SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1898 >>

DEVAM: 21- GINA' (NAĞME VE YÜKSEK SESLE ŞİİR SÖYLEMEK) VE DEF (ÇALMAK) BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا أبو أسامة عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة؛ قال:

 - دخل علي أبو بكر، وعندي جاريتان من جواري الأنصار. تغنيان بما تفاولت به الأنصار في يوم بعاث. قالت وليستا بمغنيتين. فقال أبو بكر: أبمزمور الشيطان في بيت النَّبِيّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم؟ وذلك في يوم عيد الفطر. فقال النَّبِيّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم ((يا أبا بكر! إن لكل قوم عيدا. وهذا عيدنا)).

 

Aişe (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Bir defa ensar kızlarından iki kızcağız (def çalgısı eşliğinde) Buas savaşında ensar'ın yekdiğeri hakkında söyledikleri şiirleri nağme ile ve yüksek sesle benim yanımda okurlarken (Babam) Ebu Bekir (r.a.) odama girdi. Aişe (r.a.) demiştir ki: ve bu iki kız şarkıcı değillerdi. Ebu Bekir (r.a.) :

 

(Bu ne hal?) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in odasında şeytan mezmuru mu? diyerek beni azarladı. Bu iş fıtır bayramı gününde idi. (Odamdaki yatağına uzanıp mübarek yüzünü çevirmiş vazıyette bulunan) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bunun üzerine (Ebu Bekir) (r.a.)'e dönerek): «Ya Eba Bekir! (Onlara ilişme.) Şüphesiz her kavmin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır.» buyurdu."

 

 

Diğer tahric: Bu hadisi Buhari, Müsliın ve Nesa i de rivayet etmişlerdir. Tercemede parentez içi ifadeler, Buhari ve Müslim'deki rivayetlerden alınmadır.

 

AÇIKLAMA: Buas: Medine'de oturan Evs ile Hazreç kabileleri arasında 120 yıl kadar süren savaşların vuku bulduğu bir kalenin ismidir. Evs ve Hazreç kabilelerinin, aslen Yemen'li olup cahiliyyet devrinde Medine'ye yerleşmiş, kardeş oğullarından oluşan iki topluluk olduğu malumdur, Bu iki topluluk arasında süre gelen savaşlar hicretten 3 yıl öncesine kadar aralıklı devam etmiştir. Zaman zaman vuku bulan savaşlara bir takım isimler verilmiş ve son savaş Buas kalesi çevresinde vuku bulduğu için o savaşa Buas savaşı ismi verilmiştir. Bazen de 120 yıllık savaşa Buas savaşı ismi verilir. Nihayet meşhur Akabe görüşmeleri neticesinde İslamiyeti kabul eden Evs ve Hazreç kabileleri arasında süre gelen savaşlar, Nebi (s.a.v.)'in bereketi ve Allah'ın inayetiyle son bulmuş, ondan bu yana düşmanlık yerine samimi sevgi ve saygı hakim olmuştur. Bu hususta geniş ma'lumat için İslam tarihine ait kitaplara müracaat edilmelidir.

 

Kastalani'nin beyanına göre burada makamla şiir okumak veya def çalmak manası kastediImiştir. Çünkü hadislerde belirtildiği gibi cariyeler, def çalgısı eşliğinde şiir okumuşlardır. Ebu Bekir (r.a.)'ın bu işi şeytan işi olarak vasıflandırması sebebine gelince; Bu gibi şeylerin kalbi meşgul etmesi ve Allah'ı anmaktan alıkoymasıdır. Kalbin Allah'tan gafil kalması ise şeytandan ileri gelir. Ebu Bekir (r.a.) her çeşit eğlence ve makamla şiir okumanın haram olduğunu ve Nebi (s.a.v.)'in, cariyelerin def çalıp makamla şiir okumalarına müsaade ettiğini bilmediği için karşı çıkmıştır. Bazı rivayetlerde belirtildiği gibi Ebu Bekir (r.a.) Aişe (r.anha)'nın odasına girdiğinde Nebi (s.a.v.)'i uzanmış olarak görmüş ve uykuda olduğunu zannetmiş. Bu nedenle müdahale işini kendisine ait olarak telakki etmiştir

 

Nevevi; Ebu Bekir (r.a.)'in bu müdahalesinden çıkarılan netice, büyük zatların ve fazilet ehlinin bulunduğu yerlerde günah sayılmayan oyun ve eğlencenin uygun olmaması; keza büyük zatların maiyetinde bulunan bir kimsenin büyük zatların meclislerine layık olmayan bir durumu gördüğü zaman buna karşı çıkabileceği, bu çıkışın orada bulunan büyük zata karşı saygısızlık sayılmamasıdır. Bilakis bu tür müdahaleler, büyüğe karşı duyulan saygı ve ta'zimin gerektirdiği bir edep görevidir.

 

Nebi (s.a.v.), cariyelerin yaptığı işi mübah gördüğü için mani olmamış, ancak cariyelerin sıkılıp bu işi bırakmamaları ve onları dinlememek için uzanıp mübarek yüzünü çevirmiş ve bazı rivayetlerde belirtildiği gibi üzerine bir şey örtmüştür. Nebi (s.a.v.)'in bu hareketi O'nun güzel huyluluğundan, halimliliğinden ve şefkatinden ileri gelmiştir, der.

 

Kastalani'nin beyanına göre cariyeler, ensarın henüz erginlik çağına varmamış olan kızcağızları idi. Fakat bazı şarihlere göre cariyeler, ensarın erginlik çağına varmış olan cariyeleri idi. Çünkü Ümmü Seleme (r.anha)'nın rivayetine nazaran cariyelerden birisi Hassan bin Sabit (r.a.)'in cariyesi imiş ve bunlardan birisinin ismi Amame imiş. Diğerinin ismi hakkında bir kayda rastlamadım.

 

Nebi (s.a.v.)'in Ebu Bekir (r.a.)'e verdiği cevaptan.çıkarılan hüküm, bayramlarda def çalmanın ve uygunsuz şeylere tahrik edici olmamak kaydıyla nağme ile şiir söylemenin caiz olduğudur. Aişe (r.anha)'nın  "Bu iki kız şarkı söylemeyi san'at ve adet edinmiş kızlar da değildiler." sözü bu olayda nefsi tahrik edici bir durum olmadığına delalet eder.

 

Nağme ve makamla şiir söyleme hakkında alimlerin görüşlerini Nevevi bu hadisin şerhinde özetle şöyle anlatır: "Nağme ve makamla şiir ve benzeri sözleri yüksek sesle okumak hakkında alimler ihtilaf etmişlerdir:

 

1- Hicaz alimlerinden bir cemaat bunu mübah saymışlar. Malik'ten bir rivayet de böyledir.

2- Ebu Hanife ve Irak alimleri, bunu haram saymışlardır.

3- Şafii ve meşhur kavlinde Malik, bunu mekruh saymışlardır.

 

Caiz olduğunu söyliyen alimler, bu hadisi delil göstermişlerdir.

 

Haram veya mekruh olduğunu söyliyenler ise şöyle cevap vermişlerdir: Hadisdeki gına bir fitneye sebep olmıyan savaş ve kahramanlıkla ilgili şiirleri okumaktan ibarettir. Şehvetleri harekete getirip bir kötülüğe sebebiyet verecek veya uygunsuz bir harekete ve tembelliğe yol açacak gına tamamen ayrı bir şeydir.

 

Kadı iyaz: Hadiste anılan iki cariyenin okudukları şiirler, savaş şiirleri ve kahramanlık ile zafere ait sözlerdi. Bu tür şiirler, cariyeleri bir şerre teşvik etmez nitelikteydiler. Onların okudukları şiirler, alimler arasında ihtilaf konusu olan gına çeşidinden değildir. Onların yaptığı iş, anılan konuya ait şiirleri yüksek sesle okumaktl. Bunun için Aişe (r.anha)

0a

 

onların şarkıcı kızlar olmadıklarını beyan etmiştir. Çünkü şarkı ve benzeri sözleri makamla ve yüksek sesle söylemeyi san'at haline getiren şarkıcı kadınlar, söyledikleri sözlerle nefisleri kötülüğe tahrik eder, uygunsuz durumlara yol açar ve fitnelere sebep olabilir. Nitekim, şarkı söylemek, zinanın basamağıdır, denilmiştir. Ayrıca bu cariyeler şarkı söylemeyi san'at edinmedikleri için sakıncaları doğuracak jestler, mimikler V.s. şehvet ve dikkat çekici hareketleri becerecek durumda değildirler. Araplar şiir söylemeye gına ismini verirler. Bu ise alimler arasında ihtilaf konusu değildir. Bilakis mübahtır. Sırf nağme ile ve makamla şiir okumayı sahabiler caiz görmüşlerdir, demiştir."

 

Şarkı söylemek ve def gibi çalgıları çalmakla ilgili dört mezhep alimlerinin görüşlerini 1303 nolu nadisin şerhinde kısaca anlatmıştım. Tekrarlamaya gerek görmüyorum. Geniş bilgi isteyenler Fıkıh kitaplarına müracaat etsinler.