DEVAM: 173- RAMAZAN
AY'I KIYAMI (TERAVİHLE İHYASI) HAKKINDA GELEN (HADISLER) BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
عَبْدُ الملك
بْن أبي
الشوارب.
حَدَّثَنَا
مسلمة بْن
علقمة، عَن
داود ابن أبي
هند، عَن الوليد
بْن عَبْدُ
الرحمن
الجرشي، عَن
جبير بْن نفير
الحضرمي، عَن
أبي ذر قَالَ: -
صمنا مع
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
رمضان. فلم
يقم بنا شيئاً
منه. حتى بقي
سبع ليال.
فقام بنا ليلة
السابعة حتى
مضى نحو من
ثلث الليل. ثم
كانت الليلة السادسة
التي تليها.
فلم يقمها.
حتى كانت
الخامسة التي
تليها، ثم قام
بنا حتى مضى
نحو من شطر
الليل. فقلت:
يا رسول
اللَّه لو
نفلتنا بقية
ليلتنا هذه.
فقال ((إنه من
قام مع الإمام
حتى ينصرف،
فإنه يعدل
قيام ليلة)) ثم
كانت الرابعة
التي تليها، فلم
يقمها. حتى
كانت الثالثة
التي تليها.
قال، فجمع
نساءه وأهله
واجتمع الناس.
قال، فقام بنا
حتى خشينا أن
يفوتنا
الفلاح. قيل:
وما الفلاح؟
قَالَ:
السحور. قال،
ثم لم يقم بنا
شيئاً من بقية
الشهر.
Ebu Zer'(-i
Ğıfari) (r.a.)'den: şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) ile beraber bir Ramazan (ayı boyunca) oruç tuttuk. (Ramazan ayından)
yedi gece kalıncaya kadar hiç bir gecesinde bize kıyam ettirmedi (teravih
kıldırmadı veya geceyi ihya ettirmedi.) (Ay sonundan başına doğru) yedinci gece
olunca yaklaşık olarak gecenin üçte birisi geçinceye kadar bize teravih
kıldırdı. (Veya gecenin o kısmını ihya ettirdi.) Sonra o geceyi takip eden
(sondan) altıncı gece oldu. (Ama) onda teravih kıldırmadı. Nihayet (sondan)
beşinci gece oldu. (Ondan) yaklaşık gecenin yarısı geçinceye kadar bize teravih
kıldırdı. Ben:
Ya Resulallah! Bu
gecemizin kalan yarısını da ihya etmemizi buyurmanızı temenni ediyoruz, dedim.
Buyurdular ki:
«Şüphesiz, imam
namazdan dönünceye kadar onunla beraber (yatsı farzını ve) teravihi kılan
kimsenin bu ibadeti bir geceyi (tamamen) ihya etmeye denk olur.»
Sonra o geceyi
izleyen (sondan) dördüncü gece oldu da teravih kıldırmadı. Nihayet, onu takip
eden (sondan) üçüncü gece oldu. O, (muhterem) eşlerini ve yakınlarını topladı.
Cemaat da toplandı. Ebu Zer' (r.a.) demiştir ki: Efendimiz o gece, bize
kıldırdığı teravihi o kadar uzattı ki biz felah'ı kaçıracağımızdan korktuk.
Denilmiş ki:
Felah nedir? Ebu Zer' (r.a.): Felah, sahur yemeğini yemektir, diye cevap
vermiştir. Ebu Zer' (r.a.) demiştir ki; O geceden sonra efendimiz Ramazan
ayının kalan iki gecesinde bize teravih namazından hiç bir şey kıldırmadı.
Diğer tahric:
Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Tahavi, Hakim ve Beyhaki de bunu rivayet
etmişlerdir. Tirmizi ve Hakim bunun sahih olduğunu da belirtmişlerdir.
AÇIKLAMA: Bir önceki hadisin izahında belirttiğim gibi
''Kıyam'' kelimesini 'Geceyi ibadetIe ihya etmek' Teravih namazı kılmak
anlamında yorumlamak mümkündür.
Araplar günleri
hesaplarken ay sonunu esas alırlar. Onun içindir ki Ebu Zer' (r.a.) Ramazan
ayının son yedi gecesini ilkine yedinci, ikincisine altıncı, üçüncüsüne beşinci
... demiştir.
Kameri (yani
ay) takvimde ayların bazen 29, bazen 30 gün olduğu bilinmektedir. 28 veya 31
olması ihtimali yoktur. Çünkü Kameri aylar dünyanın uydusu olan ay'ın
yenilenmesi (kavuşması) esasına bağlıdır. Şu halde her ayın 29 günü doldurması
kesindir. 30. gün şüphelidir (muhtemeldir). Şüpheli günü hesaba katmamak
gerektiği için Ebu Zer (r.a.)'ın dediği yedinci gece Ramazan'ın yirmi üçüncü
gecesi, altıncı gece Ramazanın yirmi dördüncü gecesi, beşinci gece, Ramazanın
25. gecesi, üçüncü gece, Ramazanİn yirmi yedinci gecesi ve kalan geceler
Ramazan'ın yirmi sekiz ve yirmi dokuzuncu gecesi olmuş olur.
Hal böyle olunca
bu hadis, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Ramazan ayının yalnız yirmi üç,
yirmi beş ve yirmi yedinci gecelerinde teravih namazını kıldırdığına veya bu
geceleri cemaata ihya ettirdiğine, ibadeti Ramazan'ın 23. gecesi, gecenin üçte
birine, 25. gecesi gecenin yarısına ve 27. gecesi şafağa yakın bir zamana kadar
uzattığına delalet eder.
Ramazan'ın
yirmi yedinci gecesi Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) muhterem eşlerini
ve yakınlarını da teravih namazı için toplamıştır. Büyük bir cemaata teravih
kıldırmıştır.
Ebu Zer' (r.a.)
yirmi beşinci gecenin tamamını ihya etmek arzusunu Peygamber (s.a.v.)'e
arzetmiş, efendimiz de yatsı ve teravih namazlarını imamla beraber kılan bir
kimsenin sevabının o gecenin tümünü ihya edenin sevabına denk olduğunu
müjdelemiştir.
Hadisin; من قام
مع الإمام حتى
ينصرف cümlesınin manası budur.
Yalnız yatsı namazını İmamla beraber kılanın sevabı ise yarım gecenin ihyasına
denk olur. Çünkü Müslim, Malik, Tirmizi ve Ebu Davud'un Osman bin Affan
(r.a.)'dan merfu' olarak rivayet ettikleri bir hadiste Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Kim yatsı namazını cemaatla kılsa gecenin
yarısını ibadetle ihya etmiş gibi olur. Kim yatsı ve sabah namazlarını cemaatla
kılsa bir geceyi ibadetle ihya etmiş gibi olur."
Felah:
Kurtuluş, mutluluk, zafere kavuşmak, devamlı kalmak ve sahur yemeğini yemek
gibi müteaddit manalara gelir. Burada son mananın kastedildiği Ebu Zer' (r.a.)
tarafından ifade edilmiştir. Bu kelimenin manasını soran zatın hadis ravisi
Cübeyr (r.a.) olduğu Ebu Davud'un rivayetinde tasrih edilmiştir.
Suhur: Sahur
yemeğini yemektir.
Sahur: Sahur
vaktinde yenen yemekler ve içilen içeceklerdir. EI-Menhel yazarı şöyle der:
"Teravih
namazının camide cemaatla kılınmasının evde kılınmasından efdal olduğuna hükmeden
cumhur bu hadisi delil göstermiştir. Bu hadis Nesai ve Tabarani'nin Zeyd bin
Sabit (r.a.)'den rivayet ettikleri:
''Farz namaz
hariç, en faziletli namaz adamın kendi evinde kıldığı namazdır.'' hadisinin
hükmünü hususileştirmiştir. Yani teravih namazı da farz namaz gibi bu hadisten
istisna edilmiştir.
Hadis, Nebi
(s.a.v.)'in teravih namazını aralıklı üç gece kıldırdığını ifade eder.
Cumhurun bir
delili de Ömer (r.a.)'in, diğer sahabilerin ve onlardan sonra gelenlerin
teravih namazını camilerde ve cemaatla kılmalarıdır.
Malik, Ebu
Yusuf, Şafiiler'in bir kısmı ve diğer bazı alimler Zeyd (r.a.)'ın yukardaki
hadisini delil göstererek teravih namazını evde tek başına kılmanın efdal
olduğuna hükI!letmişlerdir. Tahavi bu kavli İbn-i Ömer, İbrahim Nahai, İshak
bin Süveyd, Urve, Said bin Cübeyr, Kasım, Salim, Nafi ve başkalarından
naklederek: Bu zatların hepsi Ramazan ayında evde kılmayı imamla kılmaya tercih
etmişlerdir. Doğrusu da budur, demiştir.
Cumhur ise,
yukarıda da anlattığım gibi Zeyd (r.a.)'ın hadisini bayram namazı gibi cemaatla
kılınması meşru kılınan sünnetlerden başka nafilelere tahsis etmiştir. Çünkü
Peygamber (s.a.v.)'in teravih namazını Mescid-i Nebevi'de cemaatla kıldığı
sabittir.
Mahir: Ömer
r.a.'ın ismi geçmişken kendisinin Teravih namazının cemaatle kılınmasına dair
isteği Buhari'nin 'Kitabu salatu't-teravih' bölümndeki rivayetinde şöyledir:
Hadis no: 2010:
Abdurrahman İbn Abdülkari şöyle demiştir:Bir Ramazan gecesi Hz. Ömer ile
birlikte mescid'e gittik. Baktık ki insanlar bölük bölük bir halde kimi kendi
başına namaz kılıyor, kimilerine bir kişi namaz kıldırıyor. Bunun üzerine Hz.
Ömer şöyle dedi:
"Ben
bunları tek bir imam'ın arkasında toplasam daha iyi olur". Sonra buna niyet
edip, insanları Ubey İbn Kab'ın imamlığında topladı. Sonra bir başka gece yine
Hz. Ömer'le birlikte mescid'e gittik. İnsanlar Ubey İbn Kab'ın imamlığında
namaz kılıyorlardı. Hz. Ömer:
"Bu ne
güzel bid'at, ancak bunların uyuduğu vakitte kılmak, şu anda kıldıklarından
daha faziletlidir" dedi. İnsanlar o zaman gece'nin başında teravihi
kılıyorlardı.
---------------------
Ömer r.a.'ın bu
haidiste; kendi değil Ubey (r.a.)'a imamlık yaptırması ve cemaat'ta yer
almaması dikkat çekicidir. Bununla beraber Ubey bin Ka'b (r.a.) Nebi (s.a.v.)
zamanın da da teravih namazını cemaatla kıldırmıştır.
TERAVİH NAMAZI
KAÇ REK'ATTIR ?
Teravih
namazının rek'at sayısı hakkında alimler arasında ihtilaf vardır. EI-Menhel
yazarı bu ihtilafı ve her grubun delillerinı zikretmiştir.
Hanefi, Şafii,
Hanbeli alimleri, meşhur kavline göre Malik, Davud ve bir çok alim teravih
namazının yirmi rek'at olduğuna hükmetmişlerdir. Her iki rek'atın sonunda selam
verilmeli ve her dört rek'attan sonra kısa bir istirahat oturuşu yapılmalıdır.
Bu istirahatlar nedeni ile teravih ismi verilmiştir. Çünkü 'Teravih' kelimesi
'Terviha'nın çoğuludur. Terviha: Asıl manası: rahatlamaktır. Sonra teravih
namazının dört rek'atına bu isim verilmiştir. Çünkü bunun arkasında istirahat
için biraz oturulur.
Bu grubun
delillerinden birisi Beyhaki'nin sahih bir isnad ile Saib bin Yezid (r.a.)'den
rivayet ettiği şu haberdir: "Sahabiler, Ömer, Osman ve Ali (r.a.)
devirlerinde teravih namazını yirmi rek'at olarak kılarlardı."
Tirmizi de:
Alimlerin ekserisi, teravih namazının yirmi rek'at olduğuna dair Ömer {r.a.),
Ali (r.a.) ve başka sahabilerden rivayetler üzerinde. karar kılmışlardır,
demiştir.
Teravih
namazının 8, 10, 16, 24, 34, 36 ve 40 rek'at olduğuna dair görüşler de vardır.
İbn-i
Abdi'l-Berr: Peygamber (s.a.v.)'den teravih namazının rek'at sayısı hakkında
bir tahdid varid olmamıştır. Peygamber (s.a.v.), Ebu Bekir (r.a.) zamanında ve
Ömer (r.a.)'ın devrinin ilk zamanlarında 8 ve 10 rek'at kılındığına dair
rivayetle amel etmek efdaldır. Bundan sonra efdal olanı Ömer (r.a.) , Osman
(r.a.) ve Ali (r.a.)'ın zamanlarında uygulanan yirmi rek'at olarak kılmaktır.
Çünkü Peygamber (s.a.v.) Hulefa-i Raşidin'in sünnetine sıkı sarılmayı
emretmiştir, der.
Teravih.
namazı, yatsı namazı ile şafak'a yakın zaman arasındaki süre içinde kılınır.
Cumhura göre en efdalı yatsının son sünnetinden sonra ve vitirden önce
kılınmasıdır. Hanefiler'e göre teravih'in vakti yatsı namazı ile vitir namazı
arasıdır.
Teravih namazı
diğer namazlardan farksız olduğu için namazın sünnetlerini ve adabını ihlal
edici bir hızla kılınmamalıdır. Bunu acele bitirmeye maalesef bazı imamlar ve
bir kısım cemaat adeta yarışırlar. Hatta bazen tadiI-i erkan bile terkediliyor
ki namazın ifsadına kadar gidilmiş olur. Allah hepsine şuur ihsan etsin.