SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZEKAT

<< 1840 >>

DEVAM: 26- YETERİNCE VARLIKLI İKEN (HALKTAN MAL) İSTEYENİN (KÖTÜ DURUMUNUN BEYANI) BABI

 

حَدَّثَنَا الحسن بْن علي الخلال، حَدَّثَنَا يحيَى بْن آدم. حَدَّثَنَا سُفْيَان، عَن حكيم بْن جبير، عَن مُحَمَّد بْن عَبْدُ الرحمن بْن يزيد، عَن أبيه، عَن عَبْد اللّه بْن مسعود؛ قَالَ:  - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ: ((من سأل، وله ما يغنيه، جاءت مسألته يوم القيامة خدوشاً أو خموشاً أو كدوحا في وجهه)) قيل: يا رسول اللَّه! وما يغنيه؟ قال ((خمسون درهماً، أو قيمتها من الذهب)).

فقال رجل لسفيان: إن شعبة لا يحدث عن حكيم بْن جبير. فقال سفيان: قد حدثناه زبيد، عَن مُحَمَّد بْن عَبْدُ الرحمن بْن يزيد.

 

Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: —  «Gına verip geçindirecek malı varken halktan isteyen kimsenin dilencilikle aldığı şey kıyamet günü onun yüzünde yara, bere olarak gelir. Ashab-ı Kiram tarafından: —  Ya Resulallah! (Halk'tan istemeye mani) ne kadar mal insana gına verir? diye soruldu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): —  «Elli dirhem gümüş veya- bunun değerinde altın.» diye cevap buyurdu.

 

(Ravi Yahya demiştir ki:) Bir adam (Ravi) Süfyan'a: Şu'be, Hakim bin Cübeyr'den hadis rivayet etmez, demiş, Süfyan'da: Bu hadisi bize Muhammed bin Abdirrahman bin Yezid'den (Hakim'den başka) Zübeyd (de) rivayet etmiş, demiştir.

 

 

Diğer tahric: Bu hadisi, Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Darimi, Tahavi ve Darekutni de rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Hadisin başındaki sened de Süfyan, Hakim bin Cübeyr vasıtasıyla Muhammed bin Abdirrahman bin Yezid'den rivayet etmiştir. Şu'be, Hakim'den hadis rivayet etmezdi. Bir adam bu durumu Süfyan'a anlatmakla onun, Hakim'den hadis rivayetini uygun görmediğini sezdirrnek istemiş. Süfyan da bu hadisi yalnız Hakim'den değil Zübeyd'den de işittiğini ve Zübeyd'in de bunu Muhammed bin Abdirrahman'dan rivayet ettiğini ifade etmiştir. Yani bu hadisi Muhammed'den Süfyan'a aktaran yalnız Hakim değildir. Zübeyd de vardır. Süfyan'a bu durumu söyleyen zatın Şu'be'nin Tirmizi Abdullah bin Osman olduğu Ebu Davud tarafından belirtilmiştir.

 

Hadiste geçen Huduş, Humuş ve Kuduh kelimeleri deriyi tırmalamak, yaralamak ve kazımak sonucunda görülen yara bere demektir.

 

EI-Kari 'Bu kelimeler arasındaki; ''-ev- (veya)'' kelimesi ravinin tereddüdünden olabilir. Yani hadiste bu üç kelimeden birisi buyurulmuştur. Ama hangisinin kullanıldığında tereddüt vardır.

 

''Veya'' manasını ifade eden '-ev-' kelimesinin dilencilerin derecelerini beyan etmek için olması da muhtemeldir. Çünkü, az dilenen, çok dilenen ve dilencilikte ifrat eden olmak üzere üç grup dilenci vardır. Kıyamet günü bunların durumları farklıdır. Humuş, yüzdeki yara ve beredir. Dilencilikte ifrat eden (ileri giden)'e aittir. Huduş, derideki yara ve beredir. Bu da çok dilencilik edene aittir. Kuduh, deri üstündeki çiziktir. Bu ise az dilenene aittir. Bir kavle göre Huduş, deriyi ağaç la tahriş etmek, Humuş, deriyi tırnaklarla tırmalamak ve Kuduh ısırmaktır,' demiştir.

İhtiyacına yetecek kadar malı varken halktan mal dileyenlerin, dilencilikle topladıkları malların kıyamet günü onların yüzünde yara ve bere haline geleceğinden maksat, onların yüzlerinde nefret verici izlerin hakikaten bulunmasıdır. Veya mahşer halkı arasında, onları teşhir edecek ve tanıtacak bir takım alametlerin bulunmasıdır.

 

Hadis, elli dirhem gümüş veya bu değerde altını bulunan bir kimsenin halktan mali yardım istemesinin haram olduğuna delalet eder.- Bu husustaki gerekli bilgi bundan önceki hadisin izahı bölümünde verilmiştir.