SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1273 >>

155- İKİ BAYRAM NAMAZI HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْنُ الصَّبَّاح. أَنْبَأَنَا سُفْيَان بْن عيينة، عَن أيوب، عَن عطاء؛ قَالَ:

 - سمعت ابن عباس يقول: أشهد على رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ أنه صلى قبل الخطبة، ثم خطب، فرأى أنه لم يسمع النساء. فأتاهن فذكرهن ووعظهن وأمرهن بالصدقة. وبلال قائل بيديه هكذا. فجعلت المرأة تلقي الخرص والخاتم والشيء.

 

(Abdullah) bin Abbas (r.a.)'den; şöyle demiştir :

 

Ben şahadet ederim ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem) bayram namazını hutbeden önce kıldırdı. Sonra hutbe okudu. Sonra (hutbede) sesini kadınlara duyuramadığını bildiğinden onlara yakın bir yere gidip onlara vaaz ve nasihat etti, sadaka vermelerini emretti. Bilal (r.a.) da (sadaka için elbisesinin eteğini) elleri ile şöyle tutup açtı. Artık her kadın küpesini, yüzüğünü ve neyi varsa (Bilal'ın eteğine) atmaya başladı.

 

 

AÇIKLAMA: Müslim ve Ebu Davud da bunun benzerini rivayet etmişlerdir. Ayrıca Buhari. Müslim. Ebu Davud ve Nesai bunun benzerini Cabir bin AbdiIIah (r.a.)'dan rivayet etmişlerdir. Cabir (r.a.)'in rivayeti mealen şöyledir:

 

"Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Ramazan bayramı günü önce bayram namazını kıldırdl. Sonra cemaata hutbe okudu. Allah'ın Peygamberi (s.a.v.), hutbeyi bitirince yerinden ayrıldı ve kadınların yakınına vardı. Efendimiz Bilal'in koluna dayanarak, Bilal da eteğini (enlemesine gerip) açmış olduğu halde, efendimiz kadınlara vaaz buyurdu. Kadınlar da Bilal'in açtığı elbisenin içihe sadaka atarlardı. Ravi demiştir ki artık kadın yüzüğünü atıyor ve tüm kadınlar bir şeyler atıyorlar da, atıyorlardı."

 

İbn-i Abbas (r.a.) ve Cabir (r.a.)'den yapılan bazı rivayetlerde, "Fitr günü" yani Ramazan bayramı günü kaydı mevcuttur. Bayram namazının hutbeden önce kılınmasına dair bazı hadislerde bu kayıt yoktur. Bu babta rivayet edilen diğer hadislerde töyle bir kayıt yoktur.

 

Bu konuda rivayet edilen hadisler bayram namazının hutbeden önce kılınmasına delalet ederler.

Kadi iyaz: Bütün alimler ve tüm fetva imamları bu husüsta müttefiktirler. Aralarında her hangi bir ihtilaf yoktur. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in tatbikatı ve ondan sonra Hulefa-i Raşidin'in uygulaması böyledir, demiştir. El-İraki da: Bayram namazının hutbeden önce kılınması tüm alimlerin kavlidir, demiştir.

 

Namazdan önce hutbe okunduğu takdirde, Şafii ve Hanbeli mezhebIerine göre okunan hutbe muteber sayılmaz, namazdan sonra tekrar okunması sünnettir. Hanefi mezhebine göre mekrüh olmakla beraber muteberdir. Maliki mezhebine göre muteberdir. Namazdan sonra tekrar okunması sünnettir.

 

Hadis, kadınların bayram namazına gitmelerinin meşruluğuna ve kadın cemaatın erkek cemaat'tan tamamen ayrı oturmalarının gerekliliğine delalet eder. Çünkü kadın cemaat, Nebi (s.a.v.)'den uzak oturduklarından dolayı hutbeyi işitemedikleri için Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) hutbeden sonra onların yakınına gitmiş ve onlara nasihatte bulunarak sadaka vermelerini emretmiştir.

 

Kadınların verdig'i sadakanın Fitr sadakası. olmayıp normal bir bağış olduğu Müslim'in İbn-i Cüreyc tariki ile Ala'dan olan bir rivayetinden anlaşılıyor. Şöyle ki: İbn-i Cüreyc:

 

Ben Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in emrettiği sadaka fitr sadakası mı? diye Ata'ya sordum. Ata: Hayır. O gün için kadınların yapacağı bir teberru, diye cevap verdi." demiştir.

 

Bilal (r.a.) kadınların yaptıkları bağışları teslim almış, sonra Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu fakirlere dağıtmıştır. Nitekim Ebu Davud'un ibn-i Abbas (r.a.)'dan olan bir rivayetinde:

 

"Sonra Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) kadınların yaptıkları bağışları müslümanların fakirlerine taksim etti." denilir. Hadiste geçen "Hurs" veya "Hırs" kelimesı kulağa takılan halka biçiminde altın veya gümüşten yapılmış küpedir.

 

Hadis, kadın'ın, kocasından izin almadan kendi malından sadaka çıkarmasının meşruluğuna delalet eder.

 

İbn-i Abbas (r.a.)'ın burada: "Ben şehadet ederim ... " sözünden maksadı, Peygamber (s.a.v.)'in böyle yaptığını gözleri ile görüp bunu bizzat müşahede ettiğini ve kesin bilgiye dayalı haber verdiğini ifade etmektir. Yoksa her hangi bir konu lehinde veya aleyhinde şahitlik etmek manası kastedilmemiştir.