47- BİRER, İKİŞER VE
ÜÇER DEFA (UZUVLARI YIKAYARAK) ABDEST ALMAK HAKKINDA GELEN HADİSLER
حَدَّثنَا
أَبُو بكر بْن
خلاد الباهلي.
حَدَّثني
مرحوم بْن
عَبْد العزيز
العطار.
حَدَّثني
عَبْد الرحيم
بْن زَيْد
العمى. عَن
أَبِيْهِ،
عَن معاوية
بْن قرة، عَن
ابْن عمر؛
قَالَ:
-
توضأ رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
واحدة واحدة.
فَقَالَ
((هَذَا وضوء
مِنْ لاَ يقبل
اللَّه منه
صلاة إِلاَّ بِهِ))
ثُمَّ توضأ
ثنتين ثنتين.
فَقَالَ
((هَذَا وضوء
القدر مِنْ
الوضوء)).
وتوضأ ثلاثا
ثلاثا.
وَقَالَ
((هَذَا أسبغ الوضوء.
وَهُوَ وضوئي
ووضوء خليل
اللَّه إبراهيم.
ومن توضأ
هَكَذَا
ثُمَّ
حَدَّثنَا
عند فراغه: أشهد أَن ل
إله إِلاَّ
اللَّه وأشهد
أَن مُحَمَّدا
عبده ورسوله، فتح لَهُ
ثمانية أبوب
الجنة يدخل
مِنْ أيها شاء)).
فِيْ الْزَوَائِدِ:
فِيْ
الإسناد،
زَيْد
العمّىّ وَهُوَ
ضَعِيْف. وعبد
الرحيم
متروك، بَلْ
كذاب. ومعاوية
بْن قرة لَمْ
يلق ابْن عمر.
قاله ابْن
حاتم فِيْ
العلل, وصرّح
بِهِ الحاكم
فِيْ الَمْستدرك.
(Abdullah) İbn-i
Ömer (Radiyallahu anh)'den: şöyle söylemiştir: Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem (abdest uzuvlarını) birer defa (yıkayarak) abdest aldı ve :
- «Bu, o kimsenin abdestidir ki Allah hiç bir
namazını bunsuz kabul etmez.» buyurdu. Sonra (abdest uzuvlarım) ikişer defa
(yıkamak suretiyle), abdest aldı ve :
- «Bu, değerli ve kıymetli abdesttir.» buyurdu
ve (mübarek uzuvlarını) üçer defa da (yıkayarak) abdest aldı ve:
- «Bu, abdestin en mükemmel olanıdır. Ve bu
(şekil), benim ve Halilü'l-llah İbrahim'in abdestidir. Kim böyle abdest alıp
tamamladıktan sonra: «Eşhedu en la
ilahe İllallah, ve eşhedu enne Muhammeden Resulullah,» Derse o kimse için Cennetin sekiz kapısı
(beraber) açılır. Onlardan dilediğinden girer.» buyurdu."
Not: Zevaid'de
isnadın zayıf olduğu belirtilerek nedenleri şöyle anlatılıyor: Ravilerinden
Zeyd EI-Ammi zayıftır, ravi Abdurrahim ise metruk, hatta kezzabtır. Ravi
Muaviye bin Kurra ise İbn-i Ömer'e ulaşmamıştır. İbn-i Hatim bu durumu
EI-İlel'de söylemiş EI•Hakim de EI-Müstedrek'te açıklamıştır.
AÇIKLAMA :
Hadis, Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in abdest uzuvlarını birer defa, ikişer defa ve üçer defa
yıkamak suretiyle üç türlü abdest aldığını bildirmektedir.
Birer defa
yıkamak, namazın sıhhatinin şartı olduğu, bunsuz namaz kılınamıyacağı ve kabul
olunmayacağı hükmü veriliyor.
Abdest uzuvlarını
ikişer defa yıkamak suretiyle alınan. abdes iin Allah katında değerli ve
kıymetli olduğu ifade buyurul uyar.
Sindi diyor ki,
fıkradan maksad, abdestin bizatihi değerli ve kıymetli olmasını veyahut böyle
bir abdestle kılınan namazın değerli ve kıymetli olmasını belirtmektir. İki
yorum şekli de uygundur.
Hadisin son
kısmında ise Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in, uzuvları üçer defa yıkamak suretiyle
alınan abdestin en mükemmel abdest olduğunu ifade buyurduktan sonra, bu çeşit
abdestin, Zat-ı Nebevilerinin ve dedesi Hz. İbrahim (a.s.)'ın abdest şekli
olduğu belirtilmiştir.
Sindi'nin
Suyuti'den naklen beyan ettiğine gqre, Tabarani'nin rivayetinde; .....ve vuduil
enbiyai min kabli = ''....Ve benden önceki NebiIerin abdestidir.'' cümlesi de
bulunur.
Sindi, diyor
ki: Hadislerden anlaşıldığı gibi peygamberimizin ümmeti, abdest eseri olarak
ahirette yüzleri, kolları ve ayakları nurla parlar halde haşrolunacak ve bu
parıltı onlara mahsustur. Sair ümmetlerin böyle bir durumu olmayacaktır. Ama
peygamberlerin hepsinin bu durumda haşrolunması muhtemeldir. Böyle yorum
yapılınca bu hadisin, abdest eseri olarak görülecek parlamaya ait hadislere
aykırı düşecek bir yönü kalmaz. Çünkü netice şu olur: Bütün peygamberlerin
abdest almış olmaları, ÜmmetIerinin de abdest aldıklarını gerektirmez. Abdest
eseri olarak ümmetimizde bulunacak ve ",Gurre ile Tahcil'' denilen nur
parıltısının peygamberlerde bulunması, bunun ümmetimize mahsus olduğuna engel
değildir. Çünkü hadisler diğer ümmetlerde gurre ve tahcil bulunmayacağını ifade
ederler. Fakat peygamberlerde bulunmayacağına dair bir kayıt yoktur.
Şayet, diğer
peygamberlerin ümmetIerinin de böyle abdest aldıkları kabul edilirse şöyle
denilecek: Onlar da abdest almışlar ise de gurre ve tahcil durumu onlarda
bulunmayacaktır. Allah Teale. Ümmet-i Muhammediyye'ye özel bir ikram
mahiyetinde gurre ve tahcili verecektir.
Abdestin isbağı
(= mükemmel bir şekilde alınması) ve abdest'in bitiminde kelime-i şahadet
okunuşu halinde cennet kapılarının açılması ile ilgili fıkra. Müslim'de ve Ebu
Davud'un süneninde Hz. Ö mer (r.a.)'den ve Hz. Ukbe bin Amir El-Cuheni
(r.a.)'den müteaddit senedlerle rivayet edilmiştir. Abdest sonunda okunan
kelime-i şehadetin baş kısmında; -vahdehu la şerike leh- parçası da bulunur.
Tabarani ise
daha uzun bir ilave yaparak şöyle nakleder: -vahdehu la şerike leh lehul mulk
ve lehul hamd ve huve ala kulli şey'in kadir-
Tirmizi'rıin
rivayetindeki dua ise şöyledir : -Eşhedu
en la ilahe illallah vahdehu la şerike leh ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve
resuluhu Allahumme’c-alnî mine’t-tevvabîne ve’c-alnî minel mutetahhirîn”
TİRMİZİ’NİN BU HADİS’İ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
Ömeı ve Ukbe
(r.a.)'nın isbağ ve dua ile ilgili hadisleri kitabımızın 60'ıncı babında da.
Yukarıdaki
hadis'in senedi zayıf olsada içerdiği hükümler ve yer alan dua ve mükafatı
sahih hadislerde, Müslim Tirmizi ve Ebu Davud gibi muteber kitaplarda sabittir.
Yani hadis'in metni muteber, geçerli ve sabittir, senedi zayıftır.