21- GINA' (NAĞME VE
YÜKSEK SESLE ŞİİR SÖYLEMEK) VE DEF (ÇALMAK) BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
يزيد بن
هارون.
حَدَّثَنَا
حماد بن سلمة،
عن أبي الحسين
((اسمه خالد
المدني))
قَالَ: - كنا
بالمدينة يوم
عاشوراء.
والجواري يضربن
بالدف.
ويتغنين.
فدخلنا على
الربيع بنت معوذ.
فذكرنا ذلك
لها. فقالت:
دخل رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم
صبيحة عرسي
وعندي
جاريتان
يتغنيان
وتندبان
آبائي الذين
قتلوا يوم
بدر. وتقولان،
فيما تقولان:
وفينا نبي
يعلم ما في غذ.
فقال ((أما
هذا، فلا
تقولوه. ما
يعلم ما في غد
إلا اللَّه)).
Halid el-Medeni
isimli Ebü'I-Hüseyn (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz bir aşure günü Medine'de
idik. Cariyeler, def çalıp nağme ile söz söylüyorlardı. (Bu durumu yadırgadığımız
için) Biz er-Rubeyyi' bint-i Muavviz (r.anha)'nın yanına girdik de cariyelerin
durumunu ona anlattık. Kendisi bize şöyle dedi:
Ben, gelin
olduğumun kuşluk vaktinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evlenme törenime
gelerek odama girdi. O sırada iki kızcağız def çalgısı eşliğinde nağme ile söz
söylüyor ve Bedir savaşında şehid edilen babalarımın menkıbelerini anıyorlardı.
Bu kızcağızlar söyledikleri sözler arasında: İçimizde yarın ne olacağını bilen
bir Nebi de vardır, diyorlardı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) (oradakilere) :
«Bu söze gelince
bunu söylemeyiniz. Yarın ne olacağını Allah'tan başka kimse bilmez.»
buyurdu."
Diğer tahric.
Buhari, Tirmizi ve Ebu Davud da Rubeyyi' (r.anha)'nın hadisini rivayet
etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Buhari ve Tirmizi'nin rivayetinde bu hadisin baş
kısmında bulunan ravi Halid (r.a.)'a ait sözler yoktur. (28) Rivayetlerde
manayı etkilemeyen bazı kelime değişiklikleri vardır. Bu değişiklikleri
anlatmaya gerek görmüyorum. Zaten bunu anlatmak bir hayli yer alır.
Rubeyyi' binti
Muavviz (r.anha)'nın evlendiği zatın isminin Eyas bin el-Bükeyr el-Leysi olduğu
ve sahabilik şerefine mazhar olduğu İbni Sa'd tarafından beyan edilmiştir.
Rubeyyi'
(r.anha)'nın Bedir savaşında şehid edilen ve hadiste "babalarım" diye
geçen zatların, Rubeyyi' (r.anha)'nın babası Muavviz (r.a.) ve amcaları Muaz
(r.a.) ile Avf. (r.a.) oldukları el-Hafız tarafından beyan edilmiştir. Hepsine
"babalarım" ifadesi kullanılmıştır.
Peygamber
(s.a.v.}, Rubeyyi' (r.anha}'nın gelin olduğu geceyi takip eden gün kuşluk
zamanı Rubeyyi' (r.anha}'nın odasına gittiği, Buhari ve Tirmizi'nin
rivayetinden açıkca anlaşılmaktadır. Müellifin rivayetine göre Peygamber
(s.a.v.) Onun odasına girdiğinde odada iki cariye, yüksek sesle şiirler
söyleyip Bedir savaşında şehid edilen, gelinin babalarının hasletlerini ve
iyiliklerini yad ediyorlardı. Buhari ve Tirmizi'nin rivayetinden; cariye
sayısının ikiden fazla olduğu ve def çalgısı eşliğinde şiir söyledikleri
anlaşılmaktadır. Buhari ve Tirmizi'nin rivayetlerinde "Cüveyriyat:
Cariyecikler" tabiri kullanılmıştır. Tuhfe yazarının beyanına göre bu
cariyelerden maksad, Ensar-ı Kiram'ın kızcağızlan imiş. Hür'ün, karşıtı olan
cariye manası kastedilmemiştir. Yine Tuhfe'nin naklettiği bir kavle göre bu
kızcağızlar, şehvet yaşına henüz gelmemiş küçük yaştaki kız çocukları imiş.
Peygamber
(s.a.v.}, gelinin odasma girdikten sonra da kızcağızlar çalgı ve şiirlerine
devam etmişler, bu arada "ve içimizde yarın ne olacağını bilen bir
Peygamber vardır." demişler, Peygamber (s.a.v.}, bu söze karşı çıkarak
öyle söylememelerini ve yarın ne olacağını Allah'tan başka hiç kimsenin
bilmediğini buyurmuştur.
Buhari ve
Tirmizi'nin rivayetine göre bu sözü cariyelerden birisi söylemiş ve Peygamber
(s.a.v.} öyle söylememesini emrettikten sonra: «Ve evvelce söylemiş olduklarını
söyle.» buyurmuştur. Bu cümle Tirmizi'de: «Ve bu sözden önce söylemiş
olduklarını söyle.» şeklindedir.
Buhari ve
Tirmizi'deki bu ilave, içinde mübalağa olmayan mersiyeleri dinlemenin
caizliğine delalet eder.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ
1- Düğün ve
kutsal günlerde kadınların def çalmaları ve yüksek sesle şiir söylemeleri
caizdir. Bu husustaki ayrıntılı bilgi, müellifin 1303 nolu hadisinin izahı bölümünde
geçmiştir.
2- "Bir
fitne tehlikesi olmadıgı takdirde kadınların söyledikleri şiirleri ve def
çalgısını dinlemek caizdir. Ancak hadisten çıkarılan hüküm, mübalağaya kaçmadan
ölülerin meziyetlerini anlatmaya ait şiirlere mahsustur.
3- Allah'tan başka
hiç kimse yarın ne olacağını bilemez. 'Bir Peygamber, ancak Allah tarafından
kendisine bildirilen gelecekdeki şeyleri bilebilir.
4- Peygamber
(s.a.v.)'in, gelinin odasına girmesi ve oradaki kızcağızların çalgı ve
şiirlerini dinlemesi, umumi bir mübahIık hükmünü vermez. Yani gelinin mahremi
olmayan erkeklerin, gelin ile çevresinde bulunan kadınların odasına gidip
oturması hükmü çıkarılamaz. Çünkü 0, büyük ve eşsiz bir şahsiyet idi. En ufak
bir fitne tehlikesi söz konusu degildi. Ayrıca gelinin yüzünün açık olduğuna
dair bir kayıt, hiç bir rivayetde yoktur. ° zamanın örf ve adeti icabı olarak
gelinlerin yüzleri örtülü idi. Yukarıda anlatıldığı gibi gelinin yanındaki
kızlar da küçük yaştaki çocuklarda ayrıca Peygamber (s.a.v.) odaya girdiginde
gelinin bir perde arkasında bulunmuş olması muhtemeldi. Nitekim hadisin bazı
şarihleri böyle demişlerdir. Muhtemelen bu dügün, kadınların tamamen
örtünmelerine ait ayetlerin inişinden önce vuku' bulmuştur.