SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1083 >>

DEVAM: 78 CUMA (NAMAZI) NIN FARZİYETİ HAKKINDAKİ BAB

 

حَدَّثَنَا علي بْن المنذر. حَدَّثَنَا ابن فضيل. حَدَّثَنَا أبو مالك الأشجعي، عَن ربعي بْن حراش، عَن حذيفة. وعن أبي حازم، عَن أبي هُرَيْرَة؛ قَالَ:

 - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ ((أضل اللَّه عَن الجمعة من كان قبلنا. كان لليهود يوم السبت. والأحد للنصارى. فهم لنا تبع إلى يوم القيامة. نحن الآخرون من أهل الدنيا، والأولون المقضى لهم قبل الخلائق)).

 

Huzeyfe ve Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :

 

«Allah bizden öncekilerini Cum'a gününden sapıttırdı. (İbadet günü olarak) Yahudiler için Cumartesi günü var. Pazar günü da Hristiyanlarındır. Artık bunlar kıyamet gününe kadar bizden geri kalmış oldular. Biz dünya ehlinin en sona kalanlarıyız. Ve (kıyamet günü) başa geçip bütün yaratıklardan evvel haklarında hüküm verilecek olanlarız.»

 

 

Diğer tahric: Müslim ve Nesai

 

AÇIKLAMA: Hadisin baş kısmında: ''Allah bizden öncekilerini Cuma gününden sapıttırdı.'' buyurulmuştur. Buhari ve Müslim'in yine Ebu Hureyre (r.a.)'den merfu' olarak rivayet ettikleri bir hadisin meali şöyledir:

 

''Biz (ehli kitaba nazaran) en sonraya kalmışız. (Dünyaya gelişte böyle olduğumuza rağmen) kıyamet gününde (faziletçe) en başa geçecek olanlarız. Şundan dolayı ki. Bizden evvel onlara kitap verildi. Sonra Allah'ın onlara farz kıldığı gün bu (Cuma günü) iken onlar bu gün hakkında ihtilafa düştüler (başka günü ta'zim ettiler). Bize o günü değerlendirmek için Allah hidayet verdi. Artık onlar bu hususta bizden geri kalmış oldular. Yahudilerin ibadet günü yarındır. Hıristiyanlarınki yarından sonradır,''

 

Nevevi, Kadi İyaz'ın şöyle dediğini nakleder:

 

Hadisin zahirine göre Allah Teala Yahudilere ve Hristiyanlara Cuma gününün ta'zimini farz kılmış ve bu günün tesbitini onların ictihadına bırakmıştır. Günün tesbiti hususunda yaptıkları ictihadda ihtilafa düşmüşlerdir.

 

Allah Teala onlara bu hususta hidayet vermemiştir. Sonra Allah Ümmet-i Muhammed'e Cuma gününün ta'zimini emrederken günü de tayin etmiştir. Yapacakları ictihadle. bulmasına terketmemiştir.

 

Böylece günü ilahi inayetle tanıyan Ümmetimiz günün ta'zimini yaparak, bol bol feyiz almışlardır. Rivayete göre Musa (a.s.), Yahudilere Cuma gününü ta'zim etmeyi emretmiş. Fakat onlar Musa (a.s.) ile münakaşa ederek Cumartesinin ta'zime daha layık olduğunu iddia etmişler. Bunun üzerine Yahudilere münakaşa etmemesi için Musa (a.s.)'a talimat verilmiştir. Yahudiler böylece Cuma gününden sapmışlardır. Eğer ta'zim için Cuma günü ismen tayin edilmiş olsaydı, Yahudilerin ve Hıristiyanların buna muhalefet etmeleri makul olmazdı.'

 

Nevevi daha sonra şöyle der: 'Ehl-i Kitabın Cuma gününü tazim etmekle emrolunduklarında Cuma gününün ismen ve apaçık olarak onlara tanıtılmış olması mümkündür. Onlar bu emri aldıktan scnra emre uymak mecburiyetinin varlığı ve bu günü başka bir günle değiştirme yetkisinin kendilerinde bulunması husüsunda ihtilafa düşmüş olabilirler ve nihayet Yahudiler Cuma gününü Cumartesi günü ile değiştererek Cuma yerine Cumartesi'yi tazim etmişler, Hırıstiyanlar da Cuma yerine Pazar gününü tazim etmeye girişmişler. Böyle olması muhtemeldir, der.

 

Yukarıdan beri verilen ma'lumat terceme ettiğim hadisin: ''Allah bizden öncekilerini Cuma gününden sapıttırdı...'' cüm8sinin açıklamasına ışık tutar kanaatindeyim.

 

Hadisin: ''Artık onlar kıyamet gününe kadar bizden geri kalmışlar.''cümlesinin manası şu olabilir: Cumartesi ve Pazar günü, Cuma gününden sonra geldiği için bizim kutsal günümüz onlarınkinden öncedir. böylece onlar bu bakımdan bizden geri kalmış oldular."

 

İkinci bir ihtimal: "Bol bol feyiz ve sevap kazanmaya vesile olan haftanın en mübarek günü Cuma günüdür. Biz bu günü Allah'ın yardım ve hidayeti ile tanımış olduk. İyi değerlendirdik Böylece sevap kazanmak alanında çok ilerledik. Ehl-i Kitab ise bu feyizli günü tanımadılar, sapıttılar, dolayısı ile bu mübarek günü değerlendirmediler, bunun sevabından mahrum kaldılar ve böylece hayat boyunca sevap kazanmak bakımından bizden geri kaldılar.

 

Tabi bu yorum İslam öncesi Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık öncesi Yahudiler için geçerlidir. Zira onlar sapmış ve Allah'ın yolundan ayrılmıştırlar. Bu nedenle de günümüz Yahudi ve Hıristiyanların sevap imkanları yoktur.

 

Hadisin: ''... Bütün yaratıklardan önce haklarında hüküm verilecek olanlarız.'' cümlesi ile ilgili olarak Sindi şöyle der: "Yani bu ümmet diğer ümmetIerden sonra dünyaya geldiği halde ahiret günü hepsinden önce, haşredilecek, evvela onun hesabı görülüp hükme bağlanacak, cennete öncelikle girecektir."