DEVAM: 96- CUMA GÜNÜ
NAMAZDAN ÖNCE HALKA HALİNDE OTURMAK VE İMAM HUTBE OKURKEN İHTİBA BİÇİMİNDE
OTURMAK HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
المصفى
الحمصي. حَدَّثَنَا
بقية، عَن
عَبْد اللّه
بْن واقد، عَن
مُحَمَّد ابن
عجلان، عَن
عمرو بْن
شعيب، عَن
أبيه، عَن
جده؛ قَالَ:
-
نهى رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ عَن
الإحتباء يوم
الجمعة، يعني
والإمام يخطب.
فِي
الزَوائِد: في
إسناده بقية
وهو مدلس.
وشيخه، وإن
كان الترمذي قد
وثقه، وإلا
فهو مجهول.
Amr bin Şuayb'ın
dedesi (Abdullah bin Amr bin As) (radiyallahu anh)'den; şöyle demiştir :
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cum'a günü ihtiba biçiminde oturmaktan nehiy
etmiştir.
Ravi demiştir ki:
Yani imam hutbe okurken.
Not: Zevaid'de
deniyor ki: Bu hadisin isnadındaki Bakiyye tedlisçidir. Onun şeyhi (Abdullah
bin Vakidi)yi Tirmizi. sika saymışsa da meçhuldür.
AÇIKLAMA: Ebu Davud. Tirmizi. Ahmed, El-Hakim ve Beyhaki de
rivayet etmişlerdir. Şu farkla ki: Bunlar Abdullah bin Amr (r.a.)'dan değil
Muaz bin Enes (r.a.)'den rivayet etmişlerdir. Ebu Davud'un rivayet ettiği metin
mealen şöyledir:
"Cuma günü
imam hutbe okurken hubvet biçiminde oturmaktan Resulullah (s.a.v.) nehiy
etmiştir."
Hubvet :
"İhtiba" masdarından alınma bir kelimedir. İki kelime de aynı manayı
taşır.
İhtiba ve
hubvet, kişinin kabaları üzerinde oturup bacaklarını dikerek ellerini önden
bağlamasıdır. Veya kuşak gibi bir şeyi beline dolayarak bacaklarının önüne
geçirerek oturmasıdır. Araplar dinlenmek için böyle oturmayı adet
edinmişlerdir.
Cuma günü hutbe
okunurken bu biçim oturuşun yasaklanmasındaki hikmet, abdestin bozulmasına
elverişli ve uykuyu getirmesidir.
Ayni: Duvara
veya başka bir şeye dayanmak da mekruhluk bakımından ihtiba gibidir, demiştir.
Ubade bin
Nesih, Evzai, MekhuI, Ata' ve Hasan-i Basri'nin dahil olduğu alimlerden bir
cemaat, hutbe okunurken böyle oturmanın mekruh olduğuna hükmetmişlerdir.
Delilleri de bu hadislerdir.
Sindi: Birinci
hadisteki "Yuhallaka" fiilini traş olmak anlamında yorumlamak
hatasına düşen bazı kimseler, kırk yıl gibi uzun bir zaman Cuma günü başını
traş etmekten imtina etmiştir. Halbuki bu fiil traş olmak değil, halka
biçiminde oturmak manasındadır, demiştir.
Ebu Davud'un
rivayet ettiği bir hadise göre sahabilerin bir kısmı hutbe okunurken ihtiba
biçiminde oturmuşlardır. Ebu Davud; İbn-i Ömet, Enes bin Malik, Şüreyh, Sa'saa
bin Sühan, Said bin el-Müseyyeb, İbrahim en-Nahai gibi zatlar bu biçimde
oturmuşlardır, der.
Ebu Davud'un
Ya'la bin Şeddad (r.a.)'den rivayet ettiği bu hadis, ihtiba biçiminde oturmanın
caizliğine hükmeden alimler için delildir.
El-Menhel
yazarı, ihtiba'nın caizliğine hükmedenler arasında Salim bin Abdillah, Kasım
bin Muhammed, Ata', İbn-i Sirin, Amr bin Dinar, Ebu Zübeyr, İkrime bin Halid; Ahmed
bin Hanbel ve İshak'ın bulunduğunu ve Hanefi, Maliki ile Şafii mezhebIerinin bu
olduğunu söylemiştir.
Bu gruptaki
alimler: İhtibanın yasaklIğına ait hadisler zayıftır. Delil olamazlar,
demişlerdir.
Tahavi:
Sahabilerin uyguladıkları ihtiba biçimiyle yasak olan ihtiba biçiminin
arasındaki farkın şu olduğunu söylemiştir: Yasak olan ihtiba, hutbeye
başlandıktan sonra yapılacak olan ihtibadır.
Çünkü hutbe
esnasında ihtiba etmek, hutbeyi dinlemeye mani olabilir. Sahabilerin caiz
gördükleri ihtiba ise, henüz hutbeye başlamadan önce bu biçim oturmak ve hutbe
bitinceye kadar vaziyeti değiştirmemektir.