38- (NAMAZ KILANIN
ÖNÜNDEN GEÇMEKLE) NAMAZI KESEN ŞEYLER BABI
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ.
حَدَّثَنَا
سُفْيَان. عَن
الزهري، عَن
عبيد اللَّه بْن
عَبْد اللّه
عَن ابن عباس؛
قَالَ:
-
كان النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ يصلي
بعرفة. فجئت
أنا والفضل
على أتان.
فمررنا على
بعض الصف.
فنزلنا عنها
وتركناها. ثم
دخلنا في
الصف.
(Abdullah)
İbn-i Abbas (r.a.)'dan şöyle demiştir :
Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Arafe'de (imam olarak) namaz kılıyordu. Bu esnada ben ve
el-Fadl (bin Abbas) (r.a.) bir dişi eşeğe binmiş olarak oraya gelerek (birinci)
saffın bir kısmının önünden geçtikten hemen sonra (saffin önünde) merkebden
inerek saffa girdik.
Bu hadisi
Kütüb-i Sitte sahibIerinin hepsi, Ahmed , Malik ve Beyhaki müteaddit senedlerle
ve az lafız farkıyla uzun ve kısa metinler halinde rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Ebu Davud'un rivayetinde İbn-i Abbas (r.a.) o
esnada erginlik çağına ermek üzere olduğunu söylemiştir. EI-MenheI yazarının
naklen açıkladığına göre İbn-i Abbas o esnada 13 - 15 yaşlarında imiş. İbn-i
Abbas'ın kendi yaşını belirtmesinin sebebi ise; hareketinin meşru olduğunu
belirtmektir. Çünkü henüz erginlik çağına gelmemiş olan mümeyyiz çocukların
dinen yasak olan şeylerden men edilmeleri ve gerektiğinde tariz cezasıyla
cezalandırıImaları emredilmiştir. Örneğin 10 yaşına giren çocuğun namaz
kılmaması halinde döğülmesi emredilmiştir.
Buradaki
rivayete göre İbn-i Abbas'ın anlattığı kıssada söz konusu namaz Arafat'ta
kılınmıştır. Müslim'in İbn-i Uyeyne tarikinden olan rivayeti'de böyledir. Bazı
rivayetlerde ise söz konusu namazın Mina'da kılındığı belirtilmiştir. Nevevi,
olayın iki defa vuku bulduğu yorumunda bulunmuştur.
El-Fetih yazarı:
Kıssanın tekerrür etmemiş olması esastır. Bilhassa hadisin ilk ravisi aynıdır.
Olayın Mina'da vuku bulmuş olması rivayeti kuvvetlidir. Diğer şazdır, demiştir.
EI-Menhel
yazarının naklen beyan ettiğine göre Müslim, hadisenin Veda haccında veya Mekke
fethinde vuku bulduğunu rivayet efmiştir. EI-Menhel yazarı Veda haccında
olduğuna taraftar olmuştur.
Buhari'nin bir
rivayetinde İbn-i Abbas (r.a.) birinci saff'ın bir kısmının önünde merkeb
üzerinde gittiğini bildirmiştir.
Ebu Davud'un
rivayetinde İbn-i Abbas namazdan sonra hiç kimsenin kendisine bu hareketinden
dolayı itirazda bulunmadığını bildirmiştir. Onun bu sözü namaza duranın önünden
merkebin geçmesinin namazı bozmadığına delildir. Cumhur'un kavii de budur.
Buhari'nin
rivayetinde bahis konusu namazda Nebi (s.a.v.)'in bir duvara doğru durmamış
olduğu açıklanmıştır. Cumhur'un kaviine göre namaz kılanın önünden her hangi
bir şeyin geçmesi namazı bozmaz. Hz. Ali, Hz. Osman, İbn-i Müseyyeb, Ubeyde,
Şa'bi, Malik. Urve, Sevri. Şafii ve Hanefi aiimleri (r.anhum)'un kavii budur.
Onların en kuvvetli delilleri Ebu Davud, Darekutni, Tahavi ve Beyhaki'nin Ebu
Said-i Hudri'den merfu' olarak rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir:
''(Namaz
kılanın önünden geçen) hiç bir şey namazı kesmez, (bozmaz.) Siz gücünüz
yettikçe geçmek isteyeni defedlin. Çünkü o şeytan işini yapar.''
Cumhur'u-Ulema;
merkeb, köpek ve kadın gibi bazı şeylerin geçmesiyle namazın kesildiğine dair
rivayet edilen hadisleri namazdaki huşu ve huzurun kesilmesi anlamında
yorumlamışlardır.
Nevevi :
Cevapların en sıhhatlisi ve en güzeli budur. Şafii, Hattabi, Fıkıhçılar ile
hadisçilerin muhakkik alimleri böyle cevab vermişlerdir. Dayandığımız cevab da
budur. Bazı alimler söz konusu hadislerin mensuh olduğunu söylemişler ise de bu
iddia makbul değildir. Çünkü mensuh olduğuna dair her hangi bir delil yoktur.
Veda haccının Nebi (s.a.v.)'in hayatının sonlarında yapılmış olması ve İbn-i
Abbas'ın bu hadiste anlattığı kıssanın bu seferde vuku bulmuş olması bu hadisin
nasih olduğunu gerektirmez. Çünkü bazı şeylerle namazın kesildiğine delalet
eden hadislerin veda haccından sonra buyurulmuş olması mümkündür. Usul ilminde
belirtildiği gibi, böyle durumdaki bir hadis nasih . olamaz. Ayrıca mensuhluk
ihtimali olsa bile hadislerin arasını bulmak mümkün ise, nesih yoluna
gidilmemesi tercih edilir, demiştir.