SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1191 >>

DEVAM: 123- ÜÇ, BEŞ, YEDİ VE DOKUZ REK'AT OLARAK VİTİR (NAMAZINI) KILMAK HAKKIND GELEN (HADİSLER) BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن بشر. حَدَّثَنَا سعيد بْن أبي عروبة، عَن قتادة، عَن زرارة بْن أوفى، عَن سعد بْن هشام؛ قَالَ:

 - سألت عائشة، قلت: يا أم المؤمنين! أفتيني عَن وتر رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ. قالت: كنا نعد له سواكه وطهوره. فيبعثه اللَّه فيما شاء أن يبعثه من الليل. فيتسوك ويتوضأ ثم يصلي تسع ركعات. لا يجلس فيها إلا عند الثامنة. فيدعو ربه. فيذكر اللَّه ويحمده ويدعوه. ثم ينهض ولا يسلم. ثم يقوم فيصلي التاسعة. ثم يقعد فيذكر اللَّه، ويحمده ويدعو ربه ويصلي على نبيه. ثم يسلم تسليماً يسمعنا. ثم يصلي ركعتين بعد ما يسلم وهو قاعد. فتلك إحدى عشرة ركعة. فلما أسن رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ، وأخذ اللحم، أوتر بسبع وصلى ركعتين، بعد ما سلم.

 

Said bin Hişam (bin amir el-Ensari) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

— Ben Aişe (r.anha)'ya:

Ey Mu'minlerin anası! Bana Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vitir namazını(n nasıl olduğunu, vaktini ve rek'at sayısını) anlatıver, diye dilekte bulundum. Dedi ki:

 

Biz Onun için misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Geceleyin Allah dilediği zaman Onu uykudan kaldırırdı. (Uykudan uyanınca) misvak kullanır, abdest alır ve dokuz rek'atı (üst üste ve aralarında selam vermeden) kılardı. Sekizinci rek'ate kadar teşehhüde oturmazdı. Sekizinci rek'atten sonra (teşehhüde) oturup, Rabbine dua ederdi. Allah'ı zikreder, hamdeder ve Ona dua ederdi. Sonra selam vermeden ayağa kalkarak, ayakta dururdu. Dokuzuncu rek'atı kıldıktan sonra oturup Allah'ı anar, Ona hamdeder, Rabbine dua eder ve Peygamber'ine salavat getirirdi. Sonra bize duyuracak şekilde selam verirdi. Selam'dan sonra iki rek'atı oturarak kılardı. İşte hepsi on bir rek'attir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaşlanıp etlenince yedi rek'at vitir kılardı. Ve bundan selam verdikten sonra iki rek'atı (oturarak) kılardı."

 

 

Diğer tahric: Müslim, Ebu Davud, Nesai, Ahmed ve Tahav

 

AÇIKLAMA: Rivayetlerde az lafız farkı vardır. Bazı rivayetler çok uzundur. Ve başka konulara da değinilmiştir. Onları buraya aktarmaya gerek görmüyorum.

 

Hadisin; "O'nun vitri hakkında fetva ver,.' cümlesi yerine Müslim . de; "Onun vitrinden bana haber ver" buyurulmuş. Ebu Davud'un rivayeti; ''O'nun vitrini bana tahdis et'' şeklindedir.

 

Müslinı'in rivayetinde; FE YEDU RABBEHU   cümlesi yoktur. Ebu Davud'un rivayetinde hadisin son kısmı şöyledir;

 

''O, yaşlanıp etlenince, vitrini yedi rek'at olarah: kılmaya başladı. Yalnız altıncı ve yedinci rek'atIerde (teşehhüde) oturdu. Ve yalnız yedinci nk'atten sonra selam verdi. Selamdan sonra iki rek'at daha oturarak kıldı. 'İşte hepsi dokuz rek'attir ... "

 

 

Hadis, Nebi (s.a.v.)'in dokuz rek'at vitir kıldığını, hepsini bir niyet ve bir selamla ifa ettiğini, yalnız sekizinci ve dokuzuncu rek'atte teşehhüde oturduğunu, teşehhüdde Allah'ı anarak, hamdederek dua ettiğini, açıktan selam verdiğini, selamdan sonra iki rek'at daha ve oturarak kıldığını, yaşlanıp şişmanladıktan sonra yedi rek'at vitir kıldığını, yine son iki rek'atte teşehhüde oturduğunu, yalnız yedinci rek'atten sonra selam verdiğini, selamdan sonra aynı şekilde iki rek'at daha kıldığını beyan eder.

 

Hadisin: "Vitirden sonra oturarak iki rek'at kılmakla" cümlesi ile ilgili olarak Nevevi şöyle der:

Kadı iyaz'ın nakline göre Evzai ve Ahmed bu hadisin zahirini tutarak vitirden sonra iki rek'atı oturarak kılmayı mübah görmüşlerdir. Ahmed: Ben bu iki rek'atı kılmam, kılınmasından da kimseyi menetmem. Malik, kılınmasını kabul etmemiştir, der. Nevevi daha sonra şöyle der:

'Bence doğrusu budur ki Nebi (s.a.v.) vitirden sonra namaz kılmanın ve oturarak namaz kılmanın caizliğini beyan etmek için bu iki rek'atı oturarak kılmıştır. Nebi (s.a.v.) devamlı bunu kılmamıştır. Bir iki defa veya bir kaç defa kılmıştır. Hadisleri;  "Namaz kılardı" ifadesi seni aldatmasın. Çünkü alimlerin ekserisi ve usülcülerin muhakkıkları; كان lafzı tekrarlamak ve devamlılık manasını gerektirmez. Mazi bir fiildir. Bir şeyin geçmişte vuku bulduğunu ifade eder. Eğer o şeyin tekerrür ettiğine delalet eden bir delil bulunursa devamlılık manası verilir, yoksa; كان kelimesi behemehal bunu ifade eder, denmez ... "

 

Nevevi daha sonra bu fiilin devamlılık ifade etmediğine dair hadislerden müteaddit örnekler verir.