2- TEBETTÜL (=
KADINLARDAN UZAK DURUP EVLENMEYİ TERKETMEK)'DEN NEHİY BABI
حَدَّثَنَا
أبو مروان
مُحَمَّد بْن
عثمان العثماني.
حَدَّثَنَا
إبراهيم بْن
سعد عَن الزهري،
عَن سعيد بْن
المسيب، عَن
سعد؛ قَالَ:
-
لقد رد رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ على
عثمان بْن
مظعون التبتل.
ولو أذن له،
لاختصينا.
Sa'd (bin Ebi Vakks)
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: (And olsun ki) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) Osman bin Maz'un (r.a.)'in tebettül (= evlenmekten imtina etmesi )ni
menetti. Eğer ona izin verseydi (biz daha ileri giderek) hadımlaşırdık.
Diğer tahric:
Buhari, Müslim, Tirmizi de bunu rivayet etmiştirr.
AÇIKLAMA: Tebettül; Tuhfe yazarının beyanına göre kelimenin
asıl manası in kıta ve kesilmektir. Buradaki maksat ise; kadınlardan kesilmek
ve evlenmeyi terketmektir.
Kadınlardan
uzak durup evlenmeyi terketmek hıristiyanların Şeriatında bulunurdu. Buna
ruhbanlık deriz. Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in, ümmetini
bundan menettiğini burada bildirmiştir.
Hadisteki
"İhtisa" yumurtaları çıkarmaktır Yumurtaları çıkarılan insana 'Hadım',
hayvana da 'İğdiş' denir. İnsan neslinin kesilmesine sebebiyet verdiği için
haramdır.
Tuhfe yazarı bu
hadisin açıklaması bahsinde şunları yazar: "'-yani Osman bin Maz'un (r.a.)
hiç evlenmemek ve kadınlardan tamamen uzak durmak için Peygamber (r.a.v.)'den
müsaade istemiş fakat Peygamber (s.a.v.) ona izin vermemiş ve onu bu halden
menetmiştir.
Nevevİ: Bizim
arkadaşlarımız evlenmeyi terk etmenin yasaklığına ait bu hükmü, evlenme
masrafına muktedir olup şehvet bakımından da ihtiyaç duyana yorumlamışlardır,
demiştir.
Sa'd (r.a.)'ın:
"Eğer ona izin verseydi biz hadımlaşırdık" sözüne gelince bunun
zahiri manası: "Kadınlara şehvet yönünden muhtaç olmamak için hepimiz
hadımlaşırdık."
Tıybi: 'Zahiren
Sa'd (r.a.) şöyle demeli idi: "Eger ona müsaade etseydi hepimiz evlenmeyi
bırakırdık." cümlesi daha kuvvetli olmasını belirtmek amacıyla bu ifade
tarzını bırakarak: .. hepimjz hadımlaşırdık." demiştir. Yani kadınlardan
uzak durmak işinde aşırı giderdik. Nerde ise hadımlaşmış gibi olurduk. Sa'd
(r.a.) gerçek manada hadımlaşma yolunu tutma anlamını kasdetmemiştir. Çünkü bu
iş haramdır.
Bazıları Sa'd
(r.a.)'ın sözünü zahirine göre manalandırarak : Bu söz hadımlaşmanın yasak
kılınmasından önceki günlerde söylenmiştir. Ebu Hureyre (r.a.), İbn-i Mes'ud ve
başka sahabilerden bir cemaatın hadımlaşmak için Peygamber (s.a.v.)'den izin
almak için başvurmaları bu kavli te'yid eder mahiyettedir, demiştir.
Nevevi de. Sa'd
(r.a.)'ın "Biz hadımlaşırdık." sözü onların kendi ictilıadlarına
dayanarak hadımıaşmanın caiz oldugunu zan ettikleri manasına yorumlanır. Lakin
onların bu zannı isabetsiz çıkmıştır. Çünkü küçük ve büyük her yaştaki insanlar
için hadımlaşmak haramdır. Bagavi demiş ki: Eti yenmeyen hayvanların
yumurtalarını çıkarmanın hükmü de budur. Eti yenen hayvana gelince bunlar küçük
iken yapılır, büyüdükten sonra yapmak haramdır', demiştir.
Evlenmek
hakkında farz, vacib. sünnet. mübah. mekruh ve haram gibi değişik hükümlerin
bulunduğunu bundan önceki bahta belirtmiştim. Bu nedenle o hükümlerin kimlere
ait olduğu hususunda burada tekrar bilgi vermeye gerek yoktur. Esasen oradaki
bilgi de yeterli sayılmayabilir, geniş malumat için Fıkıh kitaplarına müracaat
etmek gerekir. Bu itibarla 'Tebettül' ile ilgili özlü bir bilgi vermekle
yetinmek istiyorum.
El-MenheI'in
Tekmilesinde özetle şöyle deniliyar:
İbn-i Kudama.
Evlenmek hususunda insanlar üç kısma ayrılır.
Birinci kısım,
evlenmedigi takdirde, harama gireceğinden korkanlardır. Böylelerinin evlenmesi
alimlerin büyük çoğunluğuna göre vacibtir. Çünkü iffetini koruması lüzumludur.
Bunun yolu ise evlenmektir.
İkinci kısım
insanlar, kadınlara iştihası bulunmakla beraber, harama girmekten emin
olanlardır. Böylelerin evlenmesi müstehabtır. Ve evlenmeyip tüm zamanını
ibadete ayırmasından evladır. Cumhurun kavli böyledir ..
Hanefi
alimlerin kavli de budur. Sahabilerin söz ve fiillerinin zahiri de bunu te'yid
eder
Şafii ise:
Harama girmekten emin olanların evlenmeyip tüm zamanını ibadete ayırmak
efdaldır, çünkü Allah Teala Yahya (a.s.)'ı Al-i İmran suresinin 39. ayetinde;
(mealen) ''Zekeriyya mabedde namaz kılarken melekler ona: "Allah sana,
Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir
peygamber olarak Yahya'yı müjdeler." diye ünlediler. --- Ayetteki Hasur:
şehvet kudreti bulunduğu halde kadınlara yanaşmayan demektir. Eğer evlenmek
efdal olsaydı Yahya (a.s.) evlenmeyi terk etmekle övülmezdi. Bir de Allah Teala
aynı surenin 14. ayetinde;
"İnsanlara
kadınlardan. oğullardan .. - ileri gelen -- şehvetler sevgisi tezyin
edilmiştir," buyurmuştur. Bu ayet zem meyanında buyurulmuştur.
Cumhurun
delilleri ise bundan önceki babta geçen hadisler, benzeri hadisler ve bu
babtaki hadislerdir.
Peygamber
(s.a.v.) ve Ashab-ı Kiram (r.a.)'un evlenme yolunu seçmeleri de evlenmenin
efdal olduğuna delalet eder. Sonra evlenmede pek çok yarar vardır. Bunlar film
zamanını ibadete vermenin yararlarından fazla ve önemlidir. Bu yararlardan bir
kaçı şunlardır: Evlenme, erkek ve kadının iffetlerini korur, fitne ve fesad
yollarının bazısını tıkar, aile ocağının kurulmasına ve birtakım hakların
ifasının sevabına vesile olur, Ümmet-i Muhammediye'nin çoğalmasına ve neslin
devamına vesile olur" .
Üçüncü kısım
insanlar, yaşlılık; hastalık ve benzeri sebeplerle şehvetten düşmüş veya
erkeklikten doğuştan mahrum olanlardır. Böylelerin evlenmeleri hususunda iki
görüş vardır: Umumi hükümlere bakılırsa evlenmeleri uygun görülür. İkinci
görüşe göre evlenmeyip kendilerini ibadete vermeleri efdaldır. Çünkü böylesinin
evlenmesi halinde kendisinden yana olan yararların çoğu gerçekleşmez. Ayrıca
nikahı altında tutacağı kadının cinsel haklarını veremez, onu mutazarrir eder.
üstelik adam yüklendiği birtakım yükümlülüklerin ifasından aciz kalabilir. Ve
faydasız meşguliyetler yüzünden ibadet ve ilimle pek meşgulolmayabilir.
Evlenmeyi
bırakmanın yasaklanmasına dair bu babtaki hadisler ve benzerleri, erkekliği
olup şehvet ve masraf ile nafaka durumu evlenmeye müsait olanlara ait diye
yorum yapılır.