinin hepsi, Ahmed , Malik ve Beyhaki müteaddit senedlerle ve az lafız farkıyla uzun ve kısa metinler halinde rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Ebu Davud'un rivayetinde İbn-i Abbas (r.a.) o esnada erginlik çağına ermek üzere olduğunu söylemiştir. EI-MenheI yazarının naklen açıkladığına göre İbn-i Abbas o esnada 13 - 15 yaşlarında imiş. İbn-i Abbas'ın kendi yaşını belirtmesinin sebebi ise; hareketinin meşru olduğunu belirtmektir. Çünkü henüz erginlik çağına gelmemiş olan mümeyyiz çocukların dinen yasak olan şeylerden men edilmeleri ve gerektiğinde tariz cezasıyla cezalandırıImaları emredilmiştir. Örneğin 10 yaşına giren çocuğun namaz kılmaması halinde döğülmesi emredilmiştir.

 

Buradaki rivayete göre İbn-i Abbas'ın anlattığı kıssada söz konusu namaz Arafat'ta kılınmıştır. Müslim'in İbn-i Uyeyne tarikinden olan rivayeti'de böyledir. Bazı rivayetlerde ise söz konusu namazın Mina'da kılındığı belirtilmiştir. Nevevi, olayın iki defa vuku bulduğu yorumunda bulunmuştur.

 

El-Fetih yazarı: Kıssanın tekerrür etmemiş olması esastır. Bilhassa hadisin ilk ravisi aynıdır. Olayın Mina'da vuku bulmuş olması rivayeti kuvvetlidir. Diğer şazdır, demiştir.

 

EI-Menhel yazarının naklen beyan ettiğine göre Müslim, hadisenin Veda haccında veya Mekke fethinde vuku bulduğunu rivayet efmiştir. EI-Menhel yazarı Veda haccında olduğuna taraftar olmuştur.

 

Buhari'nin bir rivayetinde İbn-i Abbas (r.a.) birinci saff'ın bir kısmının önünde merkeb üzerinde gittiğini bildirmiştir.

 

Ebu Davud'un rivayetinde İbn-i Abbas namazdan sonra hiç kimsenin kendisine bu hareketinden dolayı itirazda bulunmadığını bildirmiştir. Onun bu sözü namaza duranın önünden merkebin geçmesinin namazı bozmadığına delildir. Cumhur'un kavii de budur.

 

Buhari'nin rivayetinde bahis konusu namazda Nebi (s.a.v.)'in bir duvara doğru durmamış olduğu açıklanmıştır. Cumhur'un kaviine göre namaz kılanın önünden her hangi bir şeyin geçmesi namazı bozmaz. Hz. Ali, Hz. Osman, İbn-i Müseyyeb, Ubeyde, Şa'bi, Malik. Urve, Sevri. Şafii ve Hanefi aiimleri (r.anhum)'un kavii budur. Onların en kuvvetli delilleri Ebu Davud, Darekutni, Tahavi ve Beyhaki'nin Ebu Said-i Hudri'den merfu' olarak rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir:

 

''(Namaz kılanın önünden geçen) hiç bir şey namazı kesmez, (bozmaz.) Siz gücünüz yettikçe geçmek isteyeni defedlin. Çünkü o şeytan işini yapar.''

 

Cumhur'u-Ulema; merkeb, köpek ve kadın gibi bazı şeylerin geçmesiyle namazın kesildiğine dair rivayet edilen hadisleri namazdaki huşu ve huzurun kesilmesi anlamında yorumlamışlardır.

 

Nevevi : Cevapların en sıhhatlisi ve en güzeli budur. Şafii, Hattabi, Fıkıhçılar ile hadisçilerin muhakkik alimleri böyle cevab vermişlerdir. Dayandığımız cevab da budur. Bazı alimler söz konusu hadislerin mensuh olduğunu söylemişler ise de bu iddia makbul değildir. Çünkü mensuh olduğuna dair her hangi bir delil yoktur. Veda haccının Nebi (s.a.v.)'in hayatının sonlarında yapılmış olması ve İbn-i Abbas'ın bu hadiste anlattığı kıssanın bu seferde vuku bulmuş olması bu hadisin nasih olduğunu gerektirmez. Çünkü bazı şeylerle namazın kesildiğine delalet eden hadislerin veda haccından sonra buyurulmuş olması mümkündür. Usul ilminde belirtildiği gibi, böyle durumdaki bir hadis nasih . olamaz. Ayrıca mensuhluk ihtimali olsa bile hadislerin arasını bulmak mümkün ise, nesih yoluna gidilmemesi tercih edilir, demiştir.