27 - LiAN BABl
حَدَّثَنَا
أبو مروان،
مُحَمَّد بن
عثمان العثماني.
حَدَّثَنَا
إبراهيم بن
سعيد، عن ابن
شهاب، عن سهل
بن سعد
الساعدي؛
قَالَ:
-
جاء عويمر إلى
عاصم بن عدي،
فقال: سل لي رَسُولَ
اللَّهِ صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم:
أرأيت رجلا
وجد مع امرأته
رجلا فقتله،
أيقتل به؟ أم
كيف يصنع؟
فسأل عاصم
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم عن
ذلك فعاب
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم المسائل.
ثم لقيه عويمر
فسأله، فقال:
ما صنعت؟ فقال:
صنعت أنك لم
تأتيني بخبر.
سألت رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم فعاب المسائل.
فقال عويمر:
واللَّه!
لآتين
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم ولأسألنه.
فأتى رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم
فوجده قد أنزل
عليه فيهما. فلاعن
بينهما. فقال
عويمر:
واللَّه! لئن
انطلقت بها
يَا رَسُولَ
اللَّه! لقد
كذبت عليها.
قَالَ،
ففارقها قبل
أن يأمرها
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَ. فصارت
سنة في
المتلاعنين. ثم
قَالَ
النَّبِيّ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم:
((انظروها. فإن
جاءت به أسحم،
أدعج
العينين،
عظيم
الأليتين، فلا
أراه إلا قد
صدق عليها.
وإن جاءت به
أحيمر كأنه
وحرة، فلا
أراه إلا
كاذبا)) قَالَ:
فجاءت به على
النعت
المكروه.
Sehl bin Sa'd-i
Saidî (r.a.)'daa rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: (Aclan oğullarından)
Uveymir, (Aclan oğullarının başı olan) Asim bin Adî'ye gelerek: Benim için
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e şu soruyu sor, dedi: (Ya
Resûlallah!)ne dersin? Bir kimse, karısının beraberinde bir adamı bulsa (zina
ettiklerini muhakkak bilse) ve (zani) adamı öldürse, bu Öldürme nedeni ile
kadının kocası kısas olarak öldürülür mü? Yoksa kadının kocası ne yapar?
Asim da gidip bu
soruyu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sordu. Fakat Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bu soruları ayıpladı. Sonra Uveymir, Asım'a
rastladı ve: Ne yaptın? diye sordu. Asim ona: Sen bana iyi bir iş getirmedin.
Ben (senin sorunu) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sordum. Ama O, bu
soruları ayıpladı (böyle meseleleri sormayı çirkin gördü), dedi. Bunun üzerine
Uveymir :
— Vallahi ben kendim Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e gidip bu soruyu muhakkak soracağım, dedi ve Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzuruna çıktı. Baktı ki kendisi ile karısı
hakkında Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Kur'an ayetleri
indirilmiş.
Bunun üzerine
Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Seliem), Uveymir ile karısı (Havle)
arasında Lian işlemini icra etti. Bu işlemden hemen sonra Uveymir: Ey Allah'ın
Resulü! Allah'a yemin ederim ki eğer ben bu kadını götürsem (yani nikahım
altında tutarsam) onun aleyhinde yalan söz söylemiş olurum, dedi.
Ravi demiştir ki:
Ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Uveymir'e (karısını
boşamasını) emretmeden önce kendisi
karısından ayrıldı (yani üç talakla boşadı). Artık lanetleşen karı, koca
hakkında bu şekil boşama, uyulan bir yol oldu. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Seliem) (orada bulunanlara): «Bu kadın'a nezaret ediniz. Eğer vücudu siyah,
gözlerinin siyahı koyu, kalçaları iri (ve baldırları kaba) bir çocuk getirirse
ben Uveymir'in bu kadına zina isnadında gerçekten doğru olduğunu sanırım. Eğer
kadın keler nevinden kızılca kurt gibi kızılca bir çocuk getirir (doğurur) ise
ben Uveymir'in yalancı olduğunu sanırım» buyurdu.
Ravi demiştir ki
sonra kadın hoşlanılmayan (Yani zina isnadını doğrulayıcı) surette bir çocuk
getirdi."
Diğer tahric:
Bu hadisi, Tirmizi hariç Kütüb-İ Sitte sahibieri ve imamlar da rivayet
etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Bazı kelimelerde değişiklik var ise de manayı
değiştirecek durum olmadığı için bu değişikliği belirtmeye gerek yoktur. .
Karısının
yanında yabancı bir adamı bulup zina ettiklerini anlayan ve zaniyi öldüren adam
kısas yolu ile öldürülür mü? sorusunu takip eden "Yoksa. kadının kocası ne
yapar?" cümlesinin manası şu olabilir; Adam bu kötü ve çirkin hale muttali
olduğu zaman gayret ve kıskançhğı galeyana geldiği için zaniyi öldürürse,
kendisi de kısas yolu ile öldürülecek mi? Kısas yolu ile öldürülmesi gerekirse
ve İslamiyet bunu emrediyorsa adam, zaniyi öldürsün mü, yoksa bu çirkef ve
kirli lekeyi sinesine çekip sabır mı etsin?
İkinci yorum:
Zaniyi öldürdüğünden dolayı adamın da kısas yolu ile öldürülüp öldürülmemesi
sorusu şöyle dursun. Kadının kocası bu şen'i leke üzerinde sabır mı edecek.
yoksa Allah Teala onun için bir yeni emir mi indirecek?
Asım (r.a.) bu
soruyu Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e arz edince. Efendimiz bu sorudan
hoşlanmamıştır, Peygamber (s.a.v.)'in hoşlanmamasının sebebini Şafii şöyle
anlatır; Haram kılınmanıış bir şeyin haram kılınmasına sebebiyet vermemesi
için. vahiy geldiginde hakkında bir emir gelmeyen meselelere ait soruların
sorulması yasak idi. Nitekim sahih bir hadiste; ''Günahı en büyük olan insan o
kimsedir ki, haram kılınmamış bir şey hakkında dini hükmü sorar ve onun sorması
yüzünden o şey haram kılınır,'' buyurulmuştur. El-Hafız, Şafii'nin böyle
dediğini anlatmıştır.
Tekmile yazarı
Lian babında yukardaki bilgiyi verdikten sonra şöyle der; ''..Nevevi de;
Peygamber (s.a.v.) ihtiyaç duyulmayan meseleler hakkında Soru sorulmasından
hoşlanmazdı. Bilhassa bir müslümanın şeref ve haysiyetini zedeleyici ve çirkin
dedikoduların yayılmasını körükleyici mahiyetteki konulara ait sorular. Yoksa
bir olay olduğu zaman ihtiyaç duyulan soruların sorulmaması kasdedilmemiş ve
Peygamber (s.a.v.) bu nevi soruları normal bir durumda cevaplamıştır,
hoşlanmaması da görülmemiştir. Çünkü mü'minler başlarına gelen meseleleri O'na
sorarlardı, O da hoş görü ile cevabıardı.
Asım'ın sorusu,
yahudiler ile münafıkların eline bir dedikodu ve istismar kozunu verdirip
müslümanların ırz, şeref ve haysiyetleri aleyhinde müthiş ve çirkin yaygaralar
koparmalarına yol açıcı durumda olduğu için, Peygamber (s.a.v.) vuku bulmamış
böyle meseleler hakkında soru sorulmasından hoşlanmamıştır. Sonra böyle
soruları sormak bazı güçlüklere yol açabilir, oysa Resul-i Ekrem (s.a.v.)
kolaylaştırmayı arzulard!.
Uveymir'in
karısının ismi meşhur kavle göre Havle bint-i Kays'tır. Bir rivayete göre bu
Havle, Uveymir'in sorusunu Peygamber (s.a.v.)'e arzeden Asım'ın kızıdır, diğer
bir rivayete göre erkek kardeşinin kızıdır. Asım, AcIan oğulları kabilesinin
reisi ve Havle'nin yakını olduğu için Uveymir'in Asım'a müracaatla sorusunun
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e intikalini istediği söylenmiştir.
Bu babın
başlığının altında ve bu hadisin tercemesinden önce verdiğim izahta lian'ın
nasıl cereyan edeceğini anlatmıştım. Bundan sonra gelecek hadisle münasebeti
daha kuvvetli olduğu için o hadisin izahı bölümünde mealini sunacağım lian
ayetlerinde de lian hükmü ve şekli anlatılmaktadır. Artık bu hususu burada
anlatmaya gerek görmüyorum.
Uveymir ile
karısı HavIe arasında !ian yemini icra kılındıktan sonra Uveymir Peygamber
(s.a.v.)'in emrini beklemeden karısını üç talakla boşamış ve artık bu kadınla
yaşamasının mümkün olmadığını Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e arz etmiştir. Ravi: Bu
lian olayı sonunda cereyan eden boşama işi artık izlenen bir yol ve uygulanan
bir adet haline geldi, demiştir.
Cumhür'a. göre
lian yemini yapılınca koca ile kan birbirinden tamamen ayrılmış sayılırlar,
kocanın ayrıca boşama yeminine gerek kalmaz. Hanefi alimler ise lian ile
boşamanın vuku bulmuş sayılmıyacağını ve lian yemininden sonra Hakim'in
lanetleşen eşlerin ayrılmasına karar vermesinin gerekliliğini söylemişlerdir.
Cumhur: Uveymir,
lian yemini ile eşlerin birbirine haram olmadıklarını zan ettiği için, ayrıca
boşama yemininde bulunmuştur. derler. Hanefiler ise; hadisin zahirine göre sırf
lian yemini ile eşlerin ayrılması vuku bulmuş oluyor. Ancak hakim lian
yemininden sonra eşlerin ayrılmasına hükmeder veya adam talak eder. 2069 nolu
hadisin zahiri de Hanefiler için bir delildir.
Hadisin son
kısmında Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in doğacak çocuğun tetkik edilmesini emredip
eşkali şöyle olursa Uveymir'in, iddiasında doğru olduğunu, çocuğun eşkali böyle
olursa Uveymir'in iddiasında yalancı olduğunu sandığını bildirmiştir. Bu
cümlelerde geçen Vahara kelimesi kertenkelenin bir nevinin adıdır. Bu hayvan
kızılcadır, yere döşenip yürür. Bazıları bunun zehirli olduğunu söylerler.
Doğan çocuğun eşkali, Uveymir'in zina isnadına ait davasında doğru olduğunu
kanıtlamıştır.
Uveymir'in
karısı Havle ile zina ettiği iddia edilen şahıs ise Şerik bin Sahma'dır. Bu
herifin Hilal bin Ümeyye namındaki zatın karısı ile de zina ettiği iddia
edilmiştir. Bu konu bundan sonraki hadiste gelecektir.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ:
1- Başına bir
iş gelen kimse, meselesini ve dini hükmü direk ilim ehline sormalı, ortaya
aracı koymamalı ve meselesini gizli tutmalıdır.
Ümmetin başına
güçlük gelmesin diye Resul-i Ekrem (s.a.v.) gerek yok iken fazla soru
sorulmasından hoşlanmazdı. Dini sorular ancak gerek görüldüğünde sorulmalıdır.
Alimlerin bir kısmı vuku bulmamış bir mesele hakkında soru sorulmasını mekruh
saymıştır. Fakat alimlerin ekserisinin uygulaması böyle değildir.
Hakkında vahiy
gelmemiş olan meseleler hakkında sahabiler soru sorabilirlerdi. Soruları
sorudan aIimin hoşlanmaması, sorana kızması ve incitmesi bile soru sahibini
bağlamaz. Kişi ihtiyaç duyduğu mesele hakkında uygun ve nazik bir şekilde
alimin müsaid zamanını kollayıp sorusunu tekrarlayıp sonuç almaya çalışmalıdır.
Sorulan soru
çirkin bir olaya ait olsa bile ilgili kişi sorusunu açık veya gizli sorabilir.
Bunda bir ayıp ve kusur yoktur. Ancak özel ve gizli sormak evıadır .
Evinde bir adam
öldürüp bunu öldürmesinin sebebinin onu kendi karısı ile beraber zina halinde
yakalaması olduğunu iddia eden kimsenin bu iddiası kabul olunmaz ve kısas
olarak öldürülür. Çünkü böyle mücerred iddia dinen makbul sayılsaydı bir çok
masum insanın kanı heder olurdu. Zira birisini öldürmek isteyen bir kimsenin,
onu kendi evine bir bahane ile götürüp evinde öldürmesi ve gerekçe olarak böyle
iddiada bulunması mümkündür.
Nevevi: Bir
adamı öldürüp onu karısı ile zina halinde yakaladığını ileri süren adam
hakkındaki hüküm konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir: Cumhur; Adamın iddiası
kabul oIunmaz ve kısas olarak öldürülmesi gerekir. Ancak maktülün varisleri
olayı doğrular veya katil dört adil erkek şahid ile zina iddiasını ispat ederse
ve maktül evli ise katil öldürülmez, ama katil davasında doğru olup katil
meselesi de gizli kalırsa katil, Allah'a karşı sorumlu değildir, demiştir.
2. Zararı az
olan. zararı çok olana tercih edilmelidir. Karısı ile zina ettiğini bilen adam.
bunu dört adil erkek şahid ile ispat imkanına sahib değil iken zaniyi
öldürürse. kendisi de kısas olarak öldürülecek. Öldürmeyip sabretse ve lian
veya boşama yolu ile kadından ayrılırsa bunun zararı nisbeten azdır. İşte bu
yolu seçmek matIubtur.
3. Karısını
zina ile itham eden ve şahid bulamayan kimse lian yoluna baş vurabilir. Bu onun
için meşrudur. Lian bazen vacib, bazen mekruh, bazen de haram olur. Şöyle ki:
Adam karısını zina halinde yakalar veya kadın zina ettiğini itiraf eder ve adam
bu itirafı doğrularsa, zina olayı da adamın karısına. yaklaşmadığı bir temizlik
halinde cereyan etmiş ve adam bu isnaddan sonra da karısına yaklaşmadığı halde
kadın hamile çıkarsa adam lian yoluna gitmek ve çocuğun kendisinden olmadığını
söylemek zorundadır. İşte bu durumdaki Iian vacib olan Iiandır.
Mekruh olan
lian ise şu durumdaki liandır; Adam, karısının yanına yabancı bir kimsenin
girdiğini görür ve karısı ile zina ettiğini kuvvetle sanırsa, lian talebinde
bulunabilir. Lakin bu olayın gizli tutulup karıyı boşaması daha uygundur. Çünkü
zan ile hükmedilmez.
Yukarda
anlatılan iki durum dışındaki hallerde lian yapmak ise haramdır. Karısının zina
ettiği dedikodusu yaygınlaşan adamın lian etmesinin caiz olup olmadığı
husüsunda Şafii'nin arkadaşları ile Ahmed'in iki kavli vardır.
4- Lian işi
hakim'in marifeti ile yapılır. Eşlerin kendi aralarında arzuladıkları başka
birisinin
huzurunda lian
etmeleri geçersizdir.
5- Lian işlemi
bir cemaatın huzurunda yapılır, gizli bir yerde yapılamaz. Çünkü bu hadis ile
bunu takip eden hadisler gösteriyor ki, Resul-i Ekrem (s.a.v.) lian işini Sehl
bin Sa'd, İbn-i Mes'ud, İbn-i Ömer ve İbn-i Abbas'ın bulunduğu bir cemaatm
huzurunda icra eylemiştir." {Tekmile'den alınan bilgi burada bitti.