SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1159 >>

107- ÖĞLE FARZINDAN SONRAKİ İKİ REK'ATI KAÇIRAN HAKKINDA BİR BAB

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا عَبْد اللّه بْن إدريس، عَن يزيد بْن أبي زياد، عَن عَبْد اللّه بْن الحارث؛ قَالَ:

 - أرسل معاوية إلى أم سلمة. فانطلقت مع رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ فسأل أم سلمة. فقالت: إن رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ بينما هو يتوضأ في بيتي للظهر، وكان قد بعث ساعياً. وكثر عنده المهاجرون. وقد أهمه شأنهم. إذ ضرب الباب. فخرج إليه. فصلى الظهر. ثم جلس يقسم ما جاء به. قالت: فلم يزل كذلك حتى العصر. ثم دخل منزلي فصلى ركعتين ثم قال ((شغلني أمر الساعي أن أصليهما بعد الظهر. فصليتهما بعد العصر)).

 

فِي الزَوائِد: في إسناده يزيد بْن أبي زياد، مختلف فيه. فيكون الإسناد حسناً، إلا أنه كان يدلس وقد

عنعنه. ورواه البخاري ومسلم وأبو داود بغير هذا اللفظ.

 

Abdullah bin el-Haris (r.a.)'den) ; şöyle demiştir:

 

Muaviye (r.a.), (bir gün Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in muhterem eşi) Ümmü Seleme (r.anha)'ya (bir elçi) gönderdi. Ben elçi ile beraber gittim. Elçi Ümmü Seleme (r.anha)'ya sordu. Ümmü Seleme (r.anha) şöyle cevap verdi:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), (zekat toplamak üzere) bir me'mur göndermiş idi. (Bir gün) öğle namazı için benim odamda abdest alıyordu. Onun yanında çok muhacir vardı. Onların haline çok ihtimam gösteriyordu. Bu esnada kapı çalındı. O da kapıya çıktı. Sonra öğle farzını kıldırdı ve tahsildarın getirdiği zekatı taksim etmeye oturdu. Ümmü Seleme (r.anha) demiştir ki: O, ikindi namazına kadar bu işle meşgul oldu. İkindi farzını kıldırdıktan sonra odama girdi ve iki rek'at (namaz) kıldı. Sonra buyurduki:

 

«Tahsildarın işi ile meşguliyetim dolayısı ile bu iki rek'atı öğle namazından sonra kılmadım, ikindiden sonra kıldım.»

 

Not: Zevaid'de şöyle denmiştir: Bunun senedindeki ravi Yezid bin Ziyad'm sika olduğu hususunda ihtilaf vardır. Bu nedenle isnad hasen olur. Ancak bu ravi tedIis ederdi, bunu da an'ana ile rivayet etmiştir. Buhari, MüsIim, Ebu Davud bu hadisi başka lafızlarla rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Zevaid türünden olan bu hadisin bir benzerini İbn-i Ebi Şeybe, Abdullah bin el•Haris (r.a.)'den mealen şöyle rivayet etmiştir:

 

"Abdullah demiştir ki: Ben İbn-i Abbas (r.a.) ile beraber Muaviye (r.a.)'ın yanına girdik. Muaviye (r.a.), İbn-i Abbas (r.a.)'ı taht üzerinde oturttu ve: İkindi namazından sonra halkın kılmakta olduğu iki rek'at, ne namazdır? diye sordu. İbn-i Abbas (r.a.) :

 

Bu, İbnü'z-Zübeyr (r.a.)'ın halk'a verdiği fetva iledir, diye cevap verdi. Muaviye, İbnü'z-Zübeyr (r.a.)'a (adaml gönderip sordurdu. İbnü'z-Zübeyr (r.a.); Bunu Aişe (r.anha) bana söylemiştir diye cevap verdi. Muaviye, Aişe (r.anha)'ya gönderdi. O da: Ümmü Seleme (r.anha) bana haber vermiştir, deyince, Muaviye (r.a.) bu sefer Ümmü Seleme'ye adam. gönderdi. Ben de elçinin beraberinde gittim, .. "

 

Ümmü Seleme (r.anha)'ya gönderilen elçinin Kesir bin es-Salt (r.a.) olduğu sahih bir senedle Tahavi'nin Ebu Seleme (r.a.)'den olan şu rivayetinden anlaşılmıştır:

 

"Muaviye (r.a.) minber üzerinde iken Kesir bin es-Salt (r.a.)'a: Aişe (r.anha)'ya git- de Nebi (s.a.v.)'in ikindiden sonra kıldığı iki rek'atin (mahiyetinil sor, dedi. Ebu Seleme. (r.a.) demiştir ki: 'Ben de onunla beraber kalktım. İbn-i Abbas (r.a.) : Abdullah bin el-Haris (r.a.)'a: Sen de onunla beraber git, dedi. Bunun üzerine hepimiz Aişe (r.anha)'ya varıp sorduk. Kendisi: Ben bilemem, dedi...''. Mezkur hadisin devamı nakledilmiştir.

 

Buhari, Müslim ve Ebu Davud'un rivayet ettikleri Ümmü Seleme (r.anha)'nın hadisi, bir hayli uzundur. Bu rivayetin özeti şudur:

 

Kureyb Mevla İbn-i Abbas (r.a.), üç sahabi tarafından Aişe (r.anha)'ya gönderilerek ikindiden sonraki iki rek'atın hükmü sorulmuş, Aişe (r.anha): Ümmü Selerne (r.anha)'ya sor, demiş. Nihayet Ümmü Selerne (r.anha)'ya vaki müracaat neticesinde Nebi (s.a.v.)'in bu hususta şöyle buyurduğu, anlaşılmıştır:

 

"Ey Ebu Ümeyye kızı ikindi namazından sonra kıldığım iki rek'at namazı sormuştum. Bana, Abdül'l-Kays kabilesinden bazı kimseler, (kendi kabilesine mensup bir cemacıtın müslüman olduğunu bildirmek için) gelmişlerdi ve beni öğlenin son iki rek'atını kılmaktan alıkoymuşlardı. Bu kıldığım iki rek'at (sünnet) öğlenin o son iki rek'atıdır."

 

EI-Menhel yazarı şöyle der: "Namaz kılmanın yasak olduğu vakitte bir sebebe bağlı nafile namazın kılınmasının mekruh olmadığına hükmeden Şafii mezhebine mensup alimler bu hadisi delil göstermişlerdir. Şafiiler:

 

Anılan vakitte, bir sebebe bağlı olmayan nafileyi kılmak mekruhtur, demişlerdir. (Sebebe bağlı nafile için misal olarak, abdest almak sebebiyle kılınacak iki rek'atlık abdest sünneti, mescid'e girmek sebebi ile kılınacak iki rek'atlık Tahiyyetü'l-Mescid sünneti gösterilebilir.)

 

Şafiiler yine bu hadisi delil göstererek: Farzlara bağlı sünnetler, vakitlerinde kılınmadığı zaman kaza edilmesi müstahabtır, demişlerdir.

 

Ebu Hanife ile Malik ise: Yasak vakitlerde ne sebebe bağlı sünnetler, ne de bağlı olmayan nafileler kılınır. Farzlara bağlı sünnetlerden yalnız sabah namazının sünneti kaza edilir, demişlerdir.

 

Ahmed de: Yasak vakitlerde hiç bir nafile namaz kılınmaz. Sebebe bağlı olan ile olmayan arasında fark yoktur. Farzlara bağlı sünnetler bunun dışındaki zamanlarda kaza edilir, demiştir.

 

Üç mezheb imamları: Bu hadisin hükmü Nebi (s.a.v.)'e mahsustur, demişlerdir.

 

EI-Menhel yazarı, Mezkur hadiste anlatılan, öğle'nin son sünnetinin ikindi namazından sonra kılınması mes'elesinin Nebi (s.a.v.)'e mahsus olduğuna delil gösterilen rivayeti nakletmiştir.

Ahmed ve Tahavi'nin rivayet ettikleri delil şudur: "Ümmü Selerne (r.anha): Nebi (s.a.v.)'e: 'Şu halde bu iki rek'atı vaktinde kılmadığımız zaman kaza edelim mi?' diye sormuş, Resulullah (s.a.v.), ''Hayır'' buyurmuştur.

 

Tahavi: 'Nebi (s.a.v.)'den başkası öğlenin son sünnetini kaçırdığı zaman, ikindiden sonra kaza edemiyeceğj bu rivayetten anlaşılıyor. Şu halde Mezkur hüküm Nebi (s.a.v.)'e mahsustur. Başkası bunu ikindi namazından sonra kaza edemez ve başka nafile de kılamaz'demiştir;

 

Beyhaki bu rivayetin zayıf olduğunu söylemiştir.  Ancak senedin ricalinin sika olduğu da söylenir.