DEVAM: 123- ÜÇ, BEŞ,
YEDİ VE DOKUZ REK'AT OLARAK VİTİR (NAMAZINI) KILMAK HAKKIND GELEN (HADİSLER)
BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
بشر.
حَدَّثَنَا سعيد
بْن أبي
عروبة، عَن
قتادة، عَن
زرارة بْن
أوفى، عَن سعد
بْن هشام؛
قَالَ:
-
سألت عائشة،
قلت: يا أم
المؤمنين!
أفتيني عَن
وتر رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ.
قالت: كنا نعد
له سواكه وطهوره.
فيبعثه
اللَّه فيما
شاء أن يبعثه
من الليل.
فيتسوك
ويتوضأ ثم
يصلي تسع
ركعات. لا
يجلس فيها إلا
عند الثامنة.
فيدعو ربه.
فيذكر اللَّه
ويحمده
ويدعوه. ثم
ينهض ولا
يسلم. ثم يقوم
فيصلي
التاسعة. ثم
يقعد فيذكر
اللَّه،
ويحمده ويدعو
ربه ويصلي على
نبيه. ثم يسلم
تسليماً
يسمعنا. ثم
يصلي ركعتين
بعد ما يسلم
وهو قاعد.
فتلك إحدى عشرة
ركعة. فلما
أسن رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ،
وأخذ اللحم،
أوتر بسبع
وصلى ركعتين،
بعد ما سلم.
Said bin Hişam
(bin amir el-Ensari) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
— Ben Aişe
(r.anha)'ya:
Ey Mu'minlerin
anası! Bana Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vitir namazını(n nasıl
olduğunu, vaktini ve rek'at sayısını) anlatıver, diye dilekte bulundum. Dedi
ki:
Biz Onun için
misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Geceleyin Allah dilediği zaman Onu
uykudan kaldırırdı. (Uykudan uyanınca) misvak kullanır, abdest alır ve dokuz
rek'atı (üst üste ve aralarında selam vermeden) kılardı. Sekizinci rek'ate
kadar teşehhüde oturmazdı. Sekizinci rek'atten sonra (teşehhüde) oturup,
Rabbine dua ederdi. Allah'ı zikreder, hamdeder ve Ona dua ederdi. Sonra selam
vermeden ayağa kalkarak, ayakta dururdu. Dokuzuncu rek'atı kıldıktan sonra
oturup Allah'ı anar, Ona hamdeder, Rabbine dua eder ve Peygamber'ine salavat
getirirdi. Sonra bize duyuracak şekilde selam verirdi. Selam'dan sonra iki rek'atı
oturarak kılardı. İşte hepsi on bir rek'attir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) yaşlanıp etlenince yedi rek'at vitir kılardı. Ve bundan selam verdikten
sonra iki rek'atı (oturarak) kılardı."
Diğer tahric:
Müslim, Ebu Davud, Nesai, Ahmed ve Tahav
AÇIKLAMA: Rivayetlerde az lafız farkı vardır. Bazı
rivayetler çok uzundur. Ve başka konulara da değinilmiştir. Onları buraya
aktarmaya gerek görmüyorum.
Hadisin;
"O'nun vitri hakkında fetva ver,.' cümlesi yerine Müslim . de; "Onun
vitrinden bana haber ver" buyurulmuş. Ebu Davud'un rivayeti; ''O'nun
vitrini bana tahdis et'' şeklindedir.
Müslinı'in
rivayetinde; FE YEDU RABBEHU cümlesi
yoktur. Ebu Davud'un rivayetinde hadisin son kısmı şöyledir;
''O, yaşlanıp
etlenince, vitrini yedi rek'at olarah: kılmaya başladı. Yalnız altıncı ve
yedinci rek'atIerde (teşehhüde) oturdu. Ve yalnız yedinci nk'atten sonra selam
verdi. Selamdan sonra iki rek'at daha oturarak kıldı. 'İşte hepsi dokuz
rek'attir ... "
Hadis, Nebi
(s.a.v.)'in dokuz rek'at vitir kıldığını, hepsini bir niyet ve bir selamla ifa
ettiğini, yalnız sekizinci ve dokuzuncu rek'atte teşehhüde oturduğunu,
teşehhüdde Allah'ı anarak, hamdederek dua ettiğini, açıktan selam verdiğini,
selamdan sonra iki rek'at daha ve oturarak kıldığını, yaşlanıp şişmanladıktan
sonra yedi rek'at vitir kıldığını, yine son iki rek'atte teşehhüde oturduğunu,
yalnız yedinci rek'atten sonra selam verdiğini, selamdan sonra aynı şekilde iki
rek'at daha kıldığını beyan eder.
Hadisin:
"Vitirden sonra oturarak iki rek'at kılmakla" cümlesi ile ilgili
olarak Nevevi şöyle der:
Kadı iyaz'ın
nakline göre Evzai ve Ahmed bu hadisin zahirini tutarak vitirden sonra iki
rek'atı oturarak kılmayı mübah görmüşlerdir. Ahmed: Ben bu iki rek'atı kılmam,
kılınmasından da kimseyi menetmem. Malik, kılınmasını kabul etmemiştir, der.
Nevevi daha sonra şöyle der:
'Bence doğrusu
budur ki Nebi (s.a.v.) vitirden sonra namaz kılmanın ve oturarak namaz kılmanın
caizliğini beyan etmek için bu iki rek'atı oturarak kılmıştır. Nebi (s.a.v.)
devamlı bunu kılmamıştır. Bir iki defa veya bir kaç defa kılmıştır.
Hadisleri; "Namaz kılardı"
ifadesi seni aldatmasın. Çünkü alimlerin ekserisi ve usülcülerin muhakkıkları; كان lafzı
tekrarlamak ve devamlılık manasını gerektirmez. Mazi bir fiildir. Bir şeyin
geçmişte vuku bulduğunu ifade eder. Eğer o şeyin tekerrür ettiğine delalet eden
bir delil bulunursa devamlılık manası verilir, yoksa; كان
kelimesi behemehal bunu ifade eder, denmez ... "
Nevevi daha
sonra bu fiilin devamlılık ifade etmediğine dair hadislerden müteaddit örnekler
verir.